En Sıcak Konular

'Vaadedilmiş Topraklar'a veda!

17 Eylül 2008 12:44 tsi
'Vaadedilmiş Topraklar'a veda! Hiçbir Yahudi bugüne kadar bu sözü söylemeyi aklından geçirmedi. Cesaret bile edemedi. Hele bir politikacı, hele bir başbakan. O söyledi! Zaten siyasi kariyeri de ‘bugün’ bitiyor. Fakat sözleri ‘selefine’ nasihat, politik miras say

Aslında sadece İsrail’de ve bir Yahudi’nin ağzından çıkması gerekmez bu cümlenin kader değiştirmesi için. Bir başka ülkede, örneğin ABD veya Almanya’da da böylesi bir düşünceyi zikretmek politik açıdan çok tehlikeli.

Zaten kimse de ağzına almadı bugüne kadar. Yarım yamalak cesaret edenler ise pek hatırlanmıyor! O cümle şu; “Büyük İsrail Projesi bitmiştir.” Yani, İsrail’in varoluş sebebi sayılan, tüm dünyada anti-semitist düşüncelerin de belkemiği sayılan, kökünü Tevrat’tan alan “Vaadedilmiş Topraklar” fenomeninin sona erdiği söylendi.

Vaadedilmiş Topraklar: Kader mi, Lanet mi? Tevrat'tan, İsrail'in kuruluşuna ve politik ruhuna kutsal topraklar. İçin lütfen TIKLAYINIZ

Stratejik miras!

Cümle kadar bunu söyleyen de önemli. Bizzat İsrail Başbakanı Ehud Olmert! Elbette büyük bir ironi olarak Olmert’in siyasi yaşamının bugün sona erecek olması, bu sabah başlanan parti oylamalarında yerini bir başkasına bırakacak olması manidar.

Peki ama bir İsrail Başbakanı bu cümleyi nasıl kurabilir? Olmert’in bu ifadesi iki boyutlu anlamlandırılabilir. Birincisi hem bir veda hem de “selefine nasihat”! Bunu stratejik bir miras da sayabiliriz.

İkinci boyut ise İsrail’e bunu söyletecek gelişme veya güç? Tel Aviv iç politika dinamiklerinde yaşanan değişiklik genellikle, İsrail-Suriye yakınlaşması ile başlayan sürecin “fazla yumuşadığı” algılısı ile olarak analiz ediliyor.

Bu teşhis kısmen doğru. İsrail siyaseti içinde Olmert’in Suriye yakınlaşmasından başlayan hatta belki İran’a da söylemlerini ılımlılaştıran çizgi, muhalefet, radikal gruplar ve hatta partisinin bir bölümü tarafından da çok benimsenmiyor.

Bunlar Olmert’in gitmesi için iyi mazaretlerse de, Olmert’in cümlesi için açıklayacı değil. Çünkü bu stratejik söylem bir durum tespiti değil; “Büyük İsrail Projesi bitmiştir, artık böyle bir şey yok. Her kim böyle bir şeyi hala söylerse kendini kandırır”.

Bu kadar açık! Bu kadar iddialı.  O halde yine aynı noktaya geliyoruz. İsrail’e bunu kim söyletiyor.

Küresel tanrılar…

Ortadoğu ve Ortaasya bölgeleri artık tek bir miğfer olarak tanımlanıyor ve bu tanımı Büyük Ortadoğu Projesi olarak tanımlayan bakış, artık coğrafyanın bütününde farklı bir düzen şekillendiriyor.

Beğenilir veya red edilir önemli değil ama İsrail’in buradaki rolü, bölgede kritik çatışmaların temeleni oluşturuyor. Arap dünyası içinde İsrail ile ilişkileri en iyi olan ülkelerin bile Tel Aviv’e bakışları içinde memnuniyetsizlik olanlar bulunduğu gibi, Suriye, İran, Irak, Kuzey Irak konularının çoğu bu hislerle dolu.

Hatta iyice spesifik bir örnek olarak Gürcistan bile verilebilir. Savaş öncesi bu ülkede bulunan 1000’in üzerinde askeri ve istihbari eleman bulunuyordu ve Rusya’nın müdehalesi öncesi bu ülkeyi terk etti.

Kısaca İsrail’in yeni yüzü, kutsal toprakların peşinde koşan ve stratejisini bunun üzerine kurarak sorun çıkartan bir duruş içermemeli. Bu nedenle, Olmert’in yerine en yakın aday olarak gösterilen Livni’nin daha sert bir lider olacağına ilişkin tanım şahsı için belki doğru olabilir ama stratejik açıdan eksik.

İsrail değişirken ABD?

İsrail’e bakarken ABD’siz bir tablonun doğru olmayacağı kesin. Ancak ABD’deki değişim de Kasım ayında son bulacak ve nasıl bir “akış”la yaşanacağı daha net görülecek. Bu bağlamda belki Obama’dan ziyade McCain’in iktidara gelmesi “seçmen anketleri”nden ziyade “planların” ne olduğuna bağlı.

McCain, şu an iktidarda bulunan neo-con yani temellerini Yahudi doktrinlerden alan politikalara daha yakın duruyor ama temelini bizzat Yahudilikten “alabilecek” yardımcısı Sarah Palin, “hen sertliğe hem de plana” daha uygun gibi duruyor.

Bunu da belki Palin’in yavaş yavaş şekillenen şeceresinden çıkarmak mümkün. Yeni bir haber medyaya şöyle yansımış; “Palin'in anne tarafından büyük babası Schmuel Sheigam Litvanyalı bir Yahudi olarak Vilnius 147 kilometre batısındaki Vilkaviskis'te 1912 yılında dünyaya geldi. Sheigman ve ailesinin 1915 yılında Hamburg yoluyla ABD'ye iltica ettiği ortaya çıktı. Sheigam New York'taki Ellis adası göçmen merkezinden ülkeye girerken aile soyadını Sheeran olarak değiştirdi. Sheeran İrlanda kökenli bir isim olarak ailenin ABD'de meşruiyetini sağlayan temel neden olarak gösteriliyor.”



Bu haber 3,558 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,857 µs