En Sıcak Konular

Mehmet Altan’ın “Kur’an ve Kurşun”una yanıt!

12 Temmuz 2008 12:10 tsi
Mehmet Altan’ın “Kur’an ve Kurşun”una yanıt! Ahmet Altan'dan sonra dün de Mehmet Altan menfur saldırıyla Müslümanlar arasındaki ilişki üzerine bir yazı kaleme aldı. Şimdiye kadar bu tip yazılar genellikle cevapsız bırakılıyordu ama artık durum değişti. Salim Öğüt yine cevap veriyor…

Sayın Mehmet Altan’ın 11 Temmuz’da Star’da yayınlanan “Kur’an ve Kurşun” başlığını taşıyan yazısı bir yönüyle Sayın Ahmet Altan’ın 10 Temmuz’da Taraf’ta yayınlanan “Sorular ve Din” başlıklı köşe yazısını hatırlatmakta. Ancak bir başka yönüyle çok önemli bir konuyu da gündeme taşımış bulunmaktadır. Daha önceki yazımızda yazımızda Sayın Ahmet Altan’ın işaret ettiği bazı noktaları aydınlatmaya çalışırken, Sayın Mehmet Altan’ın işaret ettiği noktalara da değinmiş olduğumuzu sanıyor, bu sebeple aynı hususları tekrar etmek istemiyoruz. Yalnız şu hususa da mutlaka dikkat çekmek istiyoruz:

Sayın Mehmet Altan’ın yazısına rastladığım internet sayfasında şu haber de göze çarpıyordu: ABD Başkonsolosluğu'na saldırarak 3 polisi şehit eden teröristlerin, saldırı öncesi uyuşturucu aldığı belirlendi.
Doğrusu bu tip haberlere de ilk kez rastlıyor değiliz. Ancak ne daha önce ne de bugün hiçbir kalem sahibi, Kur’an veya İslâm ile uyuşturucu arasındaki uyumsuzluğa dikkat çekmedi. Bu konuda “Nasıl olabilir?” kabilinden bir hayreti dile getirmedi.

Diğer yandan, asıl motivasyonunu uyuşturucudan alan teröristlerin, sırf ceplerinden Kur’an çıktı diye, onları sanki birer Kur’an şakirdiymiş gibi sunmanın ne derece isabetli olduğunu da Sayın Mehmet Altan’ın ve onun okuyucularının takdirlerine bırakıyorum.

Fakat beni asıl ilgilendiren nokta, Sayın Altan’ın şu son cümlesi olmuştur: “Bu bağlamda anlayamadığım bir başka soru da insanı en yüce değer sayan Müslümanlığın seyir defteri nasıl oldu da Şeyh Galip’ten El Kaide’ye yuvarlanıverdi.”

Sayın Altan’ın sadece terör eylemleri münasebetiyle hatırladığı ve kurduğu bu ilişkiyi, aslında hayat tarzımızı belirleyen bütün bir akış içerisinde hatırlamanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Yani bir Müslüman’ın bir cebinde Kur’an varsa, diğer cebinde kurşunların ne işi var, diye sorgulamakla yetinmeyip, onu Müslüman kılan niteliklere aykırı düşen her durumda aynı soruyu sormak gerekir. Çünkü ancak bu sûretle Müslümanlık, yalnızca bir ad, bir sıfat veya bir iddia olmaktan çıkar; bir inanç, bir ahlâk veya bir karakter hüviyetine bürünebilir. Aksi halde, sadece ismen Müslüman olup, yaşam biçimi olarak seküler bir dünya görüşünü seçmiş bulunan kimselerin söylem ve eylemlerinden Kur’an’ın ve İslâm’ın sorumlu tutulması dürüst bir tavır olmaz.

Son olarak şu husûsun da altını çizmek istiyorum:

Ülkemizde uzunca bir zamandır, başta Mevlâna olmak üzere; Hacı Bektâş-ı Veli ve Yunus Emre gibi gönül ehli Allah dostları, devlet törenleriyle anılmaktadır. Bu törenlerin icrası esnasında, söz konusu Allah dostlarını göklere çıkartan ve gönüllerimizi ferahlatan çok güzel açıklamalar dinlemekteyiz. İşte bu sırada her zaman şu soru zihnimi meşgul eder: Acaba bu güzel sözleri sarf edenler, gerçekten bu konuda ciddi ve samimiler mi? Çünkü; onların yönettiği bu ülkede, göklere çıkartılan bu şahsiyetlerin yetiştikleri kurumlar hâlâ kanun dışı sayılmakta, dolayısıyla bu erenlerin takipçilerinin yetişmesi engellenmektedir. Tabii olarak, bu çelişki, bu münasebetlerde daha net olarak görülmektedir. Sayın Altan’ın, bir terörist saldırı dolayısıyla “…Müslümanlığın seyir defteri nasıl oldu da Şeyh Galip’den El Kaide’ye yuvarlanıverdi.” sorusu da zihnimde aynı çelişkiyi uyandırmıştır. Çünkü bu soru, şâyet insanımız adım adım Müslüman kimliğinden ve kişiliğinden uzaklaşırken sorulmuş ve cevabı üzerinde düşünülerek, gerekli tedbirler alınmış olsaydı, bugün belki de El Kaide’yle Şeyh Galip arasında bir irtibat kurmak zorunda kalınmayacaktı.

www.iyibilgi.com Salim Öğüt



Bu haber 2,047 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,894 µs