En Sıcak Konular

'İzmir çernobil gibi '

1 Eylül 2008 17:01 tsi
Prof. Dr. Murat Tuncer, İzmir suyunda tespit edilen tehlikeli arsenik oranının, sigara içen kişilerde kansere yakalanma riskini hat safhaya çıkardığını açıkladı.

Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi Başkanlığında düzenlenen basın toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile birlikte yürütülen “Ulusal Kanser Kontrol Programı” konusunda yapılan çalıştay sonrasında, kanserle mücadele için belirlenen hedefleri açıklandı. Tuncer, ayrıca, bazı illerin ve özellikle İzmir'in içme sularında yüksek çıkan arseniğin, tütün ve tütün mamulleri kullanan kişilerde kansere etkisi hakkında da açıklamalarda bulundu.

“Ulusal Kanser Kontrol Programı Oluşturulması” kapsamında, bu yıl, koordinatörlüğünü Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı ve DSÖ Türkiye Ofisi'nin yürüttüğü 3 çalıştay yapıldığını belirten Tuncer, bu çalıştaylarda, Türkiye'deki çeşitli kurum ve üniversitelerden 80 uzman ve öğretim görevlisinin, “kanseri önleme, kanserde erken yakalama, kanser tedavisi ve kansere bağlı oluşan ağrı ile enfeksiyonların giderilmesi konularında strateji niteliğinde dokümanlar oluşturulduğunu söyledi.

Tuncer, çalıştayda, meme kanseri için memede kitle, rahim ağzı kanseri için menopoz veya cinsel ilişki sonrası kanama, bağırsak kanseri için dışkıda kan, cilt kanseri için deride ülser veya şekil, renk değiştiren cilt lekeleri, gırtlak kanseri için ise iki haftayı geçen ses kısıklığının erken uyarıcı belirtileri olduğu ve toplumun bu bulgularla ilgili uyanık tutulması üzerinde durulduğunu kaydetti.

Kanserin, her yıl dünyada 10 milyon kişiyi etkilediğini, yeterli mücadele verilmediği takdirde 2010'da her yıl yeni kanser tanısı konan hasta sayısının 17 milyona, 2050'de ise 24 milyona yükselmesinin öngörüldüğünü ifade eden Tuncer, “Tablonun en trajik yanı, bu kanserlerin üçte birinin etkili kanser kontrol programları ile önlenebilecek olmasıdır” dedi.

Tuncer, Türkiye'de en sık rastlanan ilk 10 kanser türünden 7'sinin tüm kanserlerin üçte ikisini oluşturduğunu ve bunların tamamına yakınının çok ucuz, etkin ve kolay uygulanabilen halk sağlığı yaklaşımlarıyla önlenebileceğine dikkati çekti.

Türkiye'de, kanser nedeniyle her yıl yaklaşık 90 bin kişinin yaşamını yitirdiğini belirten Tuncer, “Bu, her gün bir Boeing 737 uçağının düşmesi ile eşdeğerdir” dedi.

“TARAMALAR İÇİN ULUSAL STANDARTLAR BELİRLENDİ”

Türkiye'de, vatandaşların yüzde 80'inin kanseri en önemli sağlık sorunu olarak gördüğünü belirten Tuncer, ancak yüzde 2'sinin kanserin erken belirtileri, korunma yolları ve tarama metotlarından haberdar olduğunu söyledi.

Tuncer, Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığınca meme, rahim ağzı kanserlerinin taramaları için ulusal standartlar belirlendiğini, kolorektal kanserler için tarama standartları içinde çalışmaların devam ettiğini bildirdi.

Taramaların, Türkiye genelinde birçok ilde bulunan Kanser Erken Tanı/Tarama ve Eğitim Merkezi'nde yapıldığını ifade eden Tuncer, Kanser Savaş Dairesinin bütçesinin son 4 yılda 2 bin 500 YTL'den döner sermaye kullanımı ile 77 milyon YTL'ye çıkarıldığını, 2009'da 1 milyon dolara eşdeğer eğitim faaliyeti için yeni kaynak yaratıldığını belirtti.

KANSER KONTROLÜNE İLİŞKİN ANA HEDEFLER

Sigaranın, kalp damar hastalıkları ve kanserin en önemli nedeni olduğuna dikkati çeken Tuncer, çalıştayda, sigaradan alınan vergilerin yükseltilmesi ve bu vergilerin yüzde 5'inin kanser hastaları için harcanması üzerinde durulduğunu anlattı.

Tuncer, çalıştayda kanser kontrolüne ilişkin şu ana hedeflerin belirlendiğini açıkladı:

“-Önümüzdeki 10 yılda ortaya çıkacak kanserlerin en az 3'te birinin önlenmesi,

-Gırtlak, meme ve rahim ağzı kanserlerinde tamamen iyileştirme oranının önümüzdeki 10 yılda yüzde 15'ten yüzde 80'e çıkarılması,

-Erken tanımlanabilen kalın bağırsak ve rektum kanserlerinin tam iyileşecek şekilde tedavi edilebilir hale getirilebilmesi,

-Çocukluk çağı kanserlerinde tam iyileştirme oranının en az yüzde 70'e çıkarılması,

-Ülkenin her yerinde kanser nedeniyle ağrı ve diğer sebeplerle yaşam kaliteleri bozulan hastaların hemen tamamının 5 yıl içinde gerekli palyatif tedaviden yararlanmalarının sağlanması.”

“ARSENİK, BİZİM ÜLKEMİZDE DOĞAL YOLLARLA OLUŞMUŞTUR”

Sudaki arsenik miktarının yüksek olmasının sadece Türkiye'nin değil, birçok ülkenin sorunu olduğunu belirten Tuncer, jeolojik kaynakların zengin olduğu ülkelerde zaman zaman suda arsenik miktarının kabul edilebilir oranlardan yüksek çıkabildiğini kaydetti.

ABD, Tayvan, Macaristan, Tayland, Bangladeş ve Avusturya'nın bazı yerlerinde suda arsenik miktarının yüksek çıktığını ifade eden Tuncer, “Bu sadece Türkiye'ye özgü bir sorun değil. Bazı ülkelerde jeolojik kaynakların etkisiyle, bazılarında da insan eliyle oluşmaktadır. Arsenik, bizim ülkemizde doğal yollarla oluşmuştur” dedi.

Tuncer, doğal kaynak sularının yer altında değişik yerlerden geldiğini, deprem gibi sismik faktörlerin etkisiyle kaynakların yer değiştirebildiğini belirterek, “Bazen, arsenik yataklarından geçiyorlar. Böylelikle, arsenikle birlikte geliyorlar. O yüzden, ülkemizdeki arsenik sorunu statik bir sorun değil, mevsim ve yağışlara göre sudaki arsenik miktarı artıp azalabilir” diye konuştu.

“Türkiye'de bugün arsenik olmayan illerin, gelecekte de böyle olacağı gibi bir durumun söz konusu olmadığını” dile getiren Tuncer, sudaki arsenik miktarının sürekli takip edilmesi gerektiğini anlattı. Tuncer, bazı bölgelerin suyundaki arsenik miktarının “akut arsenik zehirlenmesi yapabilecek” kadar çok yüksek seviyede olduğuna işaret ederek, bunun öncelikle cildin sertleşmesinden anlaşıldığını söyledi.

Arseniğin cilt, akciğer, mesane, tiroit ve yemek borusu kanserlerinde etkili olduğunu anlatan Tuncer, “Arseniğin asil kanserojen etkisi sigara içenlerde ortaya çıkıyor. Tütün ve tütün mamullerini kullananlarda akciğer kanserine yakalanma riski kat kat artıyor” dedi.

Tuncer, arsenik oranının yüksek olduğu bölgelerde yapılan kanser araştırma çalışmalarında “sadece erkeklerde akciğer kanseri oranında artış olduğunun” belirlendiğini söyledi.

Türkiye'de akciğer kanseri hastası sayısının diğer ülkelere oranla yüksek olduğunu ifade eden Tuncer, “Bunun en önemli nedeni tütün bağımlılığı. Bir de arsenik işin içine girince akciğer kanserinin görülme sıklığı artıyor. Çünkü arsenik, sigaradaki kanserojen miktarını yükseltiyor” diye konuştu.

Tuncer, arseniğin mutlaka suda 10 mikrogram/litre'nin altında olması gerektiğini vurgulayarak, “Ancak, sigara kullananlarda, suyun içindeki oran bundan çok daha az dahi olsa kanser riskini artırır. Bu nedenle yapılacak tek şey, sigara kullanımından vazgeçmektir” dedi.

Tuncer, Türkiye'nin arsenik haritasının çıkarılması için çalışma yaptıklarını da sözlerine ekledi.



Bu haber 455 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,784 µs