Baykal'ın Barzani sürprizi: Şimdi ne yapacak?

14 Ekim 2008 12:23 tsi
Bağdat’ta Mesut Barzani ile Türk heyetinin yapacağı görüşme iç siyaseti karıştırdı. MHP lideri Bahçeli sert bir üslupla hükümeti eleştirirken CHP liderinin ne diyeceği soru işareti. İyibilgi Baykal’ın bundan tam bir yıl önce yapmış olduğu o &#

3 Ekim Cuma günü Aktütün karakoluna yönelik saldırının ardından tekrar gündeme gelen teröre karşı Türkiye yeni çıkış stratejileri arıyor. Kimi siyasi partilerin ‘kapsamlı sınırötesi’ operasyon önerilerine karşın yapılan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplantılarından şu ana kadar bu yönde bir karar çıkmış değil. Öte yandan TSK ABD ile yapılan anlaşma gereği aldığı anlık istihbaratları değerlendirmeye ve Kuzey Irak’ta nokta atışlı operasyonlar düzenlemeye devam ediyor.

Barzani ile görüşme MGK’nın kararı

Ancak Türkiye terörle mücadelede sadece askeri yöntemleri kullanmaktan vazgeçtiğini aldığı son kararlarla ortaya koyuyor. Asker ve siyaset arasındaki uzlaşmayla alınan bu karar ilk kez 24 Nisan’da düzenlenen Milli Güvenlik Kurulu kararları arasında yer almıştı. 24 Nisan tarihli toplantının karar metninde şu ifadelere yer veriliyordu: Bu bağlamda ülkemizin tüm Iraklı grup ve oluşumlarla istişarelerinin sürdürülmesinin yararlı olacağı mütalaa edilmiştir.

Bağdat’ta özel görüşme

Aktütün saldırısının gerçekleşmesiyle birlikte yeniden gündeme gelen terörle mücadelede bu kez Kuzey Irak yönetimi de devreye sokulmak isteniyor. Bunun için Bağdat’a giden Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi Murat Özçelik başkanlığındaki Türk heyeti bugün Irak’ın başkentinde Mesut Barzani ile görüşüyor. Barzani ile yapılan bu ilk resmi temasın tüm isteklere rağmen Erbil’de değil Bağdat’ta gerçekleşmesinin Ankara’nın Barzani’ye verdiği bir mesaj olarak değerlendiriliyor. Türkiye bu adımıyla bundan sonra da Barzani ile nasıl iletişim kuracağı ile ilgili fikir veriyor. Barzani ile temas Bağdat üzerinden yapılacak. Böylece Erbil’in Bağdat’tan bağımsız bir diplomatik hüviyet kazanması engellenmiş olacak.

İç siyaset karıştı

MGK kararları doğrultusundaki bu görüşmeler Türk iç siyasetini karıştırmışa benziyor. MHP lideri Devlet Bahçeli görüşmeye atfen yaptığı açıklamada AK parti hükümetine sert bir şekilde yüklendi ve ‘AKP, PKK ve Barzani ayni çizgide, asırlık Sevr zihniyeti ile bir kez daha buluşmuş ve maalesef bunun için yüce Meclis kürsüsü alet edilmiştir’ dedi. Bahçeli’nin konuşmasındaki şu vurgu bu sözlerini hangi gelişmenin ertesinde ortaya koyduğunun açık bir göstergesi: Terör saldırısının ilk anlarında yapılan açıklamalarda “yataklık edenlerden hesap sorulacak” denirken, terörü Irak’tan besleyen ve yöneten aşiret reisleri ile masaya oturulacağına dair çıkan haberler tam bir çelişkinin belirtisidir … AKP, Kuzey Irak’taki mevcudiyetini Türkiye’ye onaylatmak ve meşru hale gelmek isteyen Barzani’nin yeni bir tuzağına daha düşmüş, Başbakan’ın son açıklamalarından eli silahlı teröristin hamisi ile diplomatik pazarlıkların yapılacağı açıklanmıştır.

Baykal’ın bir yıl önceki açıklaması

Seçimlere beş ay gibi kısa bir süre kala MGK kararları doğrultusunda AK parti hükümeti tarafından atılan aslında ‘cesur’ bu adımın iç siyaset dengelerini nasıl şekillendireceği şüphesiz soru işareti. MHP lideri Bahçeli’nin bu sert çıkışı AK Parti hükümetinin işinin zor olacağını ortaya koyuyor. Peki, anamuhalefet partisi bu konuda ne diyecek? CHP lideri Baykal, seçimler öncesinde terörün bitirilmesine yönelik bu diplomatik çabayı nasıl değerlendirecek?

Seçimlere beş ay kaldığı için Deniz Baykal’ın da hükümeti eleştiren Bahçeli’yi izlemesi sürpriz olmaz. Ancak Baykal’ın bundan tam bir yıl önce yaptığı ilginç ‘Kürt açılımı’ CHP liderinin Bahçeli’nin aksine farklı bir tavır ortaya koyabileceği yorumlarına neden oluyor.

Deniz Baykal 10 Kasım 2007’de Hürriyet ve Sabah gazetelerine yaptığı açıklamada yeni bir Kuzey Irak politikası geliştirilmesi gerektiğini belirtmiş ve şu önerilerde bulunmuştu:

SADECE SINIRÖTESİYLE OLMAZ
“Artık sorun sadece sınırötesi operasyon bağlamında görülemez. Kuzey Irak ile Suriye’yi bir görmemek gerekir. Suriye’deki durum mekan sağlamakla ilgiliydi. Burada ise uluslararası destek, otonom bir hükümet, aynı etnik kökenden nüfus var. O zaman ne yapmalı? Kuzey Irak’la ilişkiyi terör bağlamı dışında da görmeli. Bunları günü birlik de değil, 10, 20, 30 yıl sonrasına yönelik planlama içinde yapmalı.

BARZANİ’YLE KAVGA DEĞİL, İLİŞKİ KURALIM
500 veya bin genci Kuzey Irak’tan getirip okutalım. Kürt de olsun, Arap da. Bizi yaşayıp, tanısınlar, iyi eğitim alsınlar. 15 yıl sonra o ülkenin yöneticisi olacaklar. Şimdi bunu biz yapmıyoruz, Barzani yapıyor. Orayla kavga dövüş değil, böylesi ilişkiler kuralım. Bölgeye yönelik yaygın radyo ve TV yayını yapalım. Bunu ABD, İngiltere yapıyor da biz niye yapmıyoruz? Sadece özel yayınları kast etmiyorum, devlet yayınlarını söylüyorum.

KÜRTÇE İNTERAKTİF YAYINLAR YAPALIM
Kürtçe, Arapça ve Türkçe yayınlar yapalım. Kürtçe yayınları lehçelerine göre de yapalım. Bahsettiğim bugün yapılan gibi değil. Daha ciddi, içi dolu, bilgi aktarabilen, interaktif (etkileşimli) yayınlar. Yoksa bizim televizyonların eğlence programlarının orada fazla izlendiğini biliyorum. Özel kanalların izlenme oranı nasıl artar ona da bakalım. Sadece askeri çatışmalarla sorun çözülmez. Daha geniş konseptte, uzun vadede düşünmek lazım. Bu yayınlardan bizim vatandaşımız da yararlanacaksa yararlanır.

ILISU BİTMELİ, ORTAKÖY KAPISI AÇILMALI
Ilısu Barajı’nı bir an önce tamamlamalıyız. Dicle suyu öyle başı boş akmamalı. Fırat gibi Dicle de kontrol altında olmalı ki, Irak tarafı da düzenli su olanağına kavuşsun. Bunu Suriye ile yapıyoruz, Irak’la niye yapmayalım. Su artık çok önemli ve titizlikle korunması gereken bir kaynak. Bunu en iyi şekilde korumalıyız. Çünkü artık bir ülkenin gücü haline geldi su. Ortaköy Kapısı’nı hemen aç, niye açmıyorsun? Habur da kalsın. Ekonomik karşılıklı bağımlılık artsın. Bu komşular arası iyi bir olaydır. Sadece kapı ile değil, yollar birbirine bağlansın, barajlar yapılsın, yatırımlar artsın. İlişki çeşitlensin.

SABIR VE GERÇEKTEN SEVECENLİKLE YAKLAŞALIM
Bugün Türküyle Kürdüyle birbirimizi seviyoruz. Eğer bölgede yanlış kararlar sonucu bir dışlanmışlık duygusu varsa, bu insanlar da görüyor ki, o bölgenin dışına çıkıldığında hiç böyle bir şey yok. Evleniyoruz, komşu oluyoruz, iş yapıyoruz. Bölgeye daha fazla yatırım, daha fazla iş, daha fazla eğitimle gidelim. Ama bunlara rağmen bölücü terör olacaktır. Bununla beraber yaşayacağız. Yalnız komplekse kapılmayalım, şiddeti olağanlaştırmayalım. Herkes yeterince dikkatli ve kararlı olmalı. Çünkü, caydırıcı olmazsak barış da yok. Sabır ve gerçek sevecenlikle olaya yaklaşalım.

iyibilgi.com

Bu haber 514 defa okundu.