basit (!) | " /> basit (!) | "/>

En Sıcak Konular

Aslında çok basit (!)

26 Ekim 2008 15:38 tsi
Aslında çok basit (!) O, kendisine sorulan her soruya hiç düşünmeden "çok açık!" diye başlayarak cevap veriyor. Hilmi Yavuz O'na hayranlığını ifşa ederken, birbirinden ağır ve bazen bizi umutsuzluğa sevkeden memleket meselelerinin halli için geç kalmadan "O'na" başvurmam

Ünlü düşünür ve şair Hilmi Yavuz'un çoğu zaman memleket meselelerine dair yanıtını aradığı soruların aslında yine onun deyişiyle söylersek aslında 'çok açık' ve 'çok basit' olduğunu biliyor muydunuz?

Hikayeyi Hilmi Yavuz'un kaleminden okuyalım:

- Bu yaşıma geldim, ama bu ülkede olup bitenlere anlam verebilmekte hâlâ fevkalade güçlük çekiyorum. Sadece bazı şeyleri anlamakta mı;- değil elbette! Anlayabildiklerimi de çözmekte sorunlar yaşıyorum. Bu benim kalın kafalılığımdan da olabilir;- belki gerçekten öyledir de! Bu yüzden de, her meseleye (evet, her meseleye!) hazır çözüm önerileri olan ve bana son derece karmaşık, muğlak ve müphem gelen problemleri basit, açık ve berrak bulan insanlara, ne yalan söyleyeyim, gıbta ile bakıyorum.
Bakın, mesela, çok değerli bilim adamımız Prof. Dr. Yalçın Küçük böyledir. Onun TV programlarını büyük bir hayranlıkla izlediğimi, burada siz değerli okurlarımın önünde itiraf etmeliyim. Hayranlıkla ve gıbtayla elbet! Prof. Küçük, bu programlarda kendisine sorulan sorulara cevap verirken, daima 'çok açık!..' diye başlar. Bir insanın, akla gelebilecek her meselenin çözümünü, 'çok açık!' bulmasının ne büyük ve heybetli bir idrak işi olduğunu söylemeye gerek var mı bilmiyorum! Bana, çözümü son derece çapraşık ve kapalı görünen meselelerin tümünün, bir başkasına 'çok açık!' görünmesinin yaratacağı aşağılık duygusunu da hesaba katınız lütfen... Prof. Küçük'ü dinlerken, onun büyüdüğünü ve asıl benim küçüldüğümü hissetmenin ne kadar acı olduğunu da!

Rahmetli şair ağabeyim Attila İlhan da böyleydi. Onun da, bundan sanırım yaklaşık on yıl kadar önce, Ali Kırca ile bir 'Siyaset Meydanı' programında 'teke tek' karşı karşıya gelişini hatırlıyorum. 'Siyaset Meydanı' programlarının formatı, bilindiği gibi, katılımcıların sayısının bir hayli fazla olmasıdır, ama o programda rahmetli ağabeyim Attila İlhan, Ali Kırca'nın tek konuğu idi. O da, tıpkı Yalçın Küçük gibi, sorulara 'çok basit!...' diye başlayarak cevap verdi. Eğitimden politikaya, edebiyattan tarihe, ekonomiden milli savunmaya... kadar bütün güncel veya teorik sorulara verilecek 'çok basit' ve hazır bir cevabı olduğunu görmek, beni heyecanlandırmıştı. Şaşkınlığım, derin bir hayranlığa dönüştü ve hemen, insiyaki olarak, Yalçın Küçük'ü hatırladım. Her meseleyi 'çok açık!' bulan ve çözümlerinin 'çok basit olduğunu bilen iki büyük insanla karşı karşıyaydık! Türkiye onlarla gurur duymalıydı! Sonra sakinleşerek düşündüm: Ülkenin yönetimini rahmetli ağabeyim Attila İlhan'la Prof. Dr. Yalçın Küçük'e bıraksaydık, bütün meselelerimiz muğlaklıktan kurtulup 'çok açık' bir biçimde ortaya çıkar ve onları 'çok basit' çözümlerle halletmiş olurduk! Ne iyi olurdu...

Gelelim, benim gerçekten anlamadığım bazı şeylere: Mesela, şu soru niçin hiç sorulmaz: Milli Eğitim bakanlıkları, Cumhuriyet'imizin kuruluşundan beri, ortaokul ve liselere yabancı dil dersleri koymuştur:

En azından 6 yıl, devlet okullarında yabancı dil okutulur. Peki, bu 6 yılın sonunda devlet okullarında liseyi bitiren öğrenci, o yabancı dili öğrenmiş midir, yoksa mesela İngilizcesi 'this is a book' veya 'my name is Ali' düzeyinden öteye geçmemiş midir? Haksızlık mı ediyorum, sanmam! Eğer durum böyleyse, o zaman şöyle bir soru sorulmamalı mıdır: Kardeşim, ya öğret veya öğretemiyorsan, o dersleri ya öğretecek biçimde yeniden düzenle (-ki, 85 yıldır düzenlenmemiştir!) ya da kaldır... Ama hem okut hem de öğretme! Bu mantık bana 'çok açık' ve 'çok basit' görünmüyor! Herhalde kalın kafalılığımdan olacak, diye düşünüyorum...

Şimdi mesela bir ekonomik krizden söz ediliyor ve her şey o kadar muğlak ve belirsiz ki, her kafadan bir ses çıkıyor. Bu karmaşık ve bulanık ortamda meselenin çözümünü 'açık' bir biçimde görmek kolay değil...

Ama kolayı var: Verin Yalçın Küçük'e (az daha, Allah saklasın, bir dil sürçmesiyle Veli Küçük'e, diye yazacaktım!) olsun bitsin!

zaman



Bu haber 935 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,093 µs