Alevi, demokrat ve Kemalist olmak!

4 Eylül 2008 21:47 tsi
Aleviler Atatürk’ün “Mehdi” olduğuna gerçekten inanıyorlar mı? Alevilere demokratlığı AKP karşıtlığı olarak belletmek isteyenler kim? Alevileri ne tür planların “payandası” yapmak istiyorlar? İyiBilgi yazarı Hasan Soylu "baz

Geçtiğimiz günlerde (1 Eylül 2008) Taraf gazetesinde Neşe Düzel, Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı sıfatı taşıyan Ali Balkız’la bir söyleşi yaptı (http://www.taraf.com.tr/yazar.asp?id=7). Bu söyleşi, “bazı” Alevi kurumlarının, Alevileri Kemalizm’e ve CHP’ye, CHP zihniyetine nasıl, hangi üslup ve söylemlerle eklemlediklerinin ibretlik örneklerinden biri olarak hatırlanmaya değerdir.

Söyleşi boyunca Alevilerin Kemalizm, CHP, Ergenekon ile ilişkilerini ikna edici nedenlerle izah etmekte büyük sıkıntı çeken sayın Balkız’ın en “kayda değer” açıklaması, “Alevilerin reekarnasyona inandıkları, Hz. Ali’nin Atatürk olarak geri döndüğüne inandığı” yönündeki sözleri idi. Diğer bir iddiası ise, “en sağcısı da dahil bütün Alevilerin Atatürkçü” olduğu.

Bu sözlerin sahibi Ali Balkız; ama biliyoruz ki, bu aslında Alevi camiasına çöreklenmiş bir zihniyetin dillendirilmesidir. Bu nedenle sorunu ne kişiselleştirmek doğrudur ve ne de “her nasılsa bir kişinin ağzından dökülmüş akla ziyan ciddiyetsiz laflar” olarak görmek… Bu nedenle üzerinde durmakta sonsuz fayda var.

Öncelikle şu reenkarnasyon iddiasına bir açıklık getirelim. Alevi inancında “reenkarnasyon” bütün canlılar için öngörülen bir inanç olmaktan çok, bazı Alevi yorumlarında, sadece Hz. Ali için “12. İmam Mehdi olarak geri dönecek” şeklinde sahip olunan bir inançtır. Balkız’ın ciddiyetten yoksun iddiasına göre Hz. Ali “Mehdi” olarak Atatürk kisvesinde yeniden dünyaya gelmiş ve sonra tekrar “siroz” hastalığına yakalanarak, dünyayı, insanlığı kurtarma görevini ifa edemeden ölmüş oluyor! Oysa inanışa göre İmam Mehdi, dünyaya döndüğünde insanlığı adaletsizlikten, zulümden, haksızlıklardan kurtaracaktır. Bu deli saçması düşünceyi “ciddiyetle” dile getirmek, tek kelimeyle ayıptır, utanç vericidir.

Bu yılın başlarında Cafer Solgun’un Taraf gazetesinde yayımlanan “Alevilerin Cumhuriyet ve Laiklikle İmtihanı” başlıklı yazı dizisinin bir bölümünde bu deli saçması “düşünce” üzerinde durulmuştu. Balkız, bu sözleriyle Solgun’un eleştiri konusu yaptığı söz konusu “düşünceyi” teyit etmekle kalmıyor, sahip olduğu sıfatı da kullanarak Alevi toplumunun nasıl hurafelerle aldatıldığını da gözler önüne sermiş oluyor.

M. Kemal, Cumhuriyet’in kurucusu bir “fani”dir. Sevaplarıyla günahlarıyla Cumhuriyet tarihinde tayin edici bir yere sahiptir. Onu ve eklektik modernist fikriyatını “putlaştırmak” yönünde uzun süredir sarf edilen çabalar ise, bize, Kemalizmin aşılmasının ülkemizin geleceği adına mutlaka üstesinden gelmemiz gereken bir sorumluluk olduğunu hatırlatmaktan başkaca bir anlam ifade etmiyor… Bu süreç işlemektedir ve ona, M. Kemal’in gerçeğini ifade etmekten uzak anlamlar atfetmekle engellenemez; açıkçası, bu şekilde ancak “komik” olunabilir…

Tarihi geri getirip yeniden yazmak, yaşamak imkansız olduğuna göre, Cumhuriyet’in demokratikleştirilmesi, normalleşme, temel bir ödev olarak herkesin, hepimizin önünde durmaktadır.

Demokrasi, Balkız zihniyetinde olanların tanınmaz hale getirdikleri gibi anlamsız ve anlaşılmaz bir şey değildir. Hem AB’ye girmekten yana olmak, hem bu sürecin önünü kesmek için bu ülkeye olmadık kötülükler planlayanlarla aynı kefede yer almak değildir demokrat olmak. Kendisini Ergenekon’un “avukatı” ilan edenlerle kol kola girip, Alevileri darbecilerin “kitlesel payandası” haline getirmeye çalışanların “solculuk”, “demokratlık” iddiası insanı acı acı güldüren bir manzaradır. Böylelerinin gözünde demokratlığın, AKP karşıtı olmakla eş değer bir anlam ifade ettiği görülüyor. Kusura bakmasınlar ama tam da bu zihniyet ve tutumları, AKP’yi büyütmektedir…

Alevilerin, kendi adlarına konuşan, siyaset yapan bu ruhlarını ve duygu-düşünce dünyalarını Kemalizmle sakatlamış kişiliklere karşı çok dikkatli olması gerekiyor.

Alevilerin çıkarları da, inançları ve gerçekleri de, gerçek manada demokrasiden yana saf tutmalarını gerekli kılmaktadır. Türkiye’nin dini, vicdani, etnik, siyasal ve sosyal temelli sorunlarında, farklılıkların eşit ve özgür birlikteliğini savunanların başında, Aleviler gelmelidir. Darbe, cunta planları yapanların, Ergenekoncuların “figüranı” olmak utancını artık hiçbir Alevi taşımamalıdır.

Alevi olmayı neredeyse Kemalist olmak, ulusalcı-milliyetçi-Ergenekoncu olmakla eşdeğer hale getirmek istiyorlar. Bu bir oyundur. Bu oyunu bozacak olan da yine Alevilerdir.

Yeri gelmişken haberini vermiş olayım. Cafer Solgun’un “Alevilerin Kemalizm’le İmtihanı” adını taşıyan bir kitabı, bugünlerde Hayykitap Yayınevi tarafından basılacak. Solgun’un kitabı, Alevi meselesindeki çarpıklıklara ayna tutmakla kalmayacak, aynı zamanda Alevi toplumundaki “Kemalist misyonerleri” hayli rahatsız edecek. Şimdiden duyurmuş olalım…

 

www.iyibilgi.com Hasan Soylu

Bu haber 1,053 defa okundu.