En Sıcak Konular

Biraz Kerkük’le ilgilenir misiniz? Lütfen!

29 Temmuz 2008 15:56 tsi
Biraz Kerkük’le ilgilenir misiniz? Lütfen! Kerkük’te Kürtler’e yönelik patlatılan bombanın dalgaları Türkmenler’i vurdu. Bir de ‘neler oluyor’ sorusu var. Bütün iş basit bir yasadan kaynaklanıyor. Yasa basit ama Irak’ın taşlarını yerinden oynatıyor. Uzun aradan

Türkiye Güngören’deki patlamalara odaklanmışken, olayın ertesi günü Kerkük’te de bir bomba patladı. Tablo Güngören kadar kötüydü. 27 kişi öldü, 126 kişi yaralandı.

Bombalar, Kürtler’in Irak Meclisi’nde görüşülmekte olan bölgesel seçimlerle ilgili bir yasayı protesto eylemlerini hedef seçmişti. Kadın canlı bombanın pimini çektiği bomba miting alanını kan gölüne çevirirken, yarattığı dalgalar Türkmenler’i vurdu.

Çünkü olayın ardından Kürt grupları, Irak Türkmen Cephesi’ne (ITC) ait bürolara saldırdı. ITC Türkiye Temsilcisi Ahmet Muratlı’nın anlattığına göre, “Kerkük Valisi Abdurrahman Mustafa ve Emniyet Müdürü Cemal Tahir’i provokasyon konusunda uyardık ve gereken önlemlerin alınmasını istedik. Bizi dinlemediler. Hiçbir şekilde kontrol yapmadan Kerkük ve civarından 5-6 bin Kürt’ü kent merkezine topladılar. Kürtler, intihar saldırısının sorumlusu bizmişiz gibi, birbirine bitişik binalarda bulunan ITC, Türkmeneli TV ve Türkmen İstişare Meclisi’ne saldırıya geçmişler. Binalar yağmalanıp, bazı yerlerinden ateşe verilmiş, bu sırada Türkmenlere ateş açılmış.”

Tabii bu durum büyük bir hızla Ankara-Balgat semtinde bulunan Dışişleri binasına ulaştı.  Ankara, kentteki ABD güçleriyle temasa geçerek, Türkmenlerin daha yoğun şekilde korunması talebinde bulundu.

Tüm bu süratli gelişmeler patlayan bombanın yarattığı sansasyonun ani reaksiyonları. Ancak daha dikkatli bir gözün görmesi gereken noktalar bulunuyor. İşin önemli tarafı da bu.

Yeni seçim yasası hem Kürtler, hem de Araplar tarafından eleştiriliyor. Yeni yasa, bölge konseylerinin oluşumunda temsil payını etkileyecek ve bu pay, Kerkük’ün petrol sahalarının mülkiyeti açısından önemli.

Paniğin aklı olur mu?

Kerkük'te dün sabah Kürtler’i biraraya toplayan nedenin, meclis tarafından kabul edilen ancak Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmayan seçim yasa tasarısı üzerinde de durmak gerekiyor.

Çünkü bu bombalama eyleminin arkasında organize bir yapı olduğu, olası sonuçları ve anik reaksiyonlarının nereye varacağını gören bir akıl var. Bunun ispatı Kerkük Emniyet Müdürü General Cemal Tahir patlamanın olduğu yere yaklaşık 1 kilometre uzaklıkta bomba yüklü bir başka aracın bulunduğunu söylemisinden de anlaşılabilir.

Aynı akıl saldırının ardından Kürt göstericilerin Kerkük'teki Türkmenlere saldıracağını elbette kestiriyordu. Türkmeneli TV binası, ardından Irak Türkmen Cephesi (ITC) başkanlık binası ve Türkmeneli Partisi binası ile Türkmen Siyasi Tutuklular ve Şehit Aileleri Derneği binasına saldırılması, her ne kadar bu binalar birbirine yakınsa da yine hesaplanmış genişlikte bir reaksiyonun beklendiğini işaret ediyor.

Patlamadan hemen sonra panik halindeki grubun sorumlu olarak Türkmenleri görmesi de oldukça soğukkanlı bir davranış. Anlaşılıyor ki, panik halindeki Kürtler’in bu kanala akışı “o sırada” da provake edilmiş olabilir.

Bu olayın Ankara’yı rahatsız ettiği ve bir manada kendini taraf gördüğü de bir gerçek. Çünkü hem Dışişleri’nin seri reaksiyonu hem de yaralanan 20-25 civarında Irak vatandaşının tedavisi için Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla Genelkurmay Başkanlığı'nın 2 askeri ambulans uçağının bugün erkenden Kerkük'e göndermesi bunun izlerinden.

Dünya kadar ilgi: Bu tasarının anlamı ne?

Kerkük aslında yerel seçim tasarısının kabul edilmesi nedeniyle son bir haftadır dünya basınının gündeminde. Türkmen ve Araplar uzun zamandır şehirdeki demografik yapının değiştirildiğini bu nedenle de seçimlerin Kerküklülerin iradesini yansıtmayacağı görüşünde.

Kürtler ise en geç yıl sonunda şehirde seçimlerin yapılmasını istiyor. Geçtiğimiz hafta Kürt vekillerin protestosu ve Meclis salonunu terk etmesine rağmen tasarı meclisten geçti.

Tasarı Kerkük'teki Arap, Türkmen ve Kürt gruplardan her birinin yönetimde yüzde 32 oranında temsil edilmesini öngörüyor. Bu adaletli sayılabilir. Meclis’ten geçen tasarı bir başka yere takılmış bulunuyor.

Çünkü Cumhurbaşkanı Celal Talabani yasaya "Meclisin yarısı salonu terk etmişti" diyerek onay vermedi.

Ziyaretin etkileri ne oldu?

Anımsanacağı gibi geçtiğimiz hafta Başbakan Erdoğan Bağdat’a gitmişti. Türkiye’nin Irak’la özellikle de kuzeydeki kukla yönetimle ilgili yeni açılımlardan söz edildi. “Yüksek Stratejik İttifak Belgesi” imzalandı ve “25 milyar dolar”lık yatırım hedefi açıklandı.

Yine Başbakan PKK terörü konusunda Türkiye’ye yardımcı oldukları gerekçesiyle kuzeydeki güçlere teşekkür de etti.

Bu görüşmeden hemen sonra Irak Cumhurbaşkanı Talabani de ilk iş olarak bu tasarıyı veto etti! Talabani’nin samimiyeti bu örnekle sorgulamak belki doğru olmayabilir ama 
yasadaki önerilere benzer teklifin Talabani tarafından daha önce Türkmenlere önerdiğei anımsandığında, vetoya şaşırmamak hayli zor.

Anlaşılıyor ki,  Barzani ve Talabani Kerkük’ün statüsünü tartışmak konusunda hâla hevessizler ve kendilerine bağlı silahlı güçleri Kerkük dışına çıkarmayı kabul etmiyorlar.

ABD ve Şiiler ve diğerleri

Yerel seçim yasası, her açıdan Irak iç politikasını etkileyecek özellikler taşıyor. Yasanın Başkanlık Konseyi tarafından reddedilmesinin resmî gerekçesi Kerkük’le ilgili maddesinin gizli oylamayla kabul edilmesiydi. (Ya da Talabani’nin ifadesine ek olarak.)

Peki Kürtler bu yasadan neden huzursuz? Kürtler, Kerkük’te referandumun bir an önce gerçekleşmesini istiyor. Ancak bu zor. Zor olduğu için de yapılana kadar önemsiz tavizlerle zaman kazanmaya çalışıyor.

Zaten Iraklı Kürt gruplar askerî gücü ellerinde tutarak Kerkük’teki gelişmeleri yönlendiriyor. Vilayet ve idari makamlar da ellerinde.

Fakat söz konusu bunlar bir tarafa, Kürtler’in savaştan sonra Kerkük’teki kazanımlarının büyük kısmını geçersiz kılabilecek.

Yasa onaylansaydı seçim 1 Ekim 2008’de yapılacaktı. Şimdi ise bu tarih 22 Aralık 2008 olabilir. Çok büyük bir zaman kaybı yok görünse de durum öyle değil. Çünkü meclisin 31 Temmuz’a kadar toplanıp yasayı geçirmemesi hâlinde araya tatili girecek, seçim 2009 yılına ertelenecek.

Öte yandan 31 Temmuz’da yasanın kabulü de zor. Zira meclis aynı yasayı kabul etse dahi Başkanlık Konseyi’nin bir veto hakkı daha bulunuyor.

Seçimlerin ertelenmesi başka kime yarar?

Irak'ta ABD işgaline karşı direnen Şii grup Mehdi Ordusu'nun lideri, Bağdat'ın kurtarılmış bölge olarak nitelendirilebilecek Sadr Kent bölgesinin gayriresmi yöneticisi, Şii dini lideri Ayetullah Muhammet Muhammet Sadık El Sadr'ın 4. oğlu ve Ayetullah Muhammet Bekir El Sadr'ın damadı.

Yani Mukteda El Sadr! Bir zamanlar Newsweek’in “Irak’taki en tehlikeli adam” olarak kapağına taşıdığı Sadr bu ertelemeden zararlı çıkacak gibi görünüyor.

Sadr’ın yerel seçimlerde başarı kazanacağı beklentisi artık değişmiş bulunuyor. Sadr’ın Basra Operasyonu’yla başlayan düşüşü Bağdat ve Amara’da devam ediyor .

Dolayısıyla, yerel seçimlerin ertelenmesi diğer Şii gruplar için Sadr’ın daha da zayıflaması ve yerinin kendileri tarafından doldurulması için bir fırsat olarak görülüyor olabilir.

Sünni Araplar açısından durum hemen hemen benzer. ABD’ye yakınlıkları nedeniyle sağladıkları yükselişin bitmesinden kaygılılar. Bu durum bozulmadan yerel seçimlerin yapılmasını istiyorlar.

Ülkede bulunan en büyük güç ABD ise bu seçimleri Baas’tan arındırma ve petrol yasasıyla birlikte siyasal huzurun önemli parçalası olarak analiz ediyor. Yani yapılmasından yana.

İşte bu çok aktörlü durum yasanın ve seçimlerin bir şekilde yapılacağının işareti. Haliyle bu çıkmaz Kürtleri ve liderlerini biraz huzursuzlandırıyor.

Başbakan Maliki’nin güçlendikçe Kürtlerin isteklerine daha az yanıt verdiği hatta zaman zaman bunun da ötesine geçtiği de eklenmeli.



Bu haber 784 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,840 µs