En Sıcak Konular

Birşeyler oluyor, ama ne?

14 Ekim 2008 15:24 tsi
Birşeyler oluyor, ama ne? Ortadokslar İstanbul’dayken Katolikler Ankara’daydı. Diyanet o ülkenin siyasetini akladı. Aklanan ülkenin lideri trafik kazasında öldü. O ülkenin rakibi Türkiye’ydi. Diğer rakibin Başbakanı kalp krizi geçirdi. Çankaya emekli büyükelçi at

Bir süredir Türkiye’nin dış politika hayatında Avusturya önemli bir yer işgal etmeye başladı. Almanya’nın “lebensraum” (arka bahçe) saydığı bu ülke ile Türkiye, üzerinde uzun süredir çalışılan ve tartışılan BM Güvenlik Konseyi üyeliği için çarpışıyor.

Aslında BMGK’nde iki boş koltuk var ama aday sayısı üçtü. Türkiye, Avusturya ve İzlanda. Görünen o ki şu an itibariyle yarış biraz daha Türkiye ile Avusturya arasında geçiyor.

İzlanda ise yarıştan biraz kopmuş durumda. Belli olmaz elbette ama küresel ekonomik krizin en sert vurduğu ülke burası oldu. İzlanda az nüfusuna (300 bin) oranla yıllık geliri 12 milyar dolar olan bir ülkeydi.

“Di” çünkü artık değil. Krizle birlikte ekonomik/finansal sistemi öyle bir çöktü ki, Başbakanları kalp krizi geçirdi. Yarışı tamamen bırakmış değiller ve gizli oylamada İzlanda’ya moral vermek isteyenler çıkabilir ama şu an için uğraşacakları çok daha önemli problemleri var.

Avustarya ise çok daha dişli bir rakip. Kaldı ki arkasında Almanya olduğundan önemli avantajları da elinde tutuyor. Avusturya çok kısa süre önce bir genel seçim yaşadı. Bunun sonucunda herkesin biraz merak daha çok korkuyla izlediği keskin sağ  patlama yaşadı.

Genel kanı ABD ve Avrupa’nın bu iki ülkeyi desteklediği. Kim hangisi destekliyor pek belli değil ama kim hangisi destekliyorsa, buraya dikkat, bu adaylar üzerinden de bir siyasi çekişme yaşandığı seziliyor.

Bu durumda Almanya ve “dostlarının” oyu Avusturya’ya giderken, İngiltere ve dostlarının ki İzlanda’ya gidebilir. İşte tüm bunlar ülkelerin dünya düzenindeki pozisyonlarıyla ilgili. 

Türkiye’nin Asya ve Afrika ülkelerinin üzerine son zamanlarda bu kadar gitmesinin sebebi de işte bu!

Levhayı kaza yerine kim koydu?

İkiye bölünmüş olmasına rağmen yüzde 28 gibi ülke yönetiminde ciddi söz sahibi olabilecek oy oranına erişti. Avusturya’da radikal sağın yükselişi eskiden de endişe yaratıyordu ve önceki seçimlerde de yüksek oy almasına rağmen kimse onlarla koalisyon kurmak istemedi.

Bu sefer ise aşırı sağın başına başka bir talihsizlik geldi! Aşırı sağcı hareketin lideri Jörg Haider trafik kazasında öldü. Bu dengeleri değiştirecek ve aşırı sağın mimarisini bozacak bir şansızlıktı ve dünyaya dağıtılan kaza resimleri içinde özellikle bir tanesi dikkat çekiyordu.

İddiaya göre aşırı sağın lideri aşırı sürat sonucu kaza yapmıştı ve büyük tesadüf eseri bunun en büyük kanıtı, yoldaki azami süratin 50 Km. olduğunu gösteren işaret levhasına da çarpmış olmasıydı.

Fotoğrafta parçalanmış arabanın yanında bu ikaz levhası duruyordu! İyibilgi’nin dışında da bu tesadüfü fark eden doğrusu olmadı.

Ortodokslar İstanbul’da Katolik Ankara’da

Avustarya siyasetçileri Viyana’da bu dalgalanmalarla uğraşırkan daha uzak bir başka Başkent’de Ankara’da da bir başka Avusturyalı bulunuyordu. Katolik Kilisesi Viyana Kardinali Christoph Schönborn, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nu ziyaret ediyor, küresel krizin “insan yüzünden mi tanrı cezası nedeniyle” mi olduğu tartışmasında anlaşamasalar da, Bardakoğlu’nun ağzından “Avustarya’nın aşırı sağ bir ülke olmadığı” yönündeki beyanıyla aklanıyordu.

Gerçi Diyanet bu tür konularda daha önce bir açıklama yapmamış ve siyasete de girmemişti ama herşeyin bir ilki oluyordu. Elbette bu açıklamanın nedeni anlaşılamadı ama zaten Kardinal Schönborn’un ziyaretinin nedeni de bilinmiyordu.

Tek bilinen İstanbul’da bir araya gelen dünya Ortadoks liderleri toplantısıyla eş zamanlı olarak gerçekleştiğiydi. Ortodoks liderler, İstanbul ve Rusya patriklikleri arasında süren çekişmelere son vererek bir “birlik bütünlük” toplantısı yapıyorlardı.

Bir tür ittifak doğuyor gibiydi ve tabi müttefiklerin rakibi bilinmiyordu. Ama o sırada Avusturya’nın Katolik kardinali Ankara’daydı ve ülkesi yükselen aşırı sağ yüzünden dünyadan eleştiri topluyordu. Türk diyaneti aksi fikirde olmasına rağmen.

Emekli büyükelçiyi kim atar, kim sessiz kalır?

BMGK üyeliği için Türkiye’nin aday olduğunu, Avusturya ve İzlanda ile yarıştığını, tüm dünyanın ülkelerini Cuma günü yapılacak gizli oylamalı seçimlere kadar kazanmaya çalıştığını belirtmiştik. Ama bu seçimlerin bir başka yönüne de bakmak zorundayız.

10 ğün kadar önce Cumhurbaşkanlığı’ndan Dışişleri’ne giden bir yazıda şu cümleler bulunuyordu; "Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Büyükelçi Baki İlkin, 3 Ekim 2008 tarihinden itibaren Birleşmiş Milletler New York Daimi Temsilciliği’nde altı ay süreyle geçici olarak görevlendirilmiştir."

Baki İlkin BM’de Türkiye büyükelçisi. Fakat 3 Ekim günü emekli oluyor. Bu arada Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına atanmış. Cumhurbaşkanı ile yakın olduğu biliniyor.

Emekli olduğu için BM’deki görevine gidemiyor ama Başdanışman sıfatıyla gidebiliyor. 6 ay süreyle görevlendiriliyor. Bu atamanın önemi şu. Avusturya ve İzlanda seçilirse, bu iki ülkeyi Güvenlik Konseyi’nde kim temsil edecek herkes biliyor ve oyunu da biraz buna göre kullanıyor. Bizimki ise yok! Çünkü dediğimiz gibi Baki İlkin emekli. Doğrus bu da oldukça ilginç bir konu ve bu kadar zamandır belli olmamış olması da daha garip.

Cumhurbaşkanlığı’nın yazısından sonra, Dışişleri Bakanlığı’da bu durumu onuyor; "Baki İlkin BM daimi temsilcilik görevine devam etmektedir." Şaşırtıcı bir durum. Çünkü kimilerine göre İlkin’in imza yetkisi bile tartışmalı.

Geriye bu duruma Başbakanlığın ne dediği kalıyor. Ama orada bir sessizlik var ve atamaya itiraz görünmüyor.

Peki tüm bu olayların kıssadan hissesi ne? Hem Avrupa(lar) açısından hem de Türkiye açısından, bir yandan BMGK bir yandan da küresel dengelerde uygun pozisyonlanmalar için çekişmeler yaşanıyor.



Bu haber 1,812 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,737 µs