Go Türkiye go: Çinliler satranç bilmez!

1 Eylül 2008 16:02 tsi
Rusya, Gürcistan-İran dosyalarında Şanghay 5’lisini arkalamaya hazırlanırken, tüm sınırlarında küresel dertlerle uğraşan Türkiye, ‘çekirge hamlesi’ yapıyor. Çin’e ayakları Kafkasya’da, Ortadoğu’da, Afrika’da olan

“Son iki yılın Türk diplomasisini tek cümlede anlatın” dense, olası en iyi yanıt; “Sınırlarındaki küresel sorunları ‘küresel uyumla’ aşma metodu” olabilir!

Belki de bu yüzden: Suriye-İsrail, Irak, İran, Ermenistan, Gürcistan, Kıbrıs, Azerbaycan ve bunlara bağlı ticari, diplomatik, askeri ve enerjik yığınla “global” dosyanın altından kalkmaya Türkiye, kimine göre iyi kimine göre lüzumsuz bir “zamanlama” ile Pekin’in kapısını çalacak.

Ve diyecek ki, “gel seninle serbest ticaret anlaşması yapalım!” “E, ne var bunda” denebilir. Biz de deriz ki, “çok şey var”.

Hoplayıver çekirge…

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de Türk işadamlarıyla birlikte önümüzdeki aylarda Çin'e çıkarma yapacağını açıkladı; "İki ülke arasındaki ticaret hacmi aleyhimize. Bunun düzelmesi ve 20 milyar dolarlık ticaret hedefinin yakalanması için serbest ticaret anlaşması istiyoruz".

Çekirge kültürüne vakıf olan Çin de Ticaret Bakanı Deming aracılığı ile bu ziyaret arzusuna olumlu karşılık verdi. 
 
Bu noktada Bakan Tüzmen’in ismi önemli. Zira Tüzmen aynı zamanda ve şu sıralar yoğun olarak Rusya ile yaşanan ticari krizi bertaraf etmeye uğraşıyor. Gerçi bugün için gelinen nokta çok parlak sayılamaz ama, neticede Türkiye Kafkaslar’dan gelen bir krizin sancılarını çekiyor.

Kısaca küresel çekişme noktalarının ilk sırasına oturmuş Gürcistan ve bağlı olarak Azerbaycan, Ermenistan denkleminde Türkiye ile Rusya karşı karşıya kalmış durumda.

Elbette bunun bölgedeki her sorun ve konuya yansımaları bulunuyor. Bir ucu enerji dosyalarına bir ucu ABD’nin taraf olduğu İran sıkıntısına kadar gidiyor.

İşte bu noktada Moskova, özellikle Gürcistan ve İran meselelerinde Şanghay Beşlisi olarak bilinen, içinde Çin ve Hindistan gibi önemli “süper güç” adaylarının bulunduğu platformu, bu problemlerin lehine çözülmesi adına kullanma arzusunda.

Bu yolda ciddi girişimleri var ve Çin de bu girişimlerde ana oyuncu olarak bulunuyor. Zaten şekil açısından “Batı karşıtı” gibi duran bu kuruluşun, Ortadoğu ve Kafkaslar’da taraf haline getirilmesi Kremlin için önemli.

Kuzey'den değil Batı'dan gel...

İşte bu zamanlama Türkiye’nin Çin çıkarması ile aynı zamana, hatta aynı günlere den düşüyor. Düşüyor ama Ankara’nın Çin’e açtığı ortak yollar bununla da sınırlı kalmayacak gibi.

Zira seyahettan önce bir araya gelen Türk ve Çinli yetkilerin masaya getirdiği konuların başlıkları şunlar; 1) Kasımda ticaret ofisi açacağız. Karma ekonomik komisyonu Çin'de toplamak istiyoruz. 2) Cumhurbaşkanı Gül, önümüzdeki aylarda işadamları ile birlikte Çin'e gelecek. 3) Afrika ve Uzak Doğu başta olmak üzere dünya pazarlarında birlikte çalışabiliriz. 4) Irak'ta önemli petrol sahası var. Çin'in bu bölgedeki petrol projelerini birlikte yapabiliriz. Irak doğalgazının gelmesi için de birlikte çalışabiliriz.

Görüldüğü gibi ilk iki maddeyi “zerafet” diplomasisi sayarsak, son iki madde ciddi mesajlar içeriyor! Ve bu iki maddenin içerdiği coğrafya, esasen Batı’nın da güçlü biçimde varolduğu, varolmak istediği bölgeleri kapsıyor.

Türkiye Ortadoğu’da zaten var. İstanbul’da yapılan son Afrika zirvesindeki kazanımlar da anımsandığında bu kıtaya da girmiş sayılabilir. Çin ise Afrika’da Türkiye’den daha güçlü. Hatta tüm dünya ülkeleri içinde ilk sırada sayılabilir.

Ortadoğu’da ise nispeten zayıf. İşte belki Türkiye, Pekin’e “Kuzey’den değil Batı’dan bir yol öneriyor”!

www.iyibilgi.com

Bu haber 985 defa okundu.