Ölüm sessizliği: Bu kadına dikkat edin!

Bölgenin aktif ülkelerinden İsrail’in Kafkaslarda savaş yaşanırken büründüğü sessizlik şüphesiz birçoklarının ‘huylanmasına’ sebep oluyor. Belki de bu açık sessizliğin sebebi daha sonra ortaya çıkan bir haberdir. İsrail Gürcistan ile askeri anlaşmalar yapmış, üstelik iki üssü de kullanmak için Tiflis yönetiminden izin koparmış. Kimileri bu iki üssün İran’a yönelik saldırıda kullanılmak amacıyla İsrail’in hedefinde olduğunu ileri sürüyor. Ancak taraflar bu iddiaları kabul etmiş değil. Kötü olan ise şu ana kadar bu iddiaların reddedilmemiş olması.

İsrail’de yönetim değişiyor

Ancak İsrail’in sessizliği sadece ‘bölgedeki oyuna boğazına kadar bulaşmış’ olduğu tezi ile açıklanamaz. Tel Aviv hükümeti zor anlar yaşıyor… Başbakan Olmert hakkındaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle artık görevine devam etmeyeceği kararını almış bulunuyor. Olmert’in yerine kimin geleceği ise neredeyse belli: Kendi ifadesiyle geçmişi MOSSAD’a dayanan Dışişleri Bakanı, Tzipi Livni…

Livni’nin sert mizacı

Dışişleri Bakanı Livni’nin sert bir mizacının olduğu biliniyor. Zaten İsrail’deki Başbakan değişikliğinin Türkiye’nin arabuluculuğunda Suriye-İsrail barış görüşmelerinin yapıldığı bir döneme denk gelmesi şaşırtıcı olmamalı. İsrail’de barış ‘kelle götürüyor’. Daha önce Arafat ile barış masasına oturmanın bedelini suikasta kurban giderek ödeyen İzak Rabin gibi Olmert de barış masasına oturmanın bedelini koltuğundan olarak ödüyor anlaşılan. Belki de Tel Aviv’in ‘karanlık koridorları’ yeni bir barışa kendini hazır hissetmiyor.

Eytan’ın kızı…

Livni gibi sert bir mizaç iktidara yürürken farklı bir yüzüyle Türkiye’de tanıtılıyor. Dün Hürriyet gazetesinde yer alan bir haber Livni’nin o yönüyle dikkat çekiyor. Sanki bizden biriymiş, içimizden İsrail’e gitmiş, ancak bizimle olan duygusal ilişkisini hiç koparmamış gibi…

Haberin başlığı şu: Kızım sen Etyan’ın kızı değil misin?

Haber Türk Yahudi Cemaati’nin Onursal Başkanı Bensiyon Pinto’nun yeni yayınlanan kitabından… Pinto Livni ile tanışmasını kitabında şöyle anlatıyor: "Tzipi Livni, İsrail Dışişleri Bakanı da çok etkileyici, çok bilgili, az konuşan, gözleriyle karar veren bir kadındır. Türkiye sevgisi ve hayranlığı çok büyüktür. Sayın Abdullah Gül’le çok iyi anlaşmışlardır ve her ikisini de bunu sıcak bir dille ifade etmiştir. Bu hanımefendiyi tanımam da çok ilginçti. İsrail Başbakanı Ariel Şaron Ankara’ya geldiğinde, Türk Yahudi cemaatini de tanımak istemiş. Bizi Ankara’ya davet ettiler. Türkiye ile ilgili düşüncelerini anlattığında inanamadık. Bize yalan borcu yoktu tabii ama o günlerdeki politikasını düşündüğümde başka şeyler duyacağımı zannediyordum. Tam tersiyle karşılaşmış olmak beni ve arkadaşlarımı şaşırttı. Türkiye’nin Ortadoğu için ne kadar önemli bir ülke olduğuna altını önemle çizdi. Orada da sarışın bir hanım vardı. Hiç konuşmadan duruyordu. Konuşmaların bitmesine yakın bizi yanındakilere tanıştırdı. ’Bu bakanım, bu müsteşarım, bu hanımefendi de iki kuşak politikacıdır. Babası da bakanımdı, Tzipi Livni’ dedi. Şöyle bir süzdün kadını, döndüm, şöyle dedim:

’Kızım sen Eytan’ın kızı mısın?’

’Evet, siz nereden biliyorsunuz’

’Baban benim arkadaşımdı.’

Hikáyemizi anlattım. Ağlamaya başladı. Sonra aramızda bir aile muhabbeti başladı."

Livni’yi sevelim mi?

Tzipi Livni’nin İsrail Başbakanı olacağına ülkeyi yakından izleyenler kesin gözüyle bakıyor. Elbette kararı İsrailli seçmen verecek, ancak tüm işaretler bunu gösteriyor. İşte Livni Başbakanlık koltuğuna oturmadan haberleri bize ulaşıyor. Üstelik gözü yaşlı, ‘Eytan’ın kızı’ haberleri…

Gazetecilik dilinde buna PR deniyor. En azından okur analizimizi okuduktan sonra ‘Livni’nin PR’ını yapmışlar’ diyebilir. Ancak analiz farklı bir yöne de bakmak istiyor: Bu haberin Erdoğan ile Doğan grubu arasındaki tartışmalarla bir ilgisi var mı? İçeride zor anlar yaşayan Doğan grubu dışarıya mesaj veriyor olabilir mi? Yani bu bir davet mi?

Livni Başbakanlık koltuğuna hoş geliyor, hoş gelirken Türkiye’ye dair acaba ne düşünüyor?

iyibilgi.com