En Sıcak Konular

'Ertuğrul Sağlam kendine yakışanı yaptı'

13 Ekim 2008 16:44 tsi
Beşiktaş Kulubü'nün duayen isimlerinden İhsan Kalkavan, Ertuğrul Sağlam'ın istifa ederek kendine yakışanı yaptığını söyledi.

Maratın.com.tr adlı internet sitesine konuşan Kalkavan kendine sorulan sorulara verdiği cevaplar şöyle:

*Ertuğrul Sağlam'ın istifasını nasıl değerlediriyorsunuz ?

Ertuğrul kendisine yakışanı yaptı. Kulüp açısından ise iyi olmadığını değerlendiriyorum. Benim prensiplerimde dere geçilirken at değiştirilmez kuralı vardır. Sezon ortasında teknik adam değiştiren kulüpler, şampiyonluk yolunda hep ciddi sorunlar yaşamışlardır. İnşallah Beşiktaş aynı duruma düşmez.

*Ertuğrul Sağlam yaptığı basın toplantısında Süleyman Seba'ya teşekkür ederek şu andaki yönetimi gönderme mi yapmak istedi ?

Süleyman Seba'ya teşekkür etmekteki gayesi neydi onu anlayamadım. Kendisine çalıştığı süre içinde Süleyman Seba'nın destek verdiğini düşünüyorum. Beşiktaş'a verdiği duruştan dolayı olabilir. Süleyman Abi'ye teşekkürünün nedenini şu an bilemiyorum. Bunu daha Ertuğrul ile konuşmadım. Ertuğrul'u Beşiktaş'a kazandıran Süleyman Seba idi. Bunun gerekçesi de olabilir.

*Ertuğrul Sağlam, basın toplantısında hangi yöneticileri kastederek "Biz yenince üzülenler var" dedi ?

Genelde iktidarda gözü olanlar veya Ertuğrul'u oraya yakıştıramayanlar kim olursa olsun tuttuğu takımın başarısına üzülenin o takımdan uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Ancak menfaat ilişkileri doğrultusunda hareket eden kişilerdir diye düşünüyorum. Bununla profesyonellerimi kastetti Ertuğrul, bunu bilemiyorum bunlar hep üstü kapalı ne tarafa çekersen gider türlü açıklamalar. Ertuğrul'un kendi yerine göz koyan teknik adamlar olabilir işte bunun için üzülenler vardır diye düşünüyordur. Veya yönetime göz koyan bazı kişiler vardır. Onlarda bil ki üzülüyordur diye bu ifadeleri kullanmış olabilir. Ama kim olursa olsun takımının yenilgisinden medet bekleyen insanların o takımda o camianın içinde yeri olmaması gerektiği inancındayım.

*Menajer Sinan Engin'in önce istifa etmesi ve kabul edilmemesi ardından Mustafa Hocanın gelmesiyle istafasının kabul edilmemesi doğru mu?

Burada Sinan Engin'le yolların ayrılmasının en önemli nedeni Denizli'nin menajer istememe gibi bir duygusu olabilir. Bazı teknik adamlar yönetimle kendisi arasında bir menajer olmasına genelde muhalif olurlar. Bunun yönetimden çok belki Mustafa hocanın işine hiçbir şekilde yönetim dışında müdahale edilmemesi hususu söz konusu olabilir. Orada da yönetimin bu konudaki tasarrufunun neden olduğunu bilmek lazım. Sinan Engin'le yolların ayrılış nedenini yönetim tam olarak açıklamadı henüz. Ama tahminler Mustafa hocanın böyle bir talebi olduğunu bizde oluşturuyor.

*Yıldırım Demirören'in geldiği günden bugüne Beşiktaş'a katkısı neler oldu artıları ve eksileri nelerdir size göre ?

Demokratik şekilde gelen bir yönetim var. Çok başarısız diye kabul edersek ilk seçimden sonra bir daha adaylığını koydu ve yeniden başkan seçildi. Demokratik olarak geldikten sonra aktifi ile pasifi ile yaptıkları ancak seçim sezonunda değerlendirmek gerekir. Dolayısı ile arada şu veya bu şekilde benim münferit görüşüm sadece ortalığı karıştırır ve bulandırır. O açıdan genel tahammülün ne olduğu beni ilgilendirir. Genel tahammülde de teveccüh görüyorum. Teveccüh görmüş ki iktidara gelmiş. "Daha iyisi vardı neden o seçilmedi" diyemeyiz öyle birileri girmedi seçime ve aday olmadılar. Dolayısı ile aday olunmayan bir dönemde tasarrufları ne olursa olsun bir başkanın şu an ancak desteğe ihtiyacı olabilir bize de düşen Beşiktaşlılar olarak ona destek vermektir. Çünkü bundan sonra hariçten gazel okumak denir. Hariçten gazel okuyarak Beşiktaş'a hiçbir menfaat sağlayamayız. Beşiktaş'ı oturup da kritik etmek tenkit etmek işte kötüydü iyiydi diye tartışmalara girmek kulübe hiçbir menfaat ve katkı sağlamayacaktır. Tekrar genel kurul geldiğinde kulüplerle ilgili bizim gibi kulübün için eli olan insanların ancak genel kurullarda stratejilerini ortaya koymalı. Başkanı beğenmiyorsa kendi aday olmalı veya aday çıkartmalı. Eğer bunlar yapılamıyorsa gelen yönetime ancak destek vererek Beşiktaş'a destek çıkılmalı. Yoksa ne yöneticiliğe talip olup hem de mevcut bu işi götüren insanlara da destek olmayarak Beşiktaş'a ciddi kötülük yapmak olur bu kanaatteyim. Ertuğrul Sağlam'ın icraatları hoşuma gitsin veya gitmesin şu anda başka bir çarede söz konusu olmadığına göre bize ancak onu desteklemek ve yardımcı olmak düşer. En azından da susmayı bilmek gerekir. Bütün bunlara rağmen Beşiktaş camiası taraftarı fevkalade üzgün ciddi borçlar söz konusu. Peki bunlara rağmen hiçbir şey söylememek mi gerekir? Bunu dar alanda ikili görüşmelerde mümkünse konuşulur. Ama bu tür mesajların medya yolu ile verilmesini çok sevdiğimiz kulübümüze ciddi zararlar getireceği duygusu var bende. Ben onun için mümkün olduğunca sessiz kalmayı tercih ediyorum.

*Mansimov ile birlikte bir oluşum içinde olduğunuz haberleri çıktı. Bu ne kadar doğru ? İleride bu oluşum yönetime talip olabilir mi ?

Mansimov fevkalade iyi bir Beşiktaşlı. Zamanında Fulya'da da oturmuş, Beşiktaş'ın efsane döneminde Türkiye'ye gidip geldiğinde gönlünü Beşiktaş'a vermiş, Dünya'nın çok güçlü insanlarından biri. Dolayısı ile böyle bir insanın Beşiktaş camiasının içinde olması Beşiktaş'ı sevmesi ona gönül vermesi bizleri çok mutlu ediyor ve umut veriyor. Mansimov hiçbir zaman Beşiktaş yönetiminde fiilen profesyonelce görev almayı veya yönetim kurulu başkanlığı yapmayı zerre kadar düşünmedi. Ama medya çok yakıştırdı Beşiktaş başkanlığını kendisine. Mansimov zaten üye olarak daha kulübe başkanlık yapma süresini tamamlamadı. İnşallah kulübe başkan olacağı süre tamamlanınca bu göreve gelecek arzu ve isteği gelir benim bütün duam o. İnşallah öyle bir şey olursa Mansimov inanıyorum ki kulübün esas ana derdi olan maddi sorunlarını bir kalemde çözebilecek güce sahip bir insan. Türkiye'de şu anda onun gücünde bir Beşiktaşlı söz konusu değil. Onun kadar gönlü açık bir Beşiktaşlı da söz konusu değil. Dolayısı ile bunu kendisini çok yakından tanıyan bir insan olarak biliyorum ama inşallah Beşiktaş'ın bir takım sorunları çözebilmek açısından kendisinden istifade edilir. Bunun içinde zamana ihtiyaç var diyorum.

*Mansimov süresini doldurduktan sonra başkanlığa aday olursa siz Mansimov'un ekibinde olur musunuz ?

O benim kardeşim kadar bana yakın birisi. Yani Beşiktaş'ta çok sevdiğim bir kulüp mutlaka Beşiktaş'la ilgili bir tasarrufta bulunması gerekiyor ve bunun içinde kendisine destek bekliyorsa desteğimi kuvvetli bir şekilde kendisinden yana kullanırım.

*Bundan 10 sene önce başkanlığa adaylığınızı koyup kaybettiğinizde bir daha olmayacağınızı söylemiştiniz. Günümüzde pek çok başkan ve yönetici sözünün arkasında durmazken siz 10 senedir bu tutumunuzu sürdürüyorsunuz. Beşiktaş kamuoyuna göre bu kadar kötü durumda iken hala sözününüz arkasında duracak mısınız ?

Zaten şu anda Beşiktaş'ın başında olmayışımın yegâne sebebi bu vermiş olduğum sözdür. Bunun dışında ben seçimlere girmiş olsaydım kazanacağım çok seçimler geçirdi Beşiktaş. Ama ben o günkü ifadelerime sadık olmak kaydı ile bugün Beşiktaş'ın hiçbir yönetimine talip olmadım. Bundan sonra da olmayacağım. Mansimov benim olmam şartı ile her zaman maddi, manevi destek vereceğini beyan ediyor ama benim de böyle bir vaadim olduğu için, Beşiktaşlı duruşu yakışmaz diye, zamanında böyle konuştuğu halde tekrar bugün gelip kulübün yönetimine talip olmak yakışamayacağı için ben de kendim Mansimov'un bu teklifini kabul etmiyorum.

-Beşiktaş'ın teknik direktörü varken Başkan'ın Lucescu ile görüşmesi ne kadar doğru ? Bu Beşiktaş duruşuna uygun bir hareket mi ?

Tabi ki açık seçik olmak gerekir. Gidip görüşmesi de doğal olabilir ama görüştükten sonra onu inkâr etmesi başka maksatla görüştüm demesi belki yakışık olmayan kısmıdır. Başkan bunun faturasını göğüslemeyi göze aldıktan sonra gider görüşür artık sergilediği duruşun bedelini genel kurulda ödeyecektir veya öder belkide onu kendisine müspet bir değer olarak ta geri dönüşü olabilir. Artık onun duygu ve düşüncesi önemli şu anda kulübün başkanıdır bu tür tasarruflara tam yetkilidir eğer Beşiktaş'ın menfaati için bir şeyler yaptığına inanıyorsa bu tasarruflarında da serbesttir.

*Beşiktaş yönetiminde bazı yöneticiler sivri çıkışları ile ön plana çıkıyorlar sizce bu Beşiktaş'a zarar veriyor mu?

Mutlaka veriyor. Bu beyanatı veren arkadaşlarla da görüşüyorum. Fevkalade yanlış bir tavır. Süleyman Abi zamanında "kol kırılır yel içinde kalır" tabiri sık sık kullanılırdı. Kulüplerin bu kadar kapalı olmasına karşıyım mutlaka her şey açık seçik ve şeffaf olmalı. Ama bu şeffaflığın artık kulübe zarar verecek boyutta olmasına da her zaman karşıyım. Basın açıklamalarını kulübün basın sözcüsü yapar. Bunlar bir potada tartışılır değerlendirilir ve bütün yöneticilerin muvaffakiyeti doğrultusunda bir tek yönetici tarafından kulüp deklarasyonu gibi yapılması gerekir. Bu disiplin Beşiktaş'ın duruşu, kalışı, gidişi için değil bütün kulüpler için geçerli. Bir kulüpte yönetici her istediği gibi konuşursa o kulüpteki çatlaklığı ortaya koyar. Kulüpte tek ses tek görüş ortaya konmalı. Bu futbolcuların da üzerinde çok ciddi etki yapar. Teknik direktörün üzerinde de müspet veya menfi etki yapar bunlar çok hassas meselelerdir. Ağzına gelen konuşursa herkes dilediği gibi ahkâm keserse o takımdan bir sonuç çıkartmak çok zor olur. O takımı motive etmek o takımı derlemek toparlamak bir hayli güçleşir.

*1998'deki kongrede "Değişim ve çağdaş yapıyı kurma için harekete geçmeliyiz. Beşiktaş'ın kaybedecek bir dakikası dahi yok" demiştiniz. Aradan geçen 10 yıl ve 3 farklı başkanda Beşiktaş çağdaş bir yapı kurabildi mi ?

Beşiktaş camiası o günkü genel kurulda beni ve yönetimdeki arkadaşlarımı tercih etmeyerek büyük bir ivmenin önüne geçmişlerdi. Süleyman Abi'ye karşı aldığımız oy az değildi. Beşiktaş o seçimlerde büyük bir ivmenin arifesindeydi diye düşünüyorum. O gün yönetime talip olan arkadaşlarımın her biri bugün ülke yönetimine talip olabilecek kadar önemli insanlar olarak Türk ekonomisinde yer almaktalar. Bu kadar elit bir kesimi bir yönetim içerisinde oluşturmak bir daha Beşiktaş camiasına kesinlikle nasip olamayacağını düşünüyorum. Hiçbir kulübe de nasip olamazdı. O gün öyle denk geldi. Bugün her biri rahatlıkla yedek üyeler bile başkan adayı olsa herkesin üstüne üşüşeceği isimlerdi. O günkü kadro dolayısı ile çok ciddi rakamlar taahhüt edilmişti. O gün hesaplar Beşiktaş'ın Türkiye'de bir marka değil, dünya markası olması ve Barcelona'ya, PSV'ye, Ajax'a rakip olabilecek plan ve proje yapılmıştı. Camia zaten o seçimde verdiği kararla Beşiktaş'ı bir ölçüde de duraklama veya gerileme dönemine sokmuştu. O günkü genel kurul Beşiktaş'ın kaderi ile oynadı. Ben onun için zaten biraz kırgınım ve küskünüm. Biz o gün çok ciddi fedakârlıklarla çok ciddi, taahhütlerle ortaya çıktık. Bizler daha önce hepimiz o günkü yönetimdeki arkadaşların hepsi kendisini bu kulüpte ispat etmiş tanınmış isimlerdi. Kulübün çok büyük başarılarına imzasını koymuş insanlardı. Benim de konumum belliydi bende 3 şampiyonlukta bulunmuş bir isimdim ve bu kadar bilinen ve bu kadar müspet insanların bir araya geldiği halde Beşiktaş camiası delegeleri bunu idrak edememekle Beşiktaş'ın makûs talihinin kararını verdiler. Ben o gün kazansaydın belki ben çok şey kaybedecektim ama Beşiktaş çok şey kazanacaktı. Seçimleri kaybedince ben çok şey kazandım, Beşiktaş çok şey kaybetti.

*Yıldırım Demirören "Denizli ben burada olduğum süerce kulüpten içeri giremez" açıklamaları olmuştu. Bunu nasıl değerlendriyorsunuz ?

Bütün bunları tartıştığımız zaman istifa verdi geri çekildi. Bana göre Beşiktaşlı duruşu budur. Ona göre Beşiktaşlı duruşu bazen söylediğinin dahi üstünü çizmektir, çiğnemektir. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Başkan iyi ki sözünde durmadı diyorum. Mustafa Denizli iyi bir seçimdir. Ertuğrul Sağlam gitmese daha iyi değil miydi? Tabi ki daha iyiydi. Ama gitti.

Ben hep yerli teknik direktörden yanayımdır. Federasyon başkanlığına aday olup da Erdenay Oflas'a kaybetmemin sebebi de; Piontek'e karşı Fatih Terim'in getirilmesi konusunda ben direniyordum. O seçimleri 7 oyla kaybettiğim zaman beni koca Piontek'in yardımcısı Fatih Terim'i takımın başına getirecek diye kritize ettiler. Fatih Terim bir Beşiktaşlı değildi ama ben bizim Milli davamızda benim için bildiğim ayran bilmediğim yoğurttan daha iyidir diye düşündüğüm için Fatih Terim'i istemiştim. Piontek birçok şey vermiştir. Kulüplere gelen diğer yabancılarda çok şeyler katmışlardır. Türk hocalar ile artık başarının geleceğini ben yıllar öncesinden biliyordum. Türk bir hoca ile şampiyon olmak Beşiktaş'ın da hakkı diye düşünüyorum. Şampiyonluk kolay bir olay değil. Büyük bir maraton. Büyük bir ciddiyet ve hocanın arkasında durma olayıdır. Biz maalesef yabancı hocaların arkasında daha fazla duruyoruz. Fenerbahçe tarihinin en kötü günlerini yaşıyor. Ama hala hocası ile direniyor. Ama bugün Ertuğrul hoca nerede ise lider durumunda ve yenilgisi olmayan bir teknik hoca. Ertuğrul Sağlam gece gündüz kritize edildi ama Fenerbahçe'nin hocası edilmedi. Rasim Kara, Beşiktaş'ta güzellikler yaşadı, Rıza hoca bence çok güzel götürüyordu işi. Bir sene önce yabancı hoca ile 8. sıralarda olan takım, Rıza hoca ile 2. yarı 11 karşılaşmanın 9 tanesini kazandı 1 beraberlik 1'de yenilgi aldı. Beşiktaş hiç göremediği bir ivme ile yükseldi. Ertesi sene ne oldu ise hoca işi bilmiyor dediler. Hoca bu işi 6 saatte mi unuttu. Hoca geldi kendisine destek verdiler ve fevkalade güzel götürdü işi. Ama yönetim değişti, bir iki tane maydanoz işin içine girdi ve bir baktık Rıza hoca başarısız oldu. Bir teknik adamın başarılı olabilmesi için arkasında kale gibi bir yönetim olması lazım. Teknik heyetten malzemecisine kadar her türlü başarı veya başarısızlık yönetime aittir. Çünkü bütün stratejileri yönetim yapar. Türkiye'de bir gelenek var yönetimler başarısız oldular mı hemen gündem değiştirmek için teknik direktörlerin işlerine son veriyorlar. Artık bunları aşmamız lazım. Yerli hocaları göndermek yabancı hocaları göndermekten çok daha kolay çünkü yerli hocalar Türkiye'de haklarını kolay kolay savunamıyorlar. Beşiktaş bir Del Bosque olayı yaşadı başına bin türlü şey geldi. Ödenen o paralara içim cız etti sonuçta kulübün parası gitti. Bir kulübün vizyonu olması lazım. Şampiyonluk beklentisi içine giriyoruz biz kulüpler olarak bakıyorum kimin vizyonu daha iyi bakıyorum hangi kulüpte kimler var. Şu anda ne Fenerbahçe'de ne Galatasaray'da bu vizyona sahip kimseyi göremiyorum. Ama gene bu kulüplerden biri şampiyon olacaktır. Trabzonspor'u katmıyorum bile. Bütün bunlara rağmen hiç ihtimal vermediğim Trabzonspor bu aradan sıyrılabilir mi? Sıyrılır, çünkü Sadri Şener gibi yönetimin başında çok sevilen bir kardeşimiz var. Ben 3 büyük kulübün de yönetiminde böyle diğer kulüpteki vizyonu yüksek bir insanın önüne geçebilecek birini bulamıyorum. Al birini vur öbürüne.

*Beşiktaş kadrosu şampiyonluk için yeterli mi ?

Düşmekte olan Kasımpaşa 3 takımı da darmadağın etmişse demek ki takımın gücü hiçbir zaman birinci faktör değil. Yönetimin vizyonu benim için birinci faktördür. Ben yönetim güçlerine bakarım. Takımın gücü benim için çok önemli değil. At sahibine göre kişner. İçlerinde öyle adamlar var ki bir teknik adam geliyor kadroya sokmuyor, başka bir teknik adam geliyor kurtarıcı diye oyuna sokuyor. Beşiktaş'ın formasını giymiş olan bir insan zaten o kapasitede bir insandır. Şampiyonluk yolunda kendine düşen görevi yapabilecek konumdadır. Beşiktaş'a gelmek öyle kolay değil. Bu söylediklerim Fenerbahçe içinde geçerli Galatasaray içinde geçerli. Ben futbolculara hep şöyle derdim yenmek veya yenilmek futbolun kaderinde var benim sizden tek beklediğim eğer bu takım buradan puan kaybedecekse sizinde buradan sedye ile çıkmanız gerekmekte. Bana inandırın ki siz kazanmak için bütün gayreti ortaya koydunuz. Bizim futbolculardan beklentimiz buydu ve bunu alıyorduk. Bunu sağlayabilecek yönetim lazım.

*Daha önceki yıllarda "Beşiktaş istensin 10-15 milyon dolarlık bir yıldız hediye ederim" demiştiniz. Yıldırım Demirören yönetimi böyle bir istekte bulunursa bu yıldız oyuncuyu alır mısınız?

Beşiktaş'ın şu an yıldız futbolcuya ihtiyacı yok iyi yönetilmeye ihtiyacı var. Beşiktaş'ın diğer kulüplere göre aciz bir futbol ekibi varsa tabi ki onun ihya edilmesi konusunda her Beşiktaşlı gibi ben de heyecanlıyım. Benim için kadro şu an 3. planda. Ben şu an Beşiktaş'ın yedekleri ile şampiyon bir takım çıkabileceği inancındayım.

*Çarşı'nın zaman zaman Beşiktaş'a zarar verdiği ileri sürülüyor. Sizce Çarşı Beşiktaş'a karşı mı ?

Çarşı hiçbir zaman Beşiktaş'a karşı olmaz. Çarşı Beşiktaş demektir. Çarşı gerçek Beşiktaşlıların sesidir. Ben Çarşı'da değilim ama sesim Çarşı'nın sesidir. Çarşı Türkiye'deki bütün Beşiktaşlıları temsil eden bir ekibin adıdır.

cihan 



Bu haber 571 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,126 µs