En Sıcak Konular

Baskı yoluyla gelen imandan hayır yoktur

2 Eylül 2008 12:31 tsi


Peygamber Efendimizin amcası Ebu Talib, son nefesine kadar Müslümanlığı kabul etmedi. Yeğeninin tüm ricasına rağmen Kelime-i Şahadet getirmedi...

Ama hiç baskı görmedi... Hz. Muhammed ‘hoşgörü’ diye haykırırdı...

Niye önümüzde Hz. Muhammed gibi güzel bir örnek varken biz Dubai modeli bir Müslümanlığa özeniyoruz hocam? Yani daha çok gösteriş, daha çok israf peşinde koşuyoruz? Eminim bugün ‘hayır için’ pek çok beş yıldızlı otelde açık büfe iftar veriliyordur. İslam’da açık büfe var mı mesela?

Biz Peygamber Efendimizin nasıl yaşadığını biliyoruz. Örnek almaya var mıyız, mesele budur. Yalnız burada ölçüyü doğru koyalım. Ben hiç kimsenin hakkını yemek istemem. Peygamberimiz fakirdi ama...

Çok da fakir değildi bildiğim kadarıyla...

Tabii Hz. Hatice’yle evlendi, zengin olma imkanı elde etti, fakat o fakirliği tercih etti. Yardımlaşmanın, başkasına vermenin erdemini gösterdi... Bir gün yanındaki sahabilerden Ebu Zer’e, Uhud Dağı’nı gösterip, “Şu Uhud Dağı kadar altınım olsa üç gün sonra benim yanımda bu altını bulamazsınız” diyor. Tanıklar da var. Ve ekliyor: “Sadece borçlarımı ödeyecek kadar bir kısmını kendime ayırırım, gerisini tasadduk ederim, yoksullara, muhtaçlara veririm” diyor. Bugün herkesten Resulullah gibi davranmalarını bekleyemeyiz ama istiyoruz ki bu zihinlerinde olsun. Ve eğer zenginlerse, fakirlere, muhtaçlara, öğrencilere, yaşlılara ve onları gözeten kurumlara yardım etsinler. Şuna dikkatinizi çekerim yalnız Peygamberimiz fakirliği tercih etti ama zenginliği de engellemedi. En yakın arkadaşlarından Hz. Osman zengindi. Yani Peygamber Efendimiz, Hz. Osman’ın zenginliğini engellemedi ama ‘israf haramdır’ prensibini koydu. Hz. Osman zekatını verdi, sadakasını verdi. Tebuk Seferi söz konusu olduğu zaman bin deve yükü de bağışta bulundu orduya... Böyle örnekler çoktur İslam tarihinde.

‘Açık büfe günahtır, haramdır’ diyemeyiz

Peki ‘Müslümanım’ diyenlerin altındaki jeep’lere, oturdukları lüks evlere ne diyorsunuz? Bunlar da, gösteriş, israf ve müsriflik değil mi?

Prensip şu İslam çıtalar koyar, ölçüler koyar. Bu ölçüler de o günün şartlarına göre belirlenir. Ölçüyü kaçırmayacaksın. İsraf haramdır. Artı bu malda ihtiyaç sahiplerinin de hakkı vardır. O halde sende olanı paylaşacaksın, vereceksin.

‘İsraf haramdır’ diyoruz, o zaman Ramazan’da beş yıldızlı otellerde açılan iftarların, açık büfelerin yeri var mı?

‘Açık büfe günahtır’, ‘Açık büfe haramdır’ diyemeyiz.

Demeyelim ama kırk çeşit yemekle de açılır mı oruç?

Orada tabağı tutan Mine Hanım’ın çok işi var. Çünkü tabağa yiyeceği dolduracak olan sizsiniz. Yiyeceğiniz kadarını alacaksınız ve alırken de mütevazı olacaksınız. Çünkü bu açık büfenin ben hangi ihtiyaçtan doğduğunu bilemem, onun için ona karışamam. Eğer çok net şey bir şey söylersem sıkıntı doğar. Ölçüleri koyuyoruz biz. Mine Hanım elinde tabağı gider, kendisi ne kadar yiyeceğini belirler.

Ama Hz. Peygamber’in bir çeşit, en çok iki çeşit yemekle sofradan kalktığını biliyoruz...

Doğru. Peygamber Efendimiz her zaman tevazuyu, fakirliği, mütevazı şartlarda yaşamayı tercih etmiştir. Her zaman sadelikten yana olmuştur... Bırakın israfı, az olanı da paylaşmıştır...

Peki orucu nasıl açıyor, bu biliniyor mu?

Orucu da yine mütevazı şartlarda açıyor. Hatta sadece hurma ve suyla iftar ettiği de oluyor. Hz. Ayşe diyor ki mesela, “Aylar geçerdi, bizde ocak tütmezdi.” Demek ki evlerinde kaynayan bir aş olmayabiliyor. O yüzden belki burada şunu diyebiliriz otelimiz değil, orucumuz beş yıldızlı olsun!

İmanın gönül yoluyla olması istenmiştir...

Peki Hz. Muhammed döneminde Müslüman olmayanlara baskı var mı?

Hayır. Peygamber Efendimizin görevi İslamiyet’i tebliğ etmek, anlatmak. Ama bunu baskı yoluyla yapmıyor. Zaten baskı yoluyla gelen İslamiyet’ten de, imandan da hayır yoktur. Onun içindir ki imanın hep gönül yoluyla olması istenmiştir.

Kitapta bir bölüm var... Amcası Ebu Talib, Hz. Muhammed’i çok sevmesine rağmen Müslümanlığı kabul etmiyor. Buna karşılık anladığım kadarıyla baskı da görmüyor...

Doğru... Peygamber Efendimiz dört yaşına kadar sütannesi Halime’nin, altı yaşına kadar annesi Amine’nin, annesinin vefatı üzerine sekiz yaşına kadar da dedesinin yanında kalmış, ondan sonra da onu amcası Ebu Talib himayesine almıştır. Ebu Talib, Peygamberimizin babası Abdullah’ın anne-baba bir kardeşiydi. Fakir olmakla birlikte merhametli ve gönlü zengin bir insandı. Yeğenini çocuklarından fazla sevdi, onun uğurlu olduğuna inandı ve iyi yetişmesi için gayret sarf etti. Birçok defa onu yanına alıp uyurdu...

Ebu Talib, peygamberliğinden sonra da yeğeninin yanında yer aldı ve onu korumak için elinden geleni yapmaya çalıştı. Ancak Peygamber Efendimizin İslam’ı kabul etmesi için yaptığı ısrarlı tekliflerini cevapsız bıraktı ve Hicret’ten üç yıl kadar önce öldü. Amcasının ölümünden önce, Peygamber Efendimiz hiç değilse son nefesinde Kelime-i Şahadet getirerek İslam’ı kabul etmesini ve böylece şefaate nail olmasını rica etti. Ebu Talib ise müşriklerin ölüm korkusu yüzünden Müslüman olduğunu ileri sürerek kendisiyle alay edebileceklerini, onlara karşı küçük düşmek istemediğini söylemiş ve Resul-i Ekrem’in teklifine olumlu cevap vermemiştir...

Yani Müslümanlığı kabul etmesi için hiçbir baskı yapılmamıştır?

Evet. Sadece anlatılmıştır...



Bu haber 252 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,100 µs