En Sıcak Konular

'Ölen kapitalizm değil sibernatizm'

24 Ekim 2008 12:45 tsi
'Ölen kapitalizm değil sibernatizm' Ethem Sancak, krizle ilgili ortaya yeni bir kelime attı. Nedir bu Sibernatizm?

Küresel kriz Amerika'da finans sektöründe başlamasına rağmen, aynı zamanda reel sektörü de menfi etkiledi. Türkiye'nin ihracatının yarısından fazlasını gerçekleştirdiği Avrupa Birliği'nin de krizden payını alması, Türk üreticisini endişelendiriyor.  
 
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, şimdiki krizin, 1994 ve 2001 krizlerdan farkına dikkat çekiyor. Global krizle birlikte Türkiye'de sanal âlemde para kazanma devrinin bittiğini vurgulayan Büyükekşi, "Gerçek üretim yapmanın, ihracatın ve reel sektörün bundan sonraki politikalarda ön planda olması gerektiği yönünde bir görüş var." diyor. TİM Başkanı'na göre krizde Türkiye hem avantajlı hem de dezavantajlı. Avantajların başında, eskilere kıyasla son derece güçlü bir hükümetin bulunması geliyor. Güçlü bir bankacılık sistemi de diğer bir avantaj.

Türkiye'nin dezavantajı ise krizin ihracat pazarlarında daralmaya yol açması. Her ne kadar bu yıl bütçede konulan 125 milyar dolar hedefin aşılıp 130 milyar dolara ulaşılması bekleniyorsa da ilk 8 aylık sonuçlara göre Amerika'ya olan ihracatın oranı yüzde 4'e, Avrupa'ya olan ihracatın oranı yüzde 49'a düştü. Pazar çeşitlemesine giden Türk ihracatçısı, Amerika ve Avrupa'daki düşüşe rağmen aylık ortalama yüzde 35 artış gerçekleştirdi. Örneğin, ilk 8 ayda Birleşik Arap Emirlikleri'ne ihracat yüzde 200, Bahreyn'e yüzde 400, Afrika'ya yüzde 60 artış var. Yeni dönemde Batı'ya inat yüksek büyüme oranları yakalayan Çin ve Hindistan gibi bölgeler de hedef pazarlar arasında. Pazar daralması beklenen bazı sektörler, otomotiv, demir-çelik ve çimento. Ancak, hızlı, kaliteli, modaya uygun üretip çabuk teslim etme imkânlarına sahip tekstil ve hazır giyim yeniden yıldız olabilir.

Mehmet Büyükekşi, TİM olarak, ihracatçının rahatlatılması için Eximbank kredilerinin artırılmasını istiyor. KOSGEB'in küçük ve orta büyüklükteki işletmelere faizsiz kredi desteğinin devam etmesi gerektiğini söyleyen Büyükekşi, Körfez sermayesinin Türkiye'ye kazandırılmasının da büyük fayda olacağını ifade ediyor. Meclis Başkanı, "Daha önce hiçbir yerde problem yokken bizde kriz çıkıyordu. Herkes ileri giderken biz geri gidiyorduk. Şu anda herkes geriye giderken, biz az etkilenirsek avantaj sağlarız. Sorunları ne kadar aza indirirsek o kadar avantaj olur." diyor.

Krizi atlatmak pasif bir yaklaşım

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Hedef Alliance Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, bu dönemde iletişim kanallarındaki şeffaflığın üzerinde dururken, 'krizi atlatmak' yaklaşımına itiraz ediyor: "Krizi atlatmak savunmayı içerir, bütün dikkatler krizi fırsata çevirmek üzerine olmalı." 'Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır' sözünü hatırlatan Sancak, "Hamasi nutuk çekip başkası için reçete yazmak yerine, her kurumun işine endekslenmesi ve en iyi şekilde yapması gerekiyor. Vatan sevgisi budur. Herkesin işini iyi yapma zamanıdır. Bu takdirde kriz fırsata çevrilir." ifadelerini kullanıyor.

Ethem Sancak, ticaretin olmazsa olmazı finans sektörünün sağlamlığıyla krizlerin fırsata çevrileceği görüşünde. Bu manada Türkiye 2001 krizinden gerekli dersi çıkarmış durumda. Borsadaki düşüşlerden en çok etkilenen finans sisteminin yakından takip edilmesi gerekiyor. Hükümet, gerektiğinde bankacılık sisteminin sağlamlığını gözetip fedakarlıkta bulunmalı. Böylece çark dönmeye devam eder. Çarkın akamete uğraması halinde Batı'daki hastalık Türkiye'ye de sirayet eder. Sancak'a göre krizden etkilenmemenin en önemli reçetesi Türkiye'nin genç ve dinamik nüfusu. 1974 Kıbrıs harekatından sonra Batılı devletlerin ambargosu milli ekonominin kendi yaralarını sarmasıyla atlatıldı. 70 milyonluk bir ülke, devasa iç pazar ve büyük bir zenginlik var.

"Biz 300 bin kişinin yaşadığı İzlanda değiliz ki batalım." diyen Sancak, Anadolu'nun 2000 yıldır devam eden devlet geleneğine ve 4000 yıllık medeniyet geçmişine işaret ediyor. Türkiye'nin birikimlerini taşıyan bir iç pazarı bulunuyor. Hükümet, bu pazarın işler halde kalmasını sağlamalı ve tıkandığında önünü açmalı. Ayrıca petrol fiyatlarının düşüşü avantajlı hale getirilmeli. Çünkü Türk ekonomisinin zayıf tarafı, enerji giderini ikame edecek bir enstrümanı olmaması. İhracatta azalma olmaması gerektiğini dile getiren Sancak, "Ancak yüzde 5-10 düşüş de önemli değil." diyor.

Paris'te yürüyüş başlarsa Batı ülkeleri için hoş olmaz

İşadamı Ethem Sancak, ekonomide tarımın önemine dikkat çekerek, insanların eninde sonunda tarım ve hayvancılığa döneceğini dile getiriyor: "İnek, bilgisayardan önemli dediğimde benimle dalga geçmişlerdi. Şimdi dünya oraya doğru dönüyor. Et, süt, ekmeğin önemi görülecek. Tarım ve hayvancılığa çok önem vermek gerek. Batı'da başlayacak bu anlamdaki bir kriz insanlığı felakete götürebilir." İnsanlığın savaşsız yer değiştirmediğini vurgulayan işadamı "Uygarlığı elinde tutanlar ve sebeplenenler kendi halinde yer değiştirmesine müsaade etmiyorlar. Ya harakiri yapıyorlar ya da saldırıyorlar. Ben böyle bir şeyden endişe ediyorum. Fransa'da 4 sendika yürüyüş başlatıyor. Paris'te yürüyüş başlarsa Batı için hoş tablo olmaz." tespitini yapıyor.

Kriz ve fırsat kelimelerinin Çincede aynı şekille yazıldığını belirten Sancak, bu dönemlerde maddi varlıklara bir şey olmadığını, sadece sahiplerinin değiştiğini anlatıyor. Eski sahipler için felaket, yeni sahipler için bayramlık ve fırsat demek. Türkiye'nin de bunu global anlamda bayramlık ve fırsat olarak kullanması önemli. Türk şirketleri şu anda haraç mezat satılan evrensel markaları satın alıp sıçrama yapabilir. Çünkü normal ekonomik seyirde sıçrama olmaz.

'Yıllardır aşı yiye yiye alıştık kriz olmasa yaşayamayız'

Sinpaş Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik ise, Türk iş dünyasının krizlerle bugünlere geldiğine işaret ediyor: "Biz kurulduğumuzdan beri epey kriz yaşadık. 1974'te marşlar çalıyordu; ordu Kıbrıs'a çıktı. Herkes 'işler ne olacak?' diye sordu. Bir cuma sabahı, 1980'in Eylül 12'sinde ordu yine marşlar çalarak sahaya çıktı, bankalar kapalı. 1982-1983'lerde banker krizi. 1990, bir sabah Saddam Kuveyt'e girdi, yine bankalar kapalı. 1994'te yurtdışındaydım, birisi bankadan Türk Lirası bozduruyordu. Ancak banka görevlisi değerinin yarısını veriyordu. Müdahale ettim, olması gereken parayı verdim. Sonra İstanbul'a telefon ettim, öğrendim ki 5 Nisan kararları ile Türkiye çalkalanmış. 2001'de kriz oldu. Türk girişimcisi son derece alışık. Aşı yiye yiye öyle alıştık ki kriz olmasa yaşayamayız."

Dünyanın başında inşaat sektöründen kaynaklanan sorun bulunduğunu söyleyen Çelik, ancak bunun bir çöküş olmadığı kanaatinde. Avni Çelik'e kriz öncesinde Amerika ziyaretinde Maimi'de bir tanıdığı '10 tane ev alalım' teklifinde bulunmuş. 30 yıl vadeli kredi ile aylık 3 bin 400 dolara alınan evleri 4 bin dolara kiraya vererek yüzde 15'e yakın kazanç elde edebileceklerini dile getirmiş. Bunun bir saadet zinciri olduğunu vurgulayan Çelik, "Türkiye'nin önde gelen mimarlardan biri 'Kingston'dan bir ev al' dedi. O dönemde kendi aldığı ev 250 bin dolardan 400 bin dolara çıkmış. Bu bir yerde sönecekti ve söndü." diyor.

Yatırımcı ve işveren olarak işlerinin başında bulunduklarını dile getiren Çelik, Ethem Sancak'ın dile getirdiği profesyoneller eleştirisine katılmıyor: "Profesyonellere değer veriyorsak da servetle gönül bağımız var. Türk insanının Batılı yatırımcıya göre böyle bir farklılığı var. Bundan önceki krizlerde de buna benzer bir strateji ile temsil ettiğimiz kurumları bugüne taşıdık. Türkiye'de ciddi bir kriz görmüyorum."

Pazarda oluşacak daralmanın yönetilebileceğini ifade eden Çelik, buna son kampanyalarını örnek gösteriyor. Temmuz başında tanıtılan projeden 'eylül başına kadar satılmasın' denilmesine rağmen bin tane satılmış. Kampanyanın resmen başladığı ilk iki haftada 300 konut alıcı bulmuş. Diğer taraftan, sürekli krizin gündeme getirilmesinin insanları buna inandıracağı uyarısında bulunan Çelik, "Kârları minimize edip işletmemizi verimli yönetmeye fikren hazırız, işimizin de başındayız. Bir yerlerde bir gün başa baş noktasına geliriz, hiç birimiz ölmeyiz, dükkanları kapatmayız, ihracatımızı yaparız." ifadelerini kullanıyor. Çelik, cari açık ve yüksek faizin, yatırım iştiyakını ortadan kaldırdığına değinerek, Seranit'in yatırımını ertelediğini aktarıyor: "Bir işadamı kendi parası ile yatırım yaparsa yüzde 20 faiz ödeyecek. İtalyan yüzde 3 faiz ödüyor. Şövalyelikle kriz değirmenlerini nasıl yıkacağız? Kriz ekonominin üzerinden kalkarsa yapılması gerekenler var."

İşini profesyonellere bırakan girişimci tatile çıkmıştı, şimdi geri dönüyor

Hedef Alliance Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, toplantıda global krizin felsefi anlamı üzerinde de durdu. Sancak, 'kapitalizm krizi' tanımlamasına itiraz ediyor. Sancak'a göre son 20 yılda kapitalizmin temel ruhu olan, girişimci ile servet arasındaki ilişki koptu. Yönetim sistemi profesyonellere bırakıldı. Harvard'ın ortaya koyduğu, eli taşın altında olmayanların yönettiği kapitalizm hakim oldu. Öyle ki Lehman battığında yöneticileri 400 milyon doları aralarında paylaşıp aynı günü akşam 400 bin dolarlık yemek yedi. Girişimci malın sahibi olduğu ve eli taşın altında olduğu için, işletme ile maddi zenginliğin ötesinde gönül bağı bulunuyor. Son 20 yılda dünyanın bütün şirketlerini girişimciler değil profesyoneller yönetiyordu. Girişimciler tatile çıkmıştı, şimdi dönüyorlar. Kapitalizm üzerinden yükü attı. ABD'nin 24 trilyon dolar büyüklüğündeki ekonominin 10 trilyon doları sanal. Artık, sanal servetler serap olacak. Gerçek zenginlikler, varlıklar öne çıkacak.

NEDİR BU SİBERNATİZM

Profesyonellerin yönetimine dayalı sistemi 'sibernatizm' olarak tanımlayan Sancak, "Ölen kapitalizm değil sibernatizm. Kapitalizm kendini restore edecek, patronlar yeniden işin başına geçecek." diyor.

Zaman
 



Bu haber 674 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,967 µs