Hepimiz Ajda Pekkanız! | " /> iyibilgi analiz Hepimiz Ajda Pekkanız! | "/> iyibilgi analiz

En Sıcak Konular

Hepimiz Ajda Pekkanız!

25 Temmuz 2008 19:09 tsi
Hepimiz Ajda Pekkanız! Muhtemelen okuyacağınız "en ağır" magazin yazısı bu. Tansu Çiller’e benzemek için yaptırılan estetik ameliyatın sosyolojik açılımına; kapitalizmin biyoekolojik felaketiyle yüzleşmeye hazır mısınız? iyibilgi analiz

Bizim açımızdan fazla magazin kaçtığı için şu ana kadar manken Çiğdem Savaş’ın Tansu Çiller’e benzemek için estetik ameliyat yaptırdığına dair habere iyibilgi’de yer vermedik.

Tıpkı Ajda Pekkan’ın bilmem nerede konser verdiği zaman sahneye çıktığında “bütün o güzelliğiyle” yıllara meydan okuduğunu dillendiren haberlere yer vermediğimiz gibi…

Ancak bu "haber"lerin ihtiva ettiği siyasal ve sosyolojik boyutu da gözden kaçırmaya niyetimiz yok.

Aksine bizler her daim pusuya yatmış, bu anlamları yakalamaya gayret eder bir haldeyiz…

Sizleri “habersiz” bıraktığımız hadiseleri mümkün olduğunca sosyolojik bir gözle analiz etmeye çalışıyoruz… 

Anlaşılacağı üzere bu analiz de bu minvalde:

O halde artık başlayalım vesselam:

Birincisi estetik operasyonlar gerçekten estetikle uğraşmamaktadırlar. Zira estetik “güzel”e ulaşmaya çalışır. Bu güzel de iyi’den, iyi de adil’den bağımsız değildir. (Felsefenin üç önemli sahası siyaset felsefesi, etik ve estetiktir. Bunların nesneleri de adalet, iyi ve güzeldir.)

Bedende tabii bir biçimde tesis edilen adaleti/mizanı/ölçüyü suni maddeler ve müdahalelerle tahrip eden, hazzı ve iktidar sahibi olmayı azamileştirmeyi nihai telos olarak tasdik eden bir operasyon kesinlikle estetik olamaz.

Hele hele Çiğdem Savaş’ın yaptırdığı gibi kendisini aynılığın zilletinden kurtarıp farklılığın ulviyetine çıkaran yüzü birileriyle aynılaştıran bir operasyon estetik hiç olamaz.

İkincisi gayr-ı estetik operasyonlar tam anlamıyla “ekolojik” bir felaket anlamına gelmektedirler. Bizzat tabi olanı yani tabiatı tahrip etmektedirler.

Tahribat dediğimizde illa darmadağın etmekten bahsetmiyoruz. Ormanların tahrip edildiği yerlerde çok “güzel” oteller inşa edebiliyorlar. Ama netice değişmiyor. Tabiat tahrip edilmiş oluyor.

Dolayısıyla insanın tabiata karşı olan kastı sadece bitkilerle, hayvanlarla ve denizlerle sınırlı değildir. Bizzat kendisine de yönelmiştir. Bu tip operasyonlar da ancak bunlara hizmet etmektedirler.

Üçüncüsü, hepimiz sürekli bir biçimde ölümü yadsıyoruz. Ölümü menfi bir öteki olarak telakki ediyoruz. Sürekli ondan kaçıyoruz. Hiç ama hiç ölmek istemiyoruz.

(Lütfen bana bu hep böyle değil miydi demeyin. Çünkü öyle değil. Stoikler belli bir yaştan sonra gönüllü bir biçimde intihar ederlerdi. Tasavvuf erbabı için ölüm o büyük sevgiliyle vuslat anlamına gelirdi. O günü sabırla beklerlerdi.)  

Hatta biri bize “sen de bir gün öleceksin” dediği zaman tıpkı Cem Yılmaz’ın söylediği gibi “hadi oradan lan, ben mi öleceğim, sen öl” diyoruz. Yani kendimize ölümü hiçbir zaman konduramıyoruz. Bunu ispat etmek için de her türlü operasyonu yaptırmaktan zerre kadar kaçınmıyoruz…

Bu durumların ortaya çıkmasında modernitenin biyosiyasal paradigmalarının etkili olduğunu belirtmeye gerek yoktur herhalde. Modern iktidar sistemleri orta çağdaki egemenlik biçimlerinden farklı olmak üzere bedene odaklanmışlar ve onun mümkün olduğunca uzun ve sağlıklı bir biçimde yaşatılmasına uğraşmışlardır. Malum kapitalizm ve üretken bedenler meselesi işte..

Bizler de bu iktidar yapıları içinde ölmemeye ve yaşlanmamaya kastetmiş halde yaşayıp gidiyoruz.

Bize söylenileni yapıyoruz…

Operasyon yaptırıyoruz…

Şunu söylemek istiyorum: Ajda Pekkan’ın yaşlılığını ısrarla yadsıması sadece insiyaki/ihtiyari değildir; bilakis kendisine öğretilmiştir, dayatılmıştır.

Elbette sadece modern disiplin mekanizmaları tek başlarına bunu başaramazlar. Kapitalist güçlerin de işin içine girmesi gerekmektedir.

Nitekim öyledir de! Belli gayr-ı estetik ölçüler bütün bir dünyaya Batı-merkezli bir biçimde dayatılmaktadırlar. Hemen hemen bütün popüler kitaplar, filmler, diziler, dergiler, gazeteler vs bu minvalde bir işlev görmektedirler: Güzelliği maddiliğe hapsetmek, tekleştirmek ve tüketilebilir hale getirmek vs.

Dördüncüsü ve sonuncusu, bugün bu fabrikasyon üretim çağında hayatımızda gerçekten estetik namına bir şey kalmadığı için operasyonlarda estetiği arıyoruz. Mütevazı bir yüzdeki, umur görmüş bir yüzdeki, mütebessim bir yüzdeki, alim bir yüzdeki, arif bir yüzdeki güzelliği artık göremez hale geldiğimiz için operasyonlar yaptırıyoruz: Güzelliği silikonların, botoksların içinde arıyoruz…

Kırışıklarını gizlemek isteyen makyözüne “ben onları yapmak için 50 senemi verdim, dokunma lütfen” diyen aktristi hatırlıyorum da nasıl bu hale geldik diye hayıflanmadan edemiyorum. 
 
Aslında daha söyleyecek çok şey var ama şimdilik burada söze nokta koyalım. Nasıl olsa bu meseleyle daha çoook uğraşacağız..

www.iyibilgi.com analiz Erkam Can 



Bu haber 445 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    3,733 µs