Deniz Feneri e.V davası hakimine tepki

18 Eylül 2008 21:24 tsi
Almanya'daki Deniz Feneri e.V ile ilgili davada Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan ve Firdevsi Ermiş mahkum olurken mahkemenin hakimine sert tepki geldi.

İfadesinde ortaya attığı hiçbir belgeye dayanmayan iddialar nedeniyle İtirafçı sanık sıfatıyla yargılanan Firdevsi Ermiş, cezaevinde kaldığı süre dikkate alınarak serbest bırakıldı.

Mahkeme Başkanı Hakim Müller kararı açıklarken davada sanık olarak yargılanmadıkları halde Kanal 7 Yönetim kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ve RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın da aralarında bulunduğu bazı isimleri suçlu ilan etti.

Almanya'daki davayı gözlemci sıfatıyla izleyen Türk avukat Sedat Sezgin, hakim Müller'in büyük bir hukuk ayıbına imza attığını söyledi.

Sedat Sezgin, “Zorlayarak, hiç bir delil olmamasına rağmen itirafçılardan birinin beyanlarına dayanarak bir sürü insanı suçlu ilan etti. Bu insanların kendisini huzurunda savunma hakkı olmamasına rağmen mahkeme hukuken büyük bir ayıp sayılacak bu yolu seçti.” dedi.

Avukat Sedat Sezgin, Mahkeme Başkanı'nın kararı açıklarken sanık olmayan isimleri suçlu ilan etmesinin hukuken hiç bir anlamının olmadığını söyledi.

Sedat Sezgin sözlerini  şöyle sürdürdü “Mahkemenin başından itibaren anlaşma yapıldığı mahkeme başkanı tarafından açıklandı. Zaten kanun gereği de açıklanması gerekiyor. Şimdi açıklandıktan sonra anlaşma mahkeme işin detayına fazla girmez. Almanya da usul gereği. Zaten işin detayına girmek zor olunca ispatlaması zor olunca bu anlaşma yollarına gidiliyor ceza mahkemelerinde. Dün kararını gerekçelendirirken hakim de söyledi, delil toplama yoluna gidilseydi bu davanın daha senelerce süreceğini gayet açıkça belirtti. Bu şu anlama geliyor biz delillerle fazla ilgilenmeden, anlaşma gereği elimizde ne varsa sanıkların veya sanıklardan birinin söylediğini bu karara vardık. Bunu söylediler. Zaten ceza hukukundan anlayanlar işin böyle cereyan ettiğini bilir. Bunu niye söylüyorum. Dün hakim  gerekçelendirmede böyle böyle söyledi diye bunlar ispatlandı anlamına gelmez. Anlaşma ile biten mahkemelerin özelliği delillendirme ve ispatlama çok zor olduğu için bunları hiç nazara dikkate almadan mahkemenin karara varmasını sağlamaktır. Bu nedenle de itirafçının birinin söylediklerinden hareketle, varılmış bir karar neticesinde işte şu da suçlu, bu da suçlu demek bence büyük bir hukuk ayıbı. Bunu da dün mahkeme başkanı müller çekinmeden işledi. Hakimin kararı açıkladıktan sonra söylediği şifahi açıklamanın hiç bir değeri yoktur. Asıl mahkemenin gerekçesi duruşma sonuçlandıktan haftalarca sonra yazılıp, gelecek olan yazılı gerekçedir. Genelde de bu yazılı gerekçeyle duruşmanın karar açıklanması aşamasında söylenen gerekçe arasında büyük farklar olur. Onun içinde ne olduğuna bakmak lazım. Büyük bir ihtimalle o gün söylediklerinin büyük bir kısmını o gerekçede bulamayacaksınız. 

Dava boyunca Başbakan Erdoğan'ın adı da kasıtlı olarak soruşturmaya karıştırılmak istenmişti.”

Avukat Sezgin, kararda Erdoğan'ın adının geçmediğini belirtti.

Başbakanımızla ilgili ve ak parti ile ilgili karar açıklanırken, hiç birşey söylenmedi, bir kelime bir harf bile geçmedi. Zahid akman bey'in adı da dediğim gibi itirafçı sanığın söylediğine dayanarak işte "bu işin Türkiye bağlantısını sağlayan isimlerden birisi" olarak mahkeme başkanı tarafından zikredildi. Ama gerekçelendirmede bu kanaate neden vardığını yine söylemedi hakim.

haber7

Bu haber 559 defa okundu.