En Sıcak Konular

Kim Atatürkçü, kim gerici?

0 0 0000 00:00 tsi


Şimdilerde siyasetten elini çekmiş görünen Yıldırım Aktuna Meclis'te konuşma yaparken kendisine lâf atanlara, "Senin bana ne dediğin önemli değil, ama ben sana deli dersem..." diye başlayan bir cümleyle mukabele ederdi. Psikiyatri mütehassısı olduğundan onun birine "Deli" demesi işi bitirirdi çünkü...

Gazetelere yansıyanlara bakıyorum, 'irtica' kavramı da benzer bir kadere sahip olmaya başlamış. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) saflarında buluşan Jandarma Genel Komutanlığından emekli Org. Şener Eruygur ile İstanbul Üniversitesi eski rektör yardımcısı Prof. Fatma Nur Serter birilerini 'irtica' ile suçlamışlar... Bir eski asker ile eski bir üniversite yöneticisinin ADD üyesi olarak birine "Gerici" demesi bayağı etkili bir suçlama sayılır.

Yalnız bu defa bir sorun var: Şenuygur ile Serter'in 'irtica' ile suçladıkları kişiler de ADD üyesi insanlar... Haklarında hem 'Atatürkçü' hem de 'gerici' ve 'Fethullahçı' sıfatları kullanılan Yılmaz Dikbaş ADD üyesi; Mahmut Özyürek ise ADD Isparta Şube Başkanı... Dikbaş ve Özyürek de, Eruygur ve Serter'i "Atatürkçülük maskesi altında Protestan misyonerlerine âlet olmak" ile suçluyorlar...

Şaşırdığınızı bildiğim için bu konuya giriyorum, ben şaşırdım çünkü. Sorun galiba 'Atatürkçülük' konusuna yaklaşım ve yöntem farklılığından kaynaklanıyor: Eruygur ve Serter 'pragmatik Atatürkçü' sayılabilir; 'Fethullahçı' olmakla suçlanan Dikbaş ve Özyürek ise 'katı Atatürkçü' sınıfına giriyor...

Org. Eruygur ile Prof. Serter ADD'ye üye olup yönetime girmeden önce Çağdaş Eğitim Vakfı'nın (ÇEV) yönetimindeydiler. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV) ile ÇEV ortak zeminde buluşabilen örgütler... İlkinin başında Türkân Saylan var, diğerinde ise Yaşar Yaşer; ÇEV başkanı da Yaşar Bey'in eşi Gülseven Yaşer...

Gülseven Hanım'ın başında bulunduğu ÇEV, Eruygur ve Serter'i de saflarına katarak daha bir güçlenmiş... Yaşar Yaşer'in başında bulunduğu SEV ise, Amerikan misyonerleri tarafından ülkemizde eğitim faaliyetlerine katkıda bulunmak üzere 19. yüzyılda kurulmuş American Board Heyeti'nin (ABH) mirasçısı; yıllar önce, ABH, varlığını SEV içerisine katarak ülkemizden çekildi. Misyonerlik iddiasının temelinde ÇEV ve SEV gibi örgütler ile ABH ilişkisi yatıyor, sizin anlayacağınız...

Benim 'Pragmatik' buluşumun sebebini sanırım anladınız: SEV nasıl Amerikalı bir dinî kuruluşun varlığını kendi varlığında koruyorsa, ÇEV de Avrupa Birliği (AB) kaynaklarından yararlanmakta beis görmüyor. ÇEV'in internet sitesine girdiğinizde, sitenin en görünür yerinde, 15 yıldızlı AB bayrağı ile "Çağdaş Eğitim Vakfı Avrupa Birliği Destekli Projeleri' başlığı karşınıza çıkıyor.

Meraklıyım ya, sitenin o bölümüne tıkladım, aa o da ne, ÇEV gerçekten dikkatimizden kaçmış muazzam AB projeleri üstlenmemiş mi? Projelerden biri 'Hayata Bakış' adını taşıyor. 24 ay süreli projenin hedef kitlesini okuyalım: "Türkiye'nin Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan 13-19 yaş arası genç kız ve genç erkekler, öncelikle öğrenim dışı kalmış gençler, genç kadınlar, daha sonra öğrenciler ve çalışanlar..."

ÇEV, dolayısıyla yönetiminde bulunan Org. Eruygur ve Prof. Serter, Doğu Anadolu'ya dönük bu proje için AB'den maddî destek almakta ve bunu üyelerine iftiharla duyurmakta bir sakınca görmemiş... Benim 'pragmatizm' dediğim bu; "Domuzdan bir kıl koparmak kârdır" diye düşünmüş olmalılar...

Yılmaz Dikbaş ile Isparta ADD Başkanı Mahmut Özyürek ise 'katı Atatürkçü' denilebilecek insanlar... 'Tabuta Çakılan Son Çivi: Avrupa Birliği' adlı kitabın da yazarı olan ve kitabında AB'den para alan örgütlerin listesini ibret-i âlem olsun diye sunan Yılmaz Dikbaş'ın, AB kaynağı kullanmayı 'tabuta çakılan çivi' saymasını doğal karşılamak gerekiyor. ADD başlıklı kâğıtlarda "Yurt içi ve dışından para kabul etmemekten gurur duyuyoruz" yazarmış; bu yazı bir ara kaldırılmış, sonra yeniden eklenmiş...

Cumartesi günü bazı Atatürkçü örgütler Ankara'da miting düzenlediler. Bu çıkıştan iktidara tâlip bir siyasî parti omurgası oluşabileceği beklentisi var; zaten konuşmacılar da müstakbel birer politikacı gibi konuştular mitingte. Bulundukları konum ve sunum açısından benim gözümü doldurduklarını söyleyebilirim. "Pragmatikler mi öndeydi, yoksa katılar mı?" merakıyla gözlediğimde, Türkan Saylan'ın ön planda bulunuşundan, partileşme sürecindeki Atatürkçü çizginin pragmatikleri yeğlediğini çıkardım...

ılmaz Bey ve Mahmut Bey kusura bakmasınlar, güçlü olan o çizgi: American Board'ın mirasçısı SEV'in yönetiminde Şevket Sabancı ve Bülent Eczacıbaşı gibi büyük işadamları bulunuyor...



Bu haber 212 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,883 µs