kökten değişmeli' | " /> kökten değişmeli' | "/>

En Sıcak Konular

'Bu sol kökten değişmeli'

22 Temmuz 2008 21:43 tsi
'Bu sol kökten değişmeli' Oral Çalışlar'ın sol ve Ergenekon konusunda söyledikleri sol camiada hayli tartışılacak. Çalışlar niçin "bu solun kökten değişmesi gerektiği" sorusuna, yazısında açık ve net cevaplar veriyor...

Oral Çalışlar/Radikal

Ergenekon ve sol

Ülkemiz solunun bir kesiminin milliyetçilik ve darbecilikle akrabalığı, son gelişmeler nedeniyle iyice su yüzüne çıktı. Ergenekon tartışmaları sırasında ‘AKP’ye öfke’nin bazı sol kesimlerin gözlerini kararttığını yazdım. Tabii Ergenekon konusunda ortaya çıkan karmaşık ruh halinin yalnız AKP’ye öfkeyle sınırlı olmadığı da ayrı bir gerçek.
Türk sol hareketi, militarizmle, milliyetçilikle geçmişte de köklü ilişkilere sahipti. Türkiye’deki sol hareket, Kemalizm kökenli olarak da adlandırılabilir. Bu saptamayı yalnızca sosyal demokratlarla sınırlı da görmemek gerekiyor. Sovyetler Birliği yönetimi, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Kemalist önderliğe destek verdi. Türkiye sosyalistleri de bu çizgiye uygun davrandılar.
Ancak Cumhuriyet yönetimi, sosyalistlere, bu desteğe rağmen hayat hakkı tanımadı. Türkiye Komünist Partisi’nin kurucusu Mustafa Suphi ve arkadaşları Milli Mücadele’ye destek vermek için geldikleri Türkiye’de Karadeniz’de boğularak öldürüldüler.
1925 yılında Takrir-i Sükûn Kanunu ilan edildiğinde sosyalistler de diğer muhaliflerle birlikte susturuldular. Şefik Hüsnü ve Nâzım Hikmet gibi ülkemiz solunun önder isimleri yaşamlarının önemli bir bölümünü cezaevlerinde geçirdiler.
Bütün bunlara rağmen Türk solcuları modernleşmeci bir akım olarak Kemalizm’le aynı safta durmayı tercih ettiler. 1960’larda sol hareket yükselişe geçtiğinde, bu yükselişi ‘İkinci Milli Kurtuluş Savaşı’ diye adlandırdılar.
Bu akrabalığın temel ideolojik kökleri de vardı. Dünya sosyalist hareketine uzun yıllar egemen olan Stalinist akım, ‘öncü’ tek parti diktatörlüğünün teorisini yapıyordu. Türkiye sosyalistleri de asıl olarak Stalinist gelenekten geliyorlardı. Sovyetler Birliği’nde bu modernleşmeci dönüştürme çizgisinin hoyrat bir yönetim altında milyonlarca köylüyü yok ettiğini, perişan duruma düşürdüğünü, aydınlarını susturup kurşuna dizdiğini, hapislerde çürüttüğünü çok sonra öğrenecektik, ya da kavrayacaktık.
***
Bu ideolojik akrabalık, sosyalistlerle Kemalistler arasında çok ince bir sınır olduğunu her fırsatta gösterdi. Bu nedenle 27 Mayıs askeri darbesini ‘ilerici’ kabul eden sosyalistler, ordudan ‘ilerici’ müdahaleler gelebileceği umudunu hiç kaybetmediler.
Bu anlayışa göre toplum her zaman ya ‘gerici’ydi, ya da gericilere destek veriyordu. Kemalistler ise ilericiydi, toplumu değiştirmek istiyorlardı. Kemalistlerin kurduğu bu denklemi sosyalistler de aynen benimsediler. Tabii bu solla halkın arasında büyük uçurumlar oluşmasına yol açtı.
Sol, hep halkı kendisine ‘yabancı’ gören Cumhuriyetçilere kendisini yakın hissetti. ‘İlerici-Gerici’ denkleminin her şeyi açıklamaya yettiğini zannetti. Bu anlayışın halkın ruh halini anlamadığını kavrayamadı. Bu yüzden sol, gerçek bir halkçı çizgi tutturamadı.
***
1970’lerde bu anlayışta geçici bir değişim yaşandı. Bülent Ecevit, ‘devletçilik’ten ‘halkçı sol’a yöneldi. Bu nedenle darbeci anlayışlarla arasına mesafe koydu. Aynı dönemde sosyalist hareket de ‘devletçilik’ten ‘halkçı’lığa doğru önemli adımlar attı.
Ancak bu yöneliş kısa sürdü. ‘Derin devlet’in yönlendirmesiyle iç çatışma öne geçti, toplum bölündü. Asker siyasete el koydu. Türkiye militarist bir anlayışla 12 Eylül 1980’den itibaren yeniden kurumlaştırıldı.
Sol, militarizmin darbesini bir kez daha yedi. Bu darbe aynı zamanda solun darbeci gelenekle akrabalığını depreştirdi. Ergenekon operasyonu nedeniyle gördük ki sol, AKP karşısında uğradığı siyasi başarısızlık yüzünden yeniden darbecilikten medet ummaya yöneldi.
Solcuların önemli bir kesimi Ergenekon soruşturmasından mutlu olmadıklarını ifade ediyorlar. Bu mutsuzlukları bazı kesimlerde “Asker gelse de şunları halletse” gibi darbeci söylemlere destek vermeye kadar uzanıyor.
Önceki gece Habertürk TV’de Erdoğan Aktaş’ın yönettiği ‘Basın Kulübü’nde bir kez daha gördüm ki, solcuların bir kesimi yeni dünyayı algılamakta zorluk çekiyor, geçmiş klişelerle konuşmayı ve dünyayı yorumlamayı tercih ediyor. Böyle olduğu için küçük sosyalist partiler binde 1’lerin altındaki oy oranlarıyla üzücü bir durum sergiliyorlar.
Böyle olunca da ‘et yığını halk’, ‘sadakaya satılan halk’ gibi ifadelerle halktan tamamen umutlarını kestiklerini ifade ediyorlar...
Bu solun kökten değişmesi gerekiyor...
Halkçı, demokrat, dünyayı iyi okuyan, kalıplardan kurtulmuş bir sol harekete her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu şimdi daha iyi görülüyor.



Bu haber 520 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,318 µs