En Sıcak Konular

'Balkanları onunla yeniden keşfettik'

12 Ekim 2008 21:53 tsi
'Balkanları onunla yeniden keşfettik' Uluslararası Aliya İzzetbegoviç Sempozyumu'nun son gününde konuşan Prof. Dr. Şaban Çalış’tan çarpıcı tespit: İttihat Terakki Balkanları unutturdu, Aliya ile yeniden keşfettik...

Bağcılar Belediyesi’nin düzenlediği büyük bir katılımın yaşandığı Uluslararası Aliya İzzetbegoviç Sempozyumu sona erdi. Birçok ülkeden siyasetçi, akademisyen, sanatçı ve işadamının katıldığı sempozyum Aliya'yla ilgili yapılan ilk uluslarası etkinlik olma özelliği taşıyor.

İLK GÜNDEN YÜKSEK KATILIM

Dün başlayan sempozyumun açılışına katılan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik başta olmak üzere bir çok milletvekili Aliya hakkında kısa bir konuşma gerçekleştirdi. Prof. Dr. Yasin Aktay’ın başkanlığını yaptığı öğleden sonraki birinci oturumdaysa Bosna’dan gelen tebliğciler konuştu. Bosna Hersek Devlet Arşivleri Müdürü Adamir Jarkoviç “Machiavelli’ye karşı Aliya” başlıklı bir tebliğ sunarken, Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Kasım Trnka Aliya İzzetbegoviç: Bosna Hersek’in Devlet Olma Mücadelesi’in Paradigması” konusunda detaylı bir sunum yaptı. Saraybosna Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Senadin Laiç “Bir Devlet Adamı Olarak Aliye” başlıklı bir sunum yaptı.

İKİNCİ GÜNDE ÜÇ OTURUM

Sempozyumun ikinci ve son günündeyse üç oturum gerçekleştirildi. Dr. Alev Erkilet'in başkanlığını yaptığı öğleden önceki ilk oturumda konuşmacılar "Doğu Batı Arasında" başlığı altında tebliğlerini sundu. Texas A&M Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Hırvat kökenli bilim adamı Prof. Dr. Stjepan Gabriel Mestrovic "Doğu ve Duyguötesi Bir Batı Arasında Şekillenen Aliya İzzetbegoviç'in Mirası" başlıklı bir sunum yaparken, Bosna - Hersek Demokratik Eylem Partisi Meclis Üyesi Dr. Hilmo Neimarlija "Üçüncü Yol Tezi" konulu bir tebliğ sundu. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Arş. Gör. Lütfi Sunar, "Aliya'da Doğu ve Batı", yazar Ahmet Demirhan "Avrupa ve Aliya" başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.

ŞABAN ÇALIŞ'TAN İLGİNÇ TESPİTLER

Başkanlığını Prof. Dr. Raşit Küçük'ün yaptığı ikinci oturumda "Bosna'yı Kur(tar)mak: Diplomasi ve Hukuk" konulu birer sunum gerçekleştirildi. Oturumda sırayla sempozyuma Makedonya’dan katılan Makedonya Merhamet ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Adnan İsmaili "Bosna Savaşının Balkanlarda Etkisi", Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Doç Dr. Berdal Aral "Bosna Savaşı ve Uluslararası Hukuk", Hacettepe Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nden Dr. Levent Korkut, "Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlarda Uluslararası Müdahale Yeterli mi? Bosna Örneği" konulu tebliğler yapıldı. Prof. Dr. Şaban H. Çalış ise, "Osmanlı'nın Balkan Mirasının Türk Dış Politikasına Etkisi" konulu sunumunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Şaban Çalış, balkanlardaki unsurların yüzyıllarca Anadolu’yu gizli bir damarla besleyip ayakta tutuğunu söyledi. Türkiye’yi kuran kadronun balkan kökenli olmasının bir tesadüf olmadığını belirten Çalış, cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte yeni kimlik inşası sürecinde tarihsel mirasın inkar edilmesi sonucu balkanların uzunca bir süre gözardı edildiğini söyledi. Soğuk savaşın sona ermesi ve Yugoslavya’nın dağılmasının ardından Aliya İzzetbegoviç’in mücadelesiyle Bosna başta olmak üzere balkanlara ortaya çıkan yeni yapıya dikakt çeken Prof. Dr. Şaban Çalış, Osmanlı hayali eşliğinde Balkanların Türkiye için ne kadar önemli olduğunun yeniden anlaşılmaya başlandığını ifade etti.

“BALKAN FACİASI” ANADOLU’YA DOĞRU GERİ GÖÇÜ BAŞLATTI

Balkanıların modern Türkiye’nin kurulmasında en etkin faktörlerden biri olduğunu belirten Şaban Çalış konuşmasını şöyle sürdürdü: “Osmanlı’nın beylikten bir devlete ve imparatorluğa yükselme serüveninin mekanı olması dışında, modern Türkiye’nin hem beşeri hem de zihinsel yapılanmasının ana kaynakları balkanlardan gelmektektedir. Modern Türkiye’nin özellikle 19. Yüzyılda yaşananların bir ürünü olduğu düşünülürse; balkanların bir faktör ve çok defada bir aktör olarak bu ülkenin doğuşunda oynadığı rol ortaya çıkacaktır. Bugün üzerinde yaşadığımız ülkenin beşeri ve fiziki sınırları büyük ölçüde ‘Balkan Faciası’nın bir sonucudur. Mustdafa Kamal başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyetini kuran kadronun Rumeli kökenli olması bir tesadüf değildir. İçe ve dışa dönük cumhuriyetin tevarüs ettiği pek çok şey, büyük ölçüde bu balkan prizmasından süzülen unsurlardan oluşmaktadır”

"İTTİHAT TERAKKİCİLER BALKANLARI BİLİNÇLİ OLARAK GÖZARDI ETTİ"

Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte yeni kimlik inşası sürecinde yaşanan tarihsel mirasın inkarına dayalı tarihsizleştirme politikalarının Balkanları da uzunca bir süredir gözardı edilmesine ve hatta unutulmasına yol açtığını vurgulayan Prof. Dr. Şaban Çalış, “Devrimler bir yandan özellikle Balkanlarla her şeye rağmen sürüdürülebilecaek doğal iletişim ve bağlanma moktalarını koparırken, öte yandan etnik ve yer yer ırkçı söylemlere dayalı Türk ulusu inşa çabaları balkanlardaki hem Evlad-ı Fatihan hem de bizatihi yükseler yerel ulusalcı yapılara ilişkilerde yabancılaştırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmıştır” tespitinde bulundu.

"SOĞUK SAVAŞ BİTİNCE BALKANLARI HATIRLADIK"

Soğuk savaşın sonu Yugoslavya’nın dağılması ile tarıhin yeniden döndüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Çalış, Bosna’nın kurulmasıyla Balkanlarda ortaya çıkan bir Osmanlı hayali eşliğinde hem iç hem de dış politikada balkanların Türkiye için ne kadar önemli olduğunun anlaşılmaya başlandığını vurguladı. Balkanların Osmanlı zamanında inşa edildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şaban Çalış, “Osmanlı mirası üzerine kurulan balkan ülkelerinin bir Osmanlı’ya müteşekkir olacaklarını ifade edebilirim. Çünkü balkanlar Osmanlı’nın yaklaşık 200 yıl süren yükselme döneminde inşa edildi. Osmanlı kendini hiçbir zaman balkanların dışında tutmadı, aksine kendini daha çok rumelili olarak ifade etti. Ancak büyük travmalar yaşadığmız 19. yüzyılda birçok küçük unsurun bağımsızlığını kabul etmek zorunda kaldı. Ve Osmanlı balkanlardan çekilirken aslında birçok millet de sığınılacak son kale olarak gördükleri Anadolu’ya doğru göç etmeye başladı. Ancak İstanbul’u ve Anadoluyu koruma refleksiyle hareket eden İttihat Tekaki yönetimi, balkanlara doğru bir hamle daha yapabilme kudretinde olmasına rağmen koruma refleksine girdi. Osmanlı’nın balkanlardaki mirasına sahip çıkmaları gerekirken, Osmanlı mirasına bilinçli bir şekilede sırt çevrildiğini görüyoruz. Bu psikolojik travma Lozan Anlaşması’ından sonra Osmanlı’nın yanısıra islam mirasına da sırt çevirmeyi beraberinde getirdi. Devrim adı altında girişilen inkilaplar sonucu geçmişle ve balkanlarla bağlarımız tamamen koparmaya çalışıldı. Cumhuriyeti kuran kadrolar ağırlıklı olarak balkan kökenli olmalarına rağmen, doğdukları toplarları ve buralardaki osmanlı mirasını ret etmeleri çok enteresandır. Bu politika cumhuriyet dönemi boyunca edvam etmiştir. Ancak soğuk savaş bitip Yugoslavya parçalanınca, Aliya İzzetbegoviç ile somutlaşan Balkanlaradaki Osmanlı'nın ölmedeğini anladık. Modern Türkiye’yi inşa etmeye çalışırken unuttuğumuz, ihmal ettiğimiz balkanlardaki Osmanlı’nın herşeye rağmen varlığını sürdürdüğünü gördük.” şeklinde ilginç değerlendirmede bulundu.

SON OTURUM

Son oturum "Tanıklıklar: Bilge Kralın Ardından" başlığı altında öğleden sonra Dr. Süleyman Gündüz'ün başkanlığında yapıldı. İlk olarak söz alan TBMM 22. dönem İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu, "Siyaset ve Devlet Adamı Aliya" başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. Hüseyin Hatemi "Aliya'dan Hukuk ve Ahlak Dersleri" bir sunum yaptı. Sudan'dan katılan Dr. Fatih Hassanein "Aliya ile 45 yıl", Bosna savaşı üzerine kurulan İHH'nın Genel Başkanı Bülent Yıldırım "Aliya'nın Bizlere Öğrettikleri", Gazeteci Mehmet Koçak, "Tanıdığım Aliya" ve son olarak Mazlumder ve Bosna Dayanışma Vakfı Eski Başkanı Cevat Özkaya "Bosna Davası'na Dünyanın Şahitliği" konularında tebliğde bulundular.

timeturk



Bu haber 1,211 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,052 µs