En Sıcak Konular

Bölgesel 'durum' raporu!

18 Temmuz 2008 12:55 tsi
Bölgesel 'durum' raporu! İçeride işler biraz karışık duruyor ama ‘sanki’ dışarıda öyle değil. Ama ‘sanki’! Üst üste gelişen dört önemli olay var. 1) ABD’nin Türkiye çıkarması. 2) Ermenistan’la gizli görüşmeler. 3) İsrail ile bir ucu Rusya’

Bu olayların gelişimi kısa vadeli geçmişe uzansa da, adımlar yeni. Hepsi katmanlı ve birbiri ile bağlantılı. Coğrafi olarak belli bir alanı içerdiği/hedeflediği gibi, küresel dengeleri de etkileyici boyutları var. Ve tabi Türkiye odak noktası. 

ABD’nin Türkiye çıkarması: Başkan Bush’un en önemli danışmanı sayılan (Bu makam gerçekten önemli. Bir önce bu görevde bulunan kişi Condolizze Rice’tı. Sonra Dışişleri Bakanı oldu.) Stephen Hadley Ankara’ya geldi ve o düzeydeki bir kişinin diplomatik muhataplarını aşan biçimde, Dışışleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüştü. Sadece bu sıra dışılık dahi, gelen kişinin öneminden ziyade “konunun” önemini gösteriyor. “Dışarıya” yapılan açıklamalar (Terör örgütü PKK’ya karşı birliktelik gibi artık herkesin bildiği ve bu konuda özel olarak Türkiye’ye gelip, bütün bu makamlarla görüşülmesini gerektirmeyen.) ne söylerse söylesin asıl konu İran’dı.

Günlük basına yansıyan “ABD ve İran arasındaki yakınlaşma örnekleri olarak sunulan” haberleri de bu bağlamda biraz oyun dışı görmek gerekiyor. Çünkü bir çok önemli kaynağa göre iki ülke arasındaki gerginlik (buna muhakkak İsrail de eklenmeli) devam ettiği gibi artıyor da. Tek olumlu yan, iki ülkenin bir çatışmaya girmeye gönülsüz olması. Bu gönülsüzlük elbette olası bir savaşta iki tarafın alacağı askeri, siyasi ve bölgesel kayıpların öngörülmesinden kaynaklanıyor. Ancak anlaşılıyor ki İsrail, ABD’yi bu konuda hayli sıkıştırıyor. İsrail’in Akdeniz’de gerçekleştirdiği tatbikat, Irak’ın hava sahasını İsrail’e açtığı haberleri bu manada okunmalı.

Tel Aviv açısından sorun bu günlerde “İran tehtidi”nden ziyade bir zamanlama problemine de dönüşmüş durumda. Ülkede bir çok muhafazakar ve sertlik yanlısı kesim, ABD’deki muadilleri de dahil olmak üzere İran sorununun Kasım ayında gerçekleşecek ABD Başkanlık seçimlerinden evvel, (Aslında 2009 yılının ilk iki ayına kadar. Çünkü yeni Başkan ancak bu tarihlerde yönetimi resmen ele alacak.) “halledilmesi” gerektiği fikrinde.

Bu bakışın ne kadar ileri olduğunu gösteren ipuçları da işte bölgedeki gelişmelerle ilgili. İsrail-Suriye yakınlaşması (Türkiye), İsrail-Hizbullah yakınlaşması (Mısır-Burada önemli bir nokta var. İsrail ile Hizbullah arasında gerçekleşen esir değişimi sürecinde bir Avrupa ülkesi istihbarat servisinin ciddi katkısı bulunuyor. Bununla ilgili haberimizi bugün (18 Temmuz) iyibilgi’den okuyabileceksiniz.) İsrail-Türkiye yakınlaşması (Türkiye), Türkiye-Kuzey Irak sıcam mesajları (Türkiye), Türkiye-Ermenistan gizli görüşmeleri (Türkiye), Enerji yollarının Rusya ve Türki Cumhuriyetler ile Avrasya bölge ülkeleri inşası (Türkiye) tamamı bu ekranda birleşen olaylar.

Hadley’in ziyaretinin ve bu olayların elbette Türkiye’nin iç politik çalkantıları ile de ilgisi bulunuyor. Bunlar konuşuldu mu, sanmıyoruz. Ama Hadley’den sadece saatler önce, Türkiye ziyareti sonrası “gözlemlerini” yansıtan eski Büyükelçi Marc Parris’in açıklamaları da bu gözle izlenebilir!

Türkiye-Ermenistan Gizli Görüşmeleri: İki ülke arasında sıcaklaşmanın işaretleri bir süredir açıkça görülüyordü ve tam bugün ortaya çıkan “gizli görüşmeler”in şaşartıcı bulunmaması gerekiyor. Ermenistan Cumhurbaşkanı’nı yeni seçmiş bir ülke ve bu Cumhurbaşkanı, Türkiye ile yakınlaşmayı açık, sempatik ve davetkar biçimde sık dillendiren bir lider. Göreve gelmesini bu bağlamda sezebiliriz.

Tabii tâli nedenleri de var. Örneğin Ermenistan, Türkiye’siz yaşaması ekonomik ve coğrafi açıdan neredeyse mümkün gözükmeyen bir ülke. Ankara bu konuda büyük kozlara sahip. Yıllardır başka ülkeler üzerinden sürdürülen (Ermeni sözde soykırımını yasalarla tanıma olayları vb.) Erivan ve diaspora çıkışlı tatsızlıklar bu çizgiye oturuyor. Fakat bugün itibariyle Ermenistan artık bir çıkış noktası arama mecburiyetini hissediyor.

Bir başka tali neden, Azerbaycan’la olan sorun. Azerbaycan bir yandan ekonomik gelişimini hızla tamamlarken, öte yandan askeri anlamda hatrı sayılır, iyi eğitim ve donanımlı bir güç haline geldi. Yani Ermenistan’ın bu çatışma halini sürdürmesi gittikçe zorlaşıyor. Tabii Türkiye bu konuda da başat bir ülke ve Ankara ile bir şekilde uzlaşma Azerbaycan baskısını da Erivan üzerinden çekebilir.

Yine bu notlar Ermenistan ile ilgili. Ama bölgesel olarak bir çatışmanın sona ermesi, mutabakatlar sürecinin parlaması, yine İran’a karşı üzerinde oynayabileceği bir alanın daraltılması, en önemlisi ise Türkiye’nin rahatlatılması anlamına geliyor!

İsrail ile 'Emsali Olmayan' Anlaşma: Aslında bu bir proje. Daha 4 yıllık (8 ayı projelendirme, 3 yılı inşa olmak üzere.) bir süreci var. Ancak “kapsadığı alan” gerçekten inanılmaz. Ankara bu anlaşmaya elbette balıklama atlamış bulunuyor. Çünkü zaten enerji krizlerinin ülkeleri sarstığı bir dönemde ve “gelecekte”, Türkiye’nin “enerji yollarının merkezi” haline dönüşmesi beklentisi ve projesine büyük bir destek sağlıyor. İkinci konu, bu İsrail önerisinin sadece Türkiye’yi değil, komşularını değil, neredeyse yarı-küresel olması. Bu yolun bir kısmı Irak veya Suriye üzerinden kullanılacak-ki ikisinde de hem Türkiye’nin hem de İsrail’in yeni uzlaşıları mevcut!

Bunların üstende ise Rusya ve Hindistan bulunuyor. Türkiye’den İsrail’e gidecek bu çok “kanallı” (Doğalgaz, Petrol, fiberoptik vb.) hat, aslında bir başka “küresel cephe”yi “kendisine katıyor. Rusya bugüne kadar Çin, İran ve belki Hindistan denkleminde bulunuyor. Bu proje yüzünden ayrılması söz konusu değil belki ama elini yumuşatacağı kesin. Hindistan’ın ise kararsız tutumunu bozacağı gibi, ileride gerçekleşebilecek yeni proje ile “enerji” diye kıvranan Çin’e kapı da olabilir.

Pek bilinmeyen bir bilgiyi de paylaşalım. Dün (17 Temmuz)  İsrail’le bu konular Türk Enerji Bakanlığı’nda konuşulduktan sonra aynı odaya Rus yetkililer girdi. Moskova’nın resmi görüşü henüz duyulmasa da, odadan sızan ilk sesler Rusya’nın projeyi desteklediğini işaret ediyor. Ve bu da belli ki İran’ı yine yalnızlaştırıyor.

Ve İran: Elbette Tahran bu gelişmeleri görüyor. Kendisine yönelik baskının nasıl çeşitlendirildiğinin, üstelik Türkiye’nin de bu sürece dahil edilmek istendiğinin farkında. O kadar ki, Stephan Hadley daha Ankara’dan ayrılırken, İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki Ankara’ya inmiş bulunuyor.

Ve bugün Ankara’da hep bunları konuşacak. Şu an basındaki genel kanı, Ankara’nın iki ülke (ABD-İran) arasında bir arabuluculuk yapacağı. Bunu söylemek için henüz erken. Şekil öyle. Ankara’nın Tahran’ı işin ciddiyetini anlatması, ABD’nin beklentilerini söylemesi ve eğer olursa Tahran’ın yanıtlarını Washington’a bildirmesi bir tür aracılık elbette. Ama “arabuluculuk” için iddialı bir ortam var. Zaten Dışişleri Bakanı Babacan da bunun farkında olduğu için, dün gerçekleştirdiği basın toplantısında, “İki ülke arasındaki sorunların çözümü için elimizden geleni yapacağız” demedi! Oysa bu klasik bir diplomasi sözcüğü. Yerine, “iki ülkenin bizden istediklerini yapmaya hazırız” ifadesini tercih etti. Bunda kuşkusuz, Türkiye’nin kendi kendine oyuna girmesi yerine “davet” gelmesinin yaratacağı avantaj düşüncesi de var.

Ankara, İran konusuna oldukça net bakıyor aslında. Tahran’ın nükleer çalışmalarda bulunmasından rahatsız değil. Sadece Uranyum zenginleştirmesinden vazgeçebileceğini düşünüyor. İsteyeceği de zaten bu. 

Gelinen durum artık ya barış ya savaş durumu. Elbette ANkara barışı tercih ediyor. Aktörler açısından Türkiye'ye bakış ise fark etmiyor. Savaş da olsa Barış da olsa Türkiye lazım.



Bu haber 1,611 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,747 µs