Tosunum

0 0 0000 00:00 tsi

Ama Tanju Okan'ın 'Kadınım' şarkısı gibi okuyacaksınız, tosunuuum... Lay laay lay lay lay laay lay lay...

Tosunum ceza yemiş. Yediği ceza, kitap okuma cezası.

Ne yapmış da ceza yemiş? Lise önünde kavga çıkarmış... Kendisi o lisede okuyor falan değil, kendisi minibüs muavini. Okul önünde liseli oğlanlara bulaşmış. İki kişiyi dövmüş. Nedeni bilinmiyor.

Tosunumun aylık geliri, birçok kadrolu gazeteciden daha yüksek. Benim SSK emekli maaşımdan da yüksek.

Hakim, tosunuma 'en az üç kitap okuma' cezası vermiş.

Bu üç kitabın hangisi olacağına yol gösterecek bir 'referans otoritesi' yok; öte yandan seçimi tosunuma bıraksan gider Adolf Hitler'in 'Kavgam' adlı ölümsüz eserini, 'Fırıncının Kızı'nı, bir de sahaflarda bulabilirse 'Kaymak Tabağı'nı tercih eder... Yok, 'Şu Çılgın Türkler' kendisine ağır gelir, çünkü kalın... Mütedeyyin bir çocuk olsaydı da 'Seyyid Battal Gazi'yi, 'Hazret-i Ali'nin Kan Kalesi Cengi'ni ve 'Yılanlar Padişahı Şahmeran'ı seçecekti...

O zaman da hakim şöyle uyarmış: Bu üç kitap, Milli Eğitim Bakanlığı'nın Bin Temel Eser dizisinden olacak, Eh, bir nevi 'resmi' liste, kimse ağzını açamaz. Hakim de ne yapsın, sözgelimi 'Yapı Kredi Yayınları'nı tercih et' desin de töhmet ve şaibe altında mı kalsın?

Tosunum, ilk eser olarak Mehmet Akif'in 'Safahat'ını seçmiş. Şairin adını biryerlerden hatırlıyor mu, yoksa sakallı resmi mi hoşuna gitmiş, yoksa Safahat'ı 'Sabahat' gibi bir kız sanıp kitapta daha başka bir içerik bulacağını mı sanmış, o da belli değil.

Öyle okudum deyip tüymek yok, haftanın üç günü, pazartesi, çarşamba ve cuma günleri karakola gidip polis gözetiminde okuyacaksın!

Tosunum pazartesi günü karakola uğramış, çarşamba günü ara ki bulasın... Cuma günü hepten kayıp...

Sıkılmış, okumak ağır gelmiş. Çünkü kitap delikanlıyı bozar.

Yoksa tosunum 'ben bunu Nazım Hikmet'le bir tuttuklarına göre büyük bir şair sanmıştım, yanılmışım' mı demek istemiş?

Durum bir tutanakla savcılığa bildirilmiş, tosunum da, mahkeme kararına uymadığı için sevk edildiği nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanmış. Şimdi kodeste.

Koğuş ağasından ilk tokadı yedikten sonra meydancının demleyeceği çayı yudumlarken kader kurbanı arkadaşlarına neler anlatacağını merak ederim doğrusu... 'Sonra karıyı, pardon, kitabın kapağını bir çevirdim abi'... Çabuk çıkacağı için avluda voltayı hızlı atacaktır, onu merak etmiyorum.

Bir de, dört yaşımdan beri durup dinlenmeden okuduğuma ve bugüne kadar okuduğum kitap sayısı ferah ferah beş bini geçtiğine göre, 'bundan önceki hayatımda' kimbilir ne ağır bir suç işledim de 'ilahi mahkeme' tarafından bu ağır cezaya çarptırıldım, onu merak ediyorum.

Ama siz elbette 'niçin Türkiye'de kitap okumanın bir keyif değil de ceza kabul edildiğini' merak etmeyeceksiniz.

Baksanıza, Orhan Pamuk'un hızla yapılan onbinlerce yeni baskısı yayınevinin elinde patladı, kimse dönüp bakmıyor; okumamak için gene bahanelerin en güzelini buldunuz... Oysa Pamuk 'Ermeni soykırım yoktur' demiş olsaydı kitapçılara koşup peynir ekmek gibi kapışacaktınız, değil mi?

Aslında ben o yargıcın yerinde olsaydım o tosuna Orhan Pamuk'un bütün romanlarını 'sonuna kadar okuyup bitirme' cezası verirdim, ter döksün bacaksız, eziyet çeksin, feleğini şaşırsın da İsveç Akademisi'ne ana avrat dümdüz gitsin!

Bu haber 221 defa okundu.