Özal yaşasa Erdoğan'ı destekler miydi? | " /> Özal yaşasa Erdoğan'ı destekler miydi? | "/>

En Sıcak Konular

Özal yaşasa Erdoğan'ı destekler miydi?

14 Temmuz 2008 09:34 tsi
Özal yaşasa Erdoğan'ı destekler miydi? Mine Şenocaklı Ahmet Özal'la yaptığı röportajda kendisinden Başbakan Erdoğan'ı ve AK Parti'yi rahmetli Turgut Özal'ın gözünden değerlendirmesini istedi. Ve ortaya çok ilginç tespitler çıktı..

BABAM YAŞASAYDI EĞER ERDOĞAN’A EL VERİRDİ AMA KULAĞINI DA ÇEKERDİ’
 

Bugün babası yaşasa AKP’nin icraatlarını destekler miydi? Kapatma davasında Erdoğan’ın yanında olup, ona el verir miydi?

Turgut Özal’ın mirasına ANAP sahip çıkamadı ama AKP onun görüşlerinin varisi olduğunu her zaman dile getirdi. Bugünlerde ANAP’ı yeniden ayağa kaldırmaya çalışan Özal’ın büyük oğlu Ahmet Özal, bu durumdan rahatsız değil. Peki bugün babası yaşasa AKP’nin icraatlarını destekler miydi? “AB dışındakilerini desteklemezdi” diyor... Peki ya kapatma davasında Erdoğan’ın yanında olup, ona el verir miydi? Önce yanıtlamak istemiyor, spekülasyon olur diye. Sonra ısrarıma dayanamıyor, “Evet, demokrasi adına Erdoğan’a el verirdi, ama yanlışları konusunda kulağını da çekerdi!” diyor...

Herkes hemfikir, merkezin solunda da sağında da ciddi bir boşluk var. Solda durum henüz net değil ama sağda ciddi çabalar var. Bir yanda Abdüllatif Şener’in istifasıyla başlayan süreç, öte yanda ANAP, DP ve DYP’yi bir çatı altında toplama çabaları... Tabii adres çok olunca işler karışıyor. Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Süleyman Soylu ve Erkan Mumcu arasında top gelip gidiyor. İlk iki isim zaten kabul etmedi liderlik tekliflerini... Belki de önce bu üç partinin tek tek kendini toparlaması gerek. Bu konuda kolları sıvayanlardan biri de Ahmet Özal... Babasının mirası olan partiyi yeniden eski günlerine döndürmek için başkanlığa adaylığını koydu. ANAP Genel Kurulu’nu beklerken Anadolu’yu geziyor. Yalnız garip bir durum var, genel kurul sürekli erteleniyor. Sebebi? “Erkan Mumcu’nun ne yaptığını bilmiyorum. Genel Merkez’de telefonlar bile kesik, borcu ödenmediği için. 18 ildeki merkez kapandı. Çoğu ilçelerde yokuz. Zaten seçimlere de giremedik” diyor Ahmet Özal. Yani ortada bir enkaz var. Enkazı toparlamayı bir görev sayıyor Özal. Bu görevi sadece bir siyasi sorumluluk olarak da görmüyor. Babasının bir vasiyeti olmuş ölümünden tam 12 gün önce, sanki içine doğmuşçasına, “Oğlum, ben ölürsem, mutlaka siyasete gir. Ülkenin buna ihtiyacı var” diye...

ANAP VİZYON PARTİSİ AKP İSE MİSYON!

Belki o gün değil, ama bugün gerçekten de ülkenin merkez sağda güçlü bir partiye ihtiyacı var. Şimdi Ahmet Özal bu zor görev için aday... Görevinin zorluğu sadece bununla sınırlı değil. “Babamın kurduğu güçlü partinin üstendiği vizyonu tekrar canlandırmak istiyorum” diyor. ’Herhalde misyon demek istedi’ diye geçirirken aklımdan, “ANAP, bir vizyon partisiydi, AKP ise misyon... Türkiye’nin bugün her zamandan çok vizyona ihtiyacı var” diye devam ediyor Özal. Belki de bu krizin çözümündeki kilit mesele bu, iki benzer sözcük arasındaki can alıcı fark!

BABAM ERDOĞAN’A ‘IMF’Yİ GÖNDER’ DERDİ

AKP seçim afişlerinde, Erdoğan ile birlikte Menderes ve Özal’ın fotoğraflarını da kullandı...

Evet. ‘Demokrasi yıldızları’ diye... Rahmetli Menderes çok sevilen bir siyasetçi Türkiye’de. Babam da öyle... Anavatan Partisi yıllardır kendi liderine sahip çıkmamış. Doğal olarak onu AK Parti sahiplendi. Eğer kendi partisi sahip çıkmıyorsa, başka bir sağ partinin, benim fikirlerimle çok uyuşmasa bile sahip çıkması beni mutlu eder. Bu beni rahatsız etmedi açıkçası...

Peki babanız sağ olsaydı Erdoğan’a el verir miydi?

O çok büyük spekülasyon olur. Bilemiyorum. Bazı konularda Erdoğan’ın yaptıklarını doğru bulurdu ama çokça da kulağını çekerdi..

Mesela?

Toplumun gerilmesi konusunda Erdoğan’ı tasvip etmezdi. Zaten doğru yaptığı tek şey var Avrupa Birliği uyum yasalarındaki anayasa değişiklikleri. Orada ısrarlı oldular ve birçoğunu da yaptılar. İnsan haklarıyla ilgili değişimleri AB zoruyla kararlı olarak devam ettirdiler. Bence yaptıkları en iyi iş bu. En büyük yanlışları ise IMF ile devam etmek.

Özal olsaydı ne yapardı?

IMF’yi çoktan gönderirdi. Erdoğan’a da ’Gönder oğlum’ derdi.

Parti kapatmayla ilgili ne derdi?

Onu çok net biliyorum, ama parti kapatmaya sıcak bakmazdı. Ama babamın tavrı Tayyip Bey gibi olmazdı. Daha yumuşak bir yaklaşımı olurdu. Hem parti kapatma davasında, hem de Ergenekon’da...

Özal severdi galiba Erdoğan’ı?

Severdi herhalde. İkisinin de kendinden emin tavırları benzeşiyor.

El verir miydi Erdoğan’a?

Babasının vasiyetini yerine getiriyor

Evet ama Tayyip Bey’in değiştirmesi gereken çok yönleri var. Önce o sivri taraflarının değiştirilmesini isterdi, ‘Törpülenmesi lazım’ derdi.

Bİr dönem Malatya’dan bağımsız milletvekili olarak Meclis’e girdi. Onun dışında siyaset hayatı aralıklarla sürdü. Tam ’İkinci Özal Hareketi’ni başlatmıştı ki, son seçimler öncesinde, ANAP ve DYP’nin Demokrat Parti girişimi nedeniyle durdurmaya karar verdi. Ama bu proje tam anlamıyla bir fiyaskoyla sonuçlandı. Belki de bugünkü meclis bileşimini belirleyen ve AKP’ye en çok yarayan da bu oldu! Geçen zamanda bütün bunları değerlendirmiş Ahmet Özal. Hem siyasi krize bir çözüm bulmak amacıyla hem de babasının ’siyasete gir’ vasiyeti nedeniyle şimdi ANAP’ı küllerinden yeniden yaratmaya aday. Derdi siyasi krizle sınırlı değil, çünkü hem babasından gelen vizyon hem de aldığı eğitim nedeniyle asıl krizin ekonomiden kaynaklanacağını söylüyor. Ekonomik göstergelerin hiç de iç açıcı olmadığı görüşünde. İnsan ondan bu tespiti duyunca tedirgin oluyor, zira Amerika’da North Carolina Üniversitesi’nde ekonomi doktorası yaptıktan sonra, bu ünivesitede matematik ve ekonomi dersleri vermiş, ardından da IMF’de ekonomist olarak çalışmış. Şimdi emekli milletvekili ve bu emeklilik kısa süreceğe benziyor! Neden mi? Konuşmamız boyunca Ulus Parkı’nda sohbetimizi pek çok kişi böldü. Hep aynı sözleri duyduk: “Meydan boş kaldı. Sizi de siyasette de görmek istiyoruz!”

Rejimin güvenliği için güçlü bir sol gerekli

Babam, ‘Sol sağın dengesidir. Sol zayıflarsa Türkiye’de rejim tehlikeye girer’ derdi... Solun zayıf olması gerçekten büyük tehlike Türkiye için...

Erdoğan’ın Özal’dan farkı ne?

Babamla Tayyip Bey’in yetişme tarzları çok farklı. Tayyip Bey 16 yaşında gençlik kollarında siyasete başlamış ve bu yaşa kadar da orada devam etmiş. Babam bir bürokrat, yurtdışında çalışmış, özel sektörde çalışmış, sendikada çalışmış, bütün hayatı çalışarak geçmiş. Rahmetli dedem Ziraat Bankası’nda müdür. Babaannem ilkokul öğretmeni. Mardin, Silifke, Konya, Elazığ, Kayseri, Türkiye’nin her tarafında yaşamışlar. Dolayısıyla babam memur çocuğu sonuçta. Halkı çok iyi tanımış. Çok geç yaşta, 56 yaşında da siyasete girmiş bir insan... Babama sordum, ‘Niye siyasete bu kadar geç yaşta girdin?’ diye... ‘Siyaseti sevmiyorum’ dedi. Babamın Erdoğan’dan en önemli farkı şuydu mesela aleyhine karikatürler yapılıyordu. Bırakın dava açmayı, karikatüriste telefon açardı. ‘Çok beğendim. Bana da bir tane imzalı gönderir misin?’ diye. Bütün başbakanlık konutunun koridorları, babamın karikatürleriyle doluydu. Yabancılar gelince, bir de onlara tercüme ederdi, “Bak, benim için ne diyorlar” diye. Yani bunu çok doğal kabul ederdi. Kimseyle kavga etmezdi... Uğur Yücel taklit yapıyordu o günlerde... Cumhurbaşkanının taklidini yapmak yasaktır Türkiye’de, devleti temsil ediyor çünkü. Bir gün programına gittik. Babamdan izin istedi ve taklidini yaptı. Babam cumhurbaşkanıydı ve alkışladı. Bunun üzerine Uğur Yücel, “Asıl bizim sizi alkışlamamız lazım” dedi. Babam çok toleranslı bir insandı, kızmazdı. Tayyip Bey gergin. Belki gençliğinden dolayı...

Benzer tarafları var mı peki?

Erdoğan’ın babama tek benzer tarafı, bazı konulardaki kararlılığı. Bir şey söylüyorsa ondan vazgeçmiyor.

Dindarlık tarafı da benziyor sanırım...

Burada nüanslar var. Mesela babam beş vakit namazını kılardı. Ama kıldığını kimse bilmezdi. Namaz vakti geldi diyelim, toplantısını bırakmaz, kaza yapardı. Kılacaksa da, “Bir işim var, hemen geliyorum” der, çıkardı. Nereye gittiğini bilmezdin. Onun şovunu yapmazdı. Bize, ailesine de hiç karışmazdı. “Siz kendinizden sorumlusunuz” derdi.

TÜRBANA CHP SAHİP ÇIKSIN

Çok tartışıldı ama içer miydi?

Gençken içermiş. Ama bıraktıktan sonra içmedi. Davetlerde onun kadehinde hep vişne suyu olurdu... Özel hayattaki Özal ile devlet adamı Özal çok farklıydı. Ben babamı siyasetçi olarak görmedim hiç, hep devlet adamı olarak gördüm. Bir örnek vereyim rahmetli Erdal İnönü muhalefet lideriyken, babama her gün bir şeyler söylerdi. Bir gün dayanamadım, “Erdal Bey yanlış şeyler söylüyor. Niye cevap vermiyorsun?” dedim. “Yok, olmaz” dedi, “Niye?” dedim.“Erdal Bey beyefendi bir fizik profesörü. Çok iyi tanırım kendisini ama siyaseti hiç bilmiyor. Cevap vermeye kalksam Erdal Bey’i çok zor durumda bırakırım. Bu Türkiye için de iyi olmaz. Tabiatta her şey dengededir. Sol da sağın dengesidir. Sol Türkiye’de çok zayıf. Bu zayıflıkla giderse rejim tehlikeye girer” dedi. Babam bunu 18 sene önce söyledi. “Solun güçlenmesini istiyorum” diyen bir sağ lider düşünebiliyor musunuz? “Solun güçlenmesi lazım Ahmet, yoksa Türkiye’de rejim tehlikeye girer. Onun için ben Erdal Bey’i yıpratmam” dedi.

Peki sizce sol nasıl güçlenir?

Çok basit solun Türk milletinin milli ve manevi değerlerine daha çok sahip çıkması lazım. Bu değerlerden çok uzaklaştı, uzaklaştıkça da oy kaybediyor.

Türban sorunu nasıl çözülür?

İnsanlar zenginleşirse, yani kişi başına milli gelirimiz artarsa, paylaşımı da adaletli hale getirirseniz, Türkiye’de ne türban meselesi kalır, ne Kürt meselesi. Ama bunları kaşıdığınız sürece olmaz. Mesela babam türban meselesinde üç kanun çıkardı, 1984’ten 1989’a kadar... Ama bir gün bile, “Türban meselesini hallediyorum” demedi. “Bu konular konuşulmaz Türkiye’de” derdi. Kalkıp da dini konularda siyaset yapmadı hiçbir zaman. Sadece gerekeni yaptı. Ama istisnasız babam dışında bütün sağ liderler türbanı hep oy meselesi haline getirdiler. “Çözeceğiz... Çözmek istiyoruz ama... Müsaade etmiyorlar” gibi... Ve vatandaştan oy alma peşine düştüler. AK Parti Hükümeti 6 senedir iktidarda. 357 milletvekili vardı, meseleyi çözmedi. Sonra Anayasa’yı değiştireceğim diye uğraştı. O da ters tepti. Bu işleri çok fazla siyasi hale getirince en çok zarar verdiğiniz kesim de Müslüman kesim oluyor. Mesela “Siyasi simge olsa ne olur ki” derseniz, bu işi çözemezsiniz, çözülmez hale getirisiniz. Bu konuyu hiç konuşmayacaksınız. Konuşulmazsa çözülür. Siyasi olarak insanlar bunu unutsun, kafasından silsin atsın, bu iş çözülür. Üniversitelerde serbest olsa ne olur? Bir şey olmaz. Babamın döneminde 1984-1996 arası, tam 12 sene serbestti, hiçbir şey olmadı. Ama siz bunu siyasallaştırdığınız zaman çözülmez hale getiriyorsunuz. Türkiye’deki bütün sağ partiler türbanı kullandı ve en çok da gerçek Müslümanlara, inançlı insanlara zarar verdi. Ben şunu isterim: CHP gibi bir parti sahip çıksın türbana. CHP’nin problemi nedir söyledim milli, manevi değerlere çok uzak kaldılar. Biraz yakınlaşmaları lazım. Türban da bir fırsat. Biraz yükselsin sol Türkiye’de.

AKP’nin seçmeni merkez sağda, yönetimi Milli Görüş’te

AKP sizce merkez sağda mı?

Her şey izafidir. Lacivertle siyahı yanyana koymadan, hangisinin lacivert olduğunu anlayamazsınız. Bazen koyu lacivert siyah gibi gözükür göze. Eğer ANAP güçlenip de merkez sağdaki yerini alırsa, AK Parti de merkez sağdan olması gereken yere, aşırı sağa kayar. Yani izafi olarak kendini merkez sağda gören AK Parti, bir anda aşırı sağa kayar. Dolayısıyla merkez sağdaki partilerin güçlenmesi lazım.

Yani AKP merkez sağda değil sizce?

Hayır, kesinlikle değil! AKP’nin seçmeni merkez sağda, yönetimi ise Milli Görüş’te.

Hâlâ mı?

Hâlâ Milli Görüş’te, o değişmez. Vatandaş da alternatif bulamadığı için oy verdi zaten AK Parti’ye. Bugün alternatifi olsun, AK Parti aldığı oyun yarısını alamaz Türkiye’de. Çünkü bugün merkez sağdayım diyen AKP’nin bütün söylemleri, yönetimleri ve idareleri tamamen Milli Görüş’ün devamıdır. Gerçekte merkez sağ bir parti değildir o. Sadece boşluk dolduruyor.

AKP’DEKİ DÖRT EĞİLİM TAMAMEN VİTRİN

Ama tıpkı ANAP’ta olduğu gibi neredeyse dört eğilimi de parti içinde topladılar...

Hiç fark etmez, onların hepsi göstermelik, vitrin. Çok dar bir halka var, o halkanın içine hiçbiri giremez.

Vatan/Ahmet Özal



Bu haber 575 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,891 µs