kanınız kaç oktan olsun? | " /> kanınız kaç oktan olsun? | "/>

En Sıcak Konular

Kaynak bitti, kanınız kaç oktan olsun?

23 Eylül 2008 16:50 tsi
Kaynak bitti, kanınız kaç oktan olsun? Türkiye yarın nükleer santral ihalesine çıkıyor. İtiraz ve kabuller olsa da bu santral yapılacak. Peki sorun bu mu? ‘Kaynak savaşları’ yaşanacakken, arabanızın benzin fiyatına hayıflanıyorsunuz da ‘sizi çalıştıracak’ enerji için ni

Türkiye yarın yılan hikayesine dönen nükleer santral için son basamağı çıkacak. Tabii bu “son” ifadesi işin bitirilmesine mi yoksa başlamasına mı yarayacak onu zaman gösterecek.

İhale yarın gerçekleşeceği için önce halihazırdaki duruma bir bakalım. Türkiye daha önce üç kez daha nükleer santral ihalesine girişti ama sonuç alınamadı. Son 40 yıldır da bu konuda düşünüyor.

Kimilerine göre bu başarısızlıkların veya atalet diyelim, arkasında Türkiye’nin nükleer güç olmasını istemeyen dış etkenlerin de katkısı vardı.

Bugün ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Türkiye Elektrik Ticaret Anonim Şirketi (TETAŞ) tarafından çıkılan nükleer santral ihalesinde geri sayım başladı. Ve geri dönüşü olmayacağı gibi ihaleye talip ülke/firma sayısındaki bolluk da bir şekilde sonuçlanacağını işaret ediyor.

İhaleye Türk firmalarının yanı sıra/birlikte;  Kanada, Japonya, Fransa, Belçika, Rusya, Güney Kore, Çin ve Almanya firmaları katılacak. Bu ülkeler ve firmalar tekliflerini yarın saat 14’e kadar kapalı zarf usulü ile verecekler.

Süreç basit; bu ihalede devletin alım garantisi bulunduğundan (15 yıl) devlete en makul fiyati veren kazanacak. Tabii TAEK'in nükleer santral ölçütlerinin de karşılanması gerekiyor.

Türkiye’nin nükleer santral kararı vermesinde kamuoyuna açık biçimde ilan ettiği gerekçeler; yakıt maliyetlerinin düşüklüğü, dışa bağımlılığın azaltılması ve çevre kirliliği açısından temiz olması.

Aslında bunlar Türkiye’nin karar vermesindeki etkenlerden çok nükleer santralin özellileri olsa da durum bu. Elbette yatırım için de para gerekiyor. Hallice bir miktar.

3 bin megavat (MW) gücünde olursa 5-6, 5 bin MW gücünde ise 10-11 milyar dolar yatırım gerekecek. Bunun karşılığında da Türkiye elektrik enerjisi üretimi içinde nükleer santrallerinin payının 2020 yılına kadar asgari yüzde 8, 2030 yılına kadar ise yüzde 20 olacak.

Esasen nükleer karşıtı kesimlerin bir itiraz noktası da bu. Çünkü yüzde 8’lik payın derde ne kadar deva olacağı tartışmalı. Keza, elektrikteki kayıp ve kaçakların optimal seviyeye çekilmesi halinde dahi, fazladan ortaya çıkacak enerjinin bunun üç katı olduğu da söyleniyor!

Santrale yönelik itirazlar için de bunlar önemli olmakla birlikte en naif olanları. TAEK kriterleri bunları ne kadar karşılayacak veya tatmin edecek mi bilinmiyor.

Ama şunlar isteniyor; güç santrali güncel ve kanıtlanmış teknolojik yenilikleri kapsayacak, uluslararası normlara uygun olacak,  kazalara karşı da radyolojik sonuçları hafifletecek önlemler alınacak, işletilmekte ve aynı teknolojinin örneği olan lisanslı bir santral referans olarak gösterilecek.

Nükleer güç santralinin hizmet edeceği süre en az 40 yıl olacak. Plan ve programda en az yüzde 60 yerli katkı payına ulaşılacak süreç gösterilecek. Daha başka kriterler de mevcut.

Global kefeler…

Peki ihaleye katılacak ülkelerin dağılımı nasıl. Türkiye'nin ilk nükleer santral inşaatının yapım ve işletimi için bugüne kadar 12 yerli ve yabancı firma TETAŞ'tan şartname aldı.

Söz konusu firmalar şöyle: AECL Atomic Energy Of Canada Limited (Kanada), Itochu Corporation (Japonya), Vinci Construction Grand Projets (Fransa), Suez Tractebel (Fransa-Belçika), Atostroyexport (Rusya), KEPCO (Güney Kore-Türkiye), China Nuclear Power Components Co. (Çin), Unit Investment N.V. (Hollanda), Hacı Ömer Sabancı Holding (Türkiye), Alsim-Alarko Sanayi Tesisleri (Türkiye), Hattat Holding (Türkiye)
-RWE (Almanya).

Bu listeden hareketle asıl meramımıza geçebiliriz. Görüldüğü gibi sadece ülkelere bakıldığında bile bölgesel ve küresel hemen tüm politik oyuncuların oyunda olduğu görülüyor. Ek olarak firmaların kendi özel konumları da bu bağlamda değerlendirilebilir!

Hele kıta ölçeğinde baktığınızda Amerika, Avrupa, Asya tam olarak oyunda. Bir Afrika yok ki zaten o da bu teknolojiye sahip değil.

Ve bu bölge ve ülkelerle Türkiye’nin kendine özgü ilişkileri mevcut. Bu firmaların ait olduğu ülkeler doğal olarak Ankara’yı mümkün olduğunca “şirin” gözükmeye de çalışacak. Bazen sertleşmeleri de mümkün olabilir kuşkusuz.

Ankara’nın tercihte santralin başarısı ve ekonomik potansiyeli beklentilerine ek olarak bir projeksiyon geliştirip geliştirmeyeceği bilinmez. Bilinmez ama büyük itirazlar da gören nükleer santral üzerinden enerji konusuna başka türlü de bakmak gerekiyor.

“Kaynak bitiyor” cümlesi size önemsiz gelebilir ama ölürsünüz!

Görünen o ki dünya bambaşka bir enerji ihtiyacı sürecine girmiş durumda. Kaynakların kıtlığından öte bitmesi söz konusu. Bu gerçeği çölleşmeyle de ifade etmek mümkün, genel geçer yakıtların tükenmesiyle de ve gıdaların son bulmasıyla da.

Ancak bunların ötesinde biten şey ne olursa olsun, sadece bittiği için “kaynak savaşları” süreci başlamış durumda. Türkiye bunu ne kadar görüyor veya Türk insanı için bu problem günlük hayatında ne ifade ediyor ayrı sorular.
Umursansa da umursanmasa da “küresel kaynak savaşları” istisnasız herkesi muhatap alıyor, alacak. Bu yüzden, özellikle bölgemizdeki ama genelde dünyadaki “savaşları” da bu bağlamda okumak şart.

Daha açık yazarsak, bölgemizde ve dünyada yaşanan sıcak olaylar, savaşlar, diplomatik gelişmeler, üç kağıtlar, dengeler, bloklar hep bununla ilgili. Oyun bunun üzerine kuruluyor.

Ve önemli bir nokta daha; eğer bir kaynak savaşı varsa, muharebe alanının kaynakların bol olduğu yerde yapılması gerekiyor. Bu açık. Bu da Türkiye’nin ve yakın bölgesinin pozisyonunu netleyen bir durum. Ama aynı zamanda “burada” kaynak sorununun olmadığını da gösteriyor.

O zaman iş “sizde bulunanı alırlar” noktasına geliyor. Kaynak savaşları bizzat bizim “yaşam”ımızla ilgili. Bu yüzden enerji üzerinden gerçekleşen her yeniliği iyi izlemek gerekiyor.

Veya komplo teorilerine meraklıysanız, 40 yıldır yapıl(tırıl)mayan nükleer santralin neden şimdi yapıl(tırıl)dığını sorgulayabilirsiniz. Soru, nükleer santral karşıtı bir duruşu ifade etmiyor. Daha büyük riskleri gösteriyor.

Sonuçta bu kaynakların en çok tüketenler kim? Kim en çok tüketiyorsa kaynak savaşlarının tarafları da onlar aslında.



Bu haber 846 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,892 µs