En Sıcak Konular

Dolardaki yükseliş nerede duracak?

22 Ekim 2008 15:43 tsi
Dolardaki yükseliş nerede duracak? Dolar 1,6500 sınırına dayandı. Piyasalarda müdahale sesleri yükseliyor. Dolar neden yükseldi, yükseliş nerede duracak? Uzmanların beklentisi ne?

İMKB Bileşik Endeksi ikinci seansa, önceki kapanışa göre 122,68 puan düşerek 26.258,77 puandan başladı. Hisse senetleri, bu seviyede ortalama yüzde 0,47 oranında değer yitirdi.

-DÖVİZ...

İstanbul ve Ankara'da dolar, avro ve sterlinin alış-satış fiyatları, saat 14.00 itibariyle şöyle:

İSTANBUL ALIŞ SATIŞ
ABD Doları 1,6400  1,6430
Avro 2,1100  2,1150
Sterlin 2,6800  2,7000
     
ANKARA    
ABD Doları 1,6200  1,6500
Avro 2,0850 2,1250
Sterlin 2,6280 2,7120

-ULUSLARARASI BORSALAR

Uluslararası piyasalarda bugün ABD doları, Japon yeni dışındaki önemli para birimleri karşısında değer kazandı. 

ABD dolarının uluslararası döviz borsalarında önemli para birimleri karşısında dünkü kapanış ve bugün öğle saatlerindeki değerleri şöyle oldu:

PARA BİRİMİ     SALI         ÇARŞAMBA

Japon Yeni      100,79       98,845

İsviçre Frangı  1,1507       1,1609

Kanada Doları   1,2136       1,2345

New York döviz piyasasında dün 1,3133 dolardan kapanan avronun fiyatı, bugün öğle saatlerinde 1,2919 dolara indi.

Aynı borsada dün 1,6946 dolarda kapanan İngiliz sterlini de bugün öğle saatlerinde son 5 yılın en düşük seviyesi olan 1,6382 dolara geriledi.

Londra'da dün 772 dolardan kapanan altının ons fiyatı, bugün öğle saatlerinde 757,50 dolardan satılıyor.

-ASYA VE AVRUPA BORSALARI-

Ekonomi daralma nedeniyle şirketlerin ileri ki dönemdeki karların daha da azalacağı kaygıları Asya'da borsaların düşmesine yol açtı.

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei Endeksi, yüzde 6,79 oranında değer kaybederek, 8.695,04 puandan kapandı.

Hong Kong'da Hang Seng Endeksi yüzde 5,2, Güney Kore'de borsa yüzde 5,1 ve Çin'de de yüzde 3,2 geriledi.

Asya'da borsaların düşmesinden sonra Avrupa'da da borsaların yönü aşağı doğru döndü.

Londra Menkul Kıymetler Borsası'nda FTSE 100 Endeksi şu sıralar yüzde 3,71 değer kaybederek 4.071,65 puana, Almanya'da borsanın temel göstergesi DAX Endeksi de yüzde 3,79 gerileyerek 4.603,25 puan oldu.

Fransa'da CAC 40 Endeksi ise yüzde 3,51 azalarak 3.353,40 puana indi.

Öte yandan, Amsterdam'da borsa yüzde 4,41, Brüksel'de yüzde 4,55, Madrid'de yüzde 5,96 ve Zürih'te yüzde 2,89 düştü.

-PETROL FİYATLARI-

Uluslararası piyasalarda petrol fiyatları 70 doların altına indi.

ABD tipi ham petrolün varil fiyatı kasım ayı teslimi 2,63 dolar düşerek 69,55 dolara indi.

Londra'da Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 2,11 dolar düşüşle varili 67,61 dolara geriledi.

Petrol fiyatlarının düşmesinde, dünyanın en büyük petrol tüketicisi ABD'nin ciddi bir ekonomik yavaşlamaya doğru gitmesinin petrol talebini düşüreceği yönündeki tahminler etkili oluyor.

-DOLARDAKİ YÜKSELİŞ NEREDE DURACAK?

Dolarda yaşanan hızlı çıkış Merkez Bankası'ndan da müdahale ihtimali akıllara getiriyor. Şimdilik çok yoğun bir beklenti olmasa da piyasadan müdahale sesleri yükselmeye başladı.

Uzmanlar, YTL’deki değer kaybının devam etmesi durumunda, bunun hem enflasyon hem de risk algılamalarına yönelik olumsuz etkileri olacağına dikkat çekerek, Merkez Bankası'nın önümüzdeki günlerde piyasaya doğrudan satım yönünde müdahale edebileceğine dikkat çekiyor. 

Abank Döviz Masası Müdürü Sevgi Aytekin, Merkez'in müdahalesinin olası gözüktüğünü belirterek, "Ama Merkez bankaları genel olarak etkili olacakları bir ortamda müdahale etmeyi beklerler" dedi.

2006'daki son doğrudan alım yolu ile müdahalenin 1.68-1.69 YTL seviyelerinden geldiğini ifade eden Aytekin, "Merkez Bankası yine 1.68'den müdahale edebilir. Ama etmeyi tercih eder mi, bunu kestiremiyorum" diye konuştu.

Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Müdürü Ali İhsan Gelberi de Merkez Bankası'nın doğrudan müdahalenin işe yarayacağından emin olmadan müdahale yapmayacağını belirtti. Gelberi, şöyle devam etti:

"Burada şuna bakacak: Hedge fonların elindeki varlıkları tasfiye sürecini durdurmak mümkün mü? Bence, hayır. Bu fonlar tüm dünyada varlıklarını tasfiye etmek zorunda. Merkez Bankası döviz müdahalesi veya faiz indirimi ile bunu durduramaz. Ama tüm bu satış süreci bittikten sonra panik sürerse, işte o zaman Merkez'in müdahalesi işe yarar. Ama şu anda işe yaramaz ve Merkez de işe yaramayacağını düşünerek bu müdahaleyi yapmaz."

Finansbank Baş Ekonomisti İnan Demir, dolarda ''dalga boyu ve volatilite'' bu kadar yüksekken seviye verecek tahminlerde bulunmanın imkansız olduğunu belirtti.

Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dolardaki yükselişin, genel olarak doların dünyanın diğer para birimlerine karşı değer kazanmasının da bir trendi olduğunu, gelişen piyasalarda bu etkinin biraz daha yoğun şekilde hissedildiğini ifade etti.

Arjantin'in iflas edebileceğine dair söylentilerin, güvenli limanlara sığınma yaklaşımını hızlandırdığının altını çizen Demir, Arjantin ile ilgili haber çıkmaya başladığından beri bunun fiyatlara bir ölçüde dahil olduğunu söyledi.

Dövizdeki yükseliş bu kadar keskin yaşanırken, döviz almanın çok da cazip olmadığını dile getiren Demir, bu açıdan hükümetin risk primini düşürecek adımlarının önemli olduğunu vurguladı.

İnan Demir, ''Bu noktada hükümetin de yapması, atması gereken adımlar var. Bunların başında IMF ile kaynak kullanımının da olacağı bir anlaşma geliyor'' diye konuştu.

Gelişen piyasalarda para birimlerinin dolar karşısında zayıfladığını, dolardaki değer kazanma trendinden en çok Türkiye gibi cari açık veren ülkelerin etkilendiğini kaydeden Demir, dolardaki hareketlilikte ''dalga boyu ve volatilite'' bu kadar yüksekken seviye verecek tahminlerde bulunmanın imkansız olduğuna, gelişen piyasalar üzerindeki baskının devam ettiğine ve bu baskının doları yerel para birimleri karşısında daha da yukarı taşıyabileceğine dikkati çekti.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun bugünkü toplantısında faizlere ilişkin bir değişiklik beklemediğine işaret eden Demir, şu andaki kur hareketine karşı Merkez Bankasının yine faiz silahıyla müdahale edebileceğinin dile getirildiğini, ancak burada Merkez Bankasının likidite yönetimi yoluyla gecelik faizlerin yükseltilmesine izin verecek şekilde YTL likiditesini sıkıştırmayı tercih edebileceğini aktardı.

Gerek ABD Merkez Bankasının gerekse Avrupa'daki Merkez Bankalarının aldığı önlemlerin, krizin bankacılık krizi evresine yönelik önlemler olduğunu ifade eden Demir, esasında finansal sistemi yeniden harekete geçirmeye yönelik olan bu önlemlerin başarılı olduğunu kaydetti.

Dünya finansal sisteminin çok hızlı olmasa da yeniden çalışmaya ve işler duruma gelmeye başladığını belirten Demir, ''Ancak alınan önlemler, genel risk dalgasına karşı kaçışa yönelik önlemler değildi'' dedi.

AKBANK BAŞEKONOMİSTİ FATMA MELEK: HEDGE FONLARIN GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDEKİ POZİSYONLARI KAPATMAK İÇİN DOLAR TALEP ETMELERİ DE DOLARIN DEĞER KAZANMASINDA ETKEN

Akbank Başekonomisti Fatma Melek, zarar yazan hedge fonların gelişmekte olan ülkelerdeki pozisyonları kapatmak için dolara talebinin de, Türkiye'de doların değer kazanmasında etkili olduğunu kaydetti.

Melek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son günlerde Amerikan dolarının hemen hemen tüm para birimleri karşısında değer kazandığını, gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin dolara karşı ciddi değer kayıpları yaşadığını kaydetti.

2008 başına göre Türk lirası, Brezilya reali, Güney Afrika randının sırasıyla yüzde 35, yüzde 26, yüzde 55'lik değer kaybı yaşadığını ifade eden Melek, şunları kaydetti:

"Doların yen dışındaki para birimleri karşısında değer kazanmasında bir kaç sebep ön plana çıkmakta. Bunlardan ilki her ne kadar finansal kriz ABD'de çıkmasına rağmen ABD, diğer gelişmiş ülkelere kıyasla faiz indirimleri, finansal sektörü desteklemek için önlem paketleri ve vergi teşvikleri gibi önlemleri almada daha hızlı davrandı. Beklentiler ekonomik büyümeyi desteklemek için yeni bir vergi paketi geleceği yönünde ki bu da doları destekleyen faktör. Ayrıca kriz ABD çıkmasına rağmen durgunluğun ve kurtarma operasyonlarının global bir ölçeğe yayılacağı algıları güçlendi. Bu süreçte ABD sermaye piyasaları en likit ve en güvenli liman olarak görülmekte.

Bundan önceki dönemde enflasyon korkuları ve dolardaki gevşeme nedeniyle emtia ve petrol güvenli enstrümanlar olarak gözükmekteydi ve bunlara talep yüksekti. Halihazırda global talebin azalması ve durgunluk beklentileri, enflasyonist baskıların azalması ile tekrar ABD doları güvenli liman olarak algılanmakta. Doların güçlenmesine katkıda bulunan bir diğer önemli faktör ise Euro bölgesi ve İngiltere;nin ekonomik büyümesine ilişkin kaygıların artması.

Ayrıca, finansal kuruluşların aldığı kredilerin çoğu dolar cinsinden. Son günlerde Türkiye dahil gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde yaşanan değer kaybının bir sebebi de ellerindeki menkul değerlerden ve yatırımcı çıkışlarından zarar yazan hedge fonların kısa vadeli para piyasalarından borçlanma olanakları kısıtlı olduğundan gelişmekte olan ülkelerdeki pozisyonları kapatmak için dolar talep etmeleridir. Ayrıca, azalan risk alma iştahı gelişmekte olan ülkelerden daha fazla çıkışları beraberinde getiriyor."

İKMİB BAŞKANI MURAT AKYÜZ: DOLAR FİYATLARINDAKİ ARTIŞ, FIRSAT GİBİ GÖRÜNSE DE ASLINDA BÜYÜK BİR RİSK İÇERİYOR

İstanbul Kimyevi Madde ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı Murat Akyüz, dolar fiyatlarındaki artışın, fırsat gibi görünse de aslında büyük bir risk içerdiğini belirtti.

Global finansal krizin döviz kurları üzerindeki etkisine ilişkin yazılı bir açıklama yapan Akyüz, dolar fiyatlarındaki yükselişin, ülke ekonomisinin kalkınmasında ihracatı en üst sıraya koyan Türkiye için fırsat gibi görünse de aslında büyük bir risk içerdiğini kaydetti.

Global sıkışıklığa giren hedge fonların Türkiye'den kolay çıkış yapabileceklerine işaret eden Akyüz, böyle bir ortamda ihracatçı firmaların dolar kurlarının şu anki seviyesini baz alarak fiyat teklifi vermelerinin, gelecekte büyük sorunlar yaşamalarına neden olabileceğini söyledi.

Akyüz, "İhracatçı firmalara, fiyat tekliflerini daha uygun kurlarla ve orta ve uzun vadeyi düşünerek vermelerini tavsiye ediyorum. Böylece firmalar hem kendileri risk almamış olur hem de ülkemiz ekonomisinin lokomotifi olan ihracatımızın sekteye uğramasını engelleriz. Gerek petroldeki ani düşüşler gerekse yükselen kurlar, yurt dışındaki alıcıların Türk ihracatçısına fiyat düşürmeleri yönünde baskı yapmasına neden oluyor. Ancak, bu krizin biteceği ve dengelerin yerine oturacağı önümüzdeki günleri de hesaplayarak davranmak gerekiyor" görüşünü aktardı.

Krizin önümüzdeki günlerde mutedil bir seyre kavuşacağı ve sonrasında dengelerin yerine oturacağı öngörüsünde bulunan Akyüz, "Dolardaki bu artışın ne fırsat olarak değerlendirilmesi gerekiyor ne de 'Dolar fiyatı bu seviyelere oturur' diyerek fiyatları çok düşürmek doğru. Orta ve uzun vade projeksiyonlara göre davranmak ve bu krizin de diğerleri gibi atlatılacağını unutmamak gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

İNTERFED YÖNETİM KURULU BAŞKANI BANU SEZGİNER: GÖRÜNEN O Kİ, DÜNYADA BU KRİZ 2010 YILI SONUNA KADAR DEVAM EDECEK

İnterfed Yönetim ve Finansal Danışmanlık Limited  Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Banu Sezginer, dünyadaki krizin 2010 yılı sonuna kadar devam edeceğinin görüldüğünü, bu durumda aynı sektörde çalışan firmaların güç birliği yapması ve ortak çalışma noktaları oluşturması gerektiğini kaydetti.

Sezginer, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin uzun süredir üretim ekonomisini terk ettiği için global krizden etkilendiğini, Türk toplumunun, her 3-5 yıl arası kriz ekonomisi yaşayan bir toplum olduğu için krizleri geç öneme aldığını, ancak krizin etkilerinin daha tam hissedilmediğini ve toplumda konuşulmadığını savundu.

Yaşanan krizin derinleşmesiyle karşılaşılacak sorunlara işaret eden Sezginer, şu görüşleri aktardı:

''Reel sektör daha önce özelleştirilmiş ve çoğu yabancı sermayenin eline geçmiş bankalardan kredi alamayacak. Zaten çoğu nakit sıkıntısında olan firmalar, finansal çıkış bulamayınca batacaklar. Kapanan şirketlerdeki açıkta kalan elemanlar, ciddi bir istihdam problemi yaşayacak. Cari açığı gittikçe büyüyen ve neredeyse 500 milyar dolar dış borç açığı bulunan ülkemizde finansal sorunlar artacak.''

KOBİ'lerin bu dönemde neler yapabileceklerine değinen Sezginer, ''Görünen o ki, dünyada bu kriz 2010 yılı sonuna kadar devam edecek. Bu durumda aynı sektörde çalışan firmalar güç birliği yapmalı, ortak çalışma noktaları oluşturmalı'' görüşünü aktardı.

Firmaların risklerini analiz etmesi, operasyonel finansal ve piyasa risklerini değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Sezginer, bu değerlendirme sonucunda KOBİ'lerin gelişen piyasalara göre önlem almasının daha rantabl olacağını, tüm şirket nakit akım tablosu göz önünde olunca yapılacakların çerçevesinin daha net çizilebileceğini belirtti.

Şirketlerin iyi bir performans yönetim sistemi kurmaları, teknoloji destekli entegre iş geliştirme metoduyla yönetimi organize etmelerinin önemini vurgulayan Sezginer, krizde likidite olarak sıkışık ve borçlu durumdaki firmaların öncelikle alacaklarını ve borçlarını çıkarmaları gerektiğini ifade etti.

Bir firmanın yaşamasının gider disiplini ve satış potansiyeli ile ölçüldüğünün altını çizen Sezginer, satış potansiyelinin artırılmasına yönelik şu önerilerde bulundu:

''Körfez ülkelerinde özellikle uluslararası piyasalarda değerlenen fonlar varlığı konusu aşikardır. Bu fonlar, ABD ve AB'de şu ana kadar değerlenmiş olmakla birlikte, önemli bir kısmı bu noktadan sonra başka kaynaklara yönelmek için arayış içinde olacaklardır. Bu fonların arayışları risk/getiri oranına göre gelişmekte olan ülkelere kayış gösterebilir. Bu ülkeler Rusya, Brezilya, Meksika, Hindistan, Çin olma ihtimali yüksek olmakla birlikte, Türkiye bulunduğu coğrafi konum ve kültürel, din açısından daha yakın olması nedeniyle şanslı konumda görünüyor. Ticari gelişim noktasında bu konumdan yararlanılabilinir. Bu çerçevede bu ülkelere ihracat yapma potansiyeli yüksek olabilir. Irak, savaştan sonra yeniden yapılanma sürecinde birçok ihtiyacı olan ve mesafe açısından bize yakın bir ülke olarak ticaret potansiyeli yüksek görülebilir. Türk cumhuriyetleri, özellikle Azerbaycan, genç nüfus ve gelişen ekonomi ile yüksek potansiyele sahip bir pazar noktasındadır.''

Türkiye'nin gerekenleri yapmasının kolay olmadığını belirten Sezginer, ''Ancak Türk toplumu, tarih boyunca hep zor kuşatmaları yapmıştır. Bu kriz de, ekonomik kuşatma yapabilmenin zamanı olabilir. Tüketen, müsrif, lükse düşkün toplum imajımızdan çıkıp zor olanı üretip satmayı başaralım'' değerlendirmesini yaptı.

DOLARDAKİ YÜKSELİŞİN SORUMLUSU NE?

Dolar kuru özellikle son bir haftada çok hızlı bir hareket gerçekleştirirken, bu yükselişin sorumlusu olarak bir faktör öne çıkıyor.

Dolardaki yükselişi değerlendiren Eczacıbaşı Holding Başekonomisti Erkin Şahinöz, son dönemde yaşanan hareketlerin sebebi olarak hedge fonları (serbest yatırım fonu) gösterdi.      

Şahinöz, Cnbc-e'ye yaptığı açıklamada şunları söyledi: 

"Son iki üç haftadır yaşanan hareketin arkasındaki ana neden, hedge fonların sıkışıklığa girmiş olması. Hedge fonlardan dünya genelinde çok ciddi para çıkışları var. Geçmişte bu tip çıkışlar olduğunda hedge fonlar dönüp kredi alıyor ve talepleri karşılayabilirdu. Ama şimdi kredi piyasaları kurudu ve bunu yapamıyorlar. Mecburen ellerindeki varlıkları satmaya başladılar. Hedge fonların aralarında Türkiye, Brezilya ve Meksika gibi ülkelerin olduğu gelişmekte olan ülkelerde önemli varlıkları var. Fonlar Türkiye'deki hisselerini ve bonolarını satıp dolarını alıp gidiyor... Yaşanan yükseliş de buradan kaynaklanıyor. "

YTL'nin 1.55'ten sonra önünün açıldığını söyleyen Şahinöz, hedge fonlardan çıkış devam ettiği sürece doların 1.70-1.80 aralığına kadar gidebileceğini ifade etti.

TOBB BAŞKANI HİSARCIKLIOĞLU: ŞU ANDA DÜNYADA KÜRESELLEŞMENİN NEGATİF ETKİSİNİ GÖRÜYORUZ. BİR YERDE ÇIKAN FIRTINA TÜM DÜNYA ÜLKELERİNİ ETKİLEMEYE BAŞLADI

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, dünyada, küreselleşmenin negatif etkisinin görüldüğünü ve bir yerde çıkan fırtınanın tüm dünya ülkelerini etkilemeye başladığını belirtti.

Hisarcıklıoğlu, Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM) ile Kredi Garanti Fonu şubesinin açılışlarını yapmak üzere geldiği Erzurum'da, Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonunda bir konuşma yaptı.

Dünyada ve Türkiye'de yaşanan ekonomik gelişmeleri değerlendiren Hisarcıklıoğlu, şu an dünyada olanı kimsenin tarif edemediğini belirterek, ''Aslında 1990 sonrasında globalleşme, küreselleşmenin pozitif etkisini tüm dünya hissetti. 1990 sonrasındaki ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasıyla beraber tüm dünya ülkeleri bundan müthiş etkilendiler. Rakamlara baktığımız zaman 1990'larda dünya ticareti 3 trilyon dolardı. Ama 2007'de bu 16 trilyon dolara geldi. Yani neredeyse 8 misli dünya ticareti büyüdü'' diye konuştu.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, dünyanın hiçbir evresinde ticaretin 8 misli büyümediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

''Dünya ticaretindeki bu gelişme hem bir fırsatı hem de tehdidi beraberinde getirdi. Eğer siz malınızı üretip yurt dışına satıyorsanız fırsat, ama satamıyorsanız bir tehdit. Dünyada şu anda küreselleşmenin negatif etkisini görüyoruz. Bir yerde çıkan fırtına tüm dünya ülkelerini etkilemeye başladı. Tabii niye başladı? Olmayan para ortaya çıktı. Hayali para, sanal para... Ben bunu 2001 krizi sonrası tüm Türkiye'yi gezerken söylemiştim. Ülke olarak faiz, döviz, borsa üçgeninden kurtulup; gerçek işe bakalım. Gerçek iş ne? Üretim, yatırım, istihdam, ihracat demiştik.

Şimdi balon patladı. Ev 100 lirayken, bu ev 180 lira deyip, kredi bunun üzerinden açıldı. Hayali bir zenginlik oluştu. Bu aç gözlülüğün sonucunu tüm dünya hissetti. Bundan az etkilenenler olacak, çok etkilenenler olacak. İnşallah ülkemiz bundan az etkilenenlerden olacak.''

-''İYİYİ BEKLE, İYİYİ GÖR''-

Hisarcıklıoğlu, ''2001 krizi aslında bizim için bir ders oldu. Bizim 2001 krizi sonrasındaki almış olduğumuz tedbirleri gelişmiş ülkeler yeni düşünmeye başladı'' dedi.

Türkiye'nin o dönemde 20 kadar bankasının battığını, dünyanın bunu yeni yaşamaya başladığını kaydeden Rifat Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:

''Almış olduğumuz tedbirler ve derslerimiz çerçevesinde biz uluslararası dünya krizine en sağlam vaziyette giriyoruz. Peki bize bir şey olur mu? Kafamızdaki soru bu. Neyi umarsan onu bulursun. 'İyiyi bekle iyiyi gör, kötüyü bekle kötüyü gör' derler. Ama bu, şu demek değil. Kendimizi rüya aleminde hissedip yaşamak değil. Tedbiri elden bırakmayacağız. Geleceği alacağın tedbirler tespit eder. İnsan psikolojisi bu devrede iyi yönetilirse olumluya, kötü yönetilirsen de negatife gider.''

Hisarcıklıoğlu, bu devrede en önemli hadisenin 70 milyonun davranış biçimi olduğuna dikkati çekerek, ''Eğer bizler çok fazla tedirginlik yaparsak, panik olursa ticaretin akışı durur. İnsanın vücudunun en önemli şeyi kandır. Kan dolaşımı durursa kalp krizi olur. Ekonomimin kanı da paradır. Eğer para dolaşımı durursa, işte o zaman kriz olur. Panik yapmadan ihtiyatı da kesinlikle elden bırakmadan, bu devreyi hayırlı bir şekilde geçmemiz lazım'' diye konuştu.

-YENİ PAZARLAR-

Hisarcıklıoğlu, yeni pazarlara doğru yönelmenin ekonomiye olumlu katkı sağlayacağını söyledi.

Türkiye'nin toplam 132 milyar dolarlık ihracatının geçen yıl sonu itibarıyla yüzde 60'ını AB ülkelerine yaptığına değinen Hisarcıklıoğlu, ''Bu yüzde 55'e indi. Yani gelişmiş ülkelere satmış olduğumuz malın pay, yüzde 55'e indi. Yani krizin yoğun hissedildiği ülkelerde pazarda bir daralma var'' dedi.

Artık yeni ufuklara doğru bakmanın zamanın geldiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, ''Bugüne kadar Güney Amerika, Afrika kıtası, Ortadoğu, Uzakdoğu bizim ihmal etmiş olduğumuz pazarlardır. İnşallah bu pazarlara doğru hep beraber yöneleceğiz'' diye konuştu.

Başkan Hisarcıklıoğlu, diğer önemli konunun da borçlanma vadesiyle alacak vadesinin birbiriyle uyumlu olması olduğunu belirterek, ''Bu çok önemlidir. Alacağın para cinsi neyse, borcunun para cinsi de aynı olmalıdır'' dedi.

-GİRİŞİMCİ RUH-

Hisarcıklıoğlu, ''Şükrettiğim bir nokta var. Çok şükür Allah bize petrol, doğal gaz vermemiş. Bu millete girişimci ruh vermiş'' dedi.

''Dünya coğrafyasında herhangi bir ülkede kalkan bir uçağa bakın. Hiç ummadığınız bir ülke olabilir bu. İçinde mutlaka bizim pasaportu taşıyan girişimci vardır'' diyen Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:

''Ben buna uçaklarda rastlıyorum. Bizim girişimcimizde dil yok, nereye gideceğini bilmiyor ama kafaya koyduğunu yapıyor. En büyük başarı hikayemiz Almanya'da. 2.5 milyon insanımız yaşıyor orada. 2.5 milyon içinde, üçüncü nesilde, 60 bin girişimci çıkarttık. Düşünün hepsi 0 sermayeyle gitti oraya.

Bizde müteşebbislik var ama beceremediğimiz bir şey var oda paylaşma. Yabancılar bizim kültürümüzde olan bu şeyi bizden daha iyi yapıyorlar. Ortaklık kültürü çok önemli. Onun için ortaklık kültürümüzü geliştirmek durumundayız. Kendi çocuğumuzun ve ülkemizin geleceği için bunu yapmak durumundayız. Bunun da yolu kurumsallaşmaktan geçiyor. işte ABİGEM bunu yapıyor.''

Hisarcıklıoğlu, paranın cepte durduğu sürece ekonomiye, zenginliğe hiçbir katkısının olmayacağını ifade ederek, şunları kaydetti:

''Ülke olarak en önemli sıkıntımız girişimci sayımızdaki noksanlıktır. Biz TOBB olarak, gençlerin girişimci olmasını destekliyoruz. Elimizde ne imkanlar varsa yapıyoruz. Kadın girişimcilerimizi destekliyoruz. Kadın Girişimciler Kurulu kurduk. Ülkelerin güçleri, zenginliği ekonomisine bağlıdır. Hedefimiz ülkemizi zenginleştirmek. Ülkeyi zenginleştirmenin yolu, fert başına düşen geliri artırmaktan geçiyor. Çabamız da bu. Girişimci sayımızı artırarak istihdam sağlayacağız. Bu ülkede resmi rakamlara göre 2.5 milyon resmi işsiz var, 2.5 milyon kişi de artık iş arama ümidini kaybetmiş. Her yıl 700 bin gencimize iş bulmamız lazım. Onlara iş bulamazsak asıl sosyal felaket o zaman olur. Var gücümüzle girişimcinin önünü açmalıyız.''

-BÜROKRASİ-

Bürokrasinin girişimcilere farklı gözle baktığını belirterek, ''girişimci dostu bürokrat'' yetiştirilmesi gerektiğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, 2001 krizi görüldükten sonra insanların iyi yetiştirilmesinin öneminin bir kez daha anlaşıldığını ifade etti.

Hisarcıklıoğlu, ''Kendi çocuğunun geleceğini gören ve girişimci gençler yetiştirmemiz lazım diye düşündük. TOBB Ekonomi ve Teknoloji üniversitesini bu düşüncelerle kurduk. Bugün çok şükür istediğimiz noktaya geldik. Üniversitemiz akademik yayında da bir numara'' diye konuştu.

Doğu ve Güney Doğu'da üniversiteler kurmak istediklerini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ilettiklerini ve olumlu karşılandıklarını anımsatan Hisarcıklıoğlu, ''Kanun TBMM'de. Şu anda Milli Eğitim Komisyonu'nda. Kanun olmadan bir şey yapabilmemiz mümkün değil. Erzurum milletvekilleri bu yasaya sahip çıksın. Genel kurulundan geçirsin. Ondan sonra kurması da bize ait. Üzerimize düşeni yapalım'' diye konuştu.

Hisarcıklıoğlu daha sonra, Avrupa Birliği ABİGEM ile Kredi Garanti Fonu şubelerinin açılışlarını yaptı.

 

HABER 7-AA-Hürriyet



Bu haber 506 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,249 µs