En Sıcak Konular

Çatlı'nın kayıp çantası Veli Küçük'te

26 Temmuz 2008 10:37 tsi
Çatlı'nın kayıp çantası Veli Küçük'te İddianamenin en çarpıcı bölümlerinden biri de 3 Kasım 1996'de meydana gelen Susurluk skandalında, mercedeste kaybolan Abdullah Çatlı'nın çantanın Drej Ali lakaplı Ali Yasak tarafından Veli Küçük'e götürüldüğü iddiası.

3 Kasım 1996 tarihinde meydana gelen trafik kazasında Hüseyin Kocadağ, Abdullah Çatlı, Gonca Us'un ölmesi Sedat Bucak'ın da yaralanması olayı ile ilgili iddianamede yer alan iddialarsa oldukça ilginç.

İddianamede, Tuncay Güney'in ifadelerinden alıntılar yapılarak oluşturulan iddialar arasında, Susurluk kazasında Mehmet Ağar'ın da ölmesi gerektiği, ancak Sami Hoştan'ın uyandırmış olduğu, arkadaki araçta Veli Küçük'ün adamlarının bulunduğu ve kaza sonrası Abdullah Çatlı'nın kaybolan çantasının Drej Ali lakaplı olan ve Veli Küçük ile yakın ilişkisi olan Ali Yasak tarafından alınarak Veli Küçük'e verildiği de yer alıyor. Veli Küçük'ün olay sonrasında "Allahtan biz o çantayı şey yaptık, eğer çanta başkalarının eline geçseydi mahvolurduk, bizi bertaraf ederlerdi" dediği de ileri sürülüyor. Olayda Mercedesle çarpışan kamyonun sürücüsü Deniz Gökçe'nin de kurulduğunun (kaza için özellikle ayarlandığının) ima edildiğini de iddia ediliyor.

VELİ KÜÇÜK İLE ÇATLI'YI DREJ ALİ TANIŞTIRDI
Tuncay Güney'in ifadesindeki Susurluk iddiaları şöyle:
"Veli Küçük İzmitte Alay Komutanı iken Abdullah Çatlı gelip giderdi, şahsı Direj Ali getirdi, Türkiye'de rahat dolaşması için Mehmet Özbay kimliği verildi. Abdullah Çatlı bir dönem Veli Küçük ile birlikte olmasına rağmen Susurluk kazası öncesinde Hüseyin Kocadağ ile birlikte hareket etmeye başladı. Veli Küçük de bu olaya kızdı"

Tuncay Güney video kaydında ise Susurluk skandalıyla ilgili; Kaza yerine ilk giden şahsın Drej Ali olduğunu, Veli Küçük'ün orada bulunan görevlileri arayarak, cenazenin Drej'e teslim edilmesini söylediğini, Veli Küçük'ün olay sonrasında "Allahtan biz o çantayı şey yaptık, eğer çanta başkalarının eline geçseydi mahvolurduk, bizi bertaraf ederlerdi" dediğini, Drej Ali ile bu konuda sohbet ettiğini, Drej Ali'nin "Abdullah Çatlı yemek yediğimiz faturalardan harcadığımız fişlere kadar notlarını tutardı" diyerek bütün belgelerinin çanta içersinde olduğunu, çantayı "yukarıya a biye gönderdim" diyerek Veli Küçük'e gönderdiğini ima ettiğini söylüyor.

VELİ KÜÇÜK: "ÇATLI'YI TANIMAM, KOCADAĞ'I SEVERDİM"
Bu iddialarla ilgili sorgsunuda Veli Küçük,  Abdullah ÇATLI'nın hiçbir yerde yanına gelmediğini, Abdullah Çatlı'yı hiç görmediğini, Hüseyin Kocadağ'ın sevdiği bir arkadaşı olduğunu, kazada ölmesine de üzüldüğünü söyledi.

"MEHMET AĞAR'DA KAZADA ÖLECEKTİ, SAMİ HOŞTAN ONU UYANDIRDI"
İddianamede Tuncay Güney'in ifadelerine göre, Giresun'da Veli Küçük'ün ve bazı üst düzey askeri görevlilerle otururken Susurluk kazası ile ilgili,  Ağar'da ölecekti biliyorsun, o gün onlar otelde idiler, bunlar aslında hep beraber gitmeleri, o kazada olmaları gerekiyordu, bizimkiler öbür arkadaki arabada idiler, Allahtan o çantayı Direj Ali aldı" dediği Veli Küçük'ün ise bu iddialar karşısında "Tuncay Güney'in beyanlarının hayal ürünü olduğunu" söylediği de belirtiliyor. Tuncay Güney'in Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı'nın çantasını olay yerine ilk gidenlerden Direj Ali'nin alıp Veli Küçük'e ilettiği şeklinde ki beyanına karşın Veli Küçük'ün "iddianın tamamen asılsız olduğunu" söylediği de iddianamede yer alıyor.

TUNCAY GÜNEY'İN VİDEO KAYDINDAN SUSURLUK KAZASI VE ORTAYA ÇIKAN BAĞLANTILAR
İddianamede Tuncay Güney'in video kaydında bulunan ifadelerinde Susurluk'la ilgili bölümlere de yer veriliyor. Güney'in ifadelerine göre;

"Askerler ve Polis arasında, Dev-Sol terrör örgütündeki ilişkilerinden kaynaklanan bir sorun olduğunu, Dev-Sol'da Yağan grubu ve Dursun Karataş grubunun bulunduğunu, askerlerin Bedri Yağan grubunu, o dönem alevi Emniyet Müdürü olan Hüseyin Kocadağ'ın ise Dursun Karataş'ı desteklediğini,

Susurluk kazası olmadan önce, Askeri gruplar arasındaki konuşulanlardan, Genelkurmay'm bunlara (Hüseyin Kocadağ) karşı bir operasyon yapacağını duyduğunu,

Kaza öncesinde Mehmet Ağar'ın ayrı,  Veli Küçük'ün ayrı bir grubu olduğunu, bütün grupların Veli Küçük ile arasının açık olduğunu, Mehmet Eymür ile Veli Küçük'ün arasının iyi olduğunu, guruplar içersinde en güçlüsünün Veli Küçük olduğunu,

Veli Küçük'le bağlantılı olan Drej Ali'nin kendisine, Abdullah Çatlı'yı getirdiği ve bu şahsa Mehmet Özbay kimliğinin verildiğini, Mehmet Ağar'ın bunu bildiğini anlattığını, Veli Küçük'ün İzmit'te alay komutanı olduğu dönemde, Abdullah Çatlı'nın gelip gittiğini,

Abdullah Çatlı'nın Veli Küçük'le ilişkisi olmasına rağmen, susurluk öncesi Mehmet Ağar'ın yanına gittiğini ve işbirliği yaptığını, bu konuyu Doğu Perinçek'in Aydınlık Gazetesinin "TİP lilerin katili Türkiye'de" diye yazdığını, Veli Küçük''ün bu konuyu Doğu Perinçek'le konuşacağını söylediğini ve Abdullah Çatlı'dan bahsederken "Ben buna yıllardır sahip çıktım, bırakıp gitti" diye konuştuğunu,

Kaza öncesinde Veli Küçük'ün Teoman Koman paşa ile birlikte olduğu, Mehmet Ağar ile kapıştıklarını, 28 Şubat sürecine kadar askerlerin metropollerde bulunmadığını, ancak 28 Şubat süreci sonrasında şehirlere geldiklerini, Veli Küçük'ün Sedat Bucak'la arasının iyi olduğunu, ancak Mehmet Ağar'ı Sedat Bucak aracılığı ile kontrol edemediği için rahatsız olduğunu, Veli Küçük konuşmalarında, Abdullah Çatlı'nın Mehmet Ağar ile birlikte hareket ederek yanlış ata oynadığını, Tansu Çiller'in de yanlış ata oynadığını anlattığını,

Bu dönem içersinde, ele geçirdikleri Akşam gazetesinde işlerin çok iyi olduğunu, fakat 3 Kasım 1996 da Susurluk olayı meydana geldiğini, Susurluk'dan sonra Veli Küçük'ün sineye çekildiğini, olayla ilgili adı çıktığı için sıkıntıya düştüğünü,

Veli Küçük'ün Giresun'da olduğu dönemde oturup sohbet ettiklerini, Veli Küçük'ün "Mehmet Ağar'da ölecekti biliyorsun, o gün onlar oteldeydiler, bunlar aslında hep beraber gitmeleri, o kazada olmaları gerekiyordu, bizimkiler öbür arkadaki arabadaydılar, Allah' tan o çantayı Drej Ali aldı, bunu ben kendi başıma mı yapmışım, bu kadar işi Veli Küçük olarak tek başına mı yapmışım, yani eğer beni gönderirlerse, ben de konuşacağımı konuşurum" dediğini,

Veli Küçük'ün bu olayda "Genel Komutan" ile yetkili olduğunu, Rasim Betül ya da Teoman Koman paşayı taktığına pek inanmadığını, o dönemde Veli Küçük'ün Hüseyin Kıvrıkoğlu, İsmail Hakkı Karadayı ile arasının çok iyi olduğunu,

Susurlukta meydana gelen kaza sonrasında, Veli Küçük ve yanmdakilerle yaptıkları görüşmelerde, Mehmet Ağar'ın da bu kazada gidiyor olması gerektiği, ancak Mehmet Ağar'ın'ı Sami Hoştan'ın uyandırmış olabileceğini anlattıklarını, Mehmet Ağar'ın olmayışından dolayı rahatsızlık duyulduğunu, olayda Mercedesle çarpışan kamyonun sürücüsü Deniz Gökçe'nin de kurulduğunun (kaza için özellikle ayarlandığının) ima edildiğini,

Kaza yerine ilk giden şahsın Drej Ali olduğunu, Veli Küçük'ün orada bulunan görevlileri arayarak, cenazenin Drej'e teslim edilmesini söylediğini,
Veli Küçük'ün olay sonrasında "Allahtan biz o çantayı şey yaptık, eğer çanta başkalarının eline geçseydi mahvolurduk, bizi bertaraf ederlerdi" dediğini,
Drej Ali ile bu konuda sohbet ettiğini, Drej Ali'nin "Abdullah Çatlı yemek yediğimiz faturalardan harcadığımız fişlere kadar notlarını tutardı" diyerek bütün

belgelerinin çanta içersinde olduğunu, çantayı "yukarıya a biye gönderdim" diyerek Veli Küçük'e gönderdiğini ima ettiğini,

Yine aynı şekilde bu olayla ilgili Doğu Perinçek ile de sohbet ettiğini, Doğu Perinçek'in "Müttefik Kuvvetler, yani Genelkurmay'ın içinde kendisi ile birlikte hareket eden grubun, Mehmet Ağar ve Abdullah Çatlı'yı tasfiye operasyonu" olduğunu anlattığını, konuşmalardan susurluk kazasında oto içersinde bulunan şahıslar ölmezse, onlara sıkacak elemanların olduğunu, bu elemanların kaza yapan otoyu arkadan takip ettiklerini "Veli paşaların, TSK'nın" takip ettiğini, şahıslara suikast yapılacağını anladığını,

Kaza sonrasında, değişik basın kuruluşlarını, kendi doğrultularında yönlendirdiklerini, Veli Küçük'ün, bu olayın askerlerin üzerinden çıkartılıp, Emniyet'in üzerine yüklenmesini istediğini ifade ediyor.

Gazeteport



Bu haber 3,262 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,119 µs