kaçınılmaz uzlaşma | " /> kaçınılmaz uzlaşma | "/>

En Sıcak Konular

DTP'de kaçınılmaz uzlaşma

14 Temmuz 2008 20:33 tsi
DTP'de kaçınılmaz uzlaşma DTP'de "ikinci Türk devri" başlıyor. "Güvercinler-şahinler" derken uzun süredir sessizliğe gömülmüş DTP'den "yeniden Ahmet Türk" haberi geldi. "Ne oldu da böyle oldu?" sorularının cevabını iyibilgi yazarı Hasan Soylu'nun analizinde bulacaksınız

DTP’de yeniden Ahmet Türk adı üzerinde uzlaşılması ve Emine Ayna’nın “eş başkan” statüsünde kalması, kapatılma davası süren DTP üzerinde konuşulanları yeniden güncelleştirmeyi gerektiren bir gelişme oldu. Siyasi Partiler Kanunu açısından, yani resmiyette “eş başkan” statüsünün herhangi bir hükmü bulunmuyor. Ancak bu statünün de DTP örgütlülüğü açısından en az “Genel Başkan” kadar ciddi bir ağırlık ifade ettiğini belirtelim.

İyi Bilgi’yi izleyenler konuyla ilgili daha önce de yaptığımız haber, yorum ve analizleri biliyorlar. Ama DTP’yi bu noktaya getiren süreci önemli yönleriyle kısaca da olsa hatırlamak, sanırım bugünkü gelişmeyi daha anlaşılır kılacaktır.

DTP, 2 yıl kadar önce kongreye gittiğinde, Ahmet Türk ve “eş başkan” Aysel Tuğluk, göreve yeniden talip olmamışlardı. Türk, sağlık sorunlarını gerekçe gösterirken, Tuğluk da “yıpranmış” olduğunu ileri sürerek bir adım geride durmayı tercih etmişti. Bu gerekçelerin arkasındaki “gerçek” ise, “örgütün” kongreye ağırlık koyması ve herhangi bir “legal” siyasi deneyimi bulunmayan, cezaevinden yeni çıkmış Nurettin Demirtaş’ın tek aday olarak kongreye girmesini istemesiydi.

Demirtaş’ın “sahte rapor düzenleyerek askere gitmememe” iddiası nedeniyle devam eden bir davası vardı. Buna rağmen Genel Başkan seçilmesindeki “örgüt ısrarı”na, Ahmet Türk, Sırrı Sakık gibi deneyimli isimler, muhtemelen bıyık altından gülmüşlerdi. Gelişmelerin olası seyrinin kendilerini güçlendireceğini hesaplamış olduklarını tahmin etmek de zor değil.

Sonrasında parti uzun süre “genel başkan” olmaksızın çalışmalarını sürdürdü. DTP’nin meclisteki grubunun başkanı sıfatını taşıyan Ahmet Türk’ün öncesine kıyasla daha “aktif” hale geldiği dönem de bu dönem idi. Fakat Türk’ün Irak’ta gezide olduğu bir sırada Emine Ayna’nın vekaleten Genel Başkanlığa getirilmesi, Ahmet Türk ve arkadaşları açısından “bu ne acele” eleştirilerine yol açtı.

Buna karşılık Ahmet Türk’ün Irak Cumhurbaşkanı Talabani ile görüşmesi esnasında “PKK’nin şiddet uygulaması Kürt sorununa zarar veriyor” yolundaki sözleri, “örgüt” içerisinde büyük bir tepkiyle karşılandı. Ahmet Türk’ün “o anlamda söylemedim, sorunun şiddet yöntemiyle çözülmesinin mümkün olmadığını kastettim” mealindeki sözleri de bu tepkilerin önünü almaya yetmedi. PKK’nın lider kadrosundan Murat Karayılan da, o günlerde yaptığı bir açıklamayla zımnen Ahmet Türk’ü “ihanetle” suçladı. Fakat Ahmet Türk de, daha fazla geri adım atmayarak, durduğu yerde durdu.

Kulislerde başka adayların adları zikredilse de, üzerinde en çok durulan isimlerin başında Osman Baydemir geliyordu. “Toparlayıcı” özelliklere sahip bir isim arayışı söz konusuydu. Demirtaş’tan “ağzı yanan” örgütün, “adı duyulamamış” birini yeniden aday olarak öne sürme şansı da kalmamıştı. Diyarbakır Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı’nın adı üzerinde ciddi şekilde durulduysa da, Anlı, gönlünde yatan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı şansını sürdürmeyi tercih etti. Baydemir ismi ise, “toparlayıcı” değildi. Kaldı ki önümüzde yerel seçimler vardı ve Baydemir, yeniden başkan olmak yönünde bir istek taşıdığını gizlemiyordu.

Bu durumda şartlar “uzlaşmayı” kaçınılmaz hale getirdi. Ahmet Türk ve beraberindekiler için DTP’den koparak siyaset yapmak, siyaseten tükenmelerini getirirdi. Ahmet Türk ve arkadaşlarını dışlayan bir tutum ise, zaten daralmış olan DTP’yi daha da marjinalleştirmekten başka bir sonuç üretemezdi.

Türk’ün “Genel Başkan”, Ayna’nın “Eş Başkan” olması, bu “kaçınılmaz” uzlaşmanın sonucu olarak ortaya çıkan bir formüldür.

Bu arada belirtmiş olalım ki, “DTP’de şahin-güvercin ayrımı yok, hepsi aynı” diyenler, gelişmeleri yeterince “içeriden” izleyememiş olmalarından ötürü böylesine “yüzeysel” çıkarımlar yapmaktadırlar. Buna karşılık var olan ayrışma, kutuplaşma eğilimlerini gereğinden fazla abartarak “karşıt kanatlar var” gibi düşünmek de DTP’nin gerçeğini yansıtmamaktadır. Konuyu sürdüreceğim.

Hasan Soylu www.iyibilgi.com



Bu haber 565 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,896 µs