En Sıcak Konular

Genelkurmay'dan Güneydoğu açıklaması

6 Eylül 2008 20:56 tsi
Genelkurmay'dan Güneydoğu açıklaması 'Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker BAŞBUĞ, Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile birlikte ilk ziyaretini Güneydoğu bölgesine yapmıştır' cümlesiyle başlayan açıklama çok sayıda fotoğrafla desteklendi.

Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ'un yeni görevindeki ilk ziyaretini gerçekleştirdiği Güneydoğu izlenimleri Genelkurmay'ın sitesinde geniş yer aldı.

İnternet sitesinde yer alan açıklamada, Orgeneral Başbuğ'un, kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile birlikte ilk ziyaretini Güneydoğu bölgesine yaptığı belirtildi.

Sitede, Orgeneral Başbuğ'un Malatya, Diyarbakır, Van ve Hakkari'deki temaslarına ilişkin fotoğrafların yanı sıra, Diyarbakır'da yaptığı basın açıklamasının metni de yer aldı.

      "İki gündür Kuvvet Komutanlarımız ve Jandarma Genel Komutanımız ile birlikte bölücü terör örgütüyle mücadelenin veya bizim ifademizle Türk Silahlı Kuvvetlerinin icra etmekte olduğu İç Güvenlik Harekâtının yürütülmekte olduğu en önemli bölgedeyiz. Genelkurmay Başkanı olduktan sonra yurt içindeki ilk ziyaretimizin bu bölgeye yapılmasının uygun olacağını değerlendirdik ve dünden beri bu ziyaret ve denetleme faaliyetlerine devam ediyoruz.

      Türkiye, 1984 yılından beri, 24 yıldır bu bölücü kanlı terör örgütüne karşı mücadelesine devam ediyor. Hatırlayacaksınız, geçen hafta ve daha önce yaptığım konuşmalarımda defalarca ifade ettiğim gibi, terörle mücadele ile bölücü terör örgütüyle mücadele, kavram olarak iç içe olmakla beraber, birbirinden oldukça farklı anlamlar taşıyor. Terörle mücadele yalnız devletin bütün kurum ve kuruluşlarının değil, sivil toplum örgütleri dahil olmak üzere bütün halkımızın mücadele alanını da kapsamaktadır.

      Terörle mücadelenin güvenlik, ekonomi, eğitim ve sağlık dahil sosyokültürel, psikolojik harekât ve uluslararası ilişkiler boyutları mevcut. Güvenlik alanı bildiğiniz gibi güvenlik kuvvetlerine ait bir alan. Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığımızın birlikleri, Emniyet Teşkilatı yani Polislerimiz devletimizin güvenlik alanında görev ve sorumluluğu olan kurum ve kuruluşları.

      Terörle mücadelenin sürecini kısaltmak istiyorsanız, terörle mücadelenin bütün alanlarında; yani güvenlik, ekonomi, sosyokültürel, psikolojik harekât ve uluslararası ilişkiler alanlarındaki faaliyetlerin eş zamanlı ve koordineli olarak yapılması zorunludur. Bunu sağlayamazsanız terörle mücadelenin sürecini kısaltamazsınız. Yine daha önce ifade ettiğim gibi, önemli olan güvenlik alanında mücadele devam ederken diğer alanlarda da koordineli ve eş zamanlı olarak artan bir yoğunlukla bütün milletimizin, ülkemizin, devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarının bu alandaki faaliyetlerini yoğunlaştırması da fevkalade önemlidir. Özellikle ekonomi, sosyokültürel ve diğer alanlardaki terörle mücadelede sivil toplum örgütlerinin de çok önemli rolü olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle dün Diyarbakır Valiliğinde, Diyarbakır'daki sivil toplum örgütlerinin başkanları ile bir toplantı yaptık.

      Bu toplantıda, güvenlik alanı dışında kalan diğer alanlarda elde edilecek başarıda sivil toplum örgütlerinin çalışmalarının çok önemli rolü olduğuna inandığımızı vurguladık. Bir buçuk saate yakın süren bu görüşmemizde özellikle, Diyarbakır'daki bu değerli sivil toplum kuruluşlarımızın başkanlarının, kendi ilgi alanlarına giren konulara ilişkin görüşlerini ve düşüncelerini dinledik.

      Bu konuda bir hususu açıklıkla belirtmek istiyorum: Bu alandaki faaliyetlerin yürütülmesi Silahlı Kuvvetler olarak doğrudan bizim sorumluluğumuzda değil, ancak şu da bir gerçek ki bu alanda elde edilecek başarılar terörle mücadelenin sürecini kısaltacaktır. Bu nedenle, dün kendileriyle yapmış olduğumuz çok samimi ve açık görüşmeler çerçevesinde onların bu konulara ilişkin görüşlerini ve önerilerini dinledik. Bu görüşmelerde edindiğimiz izlenimleri ve bunlara ilişkin görüşlerimizi elbette Hükûmet başta olmak üzere ilgili makamlara aktaracağız. Tabi gerekli konuları da Millî Güvenlik Kurulu toplantılarında Millî Güvenlik Kurulu üyelerine de aktaracağız. Çünkü, bu konuların fevkalade önemli olduğunu değerlendirmekteyiz.

      Değerli Arkadaşlarım,

      Biz, Diyarbakır'ın bu bölgede en önemli şehir olduğunu değerlendiriyoruz. Bunun için elbette Diyarbakır'ın hâlihazırda içinde bulunduğu sorunlar bizim de sorunumuz. Eğer, bu sorunların çözümüne Silahlı Kuvvetler olarak bizlerin de katkısı olursa biz bundan büyük bir mutluluk duyarız.

      Dün tespit ettiğimiz ve bize aktarılan bilgiler çerçevesinde bizim de gerçekten önemli gördüğümüz bir - iki konuya değinmek istiyorum. Dün bize verilen bilgiler çerçevesinde önemli tespitlerden biri Diyarbakır nüfusunun yüzde 64’ünün 24 yaşın altında olması idi. Nüfusun yüzde 64’ünü teşkil eden 24 yaşın altındaki nüfus çok büyük bir güç. Tabi etkin ve iyi kullanabilirsek. Dünya ülkelerinin, hele Avrupa ülkelerinin gıpta edeceği bir potansiyele sahibiz. 24 yaş ne demek? Yüzde 64, bu ne demek? Ben size söyleyeyim: Geleceği gösteriyor. Eğer siz bu genç nüfus potansiyelini iyi kullanabilir, iyi eğitebilirseniz Diyarbakır'ın geleceği çok parlak olacaktır. Başarısız olursanız maalesef terörle bağlantı açısından da bazı sorunların da beraberinde geleceği çok açık. Özellikle bölücü terör örgütüne karşı hassas olan yaş grubunu 14 ve 18 yaş grupları teşkil ediyor ki, bu 24 yaş altı grubunun içinde elbette bu 14 ve 18 yaş grubu da var. Onun için dün özellikle altını çizdiğimiz noktalardan biri; bu 14 ve 18 yaş gruplarına devletimizin, özel kuruluşlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin aldığı tedbirlerle iyi bir mesleki eğitim vererek onları nitelikli bir noktaya getirmek. Bunu gerçekleştirebilirsek bölücü terör örgütünün etkisiz hâle getirilme sürecini beklenenden de aşağıya çekmemiz mümkün. Bunu yapabilecek güçteyiz. Bence en önemli noktalardan biri bu.

      Bu toplantıda üzerinde durduğumuz ikinci nokta ise buradaki kızlarımızın ve kadınlarımızın durumu. Bu aslında Türkiye'nin genel bir sorunu olmakla birlikte, özellikle bu bölgedeki kızlarımızın ve kadınlarımızın eğitim durumu, iş hayatındaki ve gündelik yaşamdaki etkinlikleri maalesef diğer bölgelere nazaran çok daha düşük. Bu da sanıyorum ciddi olarak üzerinde durulması gereken bir diğer konu.

      Toplantıda, üzerinde durduğumuz üçüncü nokta ise GAP Eylem Planının gerçekleştirilmesine ilişkin hususları içermekteydi. Dün gerçekleştirdiğimiz toplantıya katılan konuşmacıların büyük bir bölümü bu GAP Eylem Planına ilişkin değerlendirmelerde bulundular. Biliyorsunuz bu plan kısa bir süre önce yenilendi. Toplantıda bu konuya ilişkin değerlendirmelerden şu izlenime vardık: GAP Eylem Planı eğer planlandığı şekilde yatırımlar açısından uygulanmaya devam ederse birtakım gelişmeleri de beraberinde getirecek. Bu plandan, özellikle sivil toplum örgütlerinin başkanlarının oldukça memnun ve gelecek adına ümitli olduklarını gördük. Bu da tabi ki çok önemli bir nokta.

      Bakın, 1984’ten bu yana 24 yıl geçti. Türkiye, terörden çok çekti. Bu bir gerçek. Bugüne kadar kaybettiğimiz insan sayısı 30 – 35 bin civarında. Bunun yaklaşık 6500’e yakınını güvenlik kuvvetlerimiz; yani askerimiz, polisimiz, jandarmamız ve geçici köy korucularımız oluşturuyor. Bunun yanında 5600 civarında da vatandaşımızı kaybettik.

      Terörün bölgeye ve ülke ekonomisine verdiği zarar apaçık ortada. Dün ifade ettiğim bir hususu burada da tekrar etmekte fayda görüyorum. Söyleyeceklerim yanlış değerlendirilmesin. Bir ülkenin güvenliği, mali kaynaklarla ölçülemez. Güvenliğin korunması için kaynaklar harcanması gerekiyorsa harcanacak. Ancak, ben şunu ifade etmek istiyorum: Bu bölücü terör örgütü belası Türkiye'nin başında olmasaydı, terörle mücadeleye harcanan kaynaklar bu bölgeye gidecekti. Bu kaynak, neredeyse 100 milyarlarca dolarlarla ifade edilen bir kaynak. Buradan şu noktaya gelmek istiyorum: Biz, Türk Silahlı Kuvvetleri olarak Türkiye'nin başındaki bölücü terör örgütünün ve terör belasının etkinliğinin mümkün olduğu kadar kısa sürede sonlandırılmasını, sonuçlandırılmasını istiyoruz. Amacımız bu. Türkiye bu terör belasından, bölücü terör örgütünden temizlenmeli ve bölücü terör örgütünün etkinliğinin kırılması noktasında mesafe almalı ve böylece normal dönemlere dönmelidir.

      90’lı yılları hatırlayın, hepiniz buralarda bölgedeydiniz. 90’lı yıllardaki güvenlik durumunu hatırlayın. Bir de bugünkü duruma bakın. 90’lı yıllarda, 2000’li yıllarda güvenliğin nasıl olacağını söylesek çoğunuz inanmayabilirdiniz ama bugün güvenlik boyutunda gelinen nokta memnuniyet vericidir. Güvenlik boyutunda buraya nasıl geldik? Biraz evvel dediğim gibi 6500’e yakın güvenlik kuvvetleri şehidimiz var, neredeyse 6 bine yakın da sivil, masum vatandaşımızı kaybettik. Bu mücadele kolay değil. Biz diyoruz ki: Bugün gelinen noktada artık bölücü terör örgütü bir kırılma noktasına doğru gidiyor. Önemli olan, bizim devlet olarak, millet olarak bütün kurum ve kuruluşlarımız ile bu kırılma noktasına giden bölücü terör örgütüne daha ağır darbeyi vurmak için el birliğiyle mücadele etmemiz. Devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarıyla, halkımızla, sivil toplum örgütleriyle koordineli, iş birliği ile omuz omuza bu mücadeleyi daha da artan bir yoğunlukla götürmek zorundayız. Herkes bizden bunu bekliyor. Bu düşüncelerimi, sizlere ifade etmek için burada sizlerle beraber olmanın yararlı olacağını düşündüm.

      Değerli Arkadaşlarım,

      Bildiğiniz gibi güvenlik alanındaki mücadele güvenlik kuvvetlerine ait bir sorumluluktur. Bu alanda güvenlik kuvvetlerimiz kararlılıkla ve artan bir şiddetle bölücü terör örgütüne karşı mücadelesini sürdürmektedir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu bölücü terör örgütü etkisiz hâle getirilinceye kadar da bu mücadeleye aynı kararlılıkla devam edecektir.

      Özellikle 2007 yılı Aralık ayından itibaren, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bölücü terör örgütüne karşı yürüttüğü mücadelede ayrı bir sayfa açılmıştır. Irak’ın kuzeyinde barınan bölücü terör örgütüne karşı 2007 yılı Aralık ayından itibaren yürütülen hava harekâtlarını hepiniz yakından izlediniz. Bunların neticeleri Genelkurmay Başkanlığımız tarafından kamuoyuna iletildi.

      Ben burada özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Aralık ayından bugüne kadar Hava Kuvvetlerimizin bölücü terör örgütü ile yapmış olduğu mücadele iftihar edilecek bir noktadadır. Bugün, biz Hava Kuvvetlerimizin bu başarısı ile iftihar ediyoruz. Şunu da bilin ki diğer ülkelerin hava kuvvetleri de dâhil olmak üzere bugün Türk Hava Kuvvetlerinin bu başarısına gıpta ile bakılıyor.

      Biliyorsunuz, burada bölücü terörle mücadelede çok önemli rolü olan 2’nci Hava Kuvvet Komutanlığına bağlı 8’nci Ana Jet Üs Komutanlığımız var. Dün akşam bu harekâtlara bilfiil katılan üsteğmenlerimiz, yüzbaşılarımız, pilotlarımız ile birlikteydik. Uzun süre konuştuk. Onların bu konulara ilişkin görüş ve düşüncelerini aldık. Onların moral düzeylerinin yüksek olduğunu gördüm. Gözlerindeki parıltıyı gördüm. Hepsi görev aşkıyla kendilerine verilecek görevleri bekliyor. Başarıya inanmışlar, moralleri fevkalade üstün. Hepsinin görevlerine yüzde yüz bağlı olduğunu görmekten büyük bir mutluluk duyduğumu burada ifade etmek istiyorum. Biz bu pilotlarımızla ve komutanlarla gerçekten iftihar ediyor, gurur duyuyoruz. Bunu da sizinle paylaşmak istedim.

      Değerli Arkadaşlarım,

      Son olarak söyleyeceğim şu: Biz, Türk Silahlı Kuvvetleri olarak, güvenlik kuvvetleri olarak bölücü terör örgütü ile güvenlik alanındaki mücadeleye kararlılıkla ve azimle devam edeceğiz. Bu mücadelenin yazı, kışı, sonbaharı yok. Biliyorsunuz, Şubat 2008’de en kötü hava şartlarında Irak'ın kuzeyine icra edilen sınır ötesi operasyon, daha önceleri de ifade ettiğim gibi, askerî literatüre geçen örnek bir harekât oldu. Türk ordusunun dostları bununla iftihar etti, gurur duydu. Düşman olanlar gerekli mesajı aldılar. Bu mücadelede yer alan Kara Kuvvetlerimizin, Jandarma Genel Komutanlığımızın, Hava Kuvvetlerimizin ve hatta Deniz Kuvvetlerimizin de bu mücadelede payı olduğunu ifade etmek isterim. Onların da belirli bölgelerde, belirli boyutta bu güvenlik alanındaki mücadelede payı var. Biz aynı kararlılıkla ve artan bir azimle bu mücadeleye devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

      Terörle mücadelenin diğer alanlarında da ümitliyiz. Sağlayacağımız başarılarla bölücü terör örgütünün beklenenden daha kısa sürede etkisiz hâle getirilebileceğine inanıyoruz. Hedefimiz ve mücadelemiz bu istikamettedir. Sizlerle bunları paylaşmak için burada toplandık.

      Diyarbakır bizim için çok önemlidir. Ümit ediyorum Diyarbakır, alınacak tedbirlerle; ekonomik, sosyokültürel ve diğer alanlarda layık olduğu yere gelecektir. Bugün layık olduğu yerde olmamasının, nedeni de terördür. Başka hiçbir bölücü terör örgütü bölgeye ve halka bu kadar zarar vermemiştir. Ancak şu unutulmasın; biz, terörle mücadelemizde kararlıyız.

      Geldiğiniz için hepinize teşekkür ediyor, başarılar ve iyi günler diliyorum."



Bu haber 411 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,138 µs