İngiltere'nin eski Kıbrıs Özel Temsilcisi Büyükelçi Lord David Hanney soruları yanıtlıyor...
HA: Sizce üslerin statüsü yeniden müzakere edilebilir mi?
DH: Bence Kıbrıs'la ilgili herkesin farkında olması gereken bir nokta, İngiliz üslerinin uluslararası hukuka göre Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir parçası olmadığı gerçeğidir. Bu, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşuna ilişkin uluslararası anlaşmalarla sabittir. Bu anlaşmaların, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ile adadaki iki toplum arasında karmaşık bir örgüsü var. Tabii bunlar, Talat'ın büyük önem atfettiği kuruluş ve ittifak anlaşmalarını da içeriyor. Bu yüzden Kıbrıs'ın üzerine inşa edildiği bu düzenlemeyi değiştirmeye çalışmak çok akıllıca bir şey değil.
HA: Yani üslerin müzakere edilemez olduğunu söylüyorsunuz.
DH: Kıbrıs'ın parçası değiller ki. Sanırım biz, uluslararası toplum, 1960'ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin iki parçasını nasıl yeniden bir araya getireceğimizi konuşuyoruz. Sonra bu yapının Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler üyesi olarak nasıl geleceğe ilerleyeceğini konuşuyoruz. Üsler konusunda bence bir bardak suda fırtına koparılıyor. 2003'te İngiliz hükümeti, üs topraklarının yarıya yakınını yeni, birleşik Kıbrıs'a bırakmayı teklif etmişti. Bu teklifin hâlâ geçerli olmaması beni şaşırtır.
HA: Peki böyle bir tartışma İngiltere'nin çözüm çabalarına desteğini etkiler mi?
DH: Hayır sanmıyorum. İngiltere hükümeti Talat ve Hristofyas arasında başlayan görüşmelere destek veriyor. Çünkü bu görüşmeler Ada'da iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon kurulması için en iyi yol. Bu yüzden İngiliz hükümeti desteğini sürdürecektir.
HA: Kıbrıs Rum toplumu lideri, Cumhurbaşkanı Hristofyas garanti anlaşmasına karşı olduğunu söylüyor. Garanti sistemini değiştirmek mümkün mü?
DH: Bu müzakereler sonucu ortaya çıkmasını umduğumuz yeni Kıbrıs'ın güvenlik düzenlemelerini tartışmak Ada'daki iki tarafın elinde. Bu yüzden diğer tarafların garantiler konusunda sert tepkiler ortaya koyması doğru değil. Garanti sistemi varlığını sürdürmektedir ve uluslararası hukukun bir parçasıdır. Tüm tarafların onayı olmadıkça değiştirilemez. Ancak bu garanti sisteminin tartışılamayacağı anlamına gelmiyor. Tabii ki tartışılabilir. Hristofyas bunu konuşmak istiyor. Bu yüzden bu işi taraflara, onların inisiyatifine bırakmalıyız. Annan planında garanti sistemine bazı değişiklikler getirilmişti. Ama Rumlar referandumda planı reddetmişlerdi. Bu da gösteriyor ki değişiklik tarafların rızasıyla mümkün olur, dışarıdan dayatmayla değil.
bbc/hüseyin alkan
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle