En Sıcak Konular

Ayıp ediyorsun Başbakan!

8 Eylül 2008 08:56 tsi
Ayıp ediyorsun Başbakan!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la Doğan Medya Grubu Başkanı Aydın Doğan'ın kavgasına Hürriyet yazarları da karıştı. Bakın Hürriyet yazarları neler yazdılar...

İşte Hürriyet yazarlarının yazıları:

Ahmet Hakan: Ayıp ediyorsun Başbakan

İSTER oruç başına vursun, ister "Delikanlı" imajını pekiştirmek istemiş ol...

İster son günlerde ortaya atılan akçalı işlerle ilgili iddialardan bunalmış ol, ister "Baskın basanındır" ruh haline bürün...

Kısacası...

Ne kadar çılgınlaşırsan çılgınlaş...

Bir başbakan olarak, frenleri boşalmış bir kamyon gibi davranamazsın...

Sözünün nereye gittiğini bilerek konuşmalısın...

Söyler misin?

"Senin maaşlı köşe yazarların, silahşorların var... Benim yok" ne demek?

Bir başbakan olarak, bir medya grubunda yazıp çizen herkesi töhmet altında bırakmaya utanmıyor musun?

Ayıp değil mi?

Biz silahşor muyuz?

"Maaşlı köşe yazarları", maaş aldığı kişinin silahşorluğunu yapıyorsa...

Söyler misin?

Bu silahşorlar, bazen senin de okuyunca haz aldığın yazıları nasıl yazabiliyorlar?

Nasıl silahşor bunlar böyle?

* * *

"Benim maaşlı silahşorum yok" diyorsun...

"Halkın içinden geliyorum" diyorsun...

Bence artık "Çakırcalı Efe" havası basmaktan bir an önce vazgeçmelisin Başbakan!

Çünkü...

Devletin bankalarından verdiğin kredilerle satın alınan gazete ve televizyonların başında damadın oturuyor...

Türkiye’nin ikinci büyük medya grubunun başında damadın var ve sen buna rağmen, "Benim maaşlı silahşorum yok" diyebiliyorsun...

Allah gözünü doyursun Başbakan!

Ne yani?

Sana göre...

Damat Bey, "doğruya doğru / eğriye eğri" diyen, yeryüzünün en tarafsız ve en hakkaniyetli gazetecisidir...

Biz de burada "patronun silahşorluğu"nu yapmak dışında hiçbir derdi olmayan maaşlı çete elemanıyız...

Öyle mi?

Ayıp değil mi Başbakan?

Yakışıyor mu?

* * *

Sadece "damat" mı?

Her gün yeniden yapılandırdığın...

Her gün yeniden oluşturduğun...

"Yandaş medya"na baksana!

Farklı fikirlere tahammülsüzlük, tek seslilik, haber gizleme, olguyu yansıtmama, Tayyip’i üzmeme...

Üzerine kurulu yeni bir medya oluşumu başlatmadın mı?

Hem seni üzmeyecek haber ve yorumlardan oluşan güçlü bir medyadan destek alacaksın...

Hem de seni üzecek haber ve yorumlara yer veren yayın organlarında yazıp çizen herkesi "maaşlı silahşor" olarak nitelendireceksin...

Bunun neresi delikanlılığa sığar Başbakan?

Ayıp olmuyor mu?

* * *

Kime savaş açarsan aç...

Hangi stratejiyle hareket edersen et...

Kime kol kanat gerersen ger...

Yeter ki...

Buralarda onuruyla yazıp çizen insanları malzeme olarak kullanma!

"Silahşor" arıyorsan...

En yakınına, damadına bak!


Ferai Tınç: Tehdit kültürü tehdidi


İKİ yıl önce Başbakan Erdoğan, Arap Birliği zirvesi için Sudan’a gittiğinde, uçaktaki gazeteciler arasındaydım.

Dubai Tower ile ilgili haberler yüzünden yine medyaya kızıyordu. Medyanın, hükümetin yaptığı olumlu işleri görmediğini sadece olumsuzlara odaklandığını söylüyor, bunun ardında medya patronlarının çıkar hesapları olduğunu ima ediyordu.

Açıklayın biz de yazalım dedim.

İtiraz etti: "Meyveyi olgunlaşmadan kopartırsan olmaz. Olgunlaşacak öyle kopartacaksın ki işe yarasın." Haber 30 Mart 2006’da gazetelerde yer aldı.

Bu yaklaşımını çok yadırgamıştım. Bana göre ne demokrasi kültürü ile bağdaşıyordu ne de yönetici sorumluluğuyla.

Bu iddialar açıklanmalıydı, hukuk devletinde bunun zamanı ve zemini olmazdı.

Sorunlar, meyvelerin olgunlaşmasını bekleyerek, intikam, misilleme gibi yöntemlerle değil, var olan demokratik mekanizmalarla çözümlenebilirdi ancak.

Cumartesi günü, tam Türkiye ile Ermenistan arasındaki tarihi adıma odaklanmışken Başbakan’ın Güngören ilçe kurultayındaki konuşmasını dinlediğimde o gün söyledikleri aklıma geldi.

Demek meyveler kopartılacak kıvama gelmişti.

"Yolsuzluk çamurunu atanlar, kendileri o çamurun içinde boğulurlar. Ve bugüne kadar atanlar da aynen bu şekilde boğulmuşlardır" diyor, göz dağı veriyor, üstü kapalı mesajlar veriyordu.

Yolsuzluk haberlerinin kapağını kaldırmaya cesaret edecek olanlara abayı da sopayı da açıkça gösteriyordu.

* * *

"SEN AK Parti’yi hedef göstereceksin olacak, Başbakan partisine saldırı yapan bu gazeteyi hedef gösterecek o zaman olmayacak ee.. Bal gibi olur."

Hayır olmaz.

Kamusal rollere soyunanlar, hele de halkı temsilen devletin gücünü ellerinde tutanlar medyanın yani halkın yakın takibi altında olmayı içlerine sindirmek zorundadırlar.

Oysa Tayyip Erdoğan, hükümet ve hükümetin başı olarak kendisiyle ilgili muhalefeti, eleştiri ve olumsuz haberleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne hakaret olarak algılıyor ve öyle yorumluyor.

Almanya’daki Deniz Feneri ile ilgili davada adının geçmiş olabileceğini kabul ediyor ama bunun haber yapılmasına bir kutsala el uzatılıyormuş üslubuyla karşı çıkıyor.

"Almanca şu anda yazıları da geldi, adımızı vererek orada bir şeyler yapmış olabilirler. Ama sen nasıl olur da bizim ismimizi, adımızı kullanırsın? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na sen nasıl olur da çamur atmaya yeltenirsin?"

Bu üsluba basın patronları arasındaki çekişmelerde rastlasaydım, veya patronlar arası savaşlarda pozisyon tutanların sütunlarında görseydim, yine gazetecilik adına rahatsız olurdum ama seviyesiz bir kapışma der geçerdim.

Bu sözleri Başbakan söylediğinde ise, iş çok daha ciddi boyutlara ulaşıyor. Göz dağı vermeler doğrudan halkın haber alma özgürlüğünü tehdit ediyor.

Muhalefete, eleştiriye, habere kilit vurma isteğini gösteriyor.

Eğer haberlerde eksikler varsa, doğru olmayan yönler varsa tekzip mekanizmasını kullanırsınız. Yasal çözümler ararsınız. Bulmakta da zorlanmazsınız.

Ama tehdit ve şantaj asla bir tekzip yöntemi olamaz.

Başbakan bu yöntemi kullanmaya başlarsa, diğerleri ne yapar?

Türkiye’de ne basın kalır ne de özgürlük.

Tehdit kültürü, basın özgürlüğü ama en başta da demokrasi için en büyük tehdittir.

Mehmet Y.Yılmaz :Eski bir Kızılderili numarası


BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, bilinen en eski "Kızılderili numarasına" başvuruyor.

Dikkati başka yöne çekmek için "hile" yapıyor.

Kusura bakmasın ama artık bu numarayı kimse de yemiyor.

Almanya’daki Deniz Feneri davasında paraların din-iman adına hortumlandığı, aralarında Recep Bey’in yakın tanışlarının da bulunduğu din kardeşleri tarafından yutulduğu gerçeğini saklamak için bu numaralar çok hafif.

Kanal 7’nin kuruluşunda bizzat kendisinin oynadığı roller de örtülemeyecek kadar açık.

Din adına vatandaşlardan hortumlanan paraların bir bölümünün Recep Bey’e verildiği, Alman savcının iddianamesinde yer alıyor.

Türk hükümetinin bu davayı örtbas etme çabası da aynı iddianamede var.

RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın kuryelik yaptığı da o iddianamede yazılı.

Hükümetin kontrolü dışında kalan basın organları bunları yazıp, yayımladıkları için öfkeye neden oluyor.

Öfke o kadar keskin ki giderek komikleşiyor da!

Bakın şu sözleri Başbakan söylüyor: "Aydın Doğan iddiaları ispatlamalıdır."

Bu sözü okuyunca içimden "Hoppala yavrum yaz geldi" şarkısını söylemek geldi.

İddiada bulunan Alman Savcısı! İddiaları inceleyecek olan Alman Mahkemesi. Ama iddiaları ispat yükümlülüğü Aydın Doğan’ın!

Bak sen şu işe!

Başbakan, Türk halkının sokakta bir kavga çıktığında, olayın aslını öğrenmeye çalışmak yerine kavgacıları çevreleyip "vur, vur" diye bağırmasına güveniyor olmalı.

Ancak hırsızlıkların boyutu o hale geldi ki böyle öfke numaralarıyla örtülebilmesine olanak da yok.

Gemicikler, yumurtalar, mısırlar, Çamlıca’da villalar, çocukların düğünlerindeki altınlar, kralın mücevherleri, dişlemeler, çalıklamalar, yüzde onluk kayınbiraderler, ağabeyler!

Biz buradayız. Zor duruma düşünce meydanlara çıkıp bizlere sallayan ilk Başbakan da Recep Tayip Erdoğan değil. Göreceksiniz, sonuncusu da olmayacak.




Bu haber 922 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,213 µs