En Sıcak Konular

Tıpış tıpış geleceksin!

5 Eylül 2008 13:52 tsi
Tıpış tıpış geleceksin! Sarkozy her yemeğe maydonoz. Mısır’dan Lübnan’a, Suriye’den Gürcistan’a, Rusya’dan İsrail’e ve sayamadığımız nicesinde hep o var. Sürekli geziyor. Tabii boşuna değil. Bir derdi var!.. Yolu hep Türkiye ile kesişiyor. Elb

Fransız Devlet Başkanı Sarkozy’nin seçilmeden önce de seçildikten sonra da, hele AB Dönem Başkanı oldukdan sonra da Ankara ile arası hiç iyi olmadı. Türkiye’nin üyeliğini istemediğini, “Türkiye prosedürü tamamlasa bile referanduma gideriz” sözleriyle hep belli etti.

Tabir mazur görülürse, Türkiye hemen hiç bulaşmadı. Sadece diplomatik dille konuştu ve Sarkozy’i karşısına almadı. Ama bunu korktuğu için değil, yollara düşen Sarkozy’nin yolunun eninde sonunda Ankara’ye çıkacağını bildiğinden.

Paris’in ‘aktif’ politikası…

Nicholas Sarkozy Fransa Devlet Başkanı olarak seçildikten sonra kendini yollara vurdu. Her ne kadar bu gezilerinden ziyade çiçeği burnunda eşi Carla Bruni nedeniyle daha sık basında anılsa da, özellikle ülkesinin yakın bölgesinde uzun turlar attı.

Önce Kuzey Afrika’dan başladı. Şaşalı Mısır ve piramit turları attı. Ardından Fransa’nın hep önem verdiği Lübnan konusuna eğildi. Ürdün ve İsrail’e ziyaret etti. Tel Aviv’de İsrail Meclisi Knesset’te yaptığı konuşmada bu ülkeye desteğini mümkün olan en “belirgin” cümlelerle ifade etti.

Ardından meşhur Akdeniz Birliği Projesini gündeme getirerek hem AB hem de Akdeniz ülkelerini kendi inisiyatifine davet etti.

Ardından yüzünü Suriye-İsrail görüşmelerine döndü. Fakat araya Rusya-Gürcistan savaşı girince, yine kendini tıknefes Moskova’ya ardından Tiflis’e attı. Hatta bir Fransız Planı geliştirdi ve ortaya attı.

Son olarak da bilindiği gibi Şam’da gerçekleşen dörtlü zirveye iştirak etti ve yine hem Arap dünyasına hem de İsrail-Suriye görüşmelerine döndü.

“Teslim”!

Tabii sanırız diplomatik nezaket gereği kimse çıkıp, “hemşerim hayırdır, ne alakan var senin” demedi. Esasen böyle bir üslup zaten yok ama Fransa’nın bu denli alakadar olduğu konuların küresel merak uyandırdığı da ayrı bir gerçek.

Bu ziyaretlerin kritik sayılabilecek Ortadoğu ve Kafkaslar ayaklarında Sarkozy hep Türkiye ile yüzyüze geldi. Zaten başka türlüsünün olması da zor. Çünkü Türkiye zaten bu bölgelerde “doğal” oyuncu olduğu gibi, son zamanlarda uyguladığı politiktalarla daha aktif bir yer edinmiş, sözü daha dinlenir ve güvenilir hale gelmişti.

Bu nedenle Fransa-Türkiye karşılaşması Türkiye’nin öne çıkmasıyla sona erdi. Paris’in AB Dönem Başkanlığı olmasa maç daha hezimetli bir sonuçla da bitebilirdi!
Bu durum Sarkozy’nin Türkiye’ye bakışını da “değiştirmiş” görünüyor. Şam’daki zirvede Türkiye’nin varlığına her zaman ihtiyaç duyulacağını belirtmiş olması ve uluslararası ilişkiler dilinde pek kullanılmayan “minnetarlık” gibi bir ifadeyi seçmiş olması, bu coğrafyada Türkiye’siz ya da Türkiye’ye karşı politika geliştiremeyeceğini fark ettiğini gösteriyor.

Fakat diplomaside görüntülere göre oynamak diye bir gelenek yok. Paris’in gerçek niyeti muhtemelen AB uygulamaları sırasında ortaya çıkacak. Samimi olup olmadığı o zaman görülecek.

Ermenistan meselesinde kayıp!

Bunlara rağmen asıl çözülmesi gereken Fransa’nın özellikle bu bölgelerde neden aktif olduğu. Bu sorunun yanıtı daha küresel bakışlar gerektiriyor. Paris, AB içinde, İngiltere ve Almanya ile birlikte en önemli üç ülkeden biri.

Fakat İngiltere ile arası çok iyi değil. Hem global politikaları hem de AB içindeki iktidar çekişmeleri bağlamında Londra’yı rakip görüyor. Almanya ile arası ise İngiltere gibi olmasa da, Sarkozy iktidarı döneminde bir çok isteği Berlin tarafından terslendi.

Bunların içinde Gürcistan ve Ukrayna’nın AB’nin askeri oluşumuna katılması teklifi ve Türkiye’ye gösterdiği “aşırı ilgi” de bulunuyor. Fakat iki ülkeyi ortak noktaya çeken en önemli unsur, ABD’nin 2003 yılında her iki ülkeyi de “eski ülkeler” olarak tanımlayıp, Irak savaşına direnmelerini cezalandırmak istemesi.

Fransa, bu soğukluğu Sarkozy’le birlikte NATO’nun askeri kanadına dönme girişimi ile aşmaya çalıştı. Bir gelişme olduysa da her şeyi yoluna sokamadı. Ardından Akdeniz Birliği Projesi’ni devreye sokarak yine bazı AB ülkeleri ile Türkiye’yi kızdırdı.

Sonuçta oradan da-şimdilik-çok bir şey çıkmadı. Tabii bu denklemlere Fransa’nın Ortadoğu’da aktif bir oyuncu olmak isteği ile enerji yollarından pay kapma arzusunu muhakkak eklemek zorundayız.

Görüldüğü gibi Fransa özellikle Akdeniz, Ortadoğu ve son olarak Kafkas havzalarında mevcudiyetini göstermek istiyor. Ama görülmeyen bir nokta var. Sarkozy’nin arkasında kim duruyor?

Bu önemli bir soru. Geleceğiz ama iki ilginç noktayı muhakkak belirtelim. Bütün bu “karışmalara” rağmen Fransa, Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasında (!) ortada pek görünmüyor.

Sorarsanız “barışı destekliyoruz” diyecek ama bunun bir anlamı yok. Çünkü Fransa, Ermeni meselesinde hep taraf olmuş bir ülke. Ermeni diasporası bu ülkede çok güçlü olduğu gibi, sözde soykırım anıtları ve Fransız Meclisi’nden bu yönde çıkarılmak istenen kararlar anımsandığında sessizliğinden işkillenmemek mümkün değil.

İkinci soru da şu; ayağı yere deymeyen Sarkozy neden Türkiye’ye gelmiyor? Bu sorunun yanıtını, üstelik olumlu olarak kısa sürede alacak gibiyiz. Son açıklamaları düşünüldüğünde Sarkozy Ankara’ya tıpış tıpış gelecek gibi.

Yeniden sorumuza dönelim. Sarkozy’nin arkasında kim var? Bu sorunun elle tutulur gözle görülür yanıtı şu an yok! Bu durumda en iyisi büyüklere sormak. Örneğin Sarkozy’nin büyüklerine!



Bu haber 2,133 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,937 µs