En Sıcak Konular

'İş dünyası IMF'yi istiyor çünkü...'

24 Ekim 2008 17:57 tsi
'İş dünyası IMF'yi istiyor çünkü...' Avrupa Birliği uzmanı Prof. Dr. Can Baydarol, iş dünyasının IMF ile yeni bir anlaşma yapılmasını istemesinin ardındaki gerçeği açıkladı...

Avrupa Birliği (AB) uzmanı Prof. Dr. Can Baydarol, iş dünyasının, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yeni bir stand-by antlaşmasını önümüzdeki yerel seçimlerin yaklaşması nedeniyle istediğini söyledi.
Diyarbakır Dicle Üniversitesi (DÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası AB Bilgi Bürosu'nca düzenlenen 'AB Üyelik Süreci ve Türkiye' konulu konferansta konuşan Baydarol, gündemdeki konulara da değindi. DÜ Tıp Fakültesi konferans salonunda yapılan konferansa çok sayıda öğretim görevlisi ve öğrenci katıldı.

Baydarol, "Son dönemde yine gündemdeki tartışmalara bakıyorum. Ne istiyor iş dünyası. İlla ki IMF ile stand-by. Niye istiyor ? Çünkü yerel seçim dönemi yaklaşıyor. Seçim dönemi ne demektir kamu otoritesinin fazla harcama yapması demektir. Fazla harcamanın denetim altında tutulması ve yeni riskler oluşmaması için iş dünyası aslında söz vermesini istiyor. Şu an siyaset dünyası ile iş dünyası arasındaki kavganın temeli budur." diye konuştu.

Dünyada tartışılan pek çok konunun özünde 'global finans kaosu'nun sürdürülebilirliği ve sürdürülemezliğinin yattığını anlatan Baydarol, enerjinin araçlardan biri olduğunu ancak herşey olmadığının altını çizdi.

Türkiye'deki AB için ciddi sorunlarından birinin algılama sorunu olduğunu anlatan Baydarol, AB'nin ülkemizde 70 milyon tanımı olduğunu kaydetti. Türkiye AB sürecinde her önemli bir gelişmede farklı bir periyot yaşadığını belirten Baydorol, süreci şöyle açıkladı: "11 Şubat 1945'in çocuklarıyız. Bu tarihte bildiğiniz gibi II. Dünya Savaşı'nı sonuçlandıran önemli bir konferans, dünyanın paylaşımı konferansı yapıldı. 'Yalta Konferansı'. Konferansın ortaya koyduğu dünya düzeni diye baktığımız şeye bakıyorum, 8 - 9 Kasım 1989 gecesine kadar devam ediyor. Bu gecede 'Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla dünyadaki Soğuk Savaş dediğimiz periyot kapanıyor. Ondan sonra dünya çok ara bir dönem yaşıyor. Bu dönem içersinde de daha çok tek kutuplu dünya düzenini, küreselleşmeyi, geçiş ekonomilerini tartıştığımız bir periyot algılaması var. Tam işler böyle gidiyor derken, 11 Eylül 2001 tarihinde ABD'de 'İkiz Kuleler' saldırısı ile birlikte, dünyada şu anda benim 'kaotik düzen' veya 'kaos' diye baktığım bir periyot başlıyor."

Soğuk savaş döneminde Türkiye'nin futbol terimiyle 'ofsayt' pozisyonunda yer aldığını belirten Baydarol, "Yani sürekli gol atmaya çalışan bir 'santrafor'uz, ancak attığımız her gol anında hakem tarafından iptal ediliyor, ofsayt deniliyor. Tam Kıbrıs'a bir hamle yapacağız, 'hayır' diyorlar, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı diyoruz, bize 'o kadar da değil' diyorlar. Ambargo koyuyorlar vs. yani yine 'ofsayt'tayız. Sonra 'Berlin Duvarı' yıkılıyor. Duvarın yıkılmasıyla birlikte ortaya çıkan dünya koşullarına bakıyorsunuz, stratejik algılama olarak Türkiye'ye karşı bir düşman yok, peki niye 'ofsayt'tayız biz ?" şeklinde anlattı.

20 Temmuz 1997 tarihinde yayımlanan 'Gündem 2000 Belgesi'yle Türkiye'nin tamamen dışlamış bir Avrupa görüntüsü olduğunu, 11 Eylül 2001 tarihinde de Türkiye'nin risk ve avantaj algılamasının 10'la çarpılır hale getirildiğini anlatan Baydarol, şunları söyledi: "Çünkü 'ofsayt'ta oynarken, kimse sizinle fazla uğraşmazken, size 'sahada dur' diyorlar, yeter. Ama yerini bil, 'out'a attıkları zaman önemli değil, zaten ne olur ne olmaz, ama in'e geldiğiniz zaman siz o takımın beyni haline dönüşüyorsunuz, oyun kurucu pozisyonunda gibi bir pozisyonunuz var. Dolayısıyla siz ne yapıp ne edip içeri almak, sorunuyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Şimdi bütün bu koşullar altında Türkiye'nin rolü ne? Türkiye bu bölgede, bu bölgenin istikrarı için tek seçilebilir aktör pozisyonunda gösteriliyor. Pek çok tartıştığımız konu başlığının altında Türkiye'nin bu görüntüsü var. Peki Türkiye'nin istikrarı neye bağlı? Çünkü Türkiye'de de biliyoruz son 2000-2001 krizlerinde yaşadığımız şekliyle inanılmaz bir siyasi ve iktisadi istikrarsızlık algılaması var. Bu kadar istikrarsızlık algılaması içersinde olan bir ülke, bu rolü doğru dürüst uygulayabilir mi? Cevap çok net: Uygulayamaz."

(CİHAN)
 



Bu haber 652 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,684 µs