En Sıcak Konular

Türk tarihindeki bölücü hareketin çözümü!

12 Ekim 2008 10:25 tsi
Türk tarihindeki bölücü hareketin çözümü!
Bugünkü sorunun en canlı örneği Makedonya gerçeği! Erhan Afyoncu yazdı...

Erhan Afyoncu / Bugün

Siyasi çözüm diye diye Makedonya'yı kaybetmiştik

Ülkemizde 30 yıla yakın zamandır bölücü terör faaliyet gösteriyor. Milletimize has tez canlılığımızla meselenin ne olduğunu düşünmeden hemen çözüm istemeye başladık. Biz bu tür bölücü terörü tarihimizde çok gördük. Tarihi tecrübemiz bize bu tür terörün kesin çözümünün olmadığını, ancak kontrol altında tutulabileceğini gösteriyor.

19. Yüzyıl'ın sonlarında Makedonya'da cereyan eden bölücü terör faaliyetlerini siyasi çözümle sona erdireceğimizi düşündük, ancak sonunda yapılan siyasi ve askeri yanlışlar yüzünden Makedonya'yı kaybettik.Ülkemizde 30 yıla yakın zamandır bölücü terör faaliyet gösteriyor. Son zamanlarda bölücü teröre karşı yürütülen mücadeleden ne sonuç aldığımız tartışılmaya başlandı.

Türk milletine has tez canlılığımızla meselenin ne olduğunu soğukkanlı düşünemeden hemen çözüm istemeye başladık. "Askeri değil siyasi çözüm" lafları, üzerinde hiç düşünülmeden, slogan hâline gelmeye başladı. Teröristlerin aslında her türlü dış desteğe rağmen istedikleri hedefe ulaşamadıkları, yani meselenin çözülmemesine rağmen büyümediği ve Türkiye'nin hükümranlık haklarından taviz vermediği görmezden geliniyor. Biz bu tür bölücü terörü tarihimizde çok gördük. Tarihi tecrübemiz bize bu tür terörün kesin çözümünün olmadığını, ancak kontrol altında tutulabileceğini gösteriyor.

BALKANLAR ATEŞ İÇERİSİNDE

19. Yüzyıl'a gelindiğinde Batılı devletler ve Rusya'nın kışkırttığı Balkan milletleri bağımsızlık peşinde koşuyor ve Rumeli'deki Türk varlığı gittikçe kan kaybediyordu. Yunanistan, Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan gibi ülkeler İngiltere, Fransa ve Rusya'nın Osmanlı İmparatorluğu'na siyasi veya askeri baskısı sonucu birer birer imparatorluktan koparıldı.

Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen Osmanlı İmparatorluğu, son yıllarında bile Balkanlar'da Adriyatik'e kadar uzanan topraklara sahipti. Selanik, Kavala, Yanya, Üsküb, İşkodra gibi önemli şehirler hâlâ bizim toprağımızdı. Arnavutluk ve Makedonya'da Türk bayrağı dalgalanmaya devam ediyordu.

19. Yüzyıl'ın sonu ile 20. Yüzyıl'ın başlarında Balkanlar'daki son topraklarımız da bizden koparılmaya çalışıldı. 35 yıl süren eşkıyalık faaliyetleri, yani bölücü terör Makedonya Meselesi (1878-1913) diye bilinir. Türk tarihinin en büyük felaketlerinden biri olan 93 Harbi, yani 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra yapılan Ayastefanos Antlaşması ile kurulan Büyük Bulgaristan, Makedonya bölgesinin neredeyse tamamını da içine almaktaydı.

Aynı yıl imzalanan Berlin Antlaşması ile Ayastefanos Antlaşması geçerliliğini yitirdi. Berlin Antlaşması'yla Romanya, Sırbistan ve Karadağ bağımsız olurken, Osmanlı hâkimiyeti altında özerk bir Bulgaristan prensliğinin kurulması da kararlaştırıldı. Büyük Bulgaristan Berlin Antlaşması'yla üçe bölünmüştü. Fakat Rusya'nın desteğiyle bu antlaşma geçerli olmayacaktı. 1885'te Doğu Rumeli'yi sınırlarına katan Bulgaristan Prensliği, ardından Makedonya'ya gözünü dikti.

Bulgarlar, Osmanlı toprağı olan Makedonya üzerindeki faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardı. Ancak bu bölge üzerinde hak iddia eden sadece Bulgaristan değildi. Sırbistan ve Yunanistan da Makedonya'nın kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlardı. Bu sebeple 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında Makedonya, burayı elde etmek isteyenlerce oluşturulan terör örgütleri ve çetelerin savaş alanı hâline geldi.

EKONOMiK KRiZLER VE BÖLÜCÜ TERÖRÜN TARiHi

Üsküdar Belediyesi kültür ve sanat etkinlikleri çerçevesinde Dr. Coşkun Yılmaz ile birlikte "Tarihin Kapısı"nı bu ay 15 Ekim'de aralayacağız. Tarih, bir varsayım değil, yaşanmış gerçeklerdir. Üstelik öylesine etkileyici bir gerçekliğe sahiptir ki, asırlar önce meydana gelmiş bile olsa yansımaları günümüzde devam eder, hayatımızı sarıp sarmalar ve bizi derinden etkiler.

Dr. Coşkun Yılmaz ile birlikte özel bir sunumla "Tarihin Kapısı"nı bu ay tekrar günümüze aralayıp, herkese bu kapıdan geçmişe ve geleceğe bakma imkânı sunuyor. İzleyicilerle karşılıklı iletişim esasına dayanan ve sıcak bir ortamda gerçekleşen Tarihin Kapısı programında günümüzdeki olayların tarihi arka planı ve tarihi olayların günümüze yansımaları minyatür, gravür, eski fotoğraf gibi görsel materyaller eşliğinde anlatılarak bir tür görsel tarih anlatımı gerçekleşiyor. Tarihin Kapısı'nda bu ay paramızın tarihteki seyri ve tarihimizdeki ekonomik krizlerle Osmanlı döneminde bölücü terör ele alınacak. Tarih meraklısı herkesi 15 Ekim Çarşamba saat 19'da Altunizade Kültür Merkezi'ne (Capitol'ün arkasında) bekliyorum.

SİYASİ ÇÖZÜM "ÇÖZÜM" OLMADI

Bölgede çetelerle savaşan İttihatçı Osmanlı subayları İkinci Abdülhamid'in izlediği siyasetle meselenin çözülemeyeceğini, Meşrutiyet yürürlüğe konulup, meclis açılırsa bölgenin elimizden çıkmayacağını düşünüyorlardı. Yani siyasi çözüm istiyorlardı. Makedonya'yı kaybetmemek için isyan edip, önce meclisi açtırıp, ardından İkinci Abdülhamid'i tahttan indirdiler.

Genel seçimler yapılarak Makedonya bölgesinden Türk, Arnavut, Rum, Bulgar-Makedon, Sırp, Ulah ve Yahudi mebuslar Osmanlı Meclis-i Mebusanı'na girdi.

Ancak İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Makedonya meselesini Osmanlı İmparatorluğu'nun menfaatlerine uygun olarak çözmek için Makedonya'daki farklı siyasi gruplarla yaptığı pazarlıklar ve görüşmeler başarı sağlamadı. Bu başarısızlıkta Makedonya'daki parti ve terör örgütlerinin ayrılıkçı mücadelelerinden vazgeçmemeleri ve komşu devletlerle iş birliği içinde olmaları önemli rol oynadı.

Balkan devletleri, Rusya'nın da destek ve telkinleriyle 1912'de bir ittifak kurarak Osmanlı'ya savaş ilan etti. Balkan Harbi sonunda Mayıs 1913'te imzalanan Londra Antlaşması ile diğer bölgeler yanında Makedonya'yı da tamamen kaybettik.
 



Bu haber 494 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,822 µs