Barzani görüşmesinde Lahmacun Biraderler!

15 Ekim 2008 16:17 tsi
Global dönüşümün işaretleri, kimine göre pembe kimine göre kara bulutlar halinde her ülkeyi kaplayacak. Sonunda da yaşlı yerkürenin yeni düzeni doğacak. Dalgalar Türkiye’yi de dönüşüme zorluyor. Mesele şu; dalgalarda boğulacak mıyız, yoksa kendi yön

Küresel ekonomik krizin salt ekonomik değil, global siyasi sonuçları olacağını bir çok uzmanla birlikte iyibilgi de uzun zamandır iddia ediyor. Bunun sağlamalarından bir tanesi de ABD’nin yaşadığı krizin finansal olması. Yani reel değil.

Oysa sonucunda “reel kriz” yaşacak ülkeler de olacak ve diğerleriyle beraber muhtemelen yeni bir değişim süreci de dünyaya gelecek. Yani iş sadece çöken Lehman Brothers (Türkiye’deki müstehzi ifadeyle ‘Lahmacun Biraderler) veya uçurumun kenarından dönen AIG ile ilgili değil.

Çünkü ABD krizi, en önce sıcak para sıkışıklığına, o da küresel ticaretin ABD menşeli alımlarını vuracak. Bunların yekunu da gidip, uzak asyayı, Çin’i, Japonya’yı, Hindistan’ı hatta Rusya’yı.

Tabii şunu da not etmek gerekiyor. George W. Bush’un 8 yıl önce seçildiği dönemde de (2001 krizi) oldukça sıkışık bir hava vardı, açıldığında yeni bir dünya düzeni ile karşılaştık. Bu kriz sonunda da öyle olacağı artık daha net görülüyor.

Stratejik dengelerin dağıldını sindirmek…

Almanya Maliye Bakanı Peer Steinbrück, "ABD dünya finans sistemindeki süper güç statüsünü kaybedecek", Fransa Ekonomi Bakanı Christine Lagarde "Dünya artık eskisi gibi olmayacak", Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz, "Amerikan egemenliğinin sonuna tanık oluyoruz", İngiltere Başbakanı Gordon Brown "Yeni Bretton Woods düzeni istiyoruz", Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy "Dünya ekonomisi ve siyasetinde reform gerekli" diye konuşuyor.

Bunlar gazetelerde ayrı ayrı okunduğunda bir anlam ifade etmiyor gibi görünüyorlar ama görünüşün aldatıcı olduğu belli. Alt alta dizildiklerinde nasıl bir yolda yüründüğü beliriyor.

Nasıl bir dünya?

Doğum benzeri sancılar yaşayan “eski” dünyanın yerine ne gelecek? Yeni küreselm örgütlerden bahsediliyor. Bunlardan biri, bugüne kadar G-8 olarak bilinen mimari ile ilgili.

G-8; ABD, Japonya, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Rusya'dan meydana geliyor. Şimdi önerilen ise rakamın 14'e çıkarılması. Çin, Hindistan, Brezilya, Meksika ve Güney Afrika'nın önerilen ülkelerden. Mısır da listede ama onun yerine Türkiye olabilmesi için acaba neler yapılmalı, yapılıyor?

Fikir elbette herkes tarafından desteklenmiyor. Ana hatları Fransa’ya ait gözüken bu mimariye alternatif olanlar da var ve onlar da yeni düzende “kendilerine göre” bir mütaehhitlik tasarlıyorlar.

Nasıl bir Türkiye?

İşte bu noktada Türkiye başat önemde bir ülke. Dünya nasıl olursa olsun, içinde Türkiye’nin bulunmaması düşünülemez. Küresel formasyonun yeni hali Türkiye’yi de kapsayacak elbette.

Ama bunun için Türkiye’nin de değişim dinamiklerini görmesi gerekiyor. Çünkü yansımaları sınırlarımıza çoktan dayandı. Rusya, Gürcistan, Ermenistan, Irak, Suriye, Kıbrıs, İran dosyalarında yaşanan çekişmelerin hepsinin nedeni bu.

Esasen, Ermenistan’la yakınlaşmanın ardında da son olarak Barzani’yle-terör vesileysiyle de olsa (!)-görüşmenin perde arkasında da bu gerçeklik yatıyor. Keza, dünyayı kavuran ekonomik krizden Türkiye’nin-hala süren beklentilere rağmen-yara almaması, sıcak paranın Batı’dan değil de doğudan gelmesi de bu akışın bir parçası.

Neticede makro vakumlar her ülkeyi ve bu arada Türkiye’yi de kendi coğrafyasının özellikleri üzerinden değişimi zorluyor. Ankara’nın bölgesel tüm dinamiklerde oynadığı asal rol de, terör de, ekonomik rahatlık da ve elbette müstakbel yerel seçimler de bunun bir parçası.

Tıpkı 4 Kasım’daki ABD seçimleri gibi! Peki iyi mi yoksa kötü mü olacak? İşte soru bu.

Türkiye'nin kararı için lütfen TIKLAYINIZ!

Bu haber 923 defa okundu.