En Sıcak Konular

Zeki Sezer ittifaka hasret!

0 0 0000 00:00 tsi
Zeki Sezer ittifaka hasret! İttifak konusunda gerçekçi formüllerin konuşulması gerektiğini vurgulayan Sezer, "Baykal isterse görüşmeye hazırım. Ecevit'in sağlığında randevu istedim. Hâlâ bekliyorum" diyor. Her şeye rağmen Sezer Meclis dışı kalacak gibi.

DERYA SAZAK: Ecevit'in Ankara'daki cenaze töreninde kitleler, 2007'deki cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler öncesinde soldaki liderlere 'birleşin' mesajı verdiler. Bu istem, törendeki atmosferin, cumhuriyetçi ve laik dayanışmanın ötesine geçebilecek mi? Soldaki partiler arasında seçim ittifakı mümkün mü?
ZEKİ SEZER: Sayın Ecevit sadece siyasetçi değil aynı zamanda düşünürdü. Demokratik sol hareketi iktidara taşıyan tek kişiydi. Toplum cenaze töreninde de gösterdi ki, iç politika kaygılarıyla kimi zaman eleştirilen Ecevit'in fikirleri şimdi daha iyi anlaşılıyor. Ecevit artık yok. Ama düşünceleri yaşıyor. Geçmişte 'inançlara saygılı laiklik' anlayışına, kendini solda zanneden bazı kesimler karşıydılar.

Gülen cemaatiyle olan yakınlaşma...
O da çok büyük haksızlıktı. Ecevit ve DSP 'sağa kaydı' söylemleriyle haksızlık yapıldı. Ulusalcı duruşu da yine solda siyaset yapan bazı kesimler tarafından yanlış değerlendirildi.

Ecevit devrimciydi
1973 ve 1977'de CHP sosyal demokrat değerleri halka yayarak iktidara geldi. Bülent Bey son dönemde soldan hayli uzaklaşmadı mı, özellikle 12 Eylül'den sonra.
Ecevit, 1980'den sonra da tam solcuydu. Kıbrıs'a giderken ulusal duruşu yok muydu Ecevit'in. O gün CHP, solda tek parti olduğu için bu konuları istismar edecek başkaları yoktu. Atatürk devrimlerini de durağan değil, gelişen bir olgu olarak ele alırdı. Üstyapı devrimciliğine karşı, cumhuriyet değerlerini toplumun her kesimine yaymaya çalışırdı. Devletçi değil, devrimciydi. Düzen değişikliği programı da değişime, sosyal adalet içinde kalkınmaya verdiği önemi gösteriyordu. Ecevit'in bu çizgisinden hiç vazgeçmediğini düşünüyorum.
'İnançlara saygılı laiklik' dediği için irticayla bir araya getirdiler. Cenaze töreninde de görüldü ki, irticaya karşı direnen en büyük evladını bu ülke yitirdi. Yüz binlerce insan Ecevit'in arkasından bu nedenle yürüdü. Ulusalcılık meselesinde de Alparslan Türkeş ile görüştü diye söylenmedik laf kalmadı. Oysa Ecevit, Türkiye'de bir uzlaşı ortamının yaratılmasının mimarı oldu.

Evrensel sol değerlere bağlıyız
DSP daha çok Ecevitlerle anılan bir parti. Ecevit sonrası partinin politikası ne olacak? Sol partilerde şimdi 'sağa açılma' modası var. DSP ne yapacak?
2002 seçimlerinde 10 milyon insan sandığa gitmedi. Araştırmalar gösteriyor ki, sandığa gitmeyenlerin çok büyük bölümü bir önceki seçimde DSP'ye oy vermişti. Sağa açılmakla, sağ tabandan oy almak aynı şey değil. Sol politikalardan vazgeçerek oy almaya çalışmak doğru değil. Soldan vazgeçmemek lazım. Evrensel sol değerlere sonuna kadar sarılmalıyız.

Evrensel sol değerlerden söz ediyorsunuz ancak CHP gibi DSP de cumhuriyetçi ve laik söylem dışında demokrasi ve özgürlükler alanına fazla girmiyor. Kürt sorunu bugün sosyal demokrat partileri ne kadar ilgilendiriyor? Bugün artık 'milliyetçi sol'dan mı bahsetmek gerekiyor. İdeolojik olarak nerede duruyorsunuz?
Evrensel sol değerlere bağlı 'yerli' bir sol partiyiz. Avrupa'daki sosyal demokrat partiler demokrasi ve kalkınmanın itici gücü olmuş. Ama onlar Marksizm kökenli partiler ve işçi sınıfının güçlü olduğu toplumlarda kurulup gelişmişler. Türkiye'de hâlâ nüfusun yüzde 35-40'ı köylerde. Kırsal kalkınmayı de düşünmeliyiz. Kentleri ihmal etmiyoruz. Tam bir sivil ve demokratik yönetim taraftarıyız.

DSP varlığını 'Ecevit'siz' nasıl sürdürecek?
Ecevit'in bıraktığı miras sağlam bir temele, felsefe ve örgüte oturuyor. Ecevit genel başkanlıktan 2.5 yıl önce ayrıldı. Ancak DSP'nin oyları yükseliyor. DSP'nin iktidardan uzaklaştırılmasının ardından AKP'den beklediğini bulamayan geniş kitleler, ekonomik olarak zorlandıkça güven duyacakları partiye yöneliyorlar. Ecevit'e haksızlık yapıldığını görüyor insanlar ve yenilenen yapıya inanç duyarak DSP'ye güç veriyorlar. Bizim sol duyarlılıkla toplumun her kesimiyle uzlaşmaya açık duruşumuz da destek görüyor.

Beklenti yine de, CHP, DSP, SHP arasında ittifak yapılarak seçime gidilmesi. Halkın cenazede verdiği mesaj bu. Deniz Baykal da 'Taban buluşuyor' dedi. Görüşecek misiniz?
Baykal isterse görüşmeye hazırım. Meclis açılmadan önce, Ecevit'in sağlığında kendisinden randevu istedim. Hâlâ bekliyorum. Görüşebilseydik, 'Solda güç birliği için birlikte çalışma yapabiliriz' diyecektim. Seçim yasaları değişmeden bir araya gelebilseydik, 'İttifakları mümkün kılan değişiklikleri de yapın. Siz önerin de reddediyorsa AKP reddetsin' diyecektim.

Solda ittifak yasal olarak seçimden önce mümkün görünmüyor ama tek parti çatısı altında güç birliği yapmak mümkün. İtalyan solu bunu başardı. Türkiye'de bu neden olmuyor?
Soldaki bazı kesimler gerçekten iktidar olmayı istiyor mu bilmiyorum ama iktidar olmak zorunda sol. Türkiye'yi büyük tehlike bekliyor. Kendimizi aşıp partilerimizle ilgili duruşu da aşıp güç birliği yapmalıyız.

Her türlü özveride bulunurum
DSP Genel Başkanlığı'nı bırakabilir misiniz? Seçimde güç birliği için ilk adımı atabilir misiniz?
Her türlü özveride bulunurum. Bunu söyleyince da kamuoyu yanlış anlıyor, 'Acaba Sezer bırakıp gitmeyi mi düşünüyor?' diye. Hayır ben, solun iktidarı için sonuna kadar savaşacağım. Görevi bırakırım dediğiniz zaman arkanızda on binlerce, yüz binlerce insan var. Size umut bağlamışlar. Onları düşünmek zorundayım.
Ecevit'in cenaze töreninden sonra Tunalı Hilmi Caddesi'nde konuştuğum hanımefendi, Baykal'ın bir çağrısını okumuş, 'DSP bize gelsin' diye. Ne dedi biliyor musunuz, 'CHP'liyim, böyle derse bir daha oy vermeyeceğim. 'Deniz Bey'in DSP'ye ve SHP'ye 'Kapanın, gelin ben sizi yutayım' isteğine vatandaş da prim vermiyor.

Ne yapılması gerekiyor?
Geçmişte SHP - CHP türü birleşmelerin bir yararı görülmedi. Hatta iki parti birleştikten sonra 1995 seçimlerinde oyları düştü. Ütopik şeyler yerine, gerçekçi, olabilecek formülleri konuşmalıyız. İttifak yasası çıkmadığına göre seçimden önce 'ön koalisyon protokolü' yapılabilir ve denilebilir ki, seçimlerden sonra CHP ve DSP şu program çerçevesinde hükümet kurabilirler. Bu toplumda umut ve sinerji yaratabilir.
Toplumun büyük kesimi, sol bölünmüş, kendi arasında kavga ediyor diye küskün. CHP ve DSP olarak seçimden iktidar olarak çıkacağımızı şimdiden ilan edersek halk büyük destek verecektir. Ama şunu da görmek gerekiyor. Kendini solda hissedip de CHP'ye oy vermeyecek büyük bir kesim var bu ülkede.
Olay sadece Baykal ile sınırlı kalsa çözülür. Aynı şekilde sola oy verip DSP'ye oy vermeyecek bir kesim de var. O zaman kavga etmeyelim, solu iki koldan büyütelim. Bu vizyonu toplumun önüne koyabilirsek 2007 seçimlerini kazanırız. Tabanı biliyorum. Solda birliktelik isteniyor. Bunu başaramazsak 'solsuz siyaset' tehlikesi var.

Baykal adım atmalı
Görev Baykal'a mı düşüyor?
Hepimize düşüyor. Hazır olduğumuza göre Baykal'dan bir adım atmasını bekliyoruz. Özveriye hazırız derken, 'randevu alamadık!'

Cenazede konuşmadınız mı?
Aileye ayrılmış platformda Rahşan Hanım ve diğer arkadaşlarla duruyorduk. Taziyeler kabul ediliyor. Baykal geldi ve yanımda durdu. Ne el sıkışma ne başsağlığı!

CHP yönetiminin 'Rahşan Hanım bize emanet' diye açıklaması olmamış mıydı?
... (Gülümsemeyle yetiniyor) Rahşan Hanım, Ecevit'in son isteği olan ittifak önerisini sayın Baykal ile görüşmek üzere CHP Genel Merkezi'ne gitmişti. Oradaki tutumlarını biliyoruz 'Emanet' kabul ettikleri Rahşan Ecevit'e karşı.

İsmail Cem örneğindeki gibi DSP'yi bırakıp gelin, hatta partiyi kapatın diyor öyle mi?
YTP'ye onu yaptı, Cem'e Parti Meclisi'nde iki üyelik verdi. DSP'ye de 15 - 20 milletvekilliği vermek istiyorlarmış gibi haberler çıkıyor. Ne kadar ayıp. Milletvekilliği de, bakanlık da yaptık. Hiçbir demokratik solcunun böyle bir isteği olamaz. Derdimiz Türkiye.

Seçimi marta çekebiliriz

 Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkması 2007'-nin kasım ayındaki seçimleri nasıl etkiler?
Erdoğan'ın adaylığı yasaldır ama doğru olmaz. 'Erdoğan cumhurbaşkanı olur, meydan bize kalır' diye düşünenler hata eder. Bana gün doğar diye bekleyenler varsa bu ülkede güneşin batmasına neden olabilirler. Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmemesi gerekir. Çankaya uzlaşı ile el değiştirmeli. Ecevit döneminde bunu yaptık. Sezer'i 5 partinin adayı olarak Cumhurbaşkanlığı'na önerdik. Şimdi uzlaşı istemek hakkımız.

İslami rejim kaygısı duyuyorsunuz?
Evet. Ne kadar 'değiştim' dese de Erdoğan, kendi deyimiyle 'gönlünün derinliklerindeki hıçkırıklar sık sık su yüzüne çıkıyor. İşte Milli Eğitim Şûrası.
Erdoğan'ın nasıl başbakan olduğunu biliyoruz, Siirt'ten milletvekili seçilmesiyle ilgili Anayasa değişikliğine CHP destek verdi, aynı şekilde cumhurbaşkanı yapmasın Baykal. 'Aday olmasın, gelsin konuşalım' demiş. Bizimle konuşmuyor, Erdoğan'ı çağırıyor; bu nasıl iş anlamadım.

Çankaya seçimlerine askerler de müdahale edecek mi?
Hayır, Çankaya meselesi ordunun kaygı duymasını, müdahalesini gerektirmeyecek biçimde çözülmeli. Demokrasi krizine yol açmamalı. Yeni 28 Şubat'lara gerek yok. Ordunun da böyle bir müdahalede bulunmak isteyeceğini düşünmüyorum. Erdoğan aday olmayı kararlaştırdığı gün Kızılay'da olalım. CHP ile birlikte 1 milyonluk miting yapalım. AKP'nin tek başına cumhurbaşkanı seçtirmeye cesaret edemeyeceği bir ortam doğacaktır. CHP ile seçim işbirliği yapabilirsek 'ortak başbakan adayı' ile birlikte cumhurbaşkanı adayı da açıklanır. Toplumsal baskıyla seçimi mart ayına çekebiliriz. Başbakan adayı, genel başkanların dışında olmalı.

Sezer'in görevi sona erince soldaki partilerin başına geçmesi de konuşuluyor.
Cumhurbaşkanı Sezer'in böyle bir oluşumun başında olması bizi ancak mutlu eder. Ancak olabilir mi bilmiyorum. Çankaya'da görevi bitmeden böyle bir düşünce varsa bile kimseyle konuşmaz. Aktif siyaset yapmak ister mi çok emin değilim.

Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiğinde ne olur?
Seçimden sonra Çankaya'dan indiririz. Türkiye'nin demokratik rejimini tehdit eden girişimler karşısında güvercin olmayı bırakırız. Yüce Divan'da hesap sorarız.



Bu haber 243 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,562 µs