Kim bu adam? | " /> Kim bu adam? | "/>

En Sıcak Konular

Kim bu adam?

1 Kasım 2008 17:07 tsi
 Kim bu adam? Televizyonlara çıkıyor, Ergenekon'un kara kutusu olarak ün salıyor, Türkiye tarihi ile ilgili önemli bilgiler veriyor, birilerine mesaj gönderiyor. Belli ki birileri onu koruyor. Peki, kim bu adam?

Başka kimse yok mu?

Ahmet Altan/Taraf

 
Sakin, güleç, güvenli, alaycı bir adam.
Öyle yemek tarifi yapar gibi anlatıyor.
O anlattıkça ben dehşete kapılıyorum.
“Nasıl bir ülkede yaşıyorum, Tanrım neler oluyor?”
Gizli ilişkileri, gizli olayları, en ince ayrıntıları ve aktörlerinin isimlerini bir bilgisayar soğukkanlılığıyla sayıyor.
Adı Tuncay Güney.
32. Gün programında konuşuyor.
Sanki her şeyi biliyor.
Sanki birileri ona her gün rapor veriyor.
Başında “kipa” var.
Bir Yahudi din adamı.
Şimdi Toronto’da yaşıyor.
Bir zamanlar Türkiye’de gazetecilik yapmış, Veli Küçük’ün çok yakını olmuş.
Bütün bilgileri arşivlemiş.
Toronto polisinin kendisini özel olarak korumadığını ama güvenliğiyle ilgili bir sorun olmadığını söylüyor.
Birisine çok güvendiği belli.
O “birisinin” kim olduğu ise açıkça belirtilmiyor.
Ama Türkiye’ye dönerse hapishanede öldürüleceğini de ekliyor.
Veli Küçük’e bazı sorular soruyor.
Bu sorular daha önce kendisiyle ilgili yazılan bir kitapta da yer almış.
“Turgut Özal’a suikast yapıldı mı” diyor.
“Öldürüldü mü” diye sorduğu Türkiye’nin cumhurbaşkanı.
Sorunun muhatabı ise Türk ordusunun bir subayı.
Sadece bu bile insanın tüylerini diken diken etmeye yeter.
“O günkü insanlar bu konuda bilgi sahibiler” de diyor.
Kim “o günkü insanlar”?
Özal’ın ölümüyle ilgili ne biliyorlar?
Bu konularda ayrıntı vermiyor çok fazla ama Küçük’e mesaj gönderdiğini söylüyor.
Süleymaniye’de Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesini de Veli Küçük’e soruyor.
Mehmet Emin Karamehmet’le konuşulup Habur’a bir banka şubesi açılması konusunda sorduğu sorunun cevabını da Küçük’ten bekliyor.
Ergenekon’un bir cemaat bankasını ele geçirmek istediğini de iddia ediyor.
Televizyon programına katılan bir İşçi Partisi yetkilisine, “siz PKK’lıları dışarı kaçırmak için Pasaport Polisi’yle ilişki kuruyordunuz, göreviniz buydu,” diyor.
Söylediklerini şaşkınlıkla dinliyorsunuz.
Bunları nereden biliyor diye merak ediyorsunuz.
Doğru mu bu anlattıkları sorusu zihninizde çınlıyor.
Eğer doğru değilse bunları hangi cesaretle uyduruyor ve neden hiç kimse açıkça bunların yalan olduğunu söylemiyor?
Eğer doğruysa, onun anlattıklarını ondan başka bilen kimse yok mu?
Devlet, onun anlattıklarının gerçekleştiği dönemlerde olanlardan tümden habersiz miydi?
Niye kimse bunları engellemedi?
Özal bir “devlet suikastına” mı kurban gitti?
Bu konuda devletin elindeki bilgiler neler?
Birisi böyle iddialar ileri sürerken neden kimse bu ölümün dosyasını yeniden açmıyor?
2001 yılında poliste dokuz gün işkence görmüş.
Bugün anlattıklarını o zaman polise de anlatmış.
Aradan yedi yıl geçmiş, olup biteni biz daha yeni öğreniyoruz.
Güney’i sorguya çeken polis şefi o sorgu kayıtlarını saklamış.
Şimdi o polis de Ergenekon sanığı olarak hapiste.
Tuncay Güney, poliste dokuz gün ifade verirken, onun anlattıklarını devletin içinde bilen kimse yok muydu?
Güney, devletin bütün istihbarat birimlerinden daha mı fazla bilgiye sahipti?
Eğer öyleyse, bizde istihbarat birimi diye bir şey yok demektir.
Eğer öyle değilse, niye devlet önlem almadı?
Neden Ergenekon davası yedi yıl önce açılmadı?
O dava o zaman açılsa belki de Danıştay baskını olmaz, bir yargıç öldürülmezdi.
Oraya buraya bombalar atılmazdı.
Kim korudu bu Ergenekon’u?
Koruyanlar şimdi nerede?
Ne garip bir ülke burası.
Her şey biliniyor.
Başında “kipa”sıyla Toronto’da oturan biri bile biliyor bütün ayrıntıları.
Ama devlet yıllarca sesini çıkarmıyor.
Çok ürkütücü değil mi?
İnsan, “acaba şimdi neler oluyor gizlice, hangi suçlar işleniyor, hangi suçlara hazırlanılıyor” diye merak ediyor.
Güney, yakalanan Ergenekon sanıklarının “sivillerle ilgilenen bölüm” olduğunu da söylüyor.
Ne demek bu?
Başka hangi bölümler var?
Devlet, bu soruların cevabını merak etmiyor mu?
Ya da cevabını biliyor ama kıpırdamıyor mu?
Tabii insan, Tuncay Güney’in kim olduğunu, kimler tarafından korunduğunu, kimlerle ilişkisi olduğunu, söylemediği başka neleri bildiğini, söyledikleriyle kimlere ne mesajlar gönderdiğini de merak ediyor.
Ve, şu soruyu da soruyor kaçınılmaz olarak.
Bizim devlet dediğimiz, içinde canavarların dolaştığı karanlık bir mağara mı?
Orada kaç canavar daha, zamanı gelince dışarı çıkmak için bekliyor?



Bu haber 1,502 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,101 µs