Rus ruleti: Tetikte kaç parmak var?

18 Eylül 2008 14:53 tsi
Çeçen Albay Gazhi Edilsultanov İstanbul’da öldürülmeden 5 gün önce Moskova’dan bir uçak kalktı. Ama havada fazla kalamadı. 84 kişi öldü. Aslında rakam 87 olmalıydı. 3 kişi uçağa binmedi! Ölenlerin içinde önemli biri vardı. O kişi bugün yaşanan

Gazetelerin tamamı küçük sütunlara, hatta kıskançlık cinayetlerinin olduğu 3’üncü sayfaya atarak gördü ama bu “özel” cinayet aslında günün en önemli ve en heyacanlı haberi.

Çeçenistan’da Ruslara karşı Albay rütbesiyle savaşan 57 yaşındaki Gazhi Edilsultanov, İstanbul Başakşehir'de, sokak ortasında “keskin nişancı” ateşiyle vurularak öldürüldü.

Haber tekniğinin en optimal kullanımı olarak tüm olayı özetleyen bu tek satır bile başından sonuna muamma dolu. Öldürülmenin “5N 1K”sı var ama nedenin “5N1K”sının yanından dahi geçilmiyor.

Gazhi Edilsultanov kim? Neden Türkiye’de bulunuyor? Önemi ne? Kim öldürdü? Niye öldürdü? Bağlantıları kim veya kimler?

Bu soruları daha uzatmamız, soruların içinden yeni sorular üretmemiz çok mümkün. Ama görünen şu; nedeni basit bile olsa-bunu söylememizin sebebi akçeli işler veya kadın gibi göndermeler bulunuyor ilk haberlerde-dosyanın bu kadar ince olmadığı.

Gazhi Edilsultanov Türkiye’ye 2004 yılında gelmiş. Fenerbahçe’deki Çeçen mülteci kampında ikinci eşiyle yaşamaya başlamış. (Sanırız böyle bir kampın olduğunu bile ilk kez duyanlar vardır!)

Edilsultanov’un cesedi Başakşehir’de-ihbar üzerine-bulundu. Başından 2 kurşunla vurulmuş. Bir kurşun alın bölgesinden, diğer kurşun kulaktan isabet etmiş. Tabiî ilk akla gelen cinayeti işleyenin işi bildiği. Yani profesyonel olduğu.

Zaten polisin ilk verdiği bilgiler içinde bu var. Gece karanlığında yolda yürüyen birine bu kadar isabetli atışların yapılabilmesi için çok etkili bir silahın kullanıldığı düşünülüyor ama o silahı kullananın da bir katkısı olmak gerek. 

Yine ilk gelen bilgiler-ki çoğunlukla zaman içinde boyut değiştirir-yöntemin “istihbarat servisleri”nin, az da olsa mafya gruplarının işine de benzediğini gösteriyor. Ama o ilk satıra bakarak akıl yürütülürse adi cinayet ihtimali az.

Ve eğer yine düz bir okuma yapılırsa, istihbarat servislerinin yaptığı bir eylem olduğu daha çok hissediliyor. Cinayet, Edilsultanov’un yaşadığı mülteci kampında da endişe yaratmış.

Bu doğal. Ajans muhabirlerinin aktardıkları için kampta yaşayanların polisten başkasına konuşmadıkları. Çeçen Albay’ın kampta tanınmış/saygın bir yeri olduğu da kolaylıkla çıkarımlanabilir.

Bir ay kadar önce kampın iaşe sorumluluğuna seçilmiş. Garip noktalardan biri, Gazhi Edilsultanov’un ikinci eşi (Elena Karabacak imam nikahlı görünüyor) ile birlikte yaşaması ama cenazesinin Belçika’da yaşayan ilk  eşi ve kızı tarafından Çeçenistan’a götürülmesi.

Sanki ilk eş biraz dışlanmış gibi. Önemli delillerden biri kurşunlar. Kurşunlar silahın uzun menzilli olduğunu söylüyor ki apayrı kıymetlendirilmesi gereken bir bilgi. Zira “keskin nişancı” ihtimali ortaya çıkıyor ki bu mafya seçeneğini eleyebilir. Ancak silahın türü ve markası için incelemeyi beklemek gerekecek.

Soruşturmayı Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ile ilçe emniyet müdürlüğü ekipleri yapıyor. Bilgi böyle. Ama Milli İstihbarat Teşkilatı’nın olması da beklenmeli. Sadece Çeçen bir subayın adi bir cinayete kurban gitmesi bile olsa olay, en azından işin başında MİT’i görmek gerekirdi.

Var olup olmadığını bu aşamada bilmiyoruz. Hele, Edilsultanov'un Çeçenistan Ordusunda Albay rütbesiyle görev yaptığı ve Ruslara karşı savaştığı bilinirken. Yaralanıp, Türkiye’ye gelmiş.

Hikayenin özü bu. Ek olarak bazı notlar da var; Ekonomik durumu iyi olan Edilsultanov'un Rusya'da bazı şirketlerde ortaklığı bulunduğunu, olay öncesi gönül ilişkisi olduğu ileri sürülen ve Başakşehir Göçmen Konutlarında oturan bir kadınla buluşmaya gittiği gibi.

Olağan şüpheliler…

Albay Gazhi Edilsultanov’un öldürülmesine ilişkin akla ilk gelecek fail Rus istihbarat servisi. Nedenleri zaten belli. Çeçen direniş Albay’ı olması, sıcak savaşlara girmesi (yaralanmasından anlaşılıyor) ve şu anda bilemidiğimiz faaliyetleri nedeniyle Rus gizli servisinin takibinde olduğu kolaylıkla varsayılabilir.

Ama bu kadar kolaylık iyi değil. Rusya’nın Çeçen olaylarında Türkiye’nin duruşundan uzun süredir haz etmediği zaten biliniyor. Ancak bu konu uzun süre önce kapandı. İki taraf da bu konulara fazla hatta hiç girmiyor.

Rusya Çeçen olaylarının sıcak günlerinde Ankara’nın Çeçenlere destek verdiğini sıklıkla ifade etti, kendine göre kanıtlar ileri sürdü ve bunları Türkiye’ye de iletti. Hatta hemen anımsanacağı gibi Çeçenlerin kaçırdığı bir gemi iki ülke arasında sorun olmuştu.

Ama dediğimiz gibi bunlar geçmişte kaldı ve bugünlerde iki ülke arasında bu sorunun fazla bir yeri yok. Ancak başka sorunlar var. Gürcistan üzerinden ivmelenen Kafkaslar meselesi iki ülke arasında sorun oluyor.

Fakat yine söylememiz gerekiyor ki, ne Rusya ne de Türkiye, birbirlerine suikast düzenleyecek kadar kopma noktasına gelmedikleri gibi, tersine, mümkün olan uzlaşı yollarının hepsi zorlanarak bir kaza çıkmadan meseleyi halletmeye çalışıyorlar.

Rusya’nın da Türkiye’nin resmi açıklamaları hep olumlu ve yapıcı. Ankara’nın Karadeniz’e ABD gemilerini bırakması bile-rahatsızlık yaratmadığını söylemek hayalcilik olur-aşılmaya çalışıldı.

Bütün bunlara rağmen Rusya bu cinayetin “olağan” şüphelileri içinde ilk sırada. Fakat bu denli “körü körüne” olması çok şüpheli.

Olağandışı şüpheliler…

Bu durumda ikinci, üçüncü sıralara bakmak ve neden de ortaya koymak gerekiyor. İlk neden, Rusya-Türkiye arasındaki hafif gerilimi artırmak isteyen, açıkçası cinayeti Rusya’ya yıkmak isteyen bir girişimin olup olmadığı.

İşte bu madde de şüphelilerin sayısı artıyor. İngiltere, Almanya, İsrail hatta Fransa bile bu denkleme kolaylıkla dahil edilebilir. Çünkü bu ülkeler Ortaasya-Kafkasya’da gelişmelerden çok memnun değil.

Dikkat edilirse ABD’yi daha aşağıdaki bir sıralamaya atıyoruz. Çünkü yukarıdaki ülkeler esasen bölgedeki formülasyonda Washington’un nispeten karşısında yer alıyorlar. İngiltere ve Almanya, Türkiye’nin ABD-Rusya eksenine kaymasından, enerji yollarının Avrupa’ya bağlanaması veya kontrollerinin bu eksenin elinde bulunmasından çok ama çok rahatsız.

ABD’nin kadim müttefiki Londra, uzun zamandır Rusya ile problemli ve biliyoruz ki iki ülke arasında zehirli suikastlar sık yaşanıyor. Yine de bunların hepsi ihtimal. Ama ihtimal olmayan, daha somut olaylar var. Bu ilginizi çekebilir.

Rus Devlet Başkanı’nın danışmanını kim öldürdü?

Bu 14 Eylül’de hemen hiç kimsenin dikkatini çekmeyen bir kaza yaşandı. Moskova'dan Perm şehrine kalkan Boeing-737 yolcu uçağı Türkiye saati ile 02:10'da düştü. Uçakta bulunan 82 yolcu ve altı mürettebat hayatını kaybetti.

Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, Ulaştırma Bakanı İgor Levitin başkanlığında bir heyet kurularak olayla ilgili inceleme başlatılmasını istedi.

İşte o uçakta önemli biri vardı. Çeçenistan'daki savaş suçları dolayısla aranan, Gennadi Troşevin de ölmüştü. Troşevin bir generaldi ve Rus Devlet Başkanı’nın Kafkasya danışmanıydı!

Ama daha ilginç bilgiler de var. Uçaktaki 84 yolcu Perm uçağı için bilet almıştı. 3 yolcu ise bilet aldığı, buraya dikkat, bilet kontrolünden de geçtikleri halde uçağa binmediler.

İşte basit bir soru; Gennadi Troşevin’in ölümü ile Gazhi Edilsultanov’un katli arasında bir bağ var mı?

Bu derin sorunun yanıtını bilmek zor. Merak etmemek ise daha zor.

Bu haber 3,740 defa okundu.