Baykal: Terörle mücadelede zaaf var

6 Ekim 2008 20:14 tsi
CHP lideri Baykal gündemdeki sıcak konulara ilişkin açıklamalar yaptı. Baykal'a göre terörle mücadelede "iki temel zaaf" var. Baykal'ın "bu demokrasi değil" tepkisine yol açan nedenler var bir de. Biz olsak şunu soracaktık: Irak'a veya ABD'ye ya d

Özel bir TV kanalında konuşan Baykal, “Ortak kararlılıkla terör ortadan kaldırılmalı. Türkiye önüne gelenin şamar atabileceği bir ülke değil” diye konuştu. Baykal bu hafta Meclis’e gelecek ‘sınırötesi tezkere’nin uzatılması kanun teklifine destek vereceklerini söyledi. 

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, NTV canlı yayınında Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün sorularını yanıtladı. Baykal şu yanıtları verdi:

TERÖRLE MÜCADELE
Yaşanan terör olayında bir zafiyet var mı? Tablo onu gösteriyor. Muhtemelen 17 askerimizin şehit oldu. Yılbaşından bu yana 100’ün üzerinde kayıp verdik. Ağır bir bedel ödemeye devam ediyoruz. Elbette terörle mücadelenin belli bir bedeli olacak, buna endeksli bir tavır doğru değil ama ortada ciddi bir sorunun olduğu görülüyor. Terörle mücedelede iki temel zafiyet var. Temel olmayan zafiyetler de var. Gerekli önlemlerin alınamamış olması, istihbarat eksikliği, tahkimat gibi zafiyetler de var ama asıl iki temel zaafiyet var.

KUZEY IRAK VE KARARLILIK EKSİKLİĞİ
İki temel zafiyetten biri Kuzey Irak. En temel nokta bu. Bir komşu ülkenin bu teröre destek vermesi. Böyle bir noktada mücadeleyi başarmak çok güç olur. Türkiye’nin yanıbaşında bir başka ülke bir terör örgütünü bağrına basmaktadır. Korunaklı bir bölge vardır. Bu kendimizi aldatmaktır. Bu kabul edilemez. Irak’ta merkezi hükümet, K. Irak’ta bölgesel otorite ve ABD bunlar bu konuda söz sahibidir. Kendi dayanakları bizi ilgilendirmez. Biz onların egemenlik haklarına saygı göstereceğiz. Örgüt onların toprağına yerleşecek. Oradan saldırılar yapacak. Bu olamaz.

ETKİN DİPLOMATİK GİRİŞİM GEREKLİ
Bu konu derhal ABD ve Irak yetkilileri ile müzareke edilmeli. Önce diplomasiyle, etkin diplomasiyle... Ağırlıkların ortaya konması, kararlılıkla hayata geçirilmeli. Heyet gönderme filan değil. Bu oyalama, avutmadır. Siyasi otorite ABD’yle bu konuyu konuşmalıdır. Etkin bir çalışma, kararlılık gerekir. Bunlar ağır bedeldir. Türkiye böyle önüne gelenin şamarlayacağı ülke değildir.

Geçen kış önemli bir askeri hareket yaptık. Kuzey Irak’ta bu askeri harekatın kesin sonucu sağlayacağı umulmuştu. Tabuları kırarak askeri harekat yapıbileceğini gösterdik. O zaman ‘erken mi çıkıyoruz’ demiştik. Ama o zamanki ABD Savunma Bakanı ‘Türkiye hemen çıkmalıdır’ açıklaması yapmıştı. Niye ‘çık çık’ diye geliyorsun. çıkmasak ne olur. ABD göstermelik mi izin veriyor demiştim o zaman. Biz kalıcı çözüm istiyoruz. Kalıcı çözüme onayı henüz tam alamadığımızı görüyorum. Müttefiklerimizle bu noktada mutabakatın henüz tam sağlanmadığı görülüyor. ABD’yle iki temsilci görevlendirildi daha sonra Türk temsilcisi ‘bunda bir noktaya gelemeyeceğiz’ diyerek istifa etti.

İkinci temel zaaf şudur: Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki siyasi bulanıklığı, zihin karışıklığıdır. Terör herkes için ortak bir kararlılıkla etkisiz kılınması gereken bir tehdittir, böyle olmalıdır. Türkiye’nin iktidarının da ne talep edeceğini bilmesi lazım. Mutlak tutarlılık lazım. Bu noktada terörü mazur görenleri, görmezden gelenleri kabul edemeyiz. ‘Bu demokrasi anlayışımızın gereğidir’ denemez. Yok böyle bir demokrasi. Terörü tanımlamada ortak anlayış içinde olacağız. Meclis içi, meclis dışındakiler herkes aynı anlaşyışı benimsemelidir. Bu noktada “Resmi güvenlik güçleriyle teröristelerin yaptığı eşittir veya terör yapana terör yapıyor demem ya da her ikisini de tesvip etmiyorum” denemez.

TERÖRLE MÜCADELE VE İNSAN HAKLARI.
Bu konuda gereken adımlar fazlasıyla atıldı. Tam tersine AB’de bizdeki sınırların çok ötesinde teröre karşı adımlar atılıyor. Terörle mücadelede kararlılık ve etkin bir uygulama büyük önem taşır. Türkiye’nin o konuda bir kendi elini tutan, güvenlik güçlerini aciz bırakan durum içine girmesi doğru değildir.

Emirlerin İmralı’dan verilmesine göz yummak demokrasi değildir. Terör örgütünü övmek, sahip çıkmak, o mücadelede terör kullanılmasını kabul etmek hukuk devleti için düşünülemez. Bakın yurtdışında teröre karşı durmayan bir siyasi parti kapatılıyor. DTP ya da ona yandaş olanlar, yazarlar terörü eleştirmiyorsa, teröre karşı çıkamıyorsa bu demokrasi değil.

YOLSUZLUKLAR KONUSU
Önümüzdeki günlerde arkadaşlarımız yeni çalışmalarını ortaya koyacak. Hazırlıklarımızı tamamlamadan birşey söylemiyorum. Kamuoyu yolsuzlukları kanıksamamalı. Şu net ardı ardına ortaya çıkan belgeler iktidarın yolsuzluk konusundaki konumunu ortaya koydu. Tutarlı bir yolsuzlukla mücadele tavırları yok. Almanya kendisi bir dava başlatıyor. Burayı etkileyen bir dava. İşte hukuk böyle olacak.Yargı böyle olacak, belgeler incelenmiş, sonuçlanmış. Parayı toplayanlar, gönderenler, kuryeler Türkiye’de. Türkiye’de iktidarın siyasi hesapları için kullanım var. ‘Siz de yardım edin’ diyorlar, yok. Hala o dosya Türkiye’ye gelmedi. Bunu Meclis gündemine taşıyacağız. Almanya Türkiye’de toplumunun bazı kesimleri bunun içinde diyor, Adalet Bakanı ‘Bana ne diyor’.

Yolsuzluğu yapan Türk vatandaşı. Senin sorumluluğun var. Almanya diyor ki ‘Başları Türkiye’de. Yakalananlar piyon’ diyor. Adı karışanlar en üst seviyede görev yapıyor. Bunlar mazur görülüyor. Niye dokunamıyorsunuz kardeşim. Özel yakınlıklar mı var? Evet var. Bu olay sizi ve sizin yakınlarınızı tedirgin ediyor.

ÇANKAYA BELEDİYESİ
Çankaya Belediyesi konusunda en kısa zamanda komisyonumuzdan değerlendirme istedik, ya yargıya götüreceğiz ya da farklı bir değerlendirme gerekiyorsa bunu açıklayacağız, kim yaparsa yapsın üzerine gideceğiz. Yargı el koymazsa biz koyun diyeceğiz. Ama Deniz Feneri bireysel bir yolsuzluk değil. Kolektif. Orada çeteleşme halinde yolsuzluk yapmak üzere kurulmuş bir dernek var. Proje bu zaten. Vatanaşın fitre zekatıyla siyaset yapılıyor.

SADECE BENİM DOKUNULMAZLIĞIMI KALDIRSINLAR
Mal beyayının yapılacağı yer belli. Benim mal varlığım konusunda kimsenin kuşku duymasına gerek yok. Hem kendimin hem eşimin mal beyanını verdim. Eğer AKP yetkililerinin bu konuda bir arınma ihtiyacı varsa, derhal parlamentoda başbakanın ve benim dokunulmazlığım kaldırılmalıdır. Bizimle ilgili kim ne biliyorsa yargıya intikal etsin. Yok bunu yapamıyorsanız. Sadece benim dokunulmazlığımı kaldırın, başbakanınki yanında kalsın.

Hiç şikayet etmeyeceğiz. Niye gelmiyorsunuz demeyeceğiz. Benimle ilgili kim ne biliyorsa ortaya koysun, yargıya intikal etsin. O da olmazsa, herkes eteğindeki taşı döksün deniyorsa, TV’de başbakanla biraraya gelelim diyorum. Konuyu da sınırlayalım. Herkes mal varlığı konusundaki iddiaları ve yanıtlarını versin. Ondan sonra da Türkiye’deki yolsuzlukları konuşalım. Bakın Aydın Doğan, Başbakan’ın “Ruhsatı bizim Çalık’a söz verdim, Putin ve Berlisconi’yle birlikte yapacağım’ dediğini beyan etti. Hala yanıt yok.

KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIĞI
Kemal Kılıçdaroğlu’nun takdir toplamasından büyük zevk alıyoruz. O her yere layıktır. Ama belediye başkanlığı adaylığı konusunda yapılmış bir çalışma, alınmış bir karar yoktur.

 

Bu haber 303 defa okundu.