Devlet ilk kez özür diledi

İnsan hakları açısından Türkiye’nin uzak ve yakın tarihinin en karanlık, en utanç verici sayfalarından birisidir işkence ve gözaltında ölüm gerçeği. Özellikle AB süreci hız kazanmadan önce faili meçhuller, ‘resmi’ adam kaldırmalar, gözaltında kayıplar, sadece kayıp değil açık açık ölümler bugünden geriye dönüp bakıldığında birçoğumuzun hatırlamak istemediği yoz bir kabalığın ürünleri.

Ancak 2000’li yılların Türkiye’si artık eskisi gibi değil. Şüphesiz AB yolundaki Türkiye’de yaşanan değişim sadece içeriden değil, dışarıdan bakıldığında da net bir şekilde görülüyor. Her ne kadar hala ülkenin ‘ayıp’ listesi görece kalınlığını korusa da birçok konuda gözle görülür iyileşmeler yaşanıyor.

AB: Türkiye’de işkence azalıyor

Bunlardan birisi de karakol ve hapishanelerde işkence olayları. Türkiye’de uygulanan ‘işkenceye sıfır tolerans’ politikası çerçevesinde yaşanan gelişmenin AB de farkında. Zira AB’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn yıl başında bir soru önergesine verdiği yanıtta, işkence ve kötü muameleyle ilgili gelişmelerin Komisyon tarafından yakından izlendiğini bildirdi. Bu çerçevede ilgili uluslararası örgütlerle özellikle de İşkencenin Önlenmesi İçin Avrupa Komitesi yönetimi ve Türk İnsan Hakları Kurumları ve sivil toplum örgütleriyle düzenli ilişki kurulduğunu belirten Olli Rehn, “Komisyon 2007 ilerleme raporunda, belirlenen işkence ve kötü muamele olayları sayısında azalış bulunduğuna, yasal çerçevenin geniş güvenceler içerdiğine işaret etmiştir. Ancak birlikte olaylar hâlâ, özellikle gözaltı başlamadan önce vuku bulmaktadır” dedi.

İHD: İşkence diz boyu devam ediyor

Elbette Rehn’in son vurgusu önemli. Çünkü İnsan Hakları Derneği’nin 2007 yılında vurgulandığı gibi işkencenin kökü Türkiye’de kazınamadı. Aksine derneğin işkence raporunda etkili önlemler alınmadığı için işkencenin önlenemediği vurgulandı.

İnsan Hakları Derneği’ni haklı çıkaran bir olay geçtiğimiz hafta yaşandı. Engin Ceber gözaltında kötü muamele ve işkence nedeniyle yaşamını yitirdi. Türkiye’nin gündemine düşen ve soğuk duş etkisi yaratan bu olay neyse ki ülkedeki değişimle ilgili önemli bir gösterge mahiyetinde. Belki de Türkiye’de ilk kez cezaevinde ölüm nedeniyle devlet açıkça özür diledi.

Devlet ilk kez özür diledi

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Engin Ceber'in, cezaevinde ''kötü muamele ve işkence'' sonucunda öldüğü iddiasıyla ilgili 19 kişinin, geçici olarak görevden uzaklaştırıldığını söyledi. Adalet Bakanı Şahin, TBMM'de gazetecilerin sorusu üzerine, olayla ilgili görevlendirdiği başmüfettiş ve müfettişin, Metris Cezaevi'nde ilk incelemelerini yaparak, raporlarını hazırladığını belirtti.

Mehmet Ali şahin, rapordaki, ''Yasaların kendine verdiği yetkiler sonucunda, ölüm olayında sorumlulukları olabileceği düşüncesiyle, iki infaz koruma ikinci müdürü, koruma başmemuru, infaz koruma memuru ve tutukluyu görmeden sağlam raporu veren cezaevi doktorunun da aralarında bulunduğu 19 görevlinin, geçici olarak görevden uzaklaştırılması kararı alındı'' ifadesini de gazetecilere okudu.

''Devletim ve hükümetim adına yakınlarından özür diliyorum. Sorumluları kimse, sonuna kadar gidilecektir. Kimsenin şüphesi olmasın'' diyen Şahin, Adalet Bakanı olarak üzüntüsünün sonsuz olduğunu dile getirdi.

Şahin, ''Üzerine hassasiyetle gidiyorum, soruşturma genişletildikçe sayı artabilir. Türkiye'de bu dönemde, böyle bir olay meydana geldiği için son derece üzüntülüyüm. Adalet Bakanı olarak, dakika dakika takip ediyorum. Türkiye'yi böyle bir durumla karşı karşıya getirenler, her kimse cezalandırılacaktır'' diye konuştu.

Devlet tazminat ödemeli!

Şahin’in açıklamasına göz atıldığında ‘Türkiye’yi böyle bir durumla karşı karşıya getirenler’ vurgusu dikkatlerden kaçmıyor. Yani Şahin, Ankara’yı yırtdışında da zor durumda bırakacak bu ölüm olayının üzerine titizlikle gidileceğini belirtiyor. ‘Yurtdışında zor durumda kalacağız’ diye bu cinayetin üzerine gitmek, hadi açıkça söyleyelim, hayal kırıklığı yaratıyor. Ancak başlangıç için yine de umut verici. Elbette Bakan Şahin’in ‘özrü’nün sözde kalmaması, faillerin gerekli cezaya çarptırılması Türkiye’nin insan hakları konusunda ne kadar yol kat ettiğini ortaya koyacaktır. Diğer yandan aileden özür dilemek de yetmez. Medeni ülkelerde olduğu gibi devletin manen özür dilemenin yanısıra madden tazminat da ödemesi gerekir. Her ne kadar o genç insan geriye dönmeyecekse de bu tazminat en azından ailesi nezdinde kayıp acısını hafifletebilir.

iyibilgi.com