kronik problemlerimiz | " /> kronik problemlerimiz | "/>

En Sıcak Konular

Koç'un 'aydınlattığı' kronik problemlerimiz

11 Temmuz 2008 15:38 tsi
Koç'un 'aydınlattığı' kronik
 problemlerimiz "Sayın Koç böyle bir cümleyi sarfederken en küçük bir dikkat kırıntısına ihtiyaç duymamaktadır. Çünkü çok tabi olarak bilmektedir ki, bu ülkenin dindar insanı böyle bir mukabeleyi akledemez; akletse bile dillendirmeye cesaret edemez." Salim Öğüt yazdı.

AKTÜEL OLAYLARIN AYDINLATTIĞI KRONİK PROBLEMİMİZ

Yeni Çağ gazetesinde yazan Sayın Hasan Demir diyor ki:
Kendini “şeriatçı” kabul eden biri çıkıp, “Sakalsız bir adamı katiyyen işe almam” deseydi Türkiye’de yer yerinden oynar ve belki de bu hadise AKP kapatma davasına ek delil olarak sunulurdu.
Sayın Demir, çok yerinde bir tesbit yapmış.
Dolayısıyla okuyucuya da çok orijinal gelmiş.
Yazısından dolayı kendisini tebrik ediyorum.
Ancak mesele burada bitmiyor, hatta yeni başlıyor
Bu güzel yazı benim bu konudaki dertlerimi yeniden depreştirdi. Çünkü temel problemimizin, bu yazının işaret ettiği ana fikirde yattığını bir kere daha yakından gördüm.

Az çok mürekkep yalamış herkes bilir ki, mefhum-u muhalif yani karşıt anlam denen üslup, normal bir akla ve vasat bir zekâya sahip herkesin algı dünyası içindedir; ilave bir bilgi ve birikim gerektirmez.
“Elifi görse mertek sanır” diyebileceğimiz tipler bile, bu konuya aşinadır. Çünkü sadece dil bilmek yeterlidir.
Mesela bir yere “erkekler girebilir” dense, kadınların giremeyeceği bilgisi kendiliğinden anlaşılır. Bunun için ek bir açıklama gerekmez.
Röntgen cihazlarında “hamileler giremez” yazısını okuyan herkes, hamile olmayanlar için bir problem bulunmadığını anlar.

Her meselede bu böyledir.
Sadece din ve diyanetle ilgili olan konular müstesna.
Bu konularda en okumuş yazmışlarımız bile zihni dumura uğramakta ve bunda hiçbir beis görmemektedir.
İşte bu yüzden Sayın Hasan Demir’in yazısı büyük bir ilgi ile okunmuştur.

Nitekim bu millete yıllardır başörtülü bir hanımın niçin kamu hizmeti veremeyeceğini şöyle açıklamadılar mı:
“Efendim, başı açık birisi ondan hizmet almaya gittiğinde, onun tarafsızlığından emin olamaz; kendisini dışlanmış hisseder vs.”
Büyük bir fütursuzluk ve pişkinlik içinde bu sözleri sarfedenler hiçbir zaman şu endişeyi taşımadılar:
“Yahu biz bunu böyle söylüyoruz ama, ya biri çıkar da: Peki kardeşim, ya başörtülü birisi, başı açık bir hanımdan hizmet alırsa ne olacak. O da başı açık hanımın tarafsızlığından şüphe ettiğini söylerse biz ne cevap veririz.
Aynı şekilde “Başörtüsü siyasal simgedir” diye yırtınanlar hiçbir zaman birileri çıkar da, “öyleyse başı açmak da siyasal simgedir” derler, diye kaygılanmadılar.
Niçin biliyor musunuz?
Kanaatime göre bunun iki sebebi vardır:
Birincisi onlara göre dindar insanlar bunu düşünemeyecek kadar geri zekâlıdır; dolayısıyla böyle bir soru onların aklına bile gelmez.
Zaten başörtüsü aklı örtüyor diyecek kadar zekâ pırıltısı ile ışıl ışıl sözler sarfetmiyorlar mı?
İkincisi ise, akıllarına gelse bile dillerine getirmeye cesaret edemezler. Çünkü bütün hayatları “aman bir tatsızlık çıkmasın” terbiyesiyle geçmiş bu insanlar böyle bir cevaba tevessül etmezler/edemezler.

Bu konu o kadar kanıksanmış ki, artık her alanda kendini göstermekte ve pervasızlığın bütün sınırlarını zorlamaktadır.
Geçenlerde Digitürk’ün verdiği reklâmlarla ilgili olarak birilerinin hır gür çıkarmasının sebebi de aynı kronik hastalıktı.
Mesele şu:
Digitürk reklâmında görünen kadınlar, bazı kanallarda yarı çıplak, bazı kanallarda ise giyinik vaziyetteymişler.
Birileri bunu dert etmişler ve o günlerin gündemine de uygun düştüğü için şöyle bir soru sormakta hiçbir mahzur görmemişler:
Acaba kadınların giyinmesi belli çevrelerin mahalle baskısına boyun eğmek anlamına mı geliyor?

Şimdi asıl soru şu:
Neden muhafazakâr insanların aklına tersi gelmedi?
Niçin şöyle bir soru sorulmadı:
“Acaba kadınların soyunması belli çevrelerin mahalle baskısına boyun eğmek anlamına mı geliyor?”
Yani neden kadınların reklâmlarda çıplak oynaması mahalle baskısına bağlanmıyor da, giyinmeleri mahalle baskısına bağlanıyor?
Çünkü, kendilerini merkezde görenler ve “bizim onaylamadığımız hiçbir gelişmenin bu ülkede yaşama şansı olamaz” diyecek kadar küstah ve pervasız olanlar, zihinlerimize varıncaya kadar egemen olmuşlar.

Sayın Koç’un açıklamalarındaki fütursuzluk ve pervasızlık da aynı anlayışın yansımasından ibarettir.
Sayın Koç böyle bir cümleyi sarfederken en küçük bir dikkat kırıntısına ihtiyaç duymamaktadır. Çünkü çok tabi olarak bilmektedir ki, bu ülkenin dindar insanı böyle bir mukabeleyi akledemez; akletse bile dillendirmeye cesaret edemez.

Diğer taraftan şu mesele de önemlidir:
Bazı gazetelerin “Traşsız diyecekken sakalsız demesi başına dert açtı” diyerek Sayın Koç’u savunmayı yeterli görmeleri de, yukarıda işaret ettiğimiz anlayışın neticesidir.
Çünkü bu kifayetsiz ve dirayetsiz bir savunma olmuştur.
Zira:
Hadi diyelim “sakal” meselesini tıraşsızlıkla açıklamayı başardınız. Ya bıyığı ne yapacaksınız?
Hani kirli sakal diye bir şey var da, kirli bıyık diye de mi bir şey var?
Ayrıca gönül isterdi ki bu açıklama ile beraber Koç çalışanlarından birkaç sakallı işçinin fotoğrafı yayınlansaydı da, o fuzuli avukatlar da bir parça zevahiri kurtarmış olsalardı.
Ama onların zevahiri kurtarmaya bile ihtiyaçları yok. Çünkü onların gözünde “ötekiler” bundan fazlasına değmezler.
Herhalde asıl meselemiz bu.

www.iyibilgi.com Salim Öğüt



Bu haber 1,230 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,585 µs