Tekin’in evindeki silah zulası iddiası

28 Temmuz 2008 10:21 tsi
Muzaffer Tekin’in Beykoz Çavuşbaşı’nda intihara teşebbüs ettiği evdeki silahların kendisine önceden haber verildiği için bulunamadığı öne sürülüyor.

Ümraniye’deki bombalarla ilgili tutuklanıp serbest bırakılan Ali Yiğit, soruşturma kapsamında savcı Zekeriya Öz’e verdiği ifadede sanık Muzaffer Tekin’in daha önce Beykoz Çavuşbaşı’nda intihara teşebbüs ettiği evde silah zulası bulunduğunu öne sürdü. Yiğit, aynı olayda tutuklanan dayısı Mehmet Demirtaş’ın kendisine aramadan önce haber alındığını bu nedenle silahların bulunamadığını söylediğini açıkladı.

İddianamenin 425. sayfasında yeralan ifadesinde Yiğit özetle şöyle dedi: “Danıştay saldırısının olduğu günlerde, Zafer kod adlı Muzaffer Tekin’e ait villa basıldıktan sonra Mahmut Öztürk ve Oktay Yıldırım’ı televizyonda gördüm. Bu durumu dayım Mehmet Demirtaş’a sordum.

Dayım bana, ‘Onlar devlet için çalışan astsubaylar. Muzaffer Tekin’in Çavuşbaşı’ndaki evinde arama olmuş, evde gizli zulalarda silahlar varmış, ancak aramada bulamamışlar’ dedi. Bunun nedenini ise ‘Baskından önce haberleri olmuş. Devletin her yerinde ve kademesinde nüfuzları var. Her şeyi önceden haber alıyorlar’ dedi. ‘Bunu nerden biliyorsun?” diye sordum. Dayımdan herhangi bir cevap alamadım”

“Babam bir ay önce ihbar edecekti"

Yiğit, Ümraniye’deki el bombalarının bulunmasından önce babasının kendisini ısrarla ‘polise ihbar et’ biçiminde uyardığını, ancak ailesine zarar gelir endişesiyle herhangi bir ihbarda bulunmadığını açıkladı. Yiğit, el bombalarının bulunmasından bir ay önce de yine babası ile görüştüğünde, babasının kendisine, “Ben gereken kişileri arayacağım ve ihbar edeceğim” dediğini anlattı. Yiğit, şöyle dedi:
“Babam, ‘Çünkü son zamanlarda her yerde bomba patlıyor, terör olayları artıyor, masum kişiler ölüyor ve belki de evde bulunan malzemeler ile bu artan terör olaylarının bir alakası vardır’ dedi. Ben babama, ‘Biraz bekleyelim’ dedim. Sonra babamla tekrar görüştüm. Bana, ‘Bu konuyu ihbar edelim. Bu adamların gizli saklı bir işler çevirdiği belli oldu’ dedi. Babamın dedikleri doğru olabilir”
İddianamenin aynı bölümünde savcıya önemli bilgiler aktaran Osman Yıldırım, Danıştay saldırısından bir süre önce “Jitemci İsmail” adlı bir yüzbaşının yanına geldiğini öne sürdü.
Yıldırım, “Bu yüzbaşı bana dokunulmazlık vereceğini. Karşılığında da benim hizmet etmemi istedi. Bu teklifi kabul etmedim. Bu olayın hemen sonrasında Alparslan Arslan işyerime gelip gitmeye başladı. Arslan bir şekilde yanıma gönderildi. Onunla Ankara’ya gitmem sağlandı” dedi.

‘Bombalara dair belge yok’

İddianamede, Ümraniye’deki el bombalarının Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı Hasdal Kışlası’nın çöplüğünde bulunduğu yönündeki ifadelerden sonra savcılığın Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) ile yaptığı yazışmaya yer verildi.

Savcılığın sorması üzerine KKK’nın bombaların içinde bulunduğu kasa üzerindeki kart ve bombalarla ilgili verdiği yanıt şöyle yeraldı: “Mühimmat istif kartının, TSK’da kullanılan (Stok No:918) standart mühimmat istif kartı olduğu, 15.06.1997 tarihinde sayım maksatlı olarak işlem gördüğü, mühimmat istif kartı üzerinde en son işlem yapan şahsın kimliğine ilişkin bir ibare bulunmadığı, mühimmat istif kartının üzerine takılı olduğu ve ele geçirilen mühimmatın taşınmasında kullanıldığı anlaşılan sandığın, TSK’da el bombalarının taşınmasında ve depolanmasında kullanılan orijinal mühimmat sandıkları ile benzer özelliklere sahip olduğu, ele geçirilen mühimmatın TSK’dan çalınıp çalınmadığı ile ilgili olarak herhangi bir belge ve soruşturma evrakına rastlanılmadığı, bu kapsamda emekli Lv.Kd.Bşçvş.Oktay Yıldırım’ın görev yaptığı Hasdal Kışlası’nda mühimmat sayımlarının yapıldığı ve envanterde bulunan mühimmatın tam olduğunun anlaşıldığı.”
Savcı Öz, iddianamede malzemelerin ordu malı olup olmadığının ayrıca ve ayrıntılı olarak incelenmesi gerektiğine dikkati çekti.

Milliyet

Bu haber 639 defa okundu.