Büyükanıt paşa karizmayı çizdirdi mi?

4 Eylül 2008 15:04 tsi
Kandıra ziyareti sonrası bakışlar yeni emekli Paşa'da...

Genelkurmay Başkanı’nın ayağının tozuyla verdiği ilk emirlerden birinin cezaevindeki emekli paşaları ziyaret olması, bakışları yeni emekli paşaya çevirdi. Peki neden Büyükanıt döneminde ziyaret olmadı da Başbuğ zamanında oldu? iyibilgi Ankara

Cezaevindeki emekli paşalara Genelkurmay’ın ilgi göstermesine ilişkin tartışma yeni değil. Neredesbe emekli generallerin gözaltına alındığı andan itibaren bu konuda gözler Genelkurmay’a çevrildi.

Elbette bu konsantrasyonun nedeni sadece silah arkadaşlarına vefa gösterilip gösterilmeyeceğinin merakı ile ilgili değildi. Genelkurmay’ın bu minvalde atacağı her adım davaya bakışını da kamuoyuna yansıtacaktı.

Ancak Yaşar Büyükanıt döneminde bu beklenti gerçekleşmedi veya bu adım atılmadı. Bu konuda Büyükanıt kimi çevrelerce eleştirildi kimi çevrelerce de desteklendi.

Fakat genellikle mutabık olunan konunun, ordunun çeşitli kesimlerinde generallerin sahipsiz bırakılması olarak algılanan bu sürecin üzüntü yarattığıydı. Onlara göre Büyükanıt paşa astsubaylara bir başka olayda, “tanırım, iyi çocuktur” diyerek destek çıkmış, ancak generallere-ki devre arkadaşlarıydılar-aynı morali vermemişti.

Keza, cezaevinden gazetecilere (Ahmet Hakan-Hürriyet) gönderilen “görülmüş” general mektupları bu üzüntünün kalp kırıklıklarını da kamuoyuna yansıtmıştı. Yine de olmadı ve Büyükanıt dönemi bu şekilde kapandı.

Çiçeği burnunda Genelkurmay Başkanı ise ayağının tozuyla verdiği emirlerden birini, emekli paşaların cezaevinde ziyaret edilmesi olarak verdi. Bu emir yerine getirildi ve resmi internet sitesinden de desteklendi.

Doğal olarak bu hareket tüm yönleriyle kamuoyu tarafından irdelendi ve hemen herkes kendine göre bir çıkarımda bulundu.

Ama Yaşan Büyükanıt veçhesinden olayın nasıl algılandığı elbette bir muamma. Muhtemelen Büyükanıt bu konuda en azından şimdilik konuşmayacak. Bununla birlikte basında yer alan bazı yorumlar, bu hareketin öncelikle Büyükanıt’ın karizmasını yıprattığı yönünde.

Büyükanıt’ın doğru veya yanlış yaptığının tartışması ayrı. Fakat yeni komutanın ilk uygulamalarından biri olarak bunu yapması doğal olarak bir başka tartışmayı açıyor.

O tartışma, yeni komutanın eski komutanın imajını bu yolla yaralayıp yaralamadığı? Esasen bu soru biraz sakat. Çünkü artık eski, yeni veya birkaç komutan yok. Tek bir komutan var ve o da İlker Başbuğ.

Doğal olarak onun emirleri tamamen bağımsız ve herhangi bir başka komutanı veya olayı bağlaması, etkilenmesi mümkün değil.
Olaya bu açıdan bakıldığında, Büyükanıt’ın benzer bir girişimde bulunmamasını gerektiren “konjonktürel sebepler”in Orgeneral Başbuğ’u bağlamadığı varsayılabilir.

Zaten bu olay üzerinden yapılan, “artık yeni bir komutan var ve onun üslubu farklı” analizlerinin nedeni de bu. Ancak bu değerlendirme, yine bazı kesimlerin yaptığı “siyaset ile asker arasında yeni bir dönem başlıyor” bakışına da uygun değil.

Çünkü, kamuoyu muhtemelen; “kendine göre doğruları yapan, ama bunları yine kamuoyuna iyi anlatan” bir komutanla karşı karşıya.

Daha açık biçimde yazarsak, tüm dengeleri tüm boyutlarıyla okuyup, olası eleştirileri önceden kestiren ama yine doğrusunu yapıp, gerekçelerini de “ikna edici biçimde” açıklayan bir komutan!

Doğrusu bunun kötü olduğunu kimse söyleyemez.

Bu haber 1,607 defa okundu.