Kurtlar sofrası!

0 0 0000 00:00 tsi
MHP kongresi sinirleri geriyor… Pik noktasına Ümit Özdağ’ın salona girmesiyle ulaşacak. Asıl ilginç nokta ise parti içi çekişmelerde bir “think-tank” kurumunun neredeyse taraf haline gelmesi. iyibilgi, kongreye günler kala, MHP dos

MHP özelinde bakıldığında, Genel Başkana “rakip” çıkması diğer siyasi partilerden farklı olarak, demokratik bir gelenek olmaktan ziyade “ülkücü ahlakı”na aykırı olarak kabul ediliyor. Bu elbette yazılı bir düstur değil ama.. “Töre” böyle.

Bu yüzden pimin çekildiği an olarak Prof. Ümit Özdağ’ın genel başkanlığa adaylığını açıkladığı gün not edilebilir. Bu ilan, MHP içi iktidara yakın yönetim kademelerini sinirlendirdiyse de, partiyi iyi tanıyan uzmanlar Genel Başkan’ın daha ziyade “rahatsız” olduğunu söylüyor.

Bu sinir ve rahatsızlık halinin en somut göstergesi ise, yine Türk siyasal partiler geleneğinden farklı olarak MHP’nin resmi ve internet sitesinde yayınlanan basın açıklamasında kendini gösteriyor. 

Suçlama…

Hemen tüm partiler Genel Başkan’a muhalif adayların ortaya çıkması durumunda, vakayı “görmezden gelme” eğilimindeyken, 2 Kasım günü MHP yönetimi şu açıklamayı yapıyordu; “Milliyetçi Hareket Partisinde Genel Başkanlığa adaylığını koymak isteyenlerin, üzerinde kuşkular bırakmayacak kadar tertemiz ve berrak bir geçmiş ile milliyetçiliğin yüksek ahlak ve faziletine sahip olması mutlak bir zorunluluktur. Bu nedenle adı geçen zatın; Merkezi ABD’de bulunan RAND Corporation strateji kurumu ile olan ilişkisini, ABD’deki Musevi kuruluşu JINSA ile kurduğu yakınlığı, İsrail’de bulunan strateji kurumu BESA Center ile olan kuşkulu bağlantısını, 1998 yılında ABD’de Washington Kürt Enstitüsünde katıldığı PKK toplantısına kimin davet ettiğini ve kimlerle görüştüğünü, 27 Nisan 2000 tarihinde RAND Corporation kontrolünde yapılan Kürdistan Paneline neden katıldığını ve kimlerle birlikte olduğunu, Diyanet Vakfı Stratejik Araştırmalar Merkezi (DİYAM) bünyesindeki çalışma döneminin karanlıkta kalan hususlarını, Kurucusu olduğu Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) ile ABD’den JINSA ve İsrail’den BESA Center arasındaki özel ilişkinin kapsam derinlik ve amacını, 1999 yılından 2004 yılına kadar içinde bulunduğu ASAM’ın finans ve bilgi kaynaklarının kimler olduğunu açıklaması lazımdır. Bu şahsın, hayatındaki karanlık noktaları kamuoyu önünde ve milliyetçilerin kabul edilebileceği gerekçelerle açıklamadığı sürece Milliyetçi Hareket Partisinde asla yeri yoktur. Yurt içi ve yurtdışı odaklarla karmaşık ve kuşkulu ilişkilere girmiş bir şahsın, “lider ülke Türkiye” ülküsü ile yola çıkmış ve büyük Türk milletinin bekasını hedefleyen milliyetçi bir partide, değil Genel Başkan adaylığı, parti üyesi bile olması söz konusu olmayacaktır. Dünyayı yönetmeye talip küresel güçlerin artık her yerde karşılaşılan yerli uzantılarının, kim olurlarsa olsunlar Türkiye’nin ve Türk milletinin yegâne umudu, bugüne kadar tertemiz ve lekesiz kalabilmiş MHP’ye sızmalarına asla izin verilmeyecektir.”

Bu uzun olduğu denli zehir zemberek iddiaların merkezinde Özdağ kadar bulunan kurum ise ASAM’dı. Ümit Özdağ bir süredir ASAM başkanı değil ve adı geçen kurum artık farklı bir yönetime sahip. Fakat MHP’nin iddialarını oluşturan tüm maddelerin zamanlaması Özdağ’ın ASAM başkanlığı dönemine denk düşüyor.

Yani bu iddiaları tek tek yanıtlaması beklenen Özdağ’ın sadece, “Burası bir think-tank kuruluşu. Sayılan işlerin tamamı bu misyonun içindedir. Doğal olmayan ne?” diyerek sıyrılması mümkün. Elbette MHP bu ilişkilerden doğan farklı sonuçlara ilişkin başka bilgilere sahipse o farklı bir konu ama ASAM’ın temel işlevi aslında bu işler!

MHP’nin Özdağ ile birlikte ASAM’ı bir anlamda hedef tahtasında oturtan açıklamasından sonra izleyenleri şaşırtan bir başka garip nokta ise şu; ASAM’ın oldukça milliyetçi ve ulusalcı bir yapısı olduğu en bilinen kimlik notlarından. Yani MHP ile ASAM arasında ideolojik yakınlık söz konusu. O halde iki yapı arasındaki gerginliğin nedeni ne?

MHP koridorlarını sık arşınlayanlara göre “gerginlik”in nedeni, MHP yönetiminin Özdağa’a duyduğu kızgınlık.. Öfke anında, züccaciye dükkanına giren fil fgibi herşey kırılıp dökülüyor. Yani makul bir nedeni yok. Hatta yine söylenenlere göre makul olmayan bir nedeni de yok.

MHP’nin iddiaları sonuç olarak Özdağ kadar ASAM’ı da “zımni” olarak töhmet altında bırakıyor. Fakat MHP ile ASAM’ın ilişkileri gerçekte bu kadar soğuk değil. İşte bir kaç şaşırtıcı örnek.

Bağ…

MHP’nin en bilinen siyasi figürlerinden olan, MHP’nin iktidar döneminde Ulaştırma Bakanlığı yapmış Enis Öksüz’ün bir görevi oldukça ilginç.. Çünkü Öksüz, ASAM’ın arkasında bulunan “Avrasya Bİr Vakfı-AVSAM”ın başkanlığını yapmış. Bu görev ASAM yapısı içindeki hemen hemen en kritik post. Dahası da var.. Şu an MHP Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Cihan Paçacı ASAM’ın Yönetim Kurulu Üyesi’ydi.

Bu ilginç bağlantıların daha ilginç noktası şu ki, MHP’nin iddialarına mesnet teşkil eden olayların hallice bir kısmına bu isimler şahit oldular hatta belki de destek verdiler. Çünkü onların ASAM içindeki pozisyonları bu işlemlere onay vermelerini gerektiriyor.

Keza, bugün bile MHP’nin tali bağlantıları ASAM içinde bulunuyor. Örneğin, yine şu an görecde bulunan bir MHP Genel Başkan Yardımcısı’nın kızı ASAM’da görev yapıyor. Konuya etkisi bulununmadığı için adını vermiyoruz. Ama “bağlıntılar” söz konusu olduğunda dillendirileceği kesin. Zaten Ümit Özdağ’ın dost çevresine bunları söylediği biliniyor. Öyle ki, MHP’nin basın açıklamasından sonra Özdağ’ın telefona sarılıp adı geçenh başkan yardımcılarına, “siz orada değil miydiniz, kardeşim” dediği de İyiBilgi’nin duyumları arasında.

MHP-ASAM ilişkisi kişilerle sınırlı değil. Akçeli bağlantılar da mevcut! Bizzat MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, 57. hükümet döneminde özel bir araştırmanın yapılması için (Orta Asya politikaları için) ASAM “hallice” bir bütçe sağladığı iyi biliniyor. Üstelik bu paranın ödendiği kasa da ilginç. Devletin herhangi bir organından değil, MHP’den ödeme yapılmış. 

Kongre’de durum…

Nihayetinde MHP genel başkanlığı üzerine yapılan çekişmenin odağında bulunsa da bu konu parti siyasası ile ilgili değil. Kaldı ki ASAM da bir açıklama yaparak; konunun kendrini bağlamadığını ama iddiaların oldukça haksız olduğunu ve bu noktada bulunmaktan hoşlanmadığını, MHP’nin böyle bir dünyada ASAM’a yine ihtiyaç duyabileceğini belirtip meseleyi kapamış bulunuyor. MHP içinde de genel olarak ASAM’la bir sorun olmadığını söyleyenler çoğunlukta. Durumu kapalı kapılar ardında “seken mermi” şansızlığı olarak yorumluyorlar.

Ancak MHP ile Özdağ’ın çekişmesi devam ediyor.. Şimdi ona bakalım. Kongrenin sıcak  geçeceği kesin. Öyle ki, MHP’lilerin kendi aralarındaki konuşmalarında, “İllegalite ilan ediyoruz.. Yıkın!” denilen 1997 olaylı kongresine gönderme yapanlar dahi mevcut.

Örneğin Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural kongrenin sıcak geçeceğini tahmin edenlerden ama yine kontrol altında tutucaklarından bahsediyor. Vural ılımlı olsa da benzetmesi değil.. Özdağ’ın adaylığını Öcalan’ın DYP’ye aday olmasına benzetiyor. Bir başka Genel Başkan Yardımcısı Memtaz’er Türköne ise diğer MHP’li önde gelenlerle birlikte Özdağ’ı “Faşist” olmakla suçluyor. MHP’lerin bir kısmının iddiası da Özdağ’ın MHP ile hiç bir bağlantısının illiyetinin bulunmayışı.

Ankara-Gaziosmanpaşa’da tek katlı bir ofiste ise durum daha farklı.. Ümit Özdağ burada kongereye hazırlyanıyor ve o gün kongereye girmeye kararlı. Onun da gergin olduğu anlaşılıyor ama tansiyonu bu kadar tırmandırmaya razı değil. Açıklama ve yazılarında gittikçe yumuşayan ve ılımlı mesajlar vermeye çalışıyor.

MHP yöneticilerinin söylem ve iddialarına yanıtları oldukça sert ve reddediş içeriyor ama Kongre de tatsızlık çıkması en son istediği şey. Yine “oraya gireceğim” diyor. Fakat MHP ile “asgari” illeyete ilişkin bir kanıtı var. Özdağ’ın babası merhum Muzaffer Özdağ, MHP ve ülkücü camia içinde hala efsane bir kişilik. En sert Özdağ karşıtları bile Muzaffer Özdağ ismi geçtiğinde duraksıyorlar ve susuyorlar. Özdağ’a ağzına gelenleri söyleyenler, O’nun adı geçtiğinde sadece saygı ifadeleri kullanıyorlar.

MHP kongresine ilişkin analiz elemanlarından biri de Ülkü Ocakları. Ülke Ocakları şu ya da bu şekilde MHP tabanını temsil ediyorlar ve her kongrede olduğu gibi bu kongrede de etkin olacakları kesin. Burada durum biraz daha dengeli. Ocaklar Özdağ’a da prim veriyorlar. Yine de bir tatsızlık çıkacaksa gençlerden geleceği-ya da çok tecrübeli bir MHP’linin dediği gibi kullanılabilmeleri-ihtimali var.

Peki Kongre seçiminde ne olur? Bu sorunun yanıtı oldukça kesine yakın. Devlet Bahçeli hala MHP’nin ana damarını tutuyor ve oyların geniş kesimini hakim. Yani sürpriz olması zor. Bu kongreden Bahçeli’nin zaferle çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor. Önemli olan Özdağ’ın ne kadarlık birperformans göstereceği. Eğer aldığı oylar geleceğe ilişkinbir ışık yakabilirse, genel seçimlerden başarısız çıcacak bir MHP’de dengeler bozulabilir. Yani Özdağ’ın girişimini bir inlamda geleceğe yatırım olarak gören analizciler de çok. MHP Genel Merkezi ise Özdağ’ın yenilgisini salt bir galibiyet olarak görmeyecek.. Özdağ’ın arkasındaki “eski MHP’lilerin” gölgesinin silinmesi olarak da algılayacak.

Bu haber 284 defa okundu.