nasıl yoksullaştırıyor? | " /> nasıl yoksullaştırıyor? | "/>

En Sıcak Konular

Darbeler nasıl yoksullaştırıyor?

8 Temmuz 2008 19:32 tsi
Darbeler nasıl yoksullaştırıyor? Son siyasi krizlerin faturasını Bakan Mehmet Şimşek 100 milyar YTL olarak açıkladı. Yani sadece demokrasimiz, haklarımız ve özgürlüklerimiz gasp edilmiyor. Ekmeğimizden de oluyoruz. İktisatçı Cemil Ertem'le konuştuk meseleyi. Taraf gazetesi yazarı Ertem

Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek özellikle Mart ayındaki gelişmelerin ardından ortaya çıkan siyasi belirsizliğin, Türkiye ekonomisini, dışarıdaki gelişmelerden daha fazla olumsuz etkilediğini ve siyasi krizin 100 milyar YTL’lik faturası olduğunu ifade etti. Krizin boyutu nedir tam olarak?

Bakan Şimşek, meseleyi iki noktaya ayırıyor: 14 Mart’tan bu yana 80 milyar YTL borsa kaybı var diyor. Yani İMKB’da kote edilen şirketlerin değeri bu kadar erozyona uğradı. Benim tespitim Ocak 2008’den bu yana 100 milyar YTL civarı olduğu yönünde.

Aslında Nisan 2007’den bu yana hesaplamamız gerekmiyor mu? Çünkü siyasi kriz Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana devam ediyor…

Evet, e-muhtıradan ele almamız gerekiyor. Ayrıca borsalar kumar aracı değil, ekonominin göstergesidir. Türkiye bu küreselleşme sürecinde şimdiye kadar Brezilya endeksi Bovespa’yla beraber paralel hareket etti. Fakat İMKB’nın Bovespa’yla ne zaman ayrıştığına baktığımız zaman, Nisan ortalarını görüyoruz.

O zaman şunu diyebilir miyiz? Bu siyasi krizlerle, siyaset dışı müdahalelerle borsa ne kadar kaybediyorsa aynı paralelle Türkiye dünyadan o kadar kopuyor…

Evet, şunu da söylemek lazım: Her ülkede siyasi kriz olabilir. Fakat Türkiye’de olan sıradan bir siyasi kriz değil. Seçilmişlerin geçici bir krizi değil. Atanmışların, bürokratik-militarist oligarşinin siyasete müdahalesi ve böyle olduğu zaman piyasa mekanizması işlemez. Piyasa mekanizmasının işlememesi de ülkenin çıkarına değildir. Yalnızca sermaye sahiplerine değil, çalışanların da zararına. Bu, küreselleşmenin bir gerçeği… Türkiye’yi yoksullaştırıyor bu siyaset dışı müdahaleler. Çünkü tasarruflar yüksek faizlerle dışarıya transfer ediliyor. Daha kısa vadede ve daha kötü şartlarda borçlanıyoruz. Bu da dolaylı vergilerle halktan çıkıyor bu maliyetler.

Faizler yüksek olduğu için yatırımlar ve üretim düşerken işsizlik de artıyor…

Evet, tabii…

Dış dünyada da bir kriz dalgası var. Bu siyaset dışı müdahalelerin yarattığı iktisadi kriz ile dışarıdaki krizi ayırt etmek için nereden bakmak lazım? Çünkü siyaset dışı müdahaleleri destekleyenler bu ikisini birleştirerek darbenin etkisinin üzerini örtmeyi yeğliyor.

Dışarıdaki kriz dünyanın yeniden bir yapılanmaya gitmesinden kaynaklanıyor. Emtia, gıda ve petrol fiyatlarındaki yükselme bunun en önemli göstergesidir. Dünyanın iki ayrı coğrafyasında bu aynı anda yaşanıyor. ABD artık borçlanarak ve savaşarak egemenliğini sürdüremeyeceğini anladı.

Fakat eski pozisyonunda ısrar ediyor gibi bir görüntü var?

Evet ama, ABD’nin bunda ısrar etmesi sadece kendi sorunu olmayacak, dünya kapitalist sisteminin de sorunu olacaktır. ABD’yi şimdiye kadar gören Galbraith, Greenspan gibi iktisatçılar bunu gördüler ve söylediler. ABD şimdi makas değiştiriyor. Obama’nın iktidara gelmesi, sembolik olduğu kadar niteliksel bir değişimin başlangıcı olacak bence. Başkanlık sisteminden sonra küresel fiyat dengeleri yeniden şekillenecek. Örneğin petrol fiyatları bu kadar yüksek olmayacak bence. Dünya kapitalist sistemi tek-paraya doğru gidecek.

Bunun kurumsal yansımaları nasıl olacak peki? Nasıl kurumlar bu yeni sürecin taşıyıcıları olacak?

Bu yeniden yapılanma siyasi, ekonomik tüm kurumlara yansıyacak. NATO, İMF, Dünya Bankası gibi kurumlar şuanda işlevsizler. Bunların kendilerini yeniden yapılandırması gerekecek. Türkiye’de de 1 Temmuz’dan sonra hiçbir kurum eskisi gibi olmayacak. Ordu da, Anayasa Mahkemesi de, siyasi partiler de, sol-sağ sivil toplum örgütleri de… Beş yıl sonra Türkiye “Yeni bir Türkiye” olacak ve bu Türkiye şimdiki Türkiye’den daha iyi olacak.

Eskisinin tükendiğine hem fikiriz. Peki yeninin tayini nasıl olacak? Hangi yeniyi kuracağız?

Yenisinin nasıl olacağı aktörlerin aklına, mücadelesine bağlı. Özellikle sol demokrasinin derinleştirilmesi doğrultusunda hareket ederse, her şey daha iyi olur. Eğer sol bunu yapamazsa yerinde sayar ve Türkiye küresel sermayenin iradesi doğrultusunda bu değişimi gerçekleştirir. Sol aktörler ya bu değişime ayak uyduracaklar ya da tasfiye olacaklar. Değişimi anlayanlar başarılı olacak…

Yeni iktisadi yapılanmada nasıl bir pozisyonlanma aktörleri öne çıkartacak?

İMF, Dünya Bankası gibi büyük kurumlar küreselleşerek yeniden yapılanacaklar. Sermaye ulusal değil, kıtasal-küresel sermaye birikimi gerçekleşecek. Bütün parça parça ulusların değil, kapitalist sistemin küresel çıkarları söz konusu olacak.

O zaman şunu demek mümkün mü? Şimdiye değin küreselleşme Uluslararası idi… Bundan sonraki küreselleşme Ulusaşırı olacak. Yani küreselleşmenin karakteri bu yönde değişiyor…

Evet… Ulusları aşan bir yapılanma söz konusu. İktisadi temel 70’lerden bu yana gelişiyordu. Artık siyasi boyutu da kapıya dayandı.

İktisadi boyutu, sanayi sektörlerinden bilgi-hizmet sektörlerine sıçramayı içeriyor…

Tabii… Mesela ABD krizde diyoruz ama ABD’de teknoloji katma değeri %54’tür. Türkiye’de bu %3’tür. Güney Kore’de %40’tır. Almanya’da %13’tür. Amerikan ekonomisi bütün krizlerine rağmen bu nedenle yabana atılacak bir dinamik değildir. Bu dinamik ağır sanayi üzerinden değil, bilgi-yoğun ve hizmet sektörleri üzerinden yapılanmaktadır ve teknolojik katma değeri daha da artacaktır. Bunun siyasi karşılığı da Demokratların iktidarıdır.

Ağır sanayi, inşaat, silah sanayi, petrol aktörleri olan Neo-conlar’ın ülkemizde darbeyi desteklediğini düşündüğümüzde anlamlı bir tablo ortaya çıkıyor değil mi?

Tabi, bağlantılı…

www.iyibilgi.com özel



Bu haber 797 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,557 µs