En Sıcak Konular

Mahalli: “Suikastı İsrail yaptı!”

0 0 0000 00:00 tsi
Mahalli: “Suikastı İsrail yaptı!” iyibilgi, Hüsnü Mahalli ile Tahran’da yapılması beklenen Irak, Suriye ve İran görüşmelerinin perde arkasını konuştu. Ancak söz döndü dolaştı ve Lübnanlı Bakan Pierre Gemayel suikastına takıldı. Mahalli’nin sözleri çok tartışılacak.

Amerika’nın Irak’taki durumu artık herkesin malumu. Hatta kimileri için Amerika'yı Irak'ta kurtarmak için artık çok geç. Bu yüzden tüm tartışmalar Irak’ta istikrar nasıl sağlanır sorusuna yöneldi.

Bu soruya ilk yanıt verelerden birisi İngiltere. Blair geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada İran ile temasa geçilmesi gerektiğini salık verdi. Blair’in konuşması ile Ortadoğu’da başlayan hareketlilik ise dikkatlerden kaçmadı. Suriye uzun bir süreden beri ilk kez Irak ile diplomatik ilişki kurarken, Suriye Devlet Başkanı Esad ve Irak Devlet Başkanı Talabani’nin Tahran’da Ahmedinecad ile görüşeceği haberleri yayıldı. Talabani Tahran’a gidiyor. Esad’ın gidip gitmeyeceği önümüzdeki günlerde belli olacak ancak kimi yorumculara göre artık “çözüm masasında” Suriye ve İran da var. Diğer yandan Ortadoğu öyle bir dönemeçte ki henüz hiçbir gelişme olmadan, muhtemel değişimlerin ilk kıvılcımı Lübnan’da bir suikastla patladı.

Peki, Türkiye? Kimilerinin iddia ettiği gibi Türkiye, Ortadoğu’da yeniden şekillenen ilişkiler ağının dışında mı? Yoksa tersine, hareketliliğin tam göbeğinde mi? oluşan konjonktürde Kuzey Irak nereye oturuyor? Demokratların Kuzey Irak politikası nasıl? Seçimden galip ayrılan Demokratlarla birlikte Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği ne olacak? İşte tüm bu soruları Ortadoğu denince akla ilk gelen gazeteci Hüsnü Mahalli ile konuştuk…

Mekik Talabani...

Tahran’da Irak, İran ve Suriye’nin bir araya geleceğine dair iddialar var. Ortadoğu’da neler oluyor?

Suriye, İran, Irak üçlü toplantısı henüz kesinleşmiş değil!

Ancak son gelişmeleri birlikte düşünelim. Nihayetinde İngiltere İran’la masaya oturmak gibi bir düşünceyi ortaya attı. Amerika Irak’tan çıkacak mı çıkmayacak mı tartışması sürerken İran masaya oturmuş gibi gözüküyor. Aslında burada önemli olan Türkiye’nin bu masada olup olmadığı. Kimileri için Türkiye şimdilik masada yok. Siz bu iddiayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlk önce şunu vurgulamak gerekiyor. Amerikan seçimleri öncesinde ve sonrasında Amerikalılar Irak konusu üzerinde zaten kafa yoruyorlar. Özellikle Irak inceleme komisyonunun aldığı karara bakalım. James Baker’ın başkanı olduğu komisyon şuna karar verdi: “Irak artık çıkmazda. Irak’ı çözmek için de mutlaka Suriye, İran ve Türkiye ile diyalog kurulmalı. Onlarla ortak hareket etmeli.” Bunun üzerine el altından Şam’a ve Tahran’a birçok insan gidip geldi. Legal ve illegal olarak… Örneğin Suriye Dışişleri Bakanı aniden Bağdat’a gitti ve Irak ile diplomatik ilişki kuruldu. Buna bağlı olarak da sizin söylediğiniz bu üçlü toplantıdan söz edilmeye başladı. Talabani de Tahran’a gidiyor cumartesi günü. Ancak Talabani’nin ziyaretinin doğrudan bununla ilgisi yok.

Yani Talabani’nin ziyareti daha önceden programlanmıştı.

Tabi tabi, o görüşme bu konuşmalar olmadan öncede programlıydı. Tahran onun üzerine Beşar Essad’a çağrı yaptı “Talabani gelirken sen de gel” diye. Ancak Esad yönetimi henüz gidip gitmemekte kararsız. Eğer Esad Tahran’a gitmezse, Talabani Şam’a gidecek.

Anlattıklarınızdan mekiği dokuyanın Talabani olduğu anlaşılıyor. Görüşmelerin ardında Amerika var diyebilir miyiz?

Elbette! Sonuçta Amerika istemezse bunların hiç biri olmayacak. Sonuçta Amerika Irak’ı kendi mantığıyla çözmeye çalışıyor. Zaten bunu da söyledi: “Suriye ve İran olmadan bunu çözemeyiz” dedi.

Peki, sizce başarılı olabilecekler mi?

Bunun başarılı olabilmesi için karşılıklılık ilkesinin doğru yürümesi gerekiyor. Çünkü Ortadoğu’da hiçbir görüşme ya da pazarlık tek boyutlu değil. Yani hiç kimse “Gel Irak’ı çözelim” demez. Amerika “Irak’ı çözelim” dediği anda İran ve Suriye karşısına “Filistin’i de çözelim, İsrail Golan’dan çekilsin” diyor.

"Suikastı İsrail yaptı!"

Ben de aslında tam bu noktaya gelmek istiyordum. Şu anda İsrail Filistin’deki operasyonlarını sıklaştırmış düzeyde. Daha önce röportaj yaptığımız bir uluslararası ilişkiler uzmanı İsrail’in geçtiğimiz hafta sivilleri öldürmesini “İsrail devleti içindeki kontrol edilemeyen ve savaş yanlısı” yapılara bağlamıştı. İsrail’in artan saldırıları, İran ve Suriye’nin masaya davet edilmesine bir tepki olabilir mi?

İsrail bence bütün süreci durdurmak istiyor. Bu onun işine gelmiyor. Hatta Lübnan’daki Sanayi Bakanı Pierre Gemayel’i de İsrail öldürmüştür diye düşünüyorum.

Emin misiniz?

Bence İsrail öldürmüştür. Başka bir şey olamaz. Çünkü batı Suriye ile iyi ilişkiler kurmaya kalktığında, Suriye’yle bu problemleri çözelim dediği sırada, birileri bunu engellemek istiyor. Bunu engelleyecek yegane, daha doğrusu bu diyalogdan zarar görebilecek tek ülke İsrail’dir. Doğal olarak İsrail yaptı diye düşünüyorum.

Basın bu işi Suriye’nin yapmadığında sizinle hemfikir. Genelde "Suriye tam da Irak’taki sürece katılmışken  kendi ayağına kurşun sıkmaz" algılaması var. Ancak İran ve Hizbullah suikastla ilgili olarak gündeme geliyor. İsrail kenarda tutuluyor biraz…

İsrail hep kenarda tutuldu. İsrail 33 gün süreyle Lübnan’ı bombaladı. Oturup da
İsrail’i suçlamadılar. Bundan daha net taraflılık yada çifte standart örneği vermeye gerek yok. Binlerce insan öldü, binlerce apartman, çoluk çocuk perişan oldu. Kimse çıkıp da bir kınama yapmadı, sadece bir kınama….

"Güvercin uçmayacak!"

Irak’tan uzaklaştık biraz. Tekrar dönelim. Ancak bu kez farklı bir bölgesine. Irak’ta kaos sürüyor ve Washington’da ne yapılması gerektiği enine boyuna masaya yatırılıyor.  Geçtiğimiz günlerde eski diplomatlardan Holbrooke Kuzey Irak’a çekilelim diye bir öneri ileri sürdü. Ancak biz Irak çalışma komisyonunun önerileri çerçevesinde İran, Suriye ve Türkiye’nin işin içine katılacağını varsayalım. Böyle bir durumda Kuzey Irak’ın geleceğini nasıl görüyorsunuz.

Ben Amerikalıların savaşla birlikte Irak’ı karıştırma konusunda planlı geldiklerini düşünenlerdenim. Ancak her zaman evdeki hesap çarşıya uymaz. Her şey onların isteği gibi gelişmedi. Bu bir yenilgi ve her gün üç beş Amerikalının ölmesi kamuoyunda yavaş yavaş baskı oluşturmaya başladı. Şimdi ne yapabiliriz diye düşünüyorlar. Ancak ben “Cumhuriyetçiler, şahinler yenildi tamam her şey bitti” diye düşünmüyorum. Çünkü demokratların yani güvercinlerin de uçmaya niyetli olduğunu zannetmiyorum.

Demokratlar Kuzey Irak’a yakın mı duruyor?

Demokratlar İsrail’e çok daha yakındır.

Yani Kuzey Irak denince aklınıza İsrail geliyor?

Bölgede her şeyin İsrail için yapıldığını düşünüyorum. Lübnan Arjantin olsaydı bütün bunlar olmayacaktı. Ya da Afrika’da herhangi bir ülke olsaydı kimsenin umurunda bile değildi. Ama Lübnan İsrail ile komşu ve Lübnan da Hizbullah var.

Kuzey Irak ile ilgili soruyorum. Demokratların Kuzey Irak’a bakışı sıcaksa Amerika’nın Türkiye ile ilişkileri tehlikeye girebilir mi? Geçtiğimiz günlerde yaptığım bir röportajda Türkiye’nin Kürdistan’ı kucağında bulabileceği söylenmişti.

Bu fikre katılmıyorum. Son günlerde birkaç köşe yazarı bu iddiayı ortaya attı. İddia şu: Sunilerin Arapları var, Şiilerin İran’ı var, Kürtlerin de Türkiye’si… Bundan on beş sene önce Turgut Özal da bunu gündeme getirmişti. Bu bence tutmaz. Çünkü Kürtler sadece Kuzey Irak’ta olsa sorun olmazdı. Ancak Türkiye’nin milyonlarca Kürt vatandaşı var.

Tam bu noktada Mehmet Ağar’ın ortaya attığı “Musul’un kaderini birleştirmek” fikrini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mehmet Ağar’ın dediklerine yorum getirecek durumda değilim. Ağar geçenlerde Sayın Başbakan’a “yüreğin varsa gel Kandil’i birlikte basalım” demişti. Şimdi bunu farklı bir şekilde söylüyorsa onu kendisine sormak gerekiyor. Ancak Kuzey Irak ve genel anlamda Kürt sorununun çözümü bu kadar kolay değil. Türkiye Avrupa Birliği baskısı altında. Eğer bazı adımlar atarsa onun bir sonrasında Türkiye’de, Güney Doğu’da federal istemler gelecektir. Türkiye buna hazırsa bir sorun yok. Ama bunu Kürtlere sunmak kolay olmaz diye düşünüyorum. Dediğim gibi boyut yalnız Kuzey Irak’taki Kürtler meselesi değil. İşin içinde Türkiye’deki, Suriye’deki ve İran’daki Kürtler var. Yani bölgesel bir sorun bu.

Türkiye'yi kimse devre dışı bırakamaz

Son sorum Türkiye-İran ilişkileri üzerine… Irak’taki kaos ve Lübnan’da yaşananlar moda deyimiyle ortaya bir Şii hilali çıkardı. İran’ın bölgede nüfuzunu arttırdığı artık her yerde konuşuluyor. Hatta kendileri de böyle düşünüyor. Bunun için ne riyeceksiniz? Türkiye sizce, bölgede kendi lehine olan dengeyi yitirdi mi?

Hayır, sanmıyorum. Türkiye her zaman önemli bir ülke… Siz söyleşinin başında bana “Türkiye bu işin neresinde” diye sordunuz. Türkiye bu işin içindedir. Geçen hafta Hatemi buradaydı. Hatemi çok önemli görüşmelerde bulundu. Şu anda Cumhurbaşkanı değil ama Hatemi çok önemli bir kişiliktir. Bugün (23 Kasım) İran Cumhurbaşkan Yardımcısı İstanbul’da. Ondan önce de Irak Başbakanı Maliki  buradaydı.

Görüşmeler zaten yapılıyor diyorsunuz…

Elbette. Suriye sürekli Ankara’yla temas halinde. Sürekli telefon diplomasisi var. Dahası önümüzdeki günlerde Suriye Başbakanı geliyor. Suriye, Türkiye ve İran organizasyonu devam ediyor. Türkiye de en ağırlıklı şekilde bütün bu olup bitenlerin içindedir. Türkiye’yi kimse devre dışı bırakamaz. Kim ne derse desin, bütün sıkıntılarına rağmen Türkiye bundan sonra bölgede şekillenecek bütün süreçlerin en önemli aktörü olacak.

Teşekkür ederim…

Ben teşekkür ederim….

Yahya Bostan
yahyabostan@iyibilgi.com



Bu haber 227 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    6,317 µs