Ankara'nın en popüler 5 politik senaryosu

0 0 0000 00:00 tsi
Genel seçimler henüz o kadar yaklaşmadı ama Ankara siyasi kulisleri beş senaryo üzerinde duruyor. Bu politik senaryoların bir kısmı “atıl”, bir kısmı “zayıf” bir kısmı da “umut vaat ediyor”. İşte Ankara’da kapalı

İşte Ankara’nın “şimdilik” kaydıyla üzerinde durduğu, olabilirliği konusunda Çankaya’nın çeşitli ofislerinde ve restaurantlarında kafa patlatıldığı, hatta sık sık senaryolar arasında ittifak arayışlarının dahi sorgulandığı 5 politik senaryo…  Ya da diğer deyişle 5 siyasi hareket.

1. "Demokratik Birlik": Fikir babalığını merhum Ecevit’in yaptığı, Rahşan hanımın ve Demokratik Sol Parti’nin baş koyduğu bir ivme. Şu an pek aktif olduğu söylenemez. Esasen başarılı olduğu da söylenemez. Demokratik Birlik hareketinin liderliğini çektiği bir açılımın şansı yok. Ancak önünde iki açık yol bulunuyor… Birincisi DYP hatta ANAP’la işbirliği imkanı. İkincisi ise CHP’nin verdiği sıcak sinyallerle flört. İkinci ihtimal daha zayıf. DSP yönetimi ılımlı bile olsa Rahşan hanıma şu sıralar kimse bunu söyleyemez. DSP içinde yoğun konuşuluyor ama… Şu sıralar DSP nasıl bir politik vektör izleyeceğinin hesaplarına dalmış durumdaki, zaman zaman kapısına kadar gelen küçük sol partilerle bile-istemesine rağmen-verimli ilişki kuramıyor.

2.  Demirel-Mesut Yılmaz eksenli hareket: Mesut Yılmaz’ın dönüşüyle bir ara iyice ısının bu hareket, momentumunu da hızlı yitirdi. Yılmaz’ın hemen tüm fedakarlıkları yapacağına ilişkin tavizleri kendi partisi ANAP’tan dahi ilgi görmeyince soğudu. Ama şimdi daha canlı olarak bir başka siyasi yaşamın içinde hayat bulabilir. Demirel’in desteklediği Doğru Yol Partisi’nin Yılmaz ve ekibine yeşil ışık yakmaması için bir neden yok. Velev ki Demirel istemesin. Ama bu sefer Yılmaz’ın daha az tavizkar olacağı söylenebilir. En azından hareket anlam kazandığında ekibinin DYP içinde saygın bir yer bulması gibi. “Eve dönüş” pankartının hazırlandığı dillendiriliyor.

3. DYP ile ANAP'ı bir araya getirme gayretleri: Nasıl olacak belli değil. En sıkı pazarlıkların yapıldığı projeksiyon bu denebilir. Erkan Mumcu’nun bakışı diyalogdan yana..Ancak birleşme için büyük konuşmamak lazım. Çünkü Mumcu yavaş yavaş partiyi toparladığını hissediyor. Ancak ilk genel seçimleri aşması ve ekonomik sorunlar büyük handikap. DYP’ye monte edilmiş bir Mesut Yılmaz’ın varlığı da ayrı bir dert. Çünkü küskünlük devam ediyor. Güniz Sokak’tan gelen haberler ise çok daha yapıcı. Olma ihtimali yüksek görülüyor. Zaten Mumcu ve Ağar birbirlerini kırmaktan özellikle kaçınıyor.

4. DYP-ANAP-DSP: İşte TBMM dışı muhalefetin “altın planı”. Bu başarılabilirse bir çok kaş yerinden oynayacak. Ankara nabzını iyi tutan bağımsız gözlemciler, böyle bir mimarinin AKP’nin şu an “sabit” görünen oylarını bile ciddi erozyona uğratacağını düşünüyorlar. En ince tartışmalar bu ayak üzerine yapılıyor. Örnek mi? Anap’la DSP arasında bir mesele yok. Her iki tarafta beraber kurdukları ve yönettikleri koalisyonu vefa duygularıyla yad ediyorlar. Fakat mesele şu ki, koalisyon ortağı Mesut Yılmaz artık ANAP’ın başında değil! İşte size iyibilgi farkı… DYP’ye yakınlaşmış bir Mesut Yılmaz acaba ANAP için DSP’yle görüşür mü? Ya da Erkan Mumcu buna ne der? Kim bilir? DYP ve Demokrat Parti geleneğinin eski kulağı kesikleri ANAP’ın katılımı yakın ihtimal buluyorlar. Ama DSP’nin katımını çok daha yakın. DSP ise “iç bilgilere” göre pek sezdirmeseler de bir arayış içinde. CHP’ye pek yaklaşmak istemiyorlar. Çünkü Ecevit’in mirası onları zorluyor. DSP’yi tersine zorlayan bir başka mesele ise genel seçimlerde karşılaşacakları tablo. Bir önceki seçimlere göre yüzde 500 başarı bile gösterseler TBMM’nin kapıları açılmayacak.

5. CHP+DSP+Küçük sol partiler: Bu senaryonun ismi kısa süre önce “CHP ve küçük partiler”di.  Masal ismi gibi dursa da, özellikle küçük sol partilerin CHP’ye yönelik yoğun talepleri bulunuyordu. 1983 sonrası şu ya da bu biçimde sol hareketin içinde yer almış ve liderliklerini tanınmış isimlerin yaptığı bu küçük sol partiler, “birleşme” için çok istekli. Fakat Deniz Baykal ağır şartlar ileri sürdüğünden-örneğin hareketinizden şu isimler gelebilir ama bu isimler gelemez gibi-iş olacağına varamıyordu. DSP’nin güçlü bir aktör olarak bu plan içinde yer aldığını söylemek yanlış olur. İddialı bir söylemle çok istediği bile söylenemez. Açık biçimde DSP’yi bu senaryoya katan CHP. Ecevit’in kaybından sonra, DSP’nin CHP’ye bakışının aşılabileceğini düşünen bir çok CHP’li “neden olmasın” diye sordu. DSP’nin içinden de, cılız da olsa  bazı duyumlar geliyor. Düne kadar “şaka yapıyorsunuz herhalde” diye konuşan bir Genel Başkan yardımcısı bugün,”bakmak lazım” konumunda. Baykal’ın söylemleri içinde de cımbızla çekildiğinde işe yarayacak imalar mevcut. Baykal’ın cenaze törenini yorumlayışında söyledikleri gibi. Ancak açık bir davette bulunmak resmi parti politikası olarak-şimdilik-kesinlikle yasak. CHP kendini hala sol hareketin en güçlü partisi olarak görüyor ve pazarlıklarda bu yukarıdan konuşmayı ne kadar bırakacağı belli eğil. DSP açısından da durum belirttiğimiz gibi. CHP ile birliktelik palyatif bir çözüm olarak algılanmıyor ama “tali” görüldüğü kesin. Küçük partiler açısından ise bu müstakbel tablo “yeme de yanında yat” hali. Hatta içlerinde DSP’nin bu fikre ısınması halinde kendilerinin de katılımını-Demokratik Birlik hareketinden gelen duygularla-bastıracağını düşünüyorlar.

Bu haber 230 defa okundu.