En Sıcak Konular

Pazar geyiği: Bir haberden nerelere

0 0 0000 00:00 tsi


Geçen gece radyoda BBC'nin haberlerini dinliyorum. Bir haber dikkatimi çekti: Almanya'da bir mahkeme, doğum kontrolü için doktor tarafından yerleştirilmiş bir 'cihaz' kullanan kadın hamile kalıp çocuk yapınca, söz konusu cihazı kadına takan doktorun çocuğun bakım masraflarına 18 yıl boyunca katkıda bulunmasına karar vermiş.
Habere bakar mısınız? Bir doktor, bir kadına hamile kalmaması için bir 'cihaz' (acaba spiral mi, yoksa başka bir şey mi, belirtilmiyordu) takıyor. Ama kadın yine de hamile kalıyor, çocuğunu doğuruyor. Bu arada doktoru da dava ediyor. Mahkeme de, doktoru 18 yıl boyunca çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katkı olarak her ay 700 Amerikan Doları ödemeye mahkûm ediyor.
Haberi dinleyince aklım nerelere gitti...
Bir kere, benim etrafımda tanıdığım en az beş kişi var, 'kaza çocuğu.' Yani, anne babası kim bilir hangi yöntemi kullanmışlar doğum kontrolü için ama bu yöntem yeterli olmamış, benim tandığım bu insanlar doğmuş.
Sadece doğmakla kalmamışlar, aileleri onlara 'kazayla olduklarını' da bir biçimde açıklamış.
Ailem bana 'kazayla olduğumu' söylese ne hissederdim bilmiyorum. Benim etrafımdaki 'kaza çocukları'nın bu sebeple bir ruhsal travma geçirdiklerine dair bir gözlemim yok.
Ama yine de düşünmeden edemiyorum: Kazayla dünyaya geldiğini bilmek acaba nasıl bir duygudur?
Bir de düşünsenize, bu insanlar Türkiye'de 'kazayla' doğdular. Bu tanıdığım insanların en küçük yaşlısının 33 yaşında olduğunu düşünecek olursanız, başarılı olamamış olsalar da onların doğum kontrolü bilincine sahip anne-babaların çocukları olduklarını, yani bir azınlığın içinde bile hayli küçük bir azınlığı oluşturduklarını anlarsınız.
Yıllar önce Aktüel dergisi varoşlardaki cinsel yaşamı konu alan bir dizi röportaj yapmıştı. Hepsi de birbirinden ilginç bu varoş seksi öykülerinden bir tanesini unutmam mümkün değil.
Kadın, kocasına tığ işi bir prezervatif örmüş, sevişirlerken bunu kullanmışlardı. Tabii kadın bir süre sonra hamile kalmış, doğan çocuğa da 'Süzme' adını takmışlardı!
Türk insanının şakacılığının sonu yok.
Anadolu'da anne-babanın içinde bulunduğu durumu güzel anlatan çok sayıda isim vardır. Mesela 'Dursun' veya 'Yaşar'lar, genellikle daha önce hamilelik veya doğumda çocuğunu kaybetmiş anne-babaların tercihidir, bir çeşit yakarmadır.
Aynı Anadolu'da 'Yeter' de yaygın bir isimdir ve genellikle çok çocuklu ailelerin en küçük çocuklarına verdikleri isimdir.
Tabii Anadolu'nun umursamaz yaratıcılığı şehirlerde yok. Bizim kaza kurbanı ve küçük burjuva anne-babalar, kazayla olan çocuklarına bu kazayı anıştıracak bir isim koymamışlar.
Oysa 'Patlak' veya 'Erken' veya 'Pardon' güzel isimler olabilirdi.



Bu haber 209 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,431 µs