En Sıcak Konular

İsrail’in yeni planı: İran'a karşı dörtlü Sünni cephe

0 0 0000 00:00 tsi
İsrail’in yeni planı: İran'a karşı dörtlü Sünni cephe Bir uluslararası ilişkiler gazetesi Ortadoğu'daki gelişmelerden yaptığı derlemeyle ilginç bir sonuca ulaşıyor. Gazetenin iddiası şu: İsrail, İran'a karşı Türkiye, Mısır, Ürdün ve Arabistan'ı bir araya getirecek.

Şii İran'a karşı Sünni Blok oluşturma çabaları... İsrail ve ABD’nin yönlendirmesiyle Ürdün Kralı İkinci Abdullah, Şii İran’a karşı, bilgi değişimi ve koordinasyonu düzenleyen açık bir anlaşma çerçevesinde birlikte hareket etmek amacıyla Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Türkiye'yi bir araya getirmeye karar verdi. Temasların ikinci halkasını ise, Ürdün Kralı ile aynı endişeleri paylaşan Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz ve Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek oluşturdu. Bundan sonra, el-Akabe temaslarının üçüncü halkasına Türkiye katıldı. Bazı uzmanlara göre; Şii egemenliği 800 yıl sonra geri dönüyor. Bu anlaşma, özellikle Hizbullah’ın İsrail ile kapışması esnasında bir güç olarak belirmesinden sonra bu sünni devletleri de ikna etmiş durumda. Burada önemli olan şu: Türkiye, Şii Hilali’ne karşı oluşturulmak istenen Sünni Bloku’nda, ABD ve İsrail’in manivelası mı olacak?

Tüm dünya bizim habersiz olduğumuz el-Akabe anlaşmasının varlığını ve yürürlükte olduğunu doğruluyor. Akabe anlaşması, bölgenin İsrail ile birlikte en önemli 4 Sünni ülkesi arasında stratejik eşgüdümün en önemli adımlarından biri. Bu anlaşma, özellikle Hizbullah’ın İsrail ile kapışması esnasında bir güç olarak belirmesinden sonra, bölgede İran’ın ve Şii nüfuzun artması karşısında bir kez daha güçlü biçimde durulması için ortaya atıldı.

Akabe anlaşması İsrail ve ABD’nin yönlendirmesiyle Ürdün Kralı İkinci Abdullah tarafından başlatıldı. Kral, İran’a karşı, bilgi değişimi ve koordinasyonu düzenleyen açık bir anlaşma çerçevesinde birlikte hareket etmek amacıyla Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Türkiye ve İsrail’i bir araya getirmeye karar verdi. Temasların ikinci halkasını ise, Ürdün Kralı ile aynı endişeleri paylaşan Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz ve Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek oluşturdu. Ancak, kurulması düşünülen ittifakın İsrail gibi bölgenin bir güçlü ülkesi olmaksızın etkin olamayacağı inancı da ağır bastı. Bu sırada, İsrailli ve Suudi Arabistanlı üst düzey yetkililer arasında bir buluşma gerçekleşti. Arkasından Ortadoğu’nun gizli servis örgütleri, Ürdün’de gizlice biraraya gelerek bölgedeki terör tehdidini görüştü.

Bundan sonra, el-Akabe temaslarının üçüncü halkasına Türkiye katıldı. Böylece Türkiye de el–Akabe anlaşmasına en üst düzeyde taraf oldu. Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a konuyu açtı. Erdoğan, taraflar arasında, İran’ın Şii nüfuzundan en fazla tedirginlik duyanların başında geldi. Zira Türkiye, neredeyse İran ve Irak arasında Şii kıskancında sıkışmış durumda. Dolayısıyla Akabe anlaşması Erdoğan için, boğulmak üzere olan birisine uzatılan can simidi gibi oldu. Erdoğan, dört elle sarıldığı anlaşmaya Türkiye’nin hemen katılacağını açıkladı ve bunu teyit edercesine, Türk istihbaratından birkaç yetkiliyi Riyad’a gönderme kararı aldı. El-Akabe anlaşması, resmen ilan edilmeyen bir buluşmada deklare edildi. Bu buluşma, 18 Eylül 2006 tarihinde Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail’in katılımıyla Akabe Körfezinde, Ürdün Kralı’nın sarayında gerçekleşti. Anlaşmaya varılmasıyla üzerinde karar kılınan en önemli sonuç, hızla uygulamaya geçilmesi gereği oldu. Bu da, Mısır ve Türkiye dahil, 5 ülkenin istihbaratı arasında bir ittifak kurulması yolunu açtı. İran’ın bu anlaşmaya yanıtı hemen, güçlü ve doğrudan geldi. İran, Hamas’a ilk kez füzesavar silah sistemleri gönderdi.

Bazı uzmanlara göre; Şii egemenliği 800 yıl sonra geri dönüyor. Ortadoğu’dan Pakistan’a, Azerbaycan üzerinden Hazar’a, Tacikistan’a uzanan 800 milyon nüfuslu ‘Şii hilali’ ortaya çıkmak üzere. Bu coğrafyada en zengin petrol ve doğalgaz rezervleri var, enerji yolları var. Hizbullah bugün, İsrail ve İran’ın ardından bölgenin en becerikli askeri gücü durumunda. Bölgesel Sünni devletlerin, İrana karşı nasıl kullanılacağı şimdilik meçhul ama Rusya nükleer işinde İran’ın en büyük müttefiki. Bu işbirliğinden 20-30 milyar dolar kazanıyor. Ayrıca İransız bir Rusya bölgede çok zorda kalır. Rusya’nın şu anda İran’ı kaybetme lüksü yok. İran’ı kaybettiği anda Rusya, ‘gri Asya’ siyasetini, yani Güney Asya, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Ortadoğu ve Hazar siyasetini yeniden yapılandırmak zorunda kalır. Rusya’nın İran’la bu üç bölgede de ciddi bir işbirliği var.

1200’lerden yani Hatimi’ler döneminden beri İslam dünyasına Sünniler hâkim. Hatimi’lerden bu yana ilk kez Şiilik bu coğrafyada egemen güç olma imkânını yakaladı. Yüzyıllardır şiddetle bastırılmış olan Şiilik şimdi geri dönüyor. Suudi Arabistan’da bile artık muhalefet baş gösteriyor. Irak bölünmezse Şiilerin yönettiği bir devlet olacak. Bölünürse de bir Şii devleti ortaya çıkacak. Bölünme durumunda yine burada ortaya çıkacak bir Kürt devleti, hem Türkiye’yi, hem İran’ı ve hem de Suriye’yi yeni bir döneme sokacak. Bahreyn’de de Şii çoğunluk var. Lübnan’da da Hizbullah bir şekilde iktidarda. İran’a yönelik bir savaş olursa, geçmişteki OPEC ambargoları gibi petrol fiyatlarını fırlatacak bir Şii petrol ve doğalgaz ambargosuyla karşılaşılabilir.

Bugün Ortadoğu bölgesinde iki tane istikrarlı ekonomik havza var. Biri, Dubai, Katar’ın da oluşturduğu Körfez İşbirliği Konseyi denen havza diğeri ise Türkiye. Bu iki havzanın arasında İran, Irak, Ürdün, Suriye, Filistin ve İsrail’e kadar uzanan istikrarsız bir şerit var. Ankara, bu iki ekonomik havza arasında ilişkileri geliştirme çabasında. Bunu sadece Arap sermayesi olayı gibi algılamamak lazım. Bu aynı zamanda İran’ı dengeleme girişimi. Ancak boyalı İstanbul basını, Türkiye'nin bölgesel ekonomik ilişkileri geliştirme çabalarını sürekli “irticanın güçlenmesi” ve “arap peştemalı” soslarıyla verdi Türk halkına.

Suudiler ve Mısır’ın rahatsızlığı

Bazı uzmanlara göre Suudi Arabistan, Arap dünyasının “Sünni merkezi” olarak İran’dan ateşlenen “bölgesel Şii hamlesi”nden fena halde kaygılanıyor. Irak’taki Sünni güçler - Şiiler’le silahlı çatışma içinde bulunanlar, özellikle “direnişçiler”- Suudi Arabistan tarafından destekleniyorlar. Bunun farkında olan İran, zaman zaman Riyad Yönetimi’ne işbirliği çağrısı yaptı.

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, 13 Haziran 2006 günü, Irak’taki Sünni-Şii geriliminin ortadan kaldırılması konusunda Suudi Arabistan ile işbirliği yapılması çağrısında bulundu. Hamaney, ülkeyi ziyaret eden Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud El Faysal ile yaptığı görüşmede, “Ülkelerimiz, Irak’ta Şiilerle Sünniler arasında ayrılıkları tahrik eden düşmanların önlenmesi için işbirliği yapabilir” dedi. İran dini lideri, iki ülkenin İslam alemindeki problemlerin halli ve Müslümanlar’ın birleşmeleri için “stratejik işbirliği” yapmaları gerektiğini de ifade etti. Prens Suud ise, Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın bir mesajını Hamaney’e teslim etti. Mesajın muhtevası konusunda bir açıklanma yapılmadı.

Suudi Arabistan, İran’ın, Şiiler’in ekseriyette olduğu Irak’ın içişlerine müdahale ettiği suçlamasında bulunuyordu. Suudi Arabistan’ın petrol üretilen Doğu vilayeti Hasa’da Şiiler büyük oran tutuyor  ve ayrıca Irak’ın güneyindeki Şii bölgelerine çok yakındalar. Ayrıca, Lübnan’da Şiiler’in temsilcisi Hizbullah ağırlığının artması ihtimali de, bölge çapında bir “Şii hilali”nin oluşmasını Suudiler’in uykusunu kaçırtacak bir “gelecek kaygısı” haline getiriyor. Ve Suudi Arabistan, İran’ı bölgede dengeleyebilecek “siyasi-askeri” güç merkezi ve bir “büyük Sünni ülke” olarak Türkiye’yi görüyor. Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Şii-Sünni fay hattının en kırılgan noktasında gördüğü ülkesinin güvenliği için Çin ve Hindistan’a yakın geçmişte yaptığı açılımı, şimdi Türkiye’ye yaptığı açılımla sürdürmek istiyor.

Türkiye, İran’la kendisini karşı karşıya getirmeden, “Körfez-Irak-Lübnan ekseni”nde “Batı irtibatlı bir Sünni güç” olarak, bir “bölgesel istikrar unsuru” olarak rol oynayabilecek mi? En önemlisi Türkiye, Şii Hilali’ne karşı oluşturulmak istenen Sünni Bloku’nda, ABD ve İsrail’in manivelası mı olacak? Ya da böyle bir girişime neden ihtiyaç duyuluyor?

Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek de bir açıklamasında “Bu ülkelerde önemli ölçüde Şii nüfusu yaşamaktadır ve Şiiler yaşadığı ülkelere bağlılık göstermek yerine İran’a bağlı durumdadırlar”. demişti. Mübarek’in açıklaması bölgede yükselen mezhebi tansiyona dikkat çekmekteydi. Mübarek gibi deneyimli bir politikacı sebepsizce konuşmayacaktır. Bölgedeki bütün Arap liderler adına yaptığı açıklamada Mübarek’in hedefi aslında Washington’du. Bu açıklamasıyla Mübarek, Arap rejimlerinin rahatsız olduğu ve Irak’ın geleceğiyle ilgili ABD ve İran arasında bir süre önce meydana gelmesi planlanan görüşmelerden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyordu. İsrail’in de önceden beri İran ve ABD arasında olabilecek yüz yüze görüşmelere karşı süregelen bir rahatsızlığı bulunmakta. Özellikle Mübarek gibi Arap liderler, Irak’ta ABD’nin kendilerini dışarıda bıraktığı bir süreçten oldukça endişeli durumdalar.

Şii Hilali’ne karşı oluşturulmak istenen "Sünni Bloku" resminin tümünü oluşturan parça gelişmeler şöyle:

Hizbullah 2 İsrail askerini esir aldı

12 Temmuz 2006, Beyrut: Lübnan’daki Şii milis örgütü Hizbullah, 2 İsrail askerini esir aldığını bildirdi. Hizbullah’ın El Menar televizyonu, 2 İsrail askerinin esir alındığını duyurdu. İsrail’de Başbakan Ehud Olmert, konuyla ilgili olarak kabinesini olağanüstü toplantıya çağırdı.

‘Şii hilali Arapları kaygılandırıyor’

17 Temmuz 2006, Londra: İngiliz Times gazetesinde Nicholas Blandford imzalı yorum, Hayfa’ya saldırarak Hizbullah’ın çatışmaları İsrail topraklarına taşıdığının altını çizerken, bu gelişmenin, İsrail’in düşmanlarını dışarıda yenilgiye uğratma esasına dayalı askeri doktrinini baltaladığına dikkat çekiyor. Nicholas Blanford, süregiden çatışmanın Orta Doğu’da güç dengesini çok derin şekilde etkileyeceği görüşünde. ‘’İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışma, Lübnan’ın güneyinde 25 yıl savaşan iki düşmanın yerel bir kapışması değil, Orta Doğu’daki güç dengesini yeniden tanımlama girişimi. Bu gelişme yalnızca İsrail’i değil, Batı yanlısı Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün gibi ülkeleri de etkileyecektir.’’ Bölgede, ciddi oranda Şii nüfusa sahip ülkeler; İran, Irak, Lübnan ve Suriye’yi kapsayan bir Şii hilali oluştuğuna dikkat çeken Times yazarı, özellikle Suriye ve İran’ın Washington yönetiminin hedefinde olduklarını anımsatıyor. Ancak yazara göre, Tahran, Şam, Hamas ve Hizbullah’tan oluşan ittifak, Irak’ta çıkmaza giren ABD’nin kendilerine karşı kuvvet kullanmaya yanaşmayacağının hesabını yapıyor. Bu durum ise, yazarın ifadesiyle, İsraille çatışma dahil sözkonusu ittifakın aldığı riskleri arttırıyor. Times’da yazarı, Sünni Arap rejimleri kaygılandıran durumu şöyle özetliyor: ‘’İsrail’in Lübnan’da yarattığı yıkımı seyreden Arapların; verdiği sözleri eyleme dönüştürmeye niyetli olduğunu gösterip kudretli İsrail ordusuna karşı savaşan ve çoğu kişiye göre güvenilir tek siyasi ve askeri güç Hizbullah’a yönelik sempatisi artacaktır.’’

İran’dan Türkiye’ye ve Suudi Arabistan’a suçlama

26 Temmuz 2006, Tahran: İranlı yetkililer Türkiye ve Suudi Arabistan’ı hava sahalarını kapatarak Lübnan’a insani yardım göndermelerini önlemekle suçladı. İran medyasında bazı bakanlık yetkililerine dayandırılarak verilen haberlerde Lübnan’a gönderilen tıbbi yardım malzemelerinin bu durum nedeniyle Dubai üzerinden Suriye’ye ulaştırıldığı belirtildi. İran Yönetimi Arap ülkelerini Lübnan’da Hizbullah’a yeterince destek vermemekle suçlamıştı.

Kral Abdullah Türkiye’de

8 Ağustos 2006, Ankara: 40 yıl aradan sonra ilk kez Türkiye’ye gelen Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdullaziz Al Suud’un uçağı, saat 16.10 sularında Ankara Esenboğa Havalimanı’na indi. Ziyarette, iki ülke arasında 6 anlaşma imzalandı.

Hizbullah zafer ilan etti

14 Ağustos 2006, Beyrut: Lübnan’daki Şii Müslüman grup Hizbullah, bir ay devam eden ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararı ile bugün yürürlüğe giren ateşkesle birlikte “İsrail savaşında büyük bir zafer kazanıldığını” ilan etti.

Gül’ün Beyrut ziyareti

16 Ağustos 2006, Beyrut: Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Fransa Dışişleri Bakanı Philippe Douste-Blazy Lübnan’ın İsraille sınır bölgesinde güçlendirilmiş bir Birleşmiş Milletler (BM) kuvveti için nasıl katkıda bulunabileceklerinin şartlarını görüştüler.

Aragi: Arap liderler, İsrail’in gerçek planını anlayamıyorlar

17 Ağustos 2006, Moskova: İran’ın, Birleşmiş Milletler’in (BM) ateşkes kararını olumlu karşıladığını belirten İran Kültür ve İslam İlişkileri Örgütü Başkanı Mahmud Muhammadi Aragi, bir gazetecinin Suudi Arabistan ruhani liderlerinin Hizbullah’ı sert dille eleştirmesine yönelik görüşünün sorulması üzerine, “Bu liderlerin İsrail’in gerçek planlarını hala anlayamadıklarını veya kasıtlı olarak böyle beyanda bulunduklarını düşünüyorum. Günümüzde İslam ülkeleri arasında dayanışmaya daha büyük ihtiyaç hissediyoruz” yanıtını verdi.

Azerbaycan: Lübnan’a asker gönderebiliriz 

26 Ağustos 2006, Bakü: Azerbaycan hükümetinin Birleşmiş Milletler barış gücüne destek olmak üzere Lübnan’a asker gönderilmesi konusunu incelediği bildirildi. Azerbaycan’da yayınlanan Baku Today gazetesinin verdiği habere göre Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Mammedyarov, Lübnan’da görev yapacak barış gücünün görevi ve durumu belirginlik kazandıktan sonra Lübnan’a asker gönderme konusunda nihai kararı vereceklerini belirtti.

Azerbaycan Dışişleri Bakanı’nın bu açıklamayı Devlet Başkanı İlham Aliyev’in Ürdün Kralı Abdullah’la yaptığı görüşmeden sonra yaptığına dikkat çekiliyor. Ürdün Kralı Abdullah’ın Azerbaycan ziyaretinin en önemli gündem maddesinin Baku’yü Lübnan’a asker gönderme konusunda teşvik etmek olduğu bildiriliyor. İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları sırasında İsrail yanlısı tutumlarıyla Ortadoğu’daki halkların tepkisini üzerine çeken Ürdün Kralı Abdullah, Ortadoğu’da bir “Şii hilali tehlikesinin” oluştuğunu belirterek Arap ülkelerini ve ABD’yi uyarmıştı. İsrail’le diplomatik ilişkiye sahip üç Arap ülkesinden biri olan Ürdün’ün, bölgede ABD ve İsrail politikalarına en yakın ülke olduğu kaydediliyor. Azerbaycan’ın nüfusunun önemli bir kısmı Şii.

Bush ve Kral Abdullah, Ortadoğu'yu görüştü

2 Eylül 2006, Washington: ABD Başkanı George W. Bush ve Ürdün Kralı 2. Abdullah, Ortadoğu’daki son gelişmeleri değerlendirdi. ABD Ulusal Güvenlik Sözcüsü Kate Starr, “Başkan ve Kral 2. Abdullah, Ortadoğu meselelerini görüştü. Lübnan, İsrail-Filistin olayları ile Irak ve İran’ın nükleer aktivitelerinin ele alındığı görüşmede, ABD Başkanı Bush, Ürdün Kralı Abdullah’a önümüzdeki haftalarda söz konusu duruma ilişkin olarak daha yakın ilişkilerde bulunmayı önerdi” dedi.

Bush: İran, Şiileri silahlandırıyor

5 Eylül 2006, Washington: ABD Başkanı George W. Bush, “ABD, zorbalara boyun eğmeyecek. Dünyanın özgür ülkeleri İran’ın nükleer silah elde etmesine izin vermeyecek” dedi. İran’ın Lübnanlı Şii militan grup Hizbullah ve diğerlerini finanse ettiğini ve İsrail ile ABD’ye karşı tetikçi olarak kullandığını kaydeden Bush, ABD halkına zarar verme konusunda El Kaide’den sonra Hizbullah’ın ikinci sırada yer aldığını belirtti.

Mısır Cumhurbaşkanı Ürdün’de

10 Eylül 2006, Amman: Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ve Ürdün Kralı Abdullah, İsrail ve Filistin arasında acilen görüşme yapılması çağrısında bulundu. Ürdün kraliyetinden yapılan açıklamada, ülkeyi ziyaret eden Mübarek’le Kral Abdullah arasında bugün Amman’da yapılan görüşmede, iki liderin Ortadoğu barış sürecinin yeniden canlandırılması gereğini dile getirdikleri ifade edildi.

Lübnan: İsrail’le görüşmüyoruz

14 Eylül 2006, Kahire: Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora Lübnan ve İsrail arasında bir iletişim olmadığını söyledi. Lübnan ve İsrail arasında İsrail devletinin kurulduğu 1948’den beri resmi diplomatik ilişki bulunmuyor. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile görüşmesinden sonra Kahire’de gazetecilere konuşan Sinyora, “İsrail ile irtibat ihtimali yok” dedi.

Ürdün Kralı Abdullah: Arabistan, Mısır, Filistin’le anlaştık

16 Eylül 2006, Amman: Ürdün Kralı Abdullah II; Suudi Arabistan, Mısır ve Filistinliler’le, İsrail ve Filistin arasındaki barış görüşmelerini yeniden canlandırmak için anlaşılğını söyledi. Ürdün Kralı Abdullah II, Arap gazetesi El Hayat’a yaptığı açıklamada, “Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır ve Filistin olarak uluslararası meşruiyet temelinde Yol Haritası barış girişiminin yeniden canlandırılması için anlaşmaya vardık” dedi. Abdullah, barış görüşmelerinin sonuçlanamaması durumunda bölgede yaşayan insanların yıllardır yaşadığı şiddetin hızla geri döneceğine de vurgu yaptı.

Saddam’ın Sünni istihbarat müdürü öldürüldü

19 Eylül 2006, Tikrit: Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin döneminde istihbarat teşkilatı Muhaberat’ın askeri bölümünün müdürlüğünü yapan General İmad Abdülaziz El Duri, Bağdat’ta öldürüldü. Duri, Kürtler’e soykırım uygulandığı iddiasıyla mahkemeye çıkarılan kardeşi Muhaberat eski Genel Müdürü Fadıl Abdülaziz El Duri için avukat bulmak üzere oğluyla beraber dün Bağdat’a gitti. Şii bölgesi Kazimiye’de oğluyla beraber kaçırılan Duri öldürülürken, oğlu ise serbest bırakıldı.

İsrail’le Suudi Arabistan arasında gizli ilişkiler

22 Eylül 2006, Tel Aviv: İsrail’le Suudi Arabistan arasında gizli görüşmeler yapıldığı bildirildi. İsrail gazetesi Yediot Aharonot, “İsrail’le Suudi Arabistan arasında gizli görüşmeler” başlığıyla verdiği haberde iki ülke arasında temasların Lübnan savaşı sırasında başladığını kaydetti.

Toplantıda ayrıca diğer üst düzey Suudi isimler de yer aldı. İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Suudi Araistan’la gizli görüşmeler yapılıp yapılmadığı sorusuna, “Her soruya cevap vermek zorunda değilim” diye karşılık verdi. Olmert, Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın, Ortadoğu barışı için ortaya attığı teşebbüsle ilgili olarak da “Kral Abdullah’ın anlayış ve sorumluluk duygusundan çok etkilendim” dedi. Arap Birliği tarafından 2002 senesinde kabul edilen Suudi planı, Araplar’la İsrail’in arasının normalleşmesi, İsrail’in işgal ettiği Filistin toprakalarından çekilmesi ve Filistin mültecilerin meselesinin görüşmeler yoluyla halledilmesini öngörüyor.

Ortadoğu gizli servisleri biraraya geldi

30 Eylül 2006, Londra: Ortadoğu’nun gizli servis örgütleri, Ürdün’de gizlice biraraya gelerek bölgedeki terör tehdidini görüştü. Gazetenin haberine göre Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas, Ürdün Genel Enformasyon Başkanı Muhammed El Dahabi, Mısır Gizli Servis Başkanı General Ömer Süleyman, İsrail Gizli Servisi Sin-Bet Başkanı Yuval Diskin ve İsrail ile diplomatik ilişkisi olmayan iki körfez ülkesinin daha gizli servis başkanları söz konusu toplantıda bir araya geldi. Toplantıda Filistin Yönetimi Lideri Mahmud Abbas, Hamas ile kurulmaya çalışılan ulusal birlik hükümeti hakkında bilgi verdi. Abbas ayrıca kaçırılan İsrail askeri Gilat Shalid’in serbest bırakılması için Filistin içinde tüm çabanın sarf edildiğini belirerek, pazarlıklar için İsrail’in; Türkiye, Norveç ve İspanya’dan da yardım istediğini ifade etti.

Rice’ın Mısır ziyareti

3 Ekim 2006, Kahire: Ortadoğu turuna çıkan ABD Dışişleri Bakanı Condellizze Rice, Mısır’daki temasları çerçevesinde meslektaşı Ebu Geyt ile görüştü.  Suudi Arabistan ziyaretinin ardından Mısır’a gelen Rice, burada Arap ülkeleri dışişleri bakanları ile görüşmesinden önce Mısır Dışişleri Bakanı Ebu Geyt ile biraraya geldi. ABD Dışişleri Bakanı Condelleezza Rice, 4 Ekim günü de Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ile görüştü. Rice, Ürdün ve Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Katar ve Kuveyt’in oluşturduğu Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) Dışişleri Bakanları’yla görüşecek.

Başbakan Erdoğan, Cidde’de

8 Ekim 2006, Cidde: Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz’in özel davetlisi olarak dün akşam Suudi Arabistan’ın Cidde kentine gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz ile biraraya geldi.

Ana gündem maddesini 2 ülke ilişkilerinin oluşturduğu görüşmede, bölgesel ve uluslararası gelişmeler, Filistin sorunu ve Irak’ın durumuyla 2 ülke ilişkilerinin geliştirilmesi konuları üzerinde duruldu. Toplantıya Veliaht Prens Sultan Bin Abdülaziz, Başbakan Yardımcısı ve Havacılık Bakanı General Prens Naif Bin Abdülaziz, Suudi İçişleri Bakanı Mekrin Bin Abdülaziz, İstihbarat Daire Başkanı İyad Madani katıldı.

Mısır’dan Hizbullah’a suçlama

22 Ekim 2006, Kahire: Mısır, Hizbullah’ın İsrail ile gerçekleşen savaşı, örgütlerin silahsızlanmasını öngören bir anlaşmayı engellemek için tetiklediğini savundu. Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebul Geyt, Lübnan’daki militanların silahsızlandırılmasını öngören 1989 Taef Anlaşması’na uyulması konusunda, müzakerelerin ardından Lübnan’da bir anlaşmaya varıldığına dikkat çekerek, “Belki de Nasrallah operasyonla bu durumdan kurtulmanın yolunu arıyordu” diye konuştu. Nasrallah’ın yönettiği operasyonun çok hesaplanmamış olduğunu, Lübnan ve Lübnan halkına büyük kayıplar verdiğini belirten Geyt, “Her askeri harekatın politik bir amacı olmalı. Bu operasyon hiçbir şey başarmadı” diye kaydetti.

İran, Şii hegemonyası peşinde

26 Ekim 2006, Tel Aviv: Avrupa Birliği (AB) Dış Politika Şefi Javier Solana, Ortadoğu turu kapsamında geldiği İsrail’in başkenti Tel Aviv’de Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, Savunma Bakanı Amir Peretz ve Başbakan Yardımcısı Şimon Peres ile biraraya geldi. İsrail Başbakan Yardımcısı Şimon Peres de, “İran güçlü bir ülke değil, dünya ülkelerinin tepkilerinin çok zayıf olması İran’ı güçlendiriyor. Ayrıca İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad Ortadoğu’da tehlikeli bir Şii-İran hegemonyası peşinde koşuyor” dedi.

Peretz: S. Arabistan temel olabilir

1 Kasım 2006, Kudüs: İsrail Savunma Bakanı Amir Peretz, Suudi Arabistan’ın 2002 yılında Ortadoğu barışı için yaptığı girişimin görüşmeler için temel oluşturabileceğini söyledi. Peretz, söylediklerinden S. Arabistan’ın girişimini kabul ettikleri anlamının çıkarılmaması gerektiğini ifade etti, “Ancak bir temel sunabilir” dedi.

Tahran: ‘Bazı güçler İran ve Türkiye arasında ilişkilerin gelişmesini istemiyor’ 

2 Kasım 2006, Tahran: İslami İran İçişleri Bakanı Mustafa Purmuhammedi,  Türkiye İçişleri Bakan Müsteşarı Alim Bulut ile görüşmesinde, “Türkiye ve İran arasında gelişmekte olan ilişkiler bazı ülkelerin hoşnutsuzluğuna neden oluyor” dedi. İki ülke arasında sınır güvenliği işbirliğine temas eden  Purmuhammedi, “Her türlü  kalkınma için altyapının hazırlanması lazım zira altyapı olmadığı zaman, güvenlik ve ekonomi yürümez” dedi. (İstihbarat Servisi- 2 Kasım 2006)

DunyaGundemi



Bu haber 311 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,665 µs