'Önemli olan cari açığı bitirmek değil' | " /> iyibilgi özel" /> 'Önemli olan cari açığı bitirmek değil' | "/> iyibilgi özel"/>

En Sıcak Konular

'Önemli olan cari açığı bitirmek değil'

16 Temmuz 2008 18:18 tsi
'Önemli olan cari açığı bitirmek değil' Bazı eknomistlerin aksine Eser Karakaş bugünkü ekonomik tabloyu çok önceden tahmin etmişti. Beklenmeyen oldu ve işsizlik oranları az da olsa düştü. Fakat bu sefer de cari açık bir sorun olarak gündeme getiriliyor. iyibilgi özel

Kendisiyle yaptığımız görüşmede büyümenin cari açığı beraberinde getirdiğini, Türkiye gibi esnek kur rejimi uygulayan ülkelerin sabit kur rejimi uygulayan ülkelere göre cari açık karşısında daha emniyetli bir pozisyonda olduklarını dile getiriyor Eser Karakaş.

Ekonomiyi tehdit eden asıl sorunun cari açık olmadığının altını çiziyor. “Ben Başbakan olsam üç ay içinde cari açığı sıfırlayabilirim” diyor. Fakat bu seferde yüksek büyümeyi gerçekleştirmenin mümkün olmayacağını dile getiriyor. Yani büyümeyle cari açık arasında bir korrelasyon söz konusudur.

Karakaş’a göre büyümenin neticesinde cari açık ortaya çıkmaktadır. Ve büyüme bir tarafıyla da istihdamın artması anlamına geliyor. Nitekim “TUİK’in açıkladığı verilere göre geçen senenin aynı dönemine göre toplam istihdamda 434 bin kişilik bir artış var; söz konusu artışın 61 bin kişilik bölümü tarım sektöründe ve çok daha önemli olmak üzere 373 bin kişilik bölümü de tarım dışı istihdam artışı.” olmuş vaziyette.

Başka bir ifadeyle hem küresel anlamda hem de yurt-içi anlamda bu kadar siyasi belirsizliklerin var olduğu bir dönemde bile Türkiye’deki işsizlik oranları düşmektedir. Gerçi Karakaş işsizlikteki bu yılki azalma oranlarının geçtiğimiz yıllara oranla daha düşük olduğunu da ifade ediyor. Fakat bu koşullar içinde istihdamın artmasının gayet olumlu bir gelişme olduğunu da ilave ediyor.

Karakaş’a göre cari açık meselesinde önemli olan şey onun nasıl finanse edildiğiyle alakalı. Onu Merkez Bankası’nın döviz rezervleri yoluyla finanse etmek yerine “kaliteli finansman”lara yönelmemiz gerekiyor.

***

Eser Karakaş’ın konuyla alakalı yazısı:

Büyüme, istihdam, parti kapatma 

2008 senesinin ilk çeyreğinde büyüme oranının yüzde 6.6 gibi kanımca yetersiz ama beklenenin üzerinde çıkması geçen senenin aynı günlerinde yaşanan saçma bir tartışmayı yine gündeme getirdi.

2007 senesinde erken seçime gidilirken iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin en büyük şansının 2003-2006 arası ortalama yüzde 7.4 oranında gerçekleşen çok tatminkar büyüme oranı olduğunu, 27 Nisan skandalının ve 367 tuhaflıklarının daha az belirleyici olduğunu ifade etmeye çalışıyorduk.

Bazı arkadaşlarımız ise hem basında hem de özel sohbetlerde ısrarla 2003-2006 arası yaşanan büyüme sürecinin sanal ya da hormonlu büyüme olduğu kanısında idiler.

İktisat teorisinde büyüme konularını bilen birisi olarak sanal ya da hormonlu büyümenin ne olduğunu anlamakta biraz zorlanıyordum, hafif hafif dalga geçiyordum ama onlar ısrarlı idiler.

2003-2006 dönemi büyüme oranının sanal ya da hormonlu olmadığının ikili hatta üçlü teyidi de mümkündü; bu dönemde artan cari açık (enerji fiyatları dışarıda bırakılsa dahi), tarım dışı istihdam performansı ve en nihai olarak da siyaseten 22 Temmuz sonuçları 2003-2006 arası yüzde 7.4’lük büyüme başarısını konfirme eden verilerdi.

2008 senesinin ilk çeyreğinde yaşanan büyüme oranı için de aynı ikili, üçlü teyit, konfirmasyon sürecini bugünden işletmek bir ölçüde mümkün.

2008 ilk çeyrek sonuçları açıklanmadan piyasa büyüme tahmincileri(!!!) daha düşük oranlar telaffuz ederken doğrusu benim de biraz aklım karışıyordu zira enerji fiyatlarının etkisi dışarıda bırakılsa bile azalma eğilimi göstermeyen cari açık büyüklükleri ile düştüğü tahmin edilen büyüme oranı fikri uyuşmuyordu; cari açıkta, enerji fiyatları hariç, düşme eğilimi yoksa bir iktisatçı bu gelişmeyi ancak büyüme oranının azalmaması ile açıklayabilir diye düşünüyordum.

Açıklanan ilk çeyrek büyüme oranı da zaten bu durumu bir ölçüde, kısmen teyit etti.

Geçen sene bu tarihlerde işittiğimiz ‘sanal, hormonlu büyüme’ sözlerini bu sene ilk çeyrek sonuçları açıklandıktan hemen sonra yine işitmeye başlattık; bu arkadaşların cari açık büyüklüğü ile büyüme oranı ilişkisini sorgulamalarını beklemiyorum ama yine de biraz kuşkucu davranmalarında kendi kredibiliteleri açısından fayda var.

Bu sabah (15 Temmuz Salı) açıklanan istihdam verileri de bir ölçüde ilk çeyrek büyüme oranının sanıldığı, iddia edildiği gibi sanal ya da hormonal olmadığının ikinci bir teyidi, kanıtı.

TUİK’in açıkladığı verilere göre geçen senenin aynı dönemine göre toplam istihdamda 434 bin kişilik bir artış var; söz konusu artışın 61 bin kişilik bölümü tarım sektöründe ve çok daha önemli olmak üzere 373 bin kişilik bölümü de tarım dışı istihdam artışı.

Bir sene içinde yaşananları hatırladığınızda yani siyasi istikrarsızlığın tavan yaptığı, ortada darbe söylentilerinin gırla gittiği bir yerde ekonomi nispi istikrarını koruyor ki bu üzerinde durulması, düşünülmesi gereken çok olumlu bir durum.

15 yaş ve yukarı nüfus anılan dönemde yaklaşık sekiz yüz bin artış göstermiş ama toplam işsiz sayısı adeta sabit, hatta çok düşük bir azalma da var; istihdam oranında küçük bir artış, işsizlik oranında ise yine küçük bir azalma gözleniyor.

Uzun bir süredir de ilk kez işgücüne katılım oranında yükselme var; işgücüne katılım oranı hala inanılmaz ölçüde düşük, yüzde kırk sekizin biraz üzerinde ve kanımca, ama bu kanımda ısrarlıyım, bu durum Türkiye’nin en önemli sosyolojik ve ekonomik sorunu.

Cari açık ve istihdam verileri ilk çeyreğin büyüme oranının hormonlu olmadığını gösteriyor.

AK Parti’yi kapatma davası sonrası gündeme gelebilecek bir seçim de muhtemelen üçüncü ayağı yani ilk çeyreğin büyüme oranının sanal olmadığının siyasi teyidini gerçekleştirecek.



Bu haber 518 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,577 µs