Ecevit ve 'gerici sol'

0 0 0000 00:00 tsi

AĞUSTOS 1999, Ecevit başbakan, "tahkim yasası"nı savunuyor. Başta Cumhuriyet gazetesi olmak üzere bütün 'Kemalist Sol' ateş püskürüyor. "Tahkim"in kapitülasyon olduğunu söylüyorlar.
Ecevit, DSP grup toplantısında konuşuyor:
"Türkiye'de bazı çevreler her yeniliğe karşı çıkmayı ilericilik veya devrimcilik sanıyorlar. Bu eski bir alışkanlıktır. Ben hatırlarım. Gençlik yıllarımda Hilton Oteli kurulurken, bazı gerici çevreler, 'Eyvah, Türkiye'ye kapitülasyon geliyor' demişlerdi. Renkli televizyona karşı çıkılmıştı. Köprüye karşı çıkılmıştı. Ne kadar yenilik varsa, ilericilik adına, devrimcilik adına, bunların hepsine bazı çevreler karşı çıkmışlardı..."
Ecevit, "çok şükür DSP'nin bu solculuk anlayışından, katı devletçilikten kendini kurtardığını" söylüyordu; "uluslararası tahkime karşı çıkanlar, çağ değişiminin ayırdına varamamış" kimselerdi.

Görüş değiştirmek!
İki gün sonra Cumhuriyet gazetesi yaylım ateşi açıyor. Ecevit'in Boğaz Köprüsü'ne, yabancı sermayeye, piyasa ekonomisine karşı çıkan eski sözlerini yayımlıyor:
"İktidara geldiğimizde Boğaz Köprüsü'nün yapımını durduracağız... Bu ülkeyi sömüren yabancı sermayeyi Türkiye'den çıkararak bu düzeni değiştireceğiz...
AB'ye tam üyelik yolunda ikinci aşamaya geçmeyi kabul edersek, Türkiye Ortak Pazar'ın bir pazarı olacaktır..."
1999 Ağustos'unda Cumhuriyet'in bu şekilde alıntı yaptığı Ecevit'in 16 konuşmasından 15 tanesi 1969 yılına, bir tanesi 1973 yılına aitti!
"Dönek" demeye getiriyordu!
Ecevit'in, aradan 30 yıl geçtiği halde, eski "kara kaplı kitap"ı tekrarlayıp durması gerekiyordu sanki!
Halbuki, Ecevit'in bizzat kendisi bu görüşleriyle ülkeyi yönettiği 1978-1980 arasındaki felaketli iktidar yıllarında çok büyük bir "deney" yaşamıştı! Sonra, liberal 24 Ocak Kararları'nın başarılı ve başarısız yönleri, dünyada Sovyetler'in çökmesinin ardındaki ekonomik sebepler ve piyasa ekonomisinin dinamizmi hakkında çok ciddi "gözlem"lere sahip olmuştu.
Görüşlerini bu yeni gerçeklerle "sınadığı" için, eski "kara kaplı kitap"ı tekrarlayıp durmuyor, yeni açılımlar yapıyordu.

Beyin gayreti
Ecevit'in 1977'de "Felsefe Kurumu Semineri"nde yaptığı konuşmayı değerli okuyucum felsefeci Haluk Erdem hatırlattı bana. Aynı seminerde ünlü bir hukukçumuzun konuşmasındaki 'felsefi sefalet'e karşılık, Ecevit'in konuşmasındaki dolgunluk dikkat çekicidir. Birkaç cümlesini alıyorum:
"Felsefeyle ilgilenen kişi eşyanın görüntüsüyle, günlük olayların yüzeysel değerlendirilmesiyle yetinmez... Görüntünün arkasındaki gerçekliği, birbirinden değişik görünen nesneler, birbirinden kopuk gibi görünen olaylar arasındaki ilişkiyi kavramaya çalışır."
Bu da ideolojik "kara kaplı kitap"a bakarak değil, hayatın dip dalgalarını, olaylara yön veren temel dinamikleri araştırmakla olur.
Ecevit'in değişen görüşlerinin altında işte bu beyin gayreti vardır; günlük siyasi çıkar beklentisi değil!
Ecevit iyi bir 'idareci' miydi? Ekonomi tarihimizdeki yeri nedir? Bunlar elbette tartışılır. Fakat sağlı, sollu dogmatizmin yaygın olduğu toplumumuzda onun dogmaları sorgulaması en saygın yönlerinden biridir.
Gerçekten, bir dogmanın yerine başka bir dogmayı koymakla hür ve analitik düşünce gerçekleşmiyor.

Bu haber 239 defa okundu.