Arınç’ı okuma rehberi

12 Eylül 2008 14:18 tsi
AK Parti’nin ‘abi’si Bülent Arınç yaptığı çıkışlarla yanlışı düzeltiyor. Üstelik bu yeni değil… Arınç’ın Ak Parti geçmişi partinin ‘vicdanı’ olduğunu ortaya koyuyor. İyibilgi’den okuruna armağan: Hiçbir yerd

AK Parti’nin kıdemli üyelerinden Manisa milletvekili Bülent Arınç son haftalarda yaptığı iki çıkışla yeniden gündemde… Önce Şaban Dişli olayı, ardından Deniz Feneri davası ile ilgili açıklamaları… Ne söylerse söylesin dikkatleri üzerine çeken Arınç bu iki çıkışıyla iki önemli konuda partisinin rotasını tayin ediyor. Ancak Arınç’ın bu müdahaleleri sürpriz değil. Bundan önce 1 Mart’ta yaptıklarıyla Arınç kararın çıkmamasında en etkin rolü oynayanlardan birisiydi.

Artık vitrinde yok

Bülent Arınç Fazilet Partisi’nden ayrılan yeni oluşumun AK Parti’yi kurmasında öncü rollerden birisini oynadı. Partinin Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Abdüllatif Şener ile birlikte dört ayağından birisiydi. Bu yüzden ilk dönemde Meclis Başkanlığı görevini üstlenen Arınç daha sonra yaptığı kimi çıkışlarla medyanın hedefi haline geldi. Gazetelerde ismi verilerek 22 Temmuz seçimlerinde yenilenecek vitrinde yer almaması açıkça istendi. Erdoğan da bu talebi yerine getirdi ve Bülent Arınç partinin görünen yüzünden geriye çekildi. Meclis Başkanlığı görevini Köksal Toptan’a devretti. Ancak parti içindeki etkisi hiçbir zaman eksilmedi. Arınç’ın Milli Görüş kökenli AK Parti milletvekillerinin üzerinde önemli bir etkisi olduğu biliniyor. Zaten bu etkisini ilk kez 1 Mart tezkeresinde gösterdi.

1 Mart’ın gizli eli

ABD’nin Irak’a savaş açmadan önce Türkiye ile yürüttüğü müzakerelerin dönüm noktası meclise gelen tezkereydi. 1 Mart’ta yapılan oturumda TBMM, Irak’la yapılacak savaşta ABD askerlerinin Türkiye topraklarını da kullanmasını içeren hükümet tezkeresini kabul etmedi. Tezkerenin çıkmamasında CHP’nin aktif muhalefeti kadar AK Parti’li milletvekillerinin önemli bir kısmının da ‘evet’ oyu vermemesi belirleyici olmuştu. ‘Hayırcı’ AK Partili vekillerin oyunu ise Bülent Arınç’ın kararı etkilemişti. Daha önemlisi Arınç’ın tezkere kararı ile ilgili yaptığıydı. Dönemin milletvekili tecrübeli siyasetçi Nevzat Yalçıntaş’a göre Arınç aslında kabul edilen tezkerenin Meclis Başkanı sıfatıyla ‘reddedildi’ diyerek hukuki olarak kabul edilmemesini sağlamıştı. Yaşçıntaş’a göre aslında tezkere geçmiş, ancak Arınç’ın ‘uyanıklığına’ takılmıştı. O dönemde AK Parti’li yöneticileri dinleyenler Arınç’ın ‘duygusal’ davrandığına ilişkin şikayetleri duyuyordu. Öyle ya da böyle, 1 Mart tezkeresinin çıkmamasında Arınç’ın etkin rolü tüm kesimlerce kabul ediliyordu.

Cumhurbaşkanını kim seçti?

Bülent Arınç’ın ‘ağır top’ olarak etkin olduğu diğer konu ise Cumhurbaşkanı adayının seçilmesinde yaşandı. Basına yansıyan iddialara göre Başbakan Erdoğan e-mutıra sonrasında Türkiye’nin gerilmemesi için Vecdi Gönül’ü Cumhurbaşkanı yapmak istemiş ancak Arınç bu karara direnmişti. Arınç ‘ya sen ya da Gül’ demiş, Arınç’ın parti içindeki etkisini bilen Erdoğan da aday olarak Abdullah Gül’ü göstermişti.

Dişli ‘abi’

İşte Arınç’ın bu tavrı ve imam hatipler ve başörtüsü konusundaki söylemi AK Parti yönetiminde rahatsızlık yarattı. 22 Temmuz seçimlerinden sonra ‘Vizyon tazeleme’ dönemi geldiğinde Arınç’tan kenara çekilmesi istendi. O da bu isteğe uydu… Ancak Manisa milletvekilinin AK Parti içindeki etkisi sürmeye devam etti. Bunun ilk örneği Şaban Dişli olayında ortaya çıktı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli hakkındaki yolsuzluk iddiaları ile ilgili zor anlar yaşarken yapılan MKYK toplantısına katılmış, toplantıda kimi üyelerin kendisine desteği ile moral yakalamıştı. Ancak Arınç faktörü Dişli’nin istifa etmesine yol açtı. Çünkü Arınç basına yansıyan bilgilere göre MKYK’da yaptığı konuşmada kendisinin uzun bir süre siyaset yapmasına rağmen mal varlığının belli olduğunu, siyasetçilerin ‘kadın ve para’ konusunda dikkat etmeleri gerektiğini belirtti. Dişli’nin bu konuşma sonrasında istifa ettiği iddialar arasında…

Yolsuzluk yapana bela…

Arınç’ı ‘AK Parti’nin vicdanı’ haline getiren belki de Deniz Feneri konusunda söyledikleri oldu. Tecrübeli siyasetçi Almanya’daki Deniz Feneri ile ilgili yolsuzluk iddiaları üzerine, hükümetten bir açıklama gelmese de yaptığı çıkışla dikkatleri üzerine çekti. Arınç ‘eğer yoldan çıktılarsa Allah belalarını versin’ gibi sert bir söylem ortaya koyarken şunları söyledi: Deniz Feneri ile ilgili iddialar sadece Allah’a havale edilerek bırakılamaz. İddialarla ilgili savcıların harekete geçmesi gerekiyor. Bu işler beddua ederek geçiştirilemez.

iyibilgi.com

Bu haber 795 defa okundu.