En Sıcak Konular

Panik nasıl önlenecek?

16 Ekim 2008 13:00 tsi
Panik nasıl önlenecek? Ekonomist Osman Ulagay'ın gözünden krizin giriş, gelişme ve sonucu...

Silahlarının tümünü kullanan ABD ve Avrupa'nın sonuç alamaması halinde global finans sektörünün uçuruma yaklaşacağını belirten Osman Ulagay, böyle bir noktaya gelinirse, muazzam döviz rezervleri bulunan Çin ve diğer bazı Asya ülkelerinin, Batı'nın yaratamadığı güveni yaratmaya talip olabileceğini söyledi. Özellikle ABD'de iyi eğitimli gençlerin yatırım kuruluşlarında çok yüksek ücretle çalıştığını, bu gençlerin para sahiplerine tatlı kâr getiren “türev enstrümanlar” üreterek sistemi kriz noktasına getirdiğini anlatan Ulagay, Türkiye'nin Avrupa'da başlayacak resesyonun etkisiyle krizi daha net hissedeceğini ifade etti.

Panik önlenebilecek mi?

ABD ve Avrupa'nın attığı adımlar piyasalardaki paniği aşmaya yetecek mi?
Ulagay: Henüz belli değil. Borsaların ilk gün verdiği olumlu tepki aldatıcı olabilir. Geçen hafta 7 trilyon dolarlık rekor kayba uğrayan hisse senedi borsaları tepki alımı için aradığı fırsatı buldu ama bu yükseliş ancak bir gün sürebildi. Paniğin nedeni olan güven bunalımının aşılması o kadar kolay olmayacak.

Finans piyasalarındaki güven bunalımı nasıl aşılır?
Ulagay: Güven bunalımı, küresel finans sisteminin ve özellikle de banka sisteminin sağlamlığı konusunda doğmuş olan kuşkular ortadan kalkarsa aşılır. ABD ve Avrupa'nın şimdi attığı adımlar, sermayesi eksilen bankalara sermaye enjeksiyonu yapılması, sistemik önemi olan bankaların batırılmayacağının açıklanması ve bankalardaki mevduata güvence verilmesi hep bu amaca yönelik önlemler.

Bu önlemler daha önce alınsaydı güven bunalımı doğar mıydı?
Ulagay: Doğmayabilirdi. Özellikle Lehman Brothers'ın batmasına göz yumulması sistemde “artık herkes batabilir” kuşkusu yarattı ve bankaların birbirlerine karşı duyduğu güvensizlik, krizi çarpan etkisiyle büyüttü. Bankalararası piyasanın işlemez hale gelmesi sistemi felce uğrattı. Bir noktadan sonra halkın bankalara karşı güveni de sarsıldı.


Bu önlemler de paniği önlemezse ne olur? Başka neler yapılabilir?
Ulagay: ABD ve Avrupa elindeki bütün silahları kullandı, bununla da sonuç alınamazsa ve piyasalara güven aşılanamazsa küresel finans sistemi uçuruma bir adım daha yaklaşır. Böyle bir noktaya gelinirse, ellerinde muazzam döviz rezervleri bulunan Çin'in ve diğer bazı Asya ülkelerinin devreye girerek Batı'nın yaratamadığı güveni yaratmaya talip olması beklenebilir mi, bilmiyorum ama bu da bir olasılık.

Panik atlatılırsa küresel finans sistemi eski parlak günlerine dönebilir mi?
Ulagay: Hayır, dönemez çünkü denetimden uzak kalmış ve karmaşık yapısı içinde şeffaflığını kaybetmiş olan bu sistemin kendi felaketini hazırladığı ve dünya ekonomisini de krize sürüklediği görüldü. Küresel finansal yapı yeniden biçimlenerek daha şeffaf ve denetime açık bir yapı oluşturulacak. Bu yeni yapıda fiktif değerler yaratmak ve astronomik  gelirler elde etmek daha zor olacak.  

Finans sistemindeki sarsıntı küresel ekonomiyi nasıl etkileyecek?
Ulagay: Finans sisteminin felce uğradığı bir ortamda reel sektör de çalışamaz. ABD ve Avrupa'nın resesyona girmesi, yani ekonomilerinde en az birkaç çeyrek küçülme yaşaması artık kaçınılmaz görünüyor. Finans sistemindeki panik sürerse küresel boyutta bir resesyona sürüklenme olasılığı da artacak.

Yükselen Pazar ekonomileri bu krizden nasıl etkileniyor?
Ulagay: Yükselen Pazar (YP) ekonomilerinin zengin  gelişmiş ülkelerdeki krizden fazla etkilenmeyeceği tezi kısa sürede çöktü. Brezilya ve Rusya başta olmak üzere önde gelen YP ülkelerinin borsalarında ciddi düşüşler yaşandı, paraları baskı altında kaldı. Özellikle petrol ve diğer temel maddelerin satıcısı konumunda olan YP ülkelerinin, küresel ekonomideki yavaşlamanın olumsuz etkilerini hissetmesi kaçınılmaz. Ayrıca YP ülkelerine yönelik sermaye akışında da bir yavaşlama olacak ve bu da bu ülkeleri olumsuz etkileyecek.

Bu kriz petrol ve diğer temel madde fiyatlarını nasıl etkiliyor?
Ulagay: Spekülasyonun kral olduğu ortamda katlanarak 147 dolara kadar tırmanan petrolün varil fiyatı, küresel ekonominin ciddi bir yavaşlamanın içine sürüklendiği anlaşılınca 80 doların altına indi. Küresel yavaşlamanın resesyona dönüşmesi halinde daha da düşebilir. Başta gıda maddeleri olmak üzere diğer emtia fiyatları da spekülatif tırmanışlarını sürdüremedi. Emtia fiyatlarının seyrini de küresel ekonomideki yavaşlamanın derecesi belirleyecek.

Kriz küresel dönüşümün sonucu
Bu krizi hangi koşullar hazırladı?

Ulagay: Bugün küresel finansal piyasalarında büyük bir paniğe yol açmış bulunan krizi tetikleyen olaylar dizisi ABD'deki konut balonunun patlamasıyla başladı ama bu krizin bu şekilde yaşanması, bugün eriştiği boyutlara tırmanması aslında küreselleşme süreciyle, küresel ekonominin ve özellikle de finans sisteminin geçirmiş olduğu büyük dönüşümle ilgili. Eğer finans sistemi küreselleşme sürecinde böylesine karmaşık ve içinden çıkılmaz bir labirente dönüştürülmüş olmasaydı bu kriz böyle yaşanmazdı.
ABD'deki “subprime mortgage” kredilerinde baş gösteren sorun Amerika'nın sorunu olarak kalır ve küresel finans sistemini çöküşün eşiğine getirmesi söz konusu olmazdı. Yaşanan olayın kavranabilmesi için öncelikle bu saptamanın yapılması lazım, bu krizin farklı niteliğini görmek lazım.

Bu krizi kapitalizmin daha önce yaşamış olduğu büyük krizlere, örneğin 1929'da gene ABD'de başlayan büyük krize benzetmek doğru değil mi sizce?
Ulagay: Büyük spekülatif balonların patlamasıyla başlayan krizler bir bakıma benzerlik gösterir. Kapitalizmin yarattığı fırsatların zaman zaman insanlardaki açgözlülüğü, tamahkârlığı, aşırı para kazanma hırsını tahrik ederek spekülatif balonların oluşmasına yol açtığı, balonun patladığı noktada ise bu kez her şeylerini kaybetme korkusuyla paniğe kapılan insanların finansal sistemi ve arkasından da ekonomiyi çökme noktasına getirdiği bilinen bir olgu.
Bu yönüyle bu kriz de geçmiştekilere benziyor ama asıl önemli olan özelliği, geçmişteki krizlerden farklı olan boyutu. ABD'deki “mortgage” piyasasının en zayıf halkasında başlayan bir sorunun adeta bir kara delik gibi küresel finans sistemini yutacak boyutlara tırmanması bugüne özgü bir olay. Bu nedenle ben bu krizin 1929-1930 kriziyle karşılaştırılmasını pek anlamlı bulmuyorum. Ancak her iki krizde de hükümetlerin olayın gerisinde kaldığını ve yaygın bir güven bunalımına yol açtığını görüyoruz.

Hükümetler olayın gerisinde kaldı

Hükümetlere ve ekonomi yönetimlerine duyulan güven neden kayboldu?
Ulagay: Birincisi krizin boyutları ve faturası ortaya çıkınca bu sürece neden göz yumulduğu, hatta likidite bolluğu yaratılarak bu sürecin neden desteklendiği sorgulanmaya başlandı. İkincisi, hükümetler ve ekonomi yönetimleri krizin ilk anından itibaren gelişmelerin gerisinde kaldı, gerçek boyutlarını kavrayıp olayın önüne geçemedi. Alınan önlemler bu nedenle hep yetersiz kaldı ve umulan sonucu vermedi. Hastaya önce aspirin verildi, sonra antibiyotik tedavisi lazım dendi, durum kötüye gidince operasyon yapıp hasta organı alalım dendi, sonra bu da yetmedi organ nakline gerek görüldü. Büyük resim görülemediği için gerekli önlemler zamanında ve gerekli dozda alınamadı, bu da hükümetlere karşı büyük bir güven erozyonuna yol açtı. Bu gecikme krizi önlemenin maliyetini büyük ölçüde artırdı.

Avrupa resesyona giriyor, Türkiye'de büyüme düşer

Ulagay: Türkiye 2002-2007 dönemindeki yükselen dalgadan en çok yararlanan ülkelerden biriydi. Küresel likidite bolluğu ortamında büyüyen dış açığını kolaylıkla finanse edebildi, bankalarına yüksek fiyatlarla yabancı alıcı buldu. Dünya ticaretinin hızla büyüdüğü ortamda ihracatını sıçratabildi. Bu faktörler Türkiye ekonomisinin hızlı büyümesinde önemli rol oynadı. Şimdi bütün bu olanakların kapandığı bir döneme giriyoruz. Küresel likidite bolluğu yerini kredi daralmasına bırakıyor, para pahalılaşırken varlık fiyatları düşüyor, Türkiye'nin en önemli pazarı olan Avrupa resesyona gidiyor. Bu ortamda ortaya çıkabilecek yeni durumu birkaç maddede özetleyebiliriz:
-  Son yıllarda dış borcunu büyük oranda artıran özel sektör bu borçları çevirmekte zorlanabilir. Bunu kısmen başarsa da bulduğu paranın maliyeti yükselir.
-  Talep ve finansman yönünden zorlanacak firmalar desteğe muhtaç hale gelebilir. l Dış kaynak girişindeki yavaşlama dış açığın finansmanını zorlaştırabilir ve bu da TL'nin değeri üzerindeki baskıyı artırır.
-   TL'nin hızla değer kaybetmemesi için faiz oranlarının belli bir düzeyin altına çekilmemesi  gerekir. l Mali disiplinin bozulması bu ortamda risk yaratacağı için hükümetin ekonomideki olası durgunluğu kamu harcamalarını artırarak aşması da kolay olmayabilir. l İhracat pazarlarının daralması büyümeyi ihracata dayalı olarak artırmayı olanaksız hale getirebilir. l Türkiye büyümenin ciddi biçimde yavaşladığı bir döneme girebilir.

 Kriz Batı'da, para Doğu'da

Son  30 yıldaki önemli finansal krizler hep 'Yükselen Pazarlar' diye nitelenen ülkelerde çıkmıştı. 1982 Meksika krizi, 1997 Asya krizi ve onu izleyen Rusya, Türkiye, Brezilya, Arjantin krizleri bunun örnekleriydi. Bu kez kriz küresel finansın merkezinde, yani ABD'de başladı, oradan İngiltere'ye ve Avrupa'ya sıçradı. Krizi çözmek için gerekli olan sermaye birikimi ise Çin'de, diğer bazı Asya ülkelerinde ve petrol zengini ülkelerde. Ortada yeni bir durum var, kriz ve sermaye ihtiyacı Batı'da, krize çare olabilecek para Doğu'da.
Uluslararası döviz rezervlerinin dağılımı da bunu gösteriyor.

Büyük paraya yüksek getiri sağlama hırsı krize yol açtı
Bu krizin neden farklı olduğunu biraz açıklayabilir misiniz?
Ulagay: Bunu anlayabilmek için küresel finansal sistemde son 10 yılda oluşturulmuş olan fevkalade karmaşık yapıya bakmak lazım. Bu yapı, küreselleşme sürecinde ortaya çıkan yeni ekonomik yapının, yeni sermaye birikimi sürecinin doğurduğu ihtiyaçlara cevap vermek için oluşturuldu.
Küreselleşme süreci dünyada yeni bir varlıklı sınıf yarattı. Onların varlıklarının önemli bir bölümü de hep daha iyi getiri peşinde koşan menkul kıymetlere dönüştürüldü. McKinsey adlı ünlü kuruluşun 2006 yılı sonu için açıkladığı rakama göre küresel sistemde dolaşan ve nemalanmak isteyen menkul kıymet tutarı 167 trilyon dolardı. Dünyada bir yılda yaratılan toplam gelirin üç katını aşan bir rakam bu. Küresel finans sistemi devasa boyutlardaki bu menkul kıymet talebini ve getiri talebini karşılamak için yeni icatlar yapmak zorundaydı.

Harika çocukların risk piramidi nasıl çöktü?

Küresel finans sistemini çöküşe götüren yapıyı oluşturan harika çocukların geliştirdiği “türev yatırım araçları”nın işlem hacmi son yıllarda çığ gibi büyü-yerek dünya GSYİH'sinin 10 katını aştı. Harika çocukların varsayımları çökünce türev araçlarla oluşturulan muazzam risk piramidi de çökmeye başladı.

Harika çocukların icatları sistemi çöküşe sürükledi
Getiriyi yükseltmek için neler yapıldı?

Ulagay: Bu amaçla ABD'de ve finans sektörünün ağırlık taşıdığı diğer bazı ülkelerde, üniversitelerden çıkan en iyi öğrenciler, en parlak beyinler akıl durdurucu ücretler ödenerek bu sektöre çekildi. Bu harika çocuklar, yüksek matematikten de yararlanarak yeni finansal araçlar ürettiler.
Bu yöntemle üretilen “türev enstrümanlar” sistemin gözdesi haline geldi. ABD'deki yüksek riskli “subprime mortgage” kredilerinin menkul kıymete dönüştürülüp, riski düşük menkul kıymetlerle paçal edilerek riski düşük menkul kıymet gibi pazarlanması da bu icatlardan biriydi.
Bu yeni araçlar, dayandıkları varsayımlar tuttuğu sürece çok iyi getiri sağlıyordu ama varsayım çöktüğünde de muazzam zararlara yol açabiliyordu. Ayrıca sistemin karmaşık yapısı içinde risklerin nasıl oluştuğu ve kimlerin üzerinde kalacağı görülemiyordu.

 Kâr tatlı geldi, tehlikeye göz yumuldu

Bu risk labirentinin bir gün sorun yaratacağı düşünülmedi mi?  
Ulagay: Bu sistem finans kuruluşlarından fon sahiplerine kadar uzanan zincirde yer alan herkese çok iyi getiri sağladığı için devam etmesine göz yumuldu. Bu kârlı oyunun sonunun iyi bitmeyeceğini çoğu kimse biliyordu ama oyunu durdurmak kimsenin işine gelmiyordu. Bunu en veciz biçimde itiraf eden ise, 2007'nin nisan ayında Citibank'ın tepe yöneticisi olan Chuck Prince oldu.
Prince, yaklaşan krizin ilk belirtilerinin ortaya çıktığı dönemde yaptığı açıklamada “Müzik çalmaya devam ettikçe biz de dansa devam ederiz”, dedi. Sonra ne oldu? Müzik durdu, şenlik bitti. Konut fiyatlarının sürekli artmaya devam edeceği varsayımı çökünce “subprime mortgage” kâğıtlarını içeren bütün menkul kıymetlere “toksik madde” gözüyle bakılmaya başlandı. Ancak sistemin karmaşık yapısı içinde “toksik madde”nin nerelere kadar yayıldığı bilinemiyordu, hangi finans kuruluşlarının daha fazla risk taşıdığı anlaşılamıyordu.
Bu arada tamahkârlık da yerini korkuya bırakmıştı ve herkes herkesten kuşku duyar hale gelmişti. Bu sürecin sonunda da bugünkü noktaya, yani bankaların da birbirlerine güvenmediği noktaya gelindi.

Küresel resesyon atlatılsa bile büyüme yavaşlar

Krizden çıkış aşamasına ne zaman gelinir?
Ulagay: Hatırlayacak olursanız ABD'nin resesyona girmeyeceğini ve 2008'in ikinci yarısında krizden çıkılacağını iddia edenler vardı. Şimdi ABD ekonomisinin nabzını tutan Conference Board, 2008'in 3. çeyreğinden itibaren üst üste dört çeyrekte ABD ekonomisinin küçülmesini  bekliyor. Yani en iyimser beklentiyle ancak 2009'un ikinci yarısında krizden çıkış aşamasına gelinmesi mümkün ama bu da finans kesimindeki çöküşün önlenebilmesi halinde geçerli olacak bir tahmin.

Küresel ekonomi 2002-2007 arasında yaşadığı hızlı büyüme dönemine ne zaman dönebilir? 
Ulagay: Kısa sürede dönemez. Son beş yılda dünyanın hemen tüm bölgelerinde yaşanan hızlı büyümeyi, bugün çökme noktasına gelmiş olan finans sistemi finanse etmişti. Küresel boyuttaki hızlı büyüme, küresel likidite bolluğu ortamında, varlık fiyatlarının aşırı şiştiği, yeni finansal araçlar sayesinde kaldıraç etkisinin abartıldığı bir ortamda gerçekleşti.
Şimdi bu kriz sonrasında yeniden yapılanacak olan finans sisteminin bu kadar hızlı bir büyümeyi finanse etmesi kolay olmayabilir. Küresel resesyon atlatılsa bile küresel ekonominin sürdürülebilir büyüme hızında ciddi bir yavaşlama yaşanacak.

Milliyet
 



Bu haber 536 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,190 µs